denizdevrimcengiz2
Deniz Devrim Cengiz
TÜRK EKONOMİ BANKASI
DİJİTAL BANKACILIK DİREKTÖRÜ

Bankalarla iç içe geçmiş şekilde beraber çözümler üreten ve birbirini besleyen yapıda çalışmalar hayata geçiren fintech’ler, acaba bu ortak durumdan memnun değiller mi?

Fintech’ler hayatımıza girdiklerinde ilk başlarda pek anlamlandırılamamıştı. “Bankalar zaten bu işlemlerin tamamını gerçekleştiriyor. Neden bu girişimlere gerek var?” diye düşünülüyordu. Fakat zaman geçtikçe ve fintech’lerin yapabilecekleri görüldükçe aslında o kadar da hafife alınmamaları gerektiği anlaşıldı. Birçok alandan ilgi çekmeye ve odak noktası haline gelmeye başladılar. Özellikle bankaların hantal kaldıkları alanlarda yaptıkları yenilikçi ve çevik çözümlerle insanların ihtiyaçlarını hızlıca giderebilmeleri kullanıcılarının hem memnun olmalarını hem de bir marka elçisi gibi çalışarak çevrelerini yönlendirmelerini sağladı. Mutlu kullanıcılar ve pratik çözümler ile kullanıcı sayıları büyük artışlar gösterdi. Bu artışın bir diğer yansıması da işlem hacimlerinde ortaya çıktı.

Zaman geçtikçe ülkemizde her ne kadar hissedilmese de fintech’ler finans hayatımızın her alanına dokunur ve adlarından sıkça bahsedilir olmuştu. Bu durum da en büyük pay aldıkları bankaların dikkatini çekmeye başlamış ve zamanında gösterdikleri o küçümsemelerden vazgeçmişlerdi. Bu vazgeçişin geç kalmışlık hissini bazı çözümler ile gidermeye çalıştılar. Çünkü bankalar bu durumu fark ettiklerinde fintech yatırımları yok denecek kadar azdı ve yatırımların çoğu sektör dışındaki fon sahiplerinden gelmişti. Bu durumu düzeltmek için bazı bankalar hızlı çözüm arayışı içerisinde, satın alma, iş birliği, ortaklık, girişim evleri, hackathon organizasyonları gibi çözümler üretmeye çalışıldı. Bunun en büyük sebeplerinden biri de bankaların fintech’leri kendilerine rakip olarak görmeleri ve onların kendi hakim oldukları pazarda tehdit olmalarını engellemek içindi.

Anket kafaları karıştırdı

Tam da bu düşüncenin yayıldığı bir dönemde yurt dışında banka çalışanları ile fintech çalışanlarını içeren bir anketin sonuçları, bu düşüncenin kurumlar içerisinde ne kadar farklı olduğunu ortaya çıkarmıştı. Banka çalışanlarının büyük çoğunluğu gelecekte fintech’lerin bankaların önüne geçerek sonlarını getireceğini, fintech çalışanlarının çoğunluğu ise gelecekte bankalar ile birlikte çalışmalara devam ederek birlikte var olmaya devam edeceklerini düşünmektelerdi. İlerleyen yıllarda gelişmeler ve bankaların ürettikleri çözümlerin meyvelerini vermesi ile birlikte fintech’ler bankalarla iç içe geçmiş şekilde beraber çözümler üreten ve birbirini besleyen yapıda çalışmalara devam ettiler. Genel görüş de bu yönde evirilmeye başlamıştı.

Fakat geçen aylarda aldığımız haberler, “Acaba fintech’ler bu ortak durumdan memnun değiller mi? Fikirlerinde bazı değişiklikler mi var?” diye düşünmeye itti. Bu haberlerin en dikkat çekeni Avrupa’nın en büyük fintech girişimi olan Klarna’nın bankacılık lisansını aldığını içeren haberdi. Bu haber ile birlikte başka fintech’lerin de lisans başvurularının bulunduğu, bazılarının süreçlerinin ilerleyen aşamada olduğu bilgisi yayıldı.

Aslında daha öncelerinde de bazı fintech’lerin bankacılık lisansı aldığı bilgisi gelmişti ama bu kadar büyük bir fintech girişiminin lisans almış olması “Acaba mı?” diye düşündürmedi değil. Tabii ki açık bir şekilde dile getirilmiş olmasa da, fintech’lerin bankalardan ayrılarak kendi yollarını çizmelerinin ihtimalleri hala daha çok yüksek. Bunun belki de en büyük sebeplerinden biri, bankalar tarafından yatırım yapılan veya satın alınan fintech girişimlerinin birçoğu bankaların hantal yapıları içerisinde kaybolmaması için ya tamamen kendi hallerine bırakıldı ya da sadece danışmanlık ve bilgi birikimi desteğiyle uzaktan yönetildi. Bu bir bakıma fintech’lerin çevik ve hızlı yapılarının korunmasını sağladı. Aynı zamanda daha önce hantal yapılar içeren bankaların denemeye korktuğu veya denemekten çekindiği birçok yeni fikir ve özelliğin denenmesinin, hayata geçerek kullanıma sunulmasının önünü açtı. Belki de bu durum fintech’lerin kendi kendilerine yetebildiğinin ve bağımsız olarak çalışarak pastadan daha büyük pay alma olasılıklarını göstermiş oldu. Bunun bir diğer çıktısı da bankalarla ortak çalışma içgüdüsü ile ilerlemekten vazgeçmelerine neden olmuş olabilir.

Ardı sıra lisans haberleri geliyor

Tabii ki şimdiden fintech’lerin tamamının bankalardan ayrılarak kendi yollarını kendilerinin çizeceğini söylemek imkansız gibi bir şey. Fakat bu kadar fazla lisans başvurusunun olması ve gelen “lisans aldı” haberleriyle birlikte en azından bazı fintech’lerin yollarına tek başlarına devam etme yönünde olduğunu gösteriyor bize. Birçok alanda olduğu gibi finans alanında da farklı tercihler ve farklı yöntemler ile ilerlemeler startup’lar içerisinde görülecek.

Henüz ülkemizdeki gelişmeler bankalarla birlikte hareket eden bir yapıda olsa da ilerleyen dönemlerde ülkemizde de bu tarz haberler duymamız işten bile değil.

Kısa dönemde, yapılan anketin sonuçlarında olduğu gibi banka çalışanları mı, yoksa fintech çalışanları mı haklı çıkacak bilemeyeceğiz. Son gelen haberler olmasaydı eğer, fintech çalışanlarının seçimlerinin daha olası olduğunu söyleyebilirdik sanırım, ama aldığımız son haberler geleceğin tam bir belirsizlik içerisinde olduğunu ve alınan kararlarla şekillenemeye, değişmeye devam edeceğini gösteriyor. Gelecek sanırım kendi bilinmezlikleriyle gelmeye devam edecek.

Fintech Hareketi Devrim mi?