fatih çoşkun


Fatih Coşkun  

CODEVIST
Founder

PSD2 (Payment Services Directive 2 – Ödeme Hizmetleri Direktifi 2), finans oyuncuları için birçok yeniliği ve zorunluluğu beraberinde getiriyor.

Avrupa Birliğine bağlı olan ülkeler arasında etkin, hızlı, güvenli ve rekabetçi bir ödeme piyasası oluşturulması amacıyla geliştirilen PSD2 (Payment Services Directive 2 – Ödeme Hizmetleri Direktifi 2), finans oyuncuları için birçok yeniliği ve zorunluluğu beraberinde getiriyor.

PSD, Avrupa Birliği üyesi ülkelerdeki bütün finans kurumlarını bağlayan önemli bir yönetmelik olarak Avrupa Birliği tarafından 2007 yılında çıkarıldı. PSD ile Avrupa Birliğinin ulaşmaya çalıştığı temel hedef, birliğe dahil olan ülkeler arasında etkin, hızlı, güvenli ve rekabetçi bir ödeme piyasası geliştirmekti. 2012 yılında gözden geçirilen, eksikleri ve piyasanın getirdiği zorunluluklar ile güncellenen PSD, “PSD2” adını alarak bugünkü şekline büründü.

PSD’nin asıl amacı;

  • Avrupa Birliği içinde ödeme ve bankacılık hizmetleri için bir regülasyon oluşturmak ve birlik içinde yer alan tüm oyuncuları bu regülasyona tabi tutmak,
  • Oluşturulan “Payment Services Providers” (Ödeme Hizmetleri Sağlayıcısı) tanımı ile bankalarla rekabet edebilecek yeni oyunculara alan açabilmekti.

Geçtiğimiz yıllarda benzer şekilde ülkemizde de 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile ilgili alanda oyuncuların tabi olduğu regülasyon tanımlandı.

Şimdi gelin PSD’nin (ya da güncel adıyla PSD2); bankalar, müşteriler ve fintech’ler olmak üzere her üç pencere için neler getirdiğine yakından bakalım.

Bankalar: Platform olarak bankacılık

Bankalar dışarıdan bakıldığında, bu düzenlemeyle birlikte en çok zorlanacak, müşteri ve veri kaybetme potansiyeli olan taraf olarak gözükse bile “Paylaşarak Büyüme” yoluyla hem konumlarını koruyabilir, hem de paydaşlarını çoğaltabilir. Diğer taraftan müşteri edinmenin veya rakiplerde olan müşterileri kolay edinme imkanlarının herkes için sağlanması sebebiyle daha iyi hizmet verenin kazanacağı bir döneme girdiğimizi söyleyebiliriz.

Diğer bir nokta ise PSD2 ile bankaların müşteri datasını ve API’lerini dışarıya açmak zorunda kalsalar bile aslında birçok yenilikçi ürünü ve imkanı hiç efor sarf etmeden, bu API’leri kullanarak ürünler geliştiren geliştiriciler veya fintech’ler vasıtasıyla müşterilerine sunabiliyor olacaklar. Bu konuya örnek olarak Baremetrics’in, Stripe API’lerini kullanarak çıkardığı ürün ve sonrasında Stripe’ın yaptığı yatırım gibi örneklerin çoğalacağını da öngörmek mümkün.

Henüz PSD2 veya benzeri bir regülasyonun Türkiye’de hayata geçmediğini biliyoruz. Buna rağmen bankacılığın her alanında gerek Avrupa’nın, gerekse dünyanın önünde teknolojiye sahip olan Türkiye’nin, bu gelişmelerde de geri kalmayacağını tahmin etmek güç olmasa gerek. Nitekim bu yazıyı kaleme aldığım hafta, KuveytTürk API Market’ini açtığını duyurdu. Ezberleri bozar bir şekilde, klasik (Şube ve/veya ATM nerede, kur bilgileri vb.) bilgi verme fonksiyonlarının dışına çıkarak para transferi yapmak ve hesap bilgilerine erişmek için kullanılabilecek fonksiyonları da geliştiricilerin ve fintech oyuncularının hizmetine sundu.

