Genç Yönetici ve İş Adamları Derneği’nin (GYİAD) düzenlediği Aile Şirketleri Konferansı’nda konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Serkan Sevim, aile içi girişimciliğin önemine dikkat çekti. Aile fertlerinden birinin, şirket dışında girişimciliğe adım atmasının aile şirketlerini olumsuz etkilediğini söyleyen Sevim, “Bunu engellemek için, aile içi girişim sermayesi fonu benzeri yapılar kurulabilir. Paranın ‘hızlandırma’ özelliği sayesinde, girişimler çok daha kısa sürede büyüyebilir ve böylece Türkiye ekonomisi 30 yıl ileri taşınabilir” dedi.

Genç Yönetici ve İş Adamları Derneği (GYİAD) tarafından düzenlenen Aile Şirketleri Konferansı önemli konuşmacıların katılımı ile gerçekleştirildi. Bu yıl üçüncüsü düzenlenen etkinlikte, aile şirketlerinde uzlaşı kültürü ve aile içi girişimcilik başlıkları tüm ayrıntıları ile değerlendirildi.

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan GYİAD Yönetim Kurulu Başkanı Serkan Sevim, aile içi girişimcilik kavramının önemine dikkat çekti. Türkiye’deki şirketlerin yüzde 95’ini aile şirketlerinin oluşturduğunu belirten Sevim, “Bir anlamda, aile şirketleri Türkiye ekonomisinin can damarlarından biri konumunda bulunuyor. Aile şirketlerinde en çok kardeşler arası çatışma, kurumsal yönetim eksikliği, aile büyüğünün ayrılmasının ardından baş gösteren yönetim sorunları gibi sıkıntılar yaşanıyor. Ayrıca bu şirketlerin genç nesil üyeleri, özellikle dijital dünyaya yönelik çalışmalar yapmak üzere kendi işlerini kurmak isteyebiliyor” dedi.

Aile içi girişim sermayesi fonu

Aile fertlerinden birinin, şirket dışında girişimciliğe başlamasının aile şirketlerini olumsuz etkilediğini kaydeden Sevim, şöyle konuştu:

“Sadece bu bile, aile içinden çıkacak girişimlere destek olunması gerektiğinin önemli bir göstergesi. Bu aşamada, dünyada da örneklerini gördüğümüz aile içi girişim sermayesi fonu benzeri yapıların kurulması gerektiğini düşünüyorum. Ailenin genç jenerasyonuna hata yapma şansı tanıyan, kâr-zarar sorumluluğu verilen yapılar olmalı. Bu tür bir yapı, Türkiye’deki girişimcilik ekosistemini de son derece pozitif etkileyecektir.

Bugün mevcut ekosistemdeki en büyük eksiklik, girişimin satılabilmesine yönelik. Girişimlere destek veren yatırım fonlarının ya da melek yatırımcıların da kazanabilmesi için, girişimlerin kurumlara satılması gerekiyor. Oysa kurumlar konuya ‘Biz de yaparız’ refleksi ile yaklaşıyor. Ancak buradaki zaman faktörü göz ardı ediliyor. Yani bir şirketi sıfırdan kurmak, işler hale getirmek, onu diğer sistemler ile entegre edebilmek, kârlı bir yapıya dönüştürmek için zamana ihtiyaç var.”

“Maddi destek hızlandırıcı olur”

Türkiye’nin bu çok kritik zaman faktörünü mutlaka ölçmesi gerektiğini belirten Serkan Sevim, “Örneğin, ABD’de bir fikrin milyar dolarlık bir işe dönüşmesi bazen sadece 1,5 yıl sürüyor. Çünkü fikrin arkasındaki girişimcinin yatırım fonlarından aldığı maddi destek adeta bir hızlandırıcı gibi çalışıyor. Aile içi girişimciliğin aile içi sermaye fonları ile desteklenmesi, paranın hızlandırma özelliğinin devreye girmesini ve girişimlerin çok daha kısa sürede büyümesini sağlar. Bu şekilde Türkiye’nin 30 yıl kazanacağını, yani bir anlamda ülkemiz ekonomisinin 30 yıl ileri taşınabileceğini öngörüyoruz. Bugün itibarıyla bankalardaki toplam Türk Lirası birikim 800 milyar TL seviyesinde. Bu rakamın 400 milyar TL’sinin aile şirketlerinde olduğu düşünülürse, yüzde 3’üne karşılık gelen 12 milyar TL’nin aile içi startup’lara fon olabileceğini söyleyebiliriz” dedi.

Gün boyunca devam eden konferansın keynote konuşmacıları TÜSİAD Başkanı ve INDEX Grup Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begümhan Doğan Faralyalı, Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık ve ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan olarak sıralandı.