Milenyum nesli finans sektörünü değiştiriyor. Fintech’in yükselişine paralel biçimde sanal gerçekliğin sektöre adapte olması an meselesi.

Düşünün;

Modanın kalbinin attığı Milano sokaklarında dolaşıyorsunuz… Vitrinlere şöyle bir bakıp yeni trendler hakkında bilgi sahibi olduktan sonra, Paris moda haftasının mankenlerine çeviriyorsunuz yüzünüzü. Bu senenin trendlerine odaklanmışken bir anda sağ üst köşede bir bildirim görüyorsunuz:

“**33 ile biten kredi kartınızın son ödeme tarihi yaklaşmaktadır.”

Hayal ettiğiniz “sanal gerçeklik” bu olmasa gerek. Ancak bankaların, teknoloji şirketlerinin ve genel anlamda fintech dünyasının hedefleri, buna benzer bir deneyimden pek de uzakta değil.

2025’te iş gücünün çoğunu milenyum kuşağı oluşturacak

Fazla değil, üç yıl öncesine kadar sanal gerçeklik sadece teknoloji tutkunlarının konuştuğu bir konu başlığıydı. Derken Facebook beklenmedik bir hamle yaparak Oculus VR adındaki bir sanal gerçeklik şirketini satın aldı ve bir anda bütün dünya sanal gerçeklikten bahseder oldu.

Çocukluğu Total Recall, The Matrix ya da Minority Report gibi filmlerle geçmiş olan bir neslin büyümesi ve ekonomik açıdan kendi kararlarını verme gücüne kavuşması, bilim kurgu filmlerinden fırlamış gibi duran sanal gerçeklik aygıtlarını “satış gerçekliğine” daha önce hiç olmadığı kadar yakınlaştırdı. Uzmanlar, 2025 yılında ABD’deki iş gücünün yüzde 75 oranında milenyum kuşağından oluşacağını öngörüyor.

Pek çok sektör, Z kuşağının ezber bozan beklentileri karşısında dönüşüme uğramak zorunda kalıyor. Bilgisayar tabanlı oyun ve eğlence teknolojilerinin kullanımında sanal gerçeklik dönüşümü belki henüz gerçekleşmedi. Ancak bugün milenyum kuşağının finans sektörünü uğrattığı dönüşüm ve fintech’in yükselişine bakacak olursak, sanal gerçekliğin de benzer bir ivme kazanmasının önünde neredeyse hiçbir engel bulunmuyor. Dahası, sanal gerçeklik, kendinden önce dönüşüme uğrayan pek çok sektörde iletişimin yeni yolu olarak inceleniyor ve fintech bu noktada istisna değil. Bankacılık müşterilerinin, hizmet aldıkları finans kurumundan her zaman daha iyi bir hizmet bekliyorlar. Bu hizmeti bir adım öteye taşımanın yolu ise VR olabilir.

Sanal gerçeklik fintech için “öncülerini” bekliyor

VR teknolojilerinin henüz emekleme aşamasında olması, ana kitle olan oyuncular dışında son kullanıcılara sunulacak bir alternatif içerik üretimini zorlaştırıyor. Elbette sağlık, savunma ve eğitim gibi alanlarda profesyonel kullanımlar mevcut. Ancak sanal gerçekliğin sadece bu alanlarda yaygınlaşması, ana akıma ulaşmasıyla aynı anlama gelmiyor. Kullanıcı hacminin düşüklüğü ise bir başka kısır döngüye neden oluyor. Geçtiğimiz yılın sonunda dünya genelinde son kullanıcıya yönelik sadece 2 milyon VR cihazının satın alındığı tahmin ediliyor.

Örneğin şu anda sanal gerçeklik trendine kendi sektörü için öncülük etmek isteyen bir şirketin, pazar araştırması veya kullanıcı beklentileriyle ilgili araştırma yapmak için sağlıklı veriye ulaşması çok zor. Deneme-yanılma yöntemiyle iş çıkarmak ise çoğu sektörde maliyet ve zaman kaybı anlamına gelecektir. Hal böyle olunca, çoğu şirket için sanal gerçekliğe adım atmak oturmuş bir platforma uyum sağlamaktan çok, sonu belirsiz bir maceraya öncülük etmeye benziyor. Tıpkı diğer teknolojik devrimlerde olduğu gibi, sanal gerçekliğin de asıl potansiyelini ortaya koyabilmesi için daha işlevsel içerikler üretmek için gözünü budaktan sakınmayan “lokomotif” üreticiler gerekiyor.

