mehmet_karaca


Mehmet Karaca  

İNİNAL
ÜRÜN MÜDÜRÜ

Alışveriş tamamen fiziksel dünyada yapılan aktiviteydi… Bir fiziksel mağazaya gider, ürünü inceler, dener satın almaya karar verdiğinizde yine fiziksel bir yazar kasada, fiziksel olarak nakit para veya banka/kredi kartınız ile ödemeyi tamamlardınız. Şimdilerde ise her şey değişti!

İnternetin 90’ların sonunda ve 2000’lerin başında hayatımıza girmesiyle e-ticaret ile tanışmamız neredeyse senkronize oldu. Hem Türkiye’de hem dünyada e-ticaret fiziksel dünyadaki alışveriş konseptini taklit eden bir akış ile başladı. Önce ürünleri inceliyordunuz. Beğendiklerinizi sepetinize doldurup bir ödeme sayfasına gidiyordunuz. Ödemenizi tamamladığınızda alışverişiniz de tamamlanıyordu. Kredi banka kartları her e-ticaret sitesinde kullanabileceğiniz en geçerli ödeme yollarıydı. Farklı ülkelerde çeşitli lokal ödeme sistemleri ortaya çıksa da Türkiye’de uzun süre e-ticarette kredi banka kartları tek geçerli ödeme aracıydı.

HAYATIMIZ DİJİTALLEŞTİKÇE PARA DA DİJİTALLEŞİYOR

2000’lerin sonuna doğru gelirken mobilin ve sosyal ağların hızlı yükselişi bir anda tüm toplumu teknoloji tüketicisi haline getirdi. Bugün Türkiye’de nüfusun yarısı internet kullanıcısı ve bu oran her sene artıyor. İnternet kullanıcılarının %90’undan fazlası ise Facebook üyesi. Herkesin cebine bir akıllı telefonun girmesi ise sadece birkaç yıl uzaklıkta. Teknoloji ve internet hepimizin cebine girip bizi birbirimize bağlarken ortaya ilginç sonuçlar çıktı. Bugün 10 yaşındaki kuzenimizin en sevdiği oyunda ‘level’ atlayabilmesi için sadece birkaç liralık bir ‘item’ alması gerekiyor. 18 yaşında bir üniversite öğrencisinin akıllı telefonuna Whatsapp’ı indirebilmesi için 1 TL’lik harcama yapması gerekiyor. Bizi toplantıya yetiştirecek taksiyi, ofisi temizleyecek yardımcıyı cep telefonumuzdan çağırıp tek tuşla ödememizi tamamlayıp hayatımızı kolaylaştırabiliyoruz. Evimizdeki boş odayı kiraya verip bütçemize katkı sağlayabiliyoruz. Örnekleri bu şekilde çoğaltmak mümkün. Ana fikir ise hayatımız dijitalleştikçe hayatımızın önemli bir parçası olan para da dijitalleşiyor.

Hayatımızı kolaylaştıran ve parayı dijitalleştiren örnekleri çoğaltmak mümkün iken ödeme metotlarının aynı hızla çeşitlendiğini söylemek pek mümkün değil. Türkiye’de pazarı dikkatli incelediğimizde dominant ödeme aracı banka/ kredi kartları. Banka/ kredi kartları ise ürün mantığı olarak herkesin kullanabileceği ürünler değil. Belirli bir yaşın üstünde olmanız, bir kredi geçmişine sahip olmanız gibi bazı yükümlülükleri var. Kart sahiplerinde ise bir güven problemi söz konusu. Herkes teknoloji kullanıcısı olurken ve dijital olarak harcama yaparken mevcut ödeme metotlarının yetersiz kaldığının en önemli kanıtı da son dönemde hem Türkiye’de hem dünyada hızla çeşitlenen alternatif ödeme sistemleri.

Son yıllarda ödeme araçları birbiri ardına startup’ların çıktığı inovasyona çok açık bir alan haline geldi. Her segmentten kullanıcıya yönelik yeni metotlar çıksa da yazının bu bölümde “parayı dijitalleştiren” yani kullanıcının cebindeki nakdi dijital para dönüştürüp harcatabilen veya gönderebilen ürünleri inceleyeceğiz. Bu alandaki yeni ödeme metotlarını incelediğimizde 3 ana grup ortaya çıkıyor:

1 MOBİL ÖDEME

Mobil ödeme kullanıcıların anlaşmalı işyerlerinde herhangi bir kart bilgisi girmeden SMS ile ödeme yapmasına yarayan bir sistem. Kullanıcılar mobil ödeme destekleyen işyerlerinde alışverişlerini tamamlarken cep telefonu numaralarını giriyorlar. Daha sonra cep telefonlarına gelen SMS’i onayladıklarında harcama tutarı bir sonraki döneme ait faturalarına yansıyor veya ön ödemeli hat kullanıcılarının anında bakiyesinden düşüyor. Özellikle, kullanıcıların ihtiyaç duyduklarında, anında kullanabilmeleri kolaylığı mobil ödemenin en büyük avantajı. Ek bir karta sokakta para yüklemektense kullanıcılar hızla ödemelerini tamamlayabiliyor.