Bankalar her iş kolunu ve yeniliği kendilerinin yaptığı yapıdan, bir platform olarak veri ve hizmet sağlayan, kendi platformları üzerinde bu yeniliklerin ve ürünlerin yapıldığı bir platform haline bürünecekler.

Müşteri: Para da, veri de benim!

PSD2’nin getirdiği en temel yeniliklerden bir tanesi, hesap bilgileri hizmet sağlayıcısı kavramının tanımlanması ve kişilerin hesaplarına bankalardan bağımsız olarak sahip olması. Yani bankacılık ve hesap sahipliğinin bir ürün değil hizmet olarak sunulması ve bunun bir hak olarak tanımlanıyor olması. Bunun anlamı ise; bir bankadan hesap açtığınız ve memnun olmadığınız veya daha iyi bir imkan sunulduğu takdirde banka hesabınızı ve geçmişinizi başka bankalara taşıyabilmeye olanak sağlanması.

Böylece müşterinin hem hesap geçmişi, müşteri banka değiştirdikçe onunla birlikte hareket edebilecek ve bu sayede müşteri geçmişini geride bırakmak zorunda kalmayacak, hem de hesap numarası değişmediğinden sizinle finansal ilişkide bulunanlara yeniden hesap numarası göndermek, sözleşme yenilemek vb. durumlara maruz kalmayacak olması. Bunu ülkemizdeki GSM operatörlerinin “regülasyonla” müşterilerine sunduğu “Numara Taşınabilirliği” imkanına benzetmek yanlış olmaz.

Öte taraftan PSD2’nin getirdiği bir diğer yenilik ise Bankaları API’lerini dışarıya açmaya zorlayacak olması ve Açık Bankacılık denen olgunun oluşmasını sağlamasıdır. Bu sayede hem fintech şirketleri hem de müşteriler için daha rekabetçi, daha iyi ve şeffaf hizmet alınabilmesine imkan sağlayacaktır. Diğer taraftan ise hesap konsolidasyonunun çok kolay bir şekilde yapılabilmesine imkan sağlanacaktır. Böylece tüm finansal yapılarınızı ve durumunuzu tek bir ekran/uygulama üzerinden görebiliyor olacaksınız.

Fintech’ler: Artık benim varlığımı kabul edin!

Fintech’lerin gelişmesiyle birlikte bankacılık veya ödeme hizmetlerini sunmak için banka olmak gerekmediği aşikar biçimde göründü. Asıl fintech oyuncularının dışında sosyal ağlar, donanım üreticileri hatta arama motorlarının finansal hizmetler verdiğini görüyoruz. Bu hizmetlerin API’lerin açılmasıyla birlikte çok daha fazla gelişeceğini ve genişleyeceğine öngörüyoruz. Bu konuda Apple Pay’i örnek olarak verebiliriz. Şu anda Apple Pay telefonumuzla sadece ödeme yapabildiğimiz bir araç. Oysa gelişecek API’ler sayesinde bankaya veya bankacılık uygulamasına giriş yapmadan para transferi yapabileceğimiz, bakiyemizi kontrol edebileceğimiz, kredi kullanabileceğiniz bir yapıya rahatlıkla bürünebilir. Dolayısıyla PSD2 ile birlikte API’lerin açılmasının fintech’ler tarafında önemli bir kazanım ve oyun alanı oluşturacağını tahmin ediyorum.

Sonuç olarak hem birer finans oyuncusu hem de müşteri olarak gelecek beni heyecanlandırıyor. PSD2 veya benzer regülasyonlarla daha iyi, güvenli ve hızlı hizmet, farklı ürünler, farklı iş alanları ve fırsatlar bizi bekliyor olacak, gelecek heyecan verici.

API’lerle Bankacılık: Paylaşarak Büyümek