Fintech ve VR’ı buluşturan 5 proje

Facebook’un Oculus VR hamlesine yakın bir dönemde, Fidelity Investments’ın Ar-Ge ekibi Fidelity Labs, veri görselleştirmeyi sanal gerçeklikle sunan bir program geliştirildi. Deneysel olarak hazırlanan StockCity adındaki bu yatırım uygulaması, veri bloklarını daha etkileyici bir ortamda yeniden kurgulayarak müşteri deneyimini geliştirmeyi hedefledi. Oculus Rift gözlüğünü takan yatırımcılar, portföyün kendisini bir şehir, her işi ise ayrı ayrı binalar olarak görüyordu.

Benzer şekilde, Avrupa’daki büyük bir bankanın da yazılım geliştirme laboratuvarlarında sanal gerçeklik konuşuluyor. Genç müşterilerle aynı dili konuşabilmek için Game of Thrones ya da Westworld izlemek zorunda kalan varlık yöneticilerine aradıkları ortak platformu sunması beklenen sanal gerçeklik uygulamaları, karmaşık yatırım portföylerinin çok daha anlaşılır ve yönetilebilir şekilde görselleştirilmesini sağlıyor. Böylece milenyum kuşağının varlıklı temsilcileri, yatırım danışmanıyla bir öğle yemeğinde buluşmak için dünyanın farklı coğrafyalarına uçmak yerine VR ortamında, uzaktan iletişim kurabilecek.

Asyalı bir banka ise VR teknolojisini, geleneksel bankacılık hizmetlerini müşterilerine uzaktan sunabilmek için kullanmanın yollarını araştırıyor. Bu sayede bankalar, gelişmekte olan pazarlara çok daha kolay giriş yapabilecekler. Fiziksel şubeler kurmanın maliyeti, hedeflenen pazarlarda sunulacak VR uygulamalarıyla kıyaslanamaz biçimde azalacak. Böylelikle gelişmekte olan bir ülkede müşteriler, gelişmiş ülkelerdeki bankacılık müşterileriyle aynı deneyimi yaşayabilecek.

Sanal gerçeklik gözlüğü tasarımcısı Wearality ve Mastercard iş birliğiyle geliştirilen bir diğer prototip ise, VR deneyimini yarıda kesmeksizin ödeme yapma olanağı sunuyor. Mastercard’ın VR golf uygulaması Priceless’ı deneyenler, sanal dünyadan ayrılmaksızın ödeme yapabiliyorlar.

Bulut tabanlı müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) yazılım üreticisi Salesforce ise kendi yaptığı denemelerde veri görselleştirme işini Oculus Rift’e taşıyarak, veri analitiğini 3D bir ortamda çok daha sürükleyici hale getirdi.

Sanal gerçeklik teknolojisinden beklentiler

Sanal gerçekliğin vadettiği ana fayda, insanlara yaşadıkları gerçeklikten uzaklaşarak, içeriğini tamamen kendilerinin belirleyebileceği bir tecrübeye yelken açabilmek. Şimdilik son kullanıcıya sunulan deneyim büyük oranda video oyunlarıyla sınırlı olsa da, VR tıpkı bilgisayar ekranı ya da akıllı telefon kadar oturmuş bir teknoloji halini aldığında bu platformda yerini alacak içerik türlerinde zenginleşme görmek kaçınılmaz olacaktır.

iPhone ilk çıktığında Angry Birds ile sapanla kuş fırlatmaktan, Fruit Ninja ile manav gibi seçmece karpuz dilimlemekten başka bir eğlencemiz yoktu. Cihazların sunduğu faydalar da e-posta okuyup, Safari ile uyumlu olan bir avuç web sitesinde turlamaktan ibaretti. Ancak iOS bir platform olarak rüştünü ispatladığında tüm geliştiriciler diz çöktü ve mobil dönüşüme boyun eğdi. Bugün hayatımızın vazgeçilmezi olan üretkenlik uygulamaları, sağlık servisleri, müzik servisleri ya da en çok oynanan mobil oyunlar bu dönemden sonra üretildi.

Yine de sanal gerçekliği mobil deneyimden ayıran önemli bir fark mevcut: iyi senaryonun gerçekleşmesi halinde bile, kullanıcıların sanal gerçeklikten beklentisi farklı.

Baştaki örnekte olduğu gibi, insanlar sanal gerçekliğe faturalardan, kiralardan, ödemelerden ya da yaklaşan kredi taksitlerinden uzaklaşmak için giriyor. Yarışın en heyecanlı, zindanın en tehlikeli anında, oyuncunun tüm görüşünü kaplayan sanal gerçeklik gözlüğünün bir köşesinde bir fatura hatırlatması, bir ödeme onayı ya da benzer bir bildirim çıkması; olayın bütün büyüsünü bozacaktır. Sanal gerçeklikte söz sahibi olmak isteyen finans ve teknoloji sektörünün yeni servisleri VR arayüzüne önce bu konuda bir orta yolu bulmaları gerekiyor.