2 ÖN ÖDEMELİ KARTLAR

Ön ödemeli kartlar kullanıcıların herhangi bir banka hesabına sahip olmadan satın alabildikleri her yerde geçerli. Kullanıcılar bu tip kartları marketler, gazete bayileri gibi gündelik hayatlarının parçası perakende satış noktalarından satın alıp kartlarına bakiye yükleyebiliyorlar. Daha sonra ailelere hem de çocuklara yönelik mobil uygulamaları var. Aileler bu uygulama üzerinden çocuklarına anında para gönderebiliyor, harcamalarını kontrol edebiliyor, kartları herhangi bir işyeri grubuna mesela oyun sitelerine veya e-ticarete açıp kapatabiliyorlar.

Kartlarındaki bakiyeleri tüm dünyada harcayabiliyorlar. Düşük maliyetleriyle banka hesabı olmayan, yüksek maliyetlerden çekinen özellikle de daha önce bankalardan aldıkları krediyi ödeyemeyen ve sicili bozulan kullanıcılar bu kartlara yoğun talep gösteriyorlar. Hayatımızın dijitalleşmesiyle cebindeki nakit parasını internette kullanmak isteyen müşterilere de hitap ederek her geçen gün müşterini artırıyorlar. Ön ödemeli kartların bir diğer kullanıcı grubu da aslında banka veya kredi kartı olan ancak güvenlik gerekçesiyle kartlarını internette kullanmak istemeyen kullanıcılar.

En bilinen örneği Amerika’da 2003 yılında kurulan ve 2010 yılında halka açılan Greendot. American Express ve Wallmart işbirliği ile yine Amerika’da piyasa sürülen Amex Serve de bir diğer popüler örnek. İngiltere’de Pockit ve Türkiye’den ininal da sayılabilecek örneklerdendir. Bu başlıkta bir diğer özel örnek de Osper. Ailelerin çocuklarına para bilincini aşılamak ve çocukların online harcamalarını güvenli bir şekilde yapmasını hedefleyen Osper çocuklara yönelik bir harçlık kart. Aileler bu kartları alıp çocukları adına kayıt edebiliyorlar.

3 YENİ NESİL BANKALAR

Yeni nesil bankalar olarak grupladığımız bu ürünler aslında temelde normal birer banka hesapları. Ancak şu zamana kadar bankacılık sistemine dahil olmayan veya bankacılık sisteminden memnun olmayan kullanıcılara yönelik bazı yeni nesil inovatif yönleri var.

Öncelikle bu ürünlere sahip olmak için bir banka şubesine gitmenize gerek yok. Kayıt, hesap açma, kimlik doğrulama gibi regülatif konuları tamamen online, mobil uygulama üzerinden, bir yetkiliyle görüntülü konuşarak, kimlik belgenizin fotoğrafını sisteme yükleyerek tamamlayabiliyorsunuz. Kaydınızı tamamladığınızda normal bir banka hesabı ve IBAN sahibi oluyorsunuz. Daha sonra sisteme tanımladığınız adresinize size özel MasterCard veya VISA kartınız teslim ediliyor. Hesabınızdaki bakiyeyi bu kartla online veya fiziksel tüm işyerlerinde kullanabiliyorsunuz. Hesabınıza normal bir banka hesabı gibi anlaşmalı banka ATM’lerinden veya EFT/ Havale ile para yatırabiliyorsunuz. Bu ürünler hayatımızı dijitalleştiren diğer tüm uygulamalar gibi “mobile first” bir bakışla oluşturulmuş. Cep telefonunuzdaki uygulamayla bakiyenizi harcamalarınızı çok daha iyi bir deneyimle görüntüleyebiliyorsunuz. Kendinize hedefler koyup harcamalarınızı kontrol edebiliyorsunuz. Bir noktadan sonra banka hesabı değil de kişisel finansal bir asistan kullandığınız’ bile hissedebilirsiniz. Tüm bu özelliklere ek olarak tüm dünyada tüketicilerin şikayetini çeken hesap işletim ücreti, para transferi ücreti, kart ücreti gibi masraflar bu uygulamalarda yer almıyor.

Kendilerini yeni nesil bankacılık veya geleceğin bankası olarak konumlandıran bu ürünler daha çok mevcut bankacılık ürünlerinin eski tip kullanıcı deneyiminden ve yüksek maliyetlerinden şikayetçi “millennial”lara hitap ediyor.