Mastercard için Ipsos tarafından yapılan araştırma Avrupa’da nüfusun tamamının finansal erişime sahip olmadığına dikkat çekiyor. “Finansal erişimi olmamak” ile kişilerin bankacılık hizmetlerinden faydalanmaması ya da faydalanamaması kastediliyor. Finansal erişimi olmayanlar arasında tam zamanlı çalışanlar, emekliler, öğrenciler bulunuyor. Finansal erişimi olmama sebebi göç etmek veya ülke değiştirmekten de kaynaklanmıyor. Zira, finansal erişimi olmayanların %87’sinin doğduklarından itibaren hep aynı ülkede yaşadıkları araştırmanın en ilginç sonuçlarından biri. Araştırma ayrıca katılımcıların %38’inin kiralarını ya da konut kredilerini nakit olarak ödediklerini, hatta %88’inin diğer tüm ihtiyaçları için ödemelerini nakit kullanarak yaptıklarını ortaya koyuyor. İşin umut verici yönü ise, söz konusu olan bu kesimin teknoloji kullanımının hızla artması. Akıllı telefonlar aracılığıyla teknolojiye erişim 2013’te %29 iken 2016’da %49 oranına ulaşmış durumda. Ancak finansal erişim bu oranlarda artmamış. Halen finansal erişimi olmayanların oranı %27. Bu da teknolojiye erişimdeki artışın finansal erişimdeki artışa yansımadığını gösteriyor.

Nakit kullananlar parayı kaybetmek, çaldırmak, ödemeyi belgeleyememek, otomatik ve online ödeme yapamamak gibi birçok dezavantajla karşı karşıya kalabiliyor.

Konuyla ilgili diğer araştırma ise, Türkiye’yi de kapsayan Standard &Poor’s’un (S&P) araştırması. Bu araştırmada, Türkiye, finansal okuryazarlık konusunda – yani riski dağıtmak, enflasyon, faiz ve bileşik faiz gibi finans kavramlarına hakim olmak – araştırmaya katılan 144 ülke arasından 120. sırada yer aldı. Araştırma, Türkiye’de 18 yaş üzeri yetişkinlerin dörtte birinin finansal okuryazar olmadığını gösteriyor. Bu oran dünyada %33. Finansal okuryazarlık oranlarına demografik detayda baktığımızda ise erkeklerin %28’inin, kadınların da yüzde 19’unun finansal kavramlara hakim olduğu ortaya çıkıyor. Ücretli çalışanlarda finansal okuryazarlık oranı %25’ken, 15-34 yaş arası grupta bu oran %28’lere çıkıyor. Eğitim düzeyi yükseldikçe finansal okuryazarlık düzeyinin de yükseldiği görülüyor.

Araştırmanın ilgi çeken sonuçlarından bir diğeri ise; yeterli bilgiye sahip olunmaması sebebiyle banka hesabına sahip olunmaması. Mastercard Türkiye ve Azerbaycan Genel Müdürü Yasemin Bedir, toplumun finansal kapsamın dışında kalan %25’lik bölümünün, getirilecek yenilikler ve eğitimle finansal sisteme kazandırılabileceğini ve teknolojiye olan ilginin bu amaca giden yolda itici gücü olabileceğini belirtti. Finansal kapsamın genişlemesinin nakit kullanımının da azalması anlamına geldiğine dikkat çeken Bedir, bu azalmanın hükümetlere ve topluma olan faydalarına değinerek sözlerini sürdürdü: “Nakdin maliyetleri, güvenlik giderleri, kayıt dışı ekonomiden oluşan kayıplar, işgücü ve zaman kaybı gibi kalemleri kapsıyor. Örneğin, önümüzdeki üç yıl içinde tüm harcamalar elektronik ödemelerle yapılsa Türkiye ekonomisi toplam 43 milyar TL kazanç sağlayabilir. Bu parayla, yaklaşık 540 adet 400 yataklı hastane, 10 adet köprü ya da 11 adet hızlı tren hattı inşa edebilmek mümkün. Böyle bir kaynağı neden kaybedelim?”dedi.

Araştırma sonuçlarını değerlendiren Bedir: “2 farklı araştırmanın gösterdiği bu tablo, toplumumuzun finansal okuryazarlık seviyesini artırmak hedefiyle sürdürdüğümüz Evin Hesap Uzmanı Kadın projemizin ülkemizde ihtiyaç duyulan bir konuya odaklandığını bir kez daha teyit ediyor. Kadınlarımızın finansal okuryazarlık düzeyinin yükselmesi ile birlikte toplumsal refahı da artıracağımıza inancımız sonsuz” dedi.

Mastercard Uluslararası Pazarlar Başkanı Ann Cairns araştırma sonuçlarıyla ilgili olarak şunları dile getirdi: “Finansal ürün ve hizmetlere erişim sadece gelişmekte olan ülkelerde karşılaşılan bir sorun değil, bu araştırma Avrupa’daki gelişmiş ülkelerde de ciddi bir sorun olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Finansal sistemin dışında kalmak, hayat kalitesini de aşağı çekiyor. Zira, finansal erişimi olmayan kişiler güvenlik, ve global ekonomiye erişim gibi temel faydalardan mahrum kalıyorlar. Oysaki finansal erişimi sağlayacak teknolojiler ve yapılacak işbirlikleri, eğitimler ve yenilikler sayesinde bu rahatlıkla çözülebilecek bir sorun.”