Sanal gerçekliğin en çok etkileyeceği 5 sektör

Fintech dünyasında sanal gerçeklik için ortaya çıkan fırsatlardan bahsederken sürekli olarak VR’ın “diğer pek çok sektörde ezber bozan bir dönüşüm sağladığını” ifade ediyoruz. Peki, bu sektörler hangileri? Sanal gerçeklik nasıl bir dönüşüm getiriyor?

Sağlık

İnsan hayatına doğrudan dokunan yönüyle sağlık sektörü, her yeni teknolojide olduğu gibi sanal gerçeklikte de adeta kırmızıda geçen bir ambulans önceliğine sahip bulunuyor. Üstelik vadedilen imkanlar hiç de yabana atılacak gibi değil. Telafisi olmayan, hataya yer bulunmayan, beyin ameliyatı gibi kritik operasyonlar öncesi hastaların vücut (ve beyin) yapıları tam bir 3D modellemeyle sanal gerçekliğe taşınacak ve cerrahlar gerçek operasyon öncesi sanal olarak müdahaleyi gerçekleştirecekler. Aynı yöntem, tıp fakültelerinde de uygulamalı derslere yepyeni bir boyut getirecek.

Ruh ve Sinir

Depresyon, anksiyete ya da paranoya gibi sorunlarla baş etmek zorunda kalan hastaların artık sanal ama huzurlu bir gerçekliği var! “Simülasyon bazlı terapi” önümüzdeki yılların trendi olabilir.

Uzay

Sıfır yerçekiminde ve sonsuz boşlukta hareket etmek nasıl olurdu? Astronotların eğitiminde kullanılacak olan VR içerikleri aynı zamanda insanlığın yetiştirdiği en önemli pilotlar arasına giremeyen bir faniler için de bu deneyimi yaşama fırsatı sunacak.

Seyahat

Google’ın Street View ağında kendi mahallenizi bulmanın ötesine geçip Paris, Roma gibi turistik bölgeleri turladıysanız, bunu sanal gerçeklikle bir adım öteye taşımaya ne dersiniz? Sosyal medya iletişimin anlamını nasıl değiştirdiyse, sanal gerçekliğin de seyahat etmenin anlamını aynı şekilde değiştirme potansiyeli bulunuyor.

Gayrimenkul

Müthiş bir iş fırsatı karşınıza çıktı, ama bunun için Iğdır’a taşınmanız gerekiyor. Onca işin gücün arasında yabancısı olduğunuz bir şehirde kaç gün boyunca emlakçıları dolaşıp aradığınız evi bulabilirsiniz? Telaş etmeyin, sanal gerçeklik gözlükleriyle hiç gidip görmediğiniz şehirlerde satışa uygun durumdaki evleri adeta içine girip dolaşırcasına inceleyebilirsiniz. Tabii bunun için Iğdır’daki emlakçıların VR teknolojisine geçmelerini beklemeniz gerekecek…

E-ticaretin bir sonraki adımı: Sanal Ticaret

IKEA kataloğuna göz gezdirirken sayfalar arasında kendinizi kaybolmuş hissediyorsanız, bir de sanal gerçekliği deneyin. İki yıl önce sanal gerçeklikle omuz temasında çalışan “artırılmış gerçeklik” (AR) özelliğin mobil uygulamasına ekleyen IKEA, böylelikle telefonunuzu evinizin bir köşesine tuttuğunuzda orada ilgili ürünü görmenize olanak tanıyor. Böylelikle ürünü satın almadan önce, örneğin mutfağınızda nasıl duracağıyla ilgili net bir fikriniz oluyor.

Benzer şekilde M&S de geçtiğimiz yıl geleneksel satış deneyimini VR ile zenginleştirdi. Oculus Rift ve Leap Motion teknolojisinden faydalanan M&S, Amy adındaki sanal rehberle üç farklı yelpazede alacaklarınızı ister geniş bir evde ister çatı katı benzeri bir kurguda sanal olarak dayayıp döşemenize olanak tanıyor.

Mobilya seçerken karşılaşacağınız sayısız seçenek, evinizde nasıl duracağı konusunda akıllarda soru işaretleri bırakıyor. Ancak VR ve AR teknolojileri sayesinde mağazada beğendiğiniz ürünün evde nasıl görüneceğini net biçimde tecrübe edebiliyorsunuz. Üstelik sanal gerçeklik dönüşümü sadece mobilyacılarla sınırlı değil.

Estetik kaygıların öne çıktığı bir diğer sektör olan moda, sanal gerçekliği en hızlı benimseyen iş kollarından biri oldu. Örneğin Tommy Hilfiger, New York Fifth Avenue’deki ana mağazasına getirdiği Samsung Gear VR setleriyle müşterilerine Sonbahar moda şovunu en ön saftan izleme olanağı sunuyor.

Dijital Bankalar Sanal Gerçeklik Teknolojisinden Faydalanmaya Başlıyor