şaban küçük


Şaban Küçük  

Erdikler Bağımsız Denetim
ve YMM A.Ş.

Türkiye’de girişimlerin yatırım bulabilmek için ne gibi alternatifleri var? Girişimlerin önünü açmak adına mevzuatta ne gibi değişiklikler yapılabilir?

Şu ara dillere pelesenk olmuş bir söz var: “Önümüzdeki 3 yıl, geride bıraktığımız 50 yıldan daha belirsiz olacak!” Olumsuz gibi gözüken bu söz, denenmemiş iş yöntemlerini kullanma fırsatı olarak da yorumlanabilir. Tabii ki konunun farkındaysak…

Her iş fikri mutlaka para gerektirir. İşin yapılabilirliği, ticarileştirme konusu, yasal alanda kalma, büyüme, uygun koşul ve zamanlarda sıçrama, çıkış stratejisi gibi envaiçeşit başka konu da olmasına rağmen en başta maddi destek şarttır. Bu durum girişimcilerin kara kara düşüneceği bir konu gibi gözüküyor olabilir ama aslında sivil toplum örgütleri, devlet, üniversiteler ve melek yatırımcılar, iş dünyası için yeni ve uygulanabilir projelere her zaman finansal imkanlar yaratmaya ve fonlamaya hazırlar.

Tam da bu noktada dünyada bir süredir uygulanan “kitlesel fonlama – crowdfunding” ülkemizde de konuşulur oldu. Meclis’te kanun olarak çıkmak üzere bekleyen bir tasarı var. Devlet işi baştan sıkı tutuyor. Bunun sebeplerine bu yazıda girmeye çok lüzum yok.

Dünyada kitlesel fonlama çok farklı türlerde boy gösteriyor. Türkiye’de de yapılabilirlik olanağı olan türleri şunlar:

  1. Hisse karşılığı kitlesel fonlama (“equity crowd funding”)
  2. Ödül karşılığı kitlesel fonlama (“rewards-based crowd funding”)
  3. Bağış karşılığı kitlesel fonlama (“donation-based crowd funding”)
  4. Borçlanma karşılığı kitlesel fonlama (“debt-based crowd funding”)

Saydığımız maddelerin ilk 3 tanesi, mevcut yasa taslağı ile gündeme gelenler. Borçlanma bazlı kitlesel fonlama için henüz şartlar olgunlaşmış değil.

Bu modellerin her biri farklı gereksinimlerden ortaya çıkıyor. Kitlesi, amacı, çıkış noktaları özgün ve fon ihtiyacı olan girişimcileri, fikir sahiplerinin finans ihtiyacını çözmeye odaklanıyor.

Yenilikçi girişimler ön sıralarda

Özellikle 2008 yılında yaşanan finansal kriz sonrası çekirdek ve erken aşama finansmana ihtiyaç duyan firmaların banka kredileri gibi konvansiyonel finansman sistemine erişebilmelerinde zorluk yaşandığı bir gerçek. Bu nedenle ekonomik kalkınmayı destekleyici potansiyele sahip olan yenilikçi ve teknoloji odaklı girişimlerin hayata geçirilmesi ve sürdürülebilirliği daha önemli hale geldi.

Malum, günümüzde bireysel tasarrufların internet ekonomisiyle değerlendirilmesinde ciddi bir artış gözlemliyoruz. Tek başına etki yaratması zor olsa da kitle fonlaması, çok sayıda kimsenin küçük tutarları bir araya getirip belli girişimleri fonlaması veya bağış yapmasına imkan veren bir finansal araç niteliğinde görünüyor.

Peki, bu işte vergisel yükümlülükler neler? Devletin bu konuda yapabileceği düzenlemeler, öngörülebilecek teşvikler, yasalarda yer alan belli istisnalar da olabilir. Şimdi biraz bunlara bakalım.

En uygun mali mevzuat önerisi

Yukarıda geniş çerçevesi çizilen iş modeline uygun mali mevzuatın doğru tasarlanması ve uygulanması da çok önemli. Bu tür bir fon toplama işleminde taraflar için önerilebilecek en uygun mali mevzuat açısından önemli parametreleri sıralamak gerekirse;

  • Ödemeyi yapanın bu işlemi şahsi veya ticari / sınai / zirai / mesleki faaliyeti kapsamında değerlendirmesi
  • Fon toplayanın yapılan ödeme karşılığında verdiği / vadettiği bir değer olup olmaması
  • Vadedilen / verilen değerin yapılan ödeme ile orantısı / karşılığı
  • Fon toplayanın bu faaliyeti devamlılık arz edecek şekilde ve bir ticari organizasyon kapsamında yapıp yapmadığı

Bu açıklamalar ve parametreler çerçevesinde fon toplama işleminin tarafları olan platform, fon toplayıcı, ödeme yapan kişiler açısından değerlendirilmesi gerekir.

Platformlar: Yapılan işlemin platformlar açısından bir ticari kazanç olduğu, süreklilik arz ettiği ve ticari organizasyon çerçevesinde yapıldığı açıktır. Bu açıdan platformların gelir / kurumlar vergisi mükellefi oldukları ve yaptıkları faaliyetin KDV’ye tabi olduğunun altının çizilmesi gerekir. Devlet bu tür alternatif ve yeni finansal yöntemlerin gelişmesi için bu tür platformları işleten şirketlere belli bir süre vergisel kolaylıklar sağlayabilir.

Fon Toplayanlar: Öngörülen veya vadedilen ödüle göre fon toplayan kişi belli bir yükümlülük karşılığında farkındalık yaratmakta ve belli tutarda fon sahiplerinin harekete geçmesini sağlamaktadır. Aldığı fon karşılığında bir şey vadetmesi konuyu yardım, hibe, bağış uygulamasına yaklaştırabilir. Toplanan para karşılığında mutlaka en az bir şey verilmesi / vadedilmesi olayı karma bir sözleşme hâline getirebilir. Burada önemli olan yapılan organizasyonun ticari bir örgütlenme ve süreklilik arz edip etmemesidir.

Fon toplayanın sürekli / ticari organizasyon mantığıyla yapması durumunda kendisi açısından gelir vergisi / KDV doğması, fon veren açısından ise şahsi mal varlığından veya ticari işletmesinden dolayı bu fonu vermesine göre de gider yazma / KDV indirme hakkı veya durumu söz konusu olabilir. İş fikrini veya çalışmasını bu şekilde fonlamak isteyenlerin de mali mevzuat konusunda bilinçli olması da önemlidir.

Katılımcılar: Belli bir karşılık (Ödül / getiri) bekleyerek bu işleme girişen kişiyle hiçbir karşılık beklenmemesi, her katılımcıya cüzi bir ödül verilmesi gibi durumları ayırmak gerekir. Her halükarda katılımcı belli sosyal gereklerle belli bir tutarı fon toplayana teslim edilmek üzere platforma ödeyen kişidir. Süreklilik arz etmesinin bir önemi olmamalıdır.

Bu açıdan özetleyince;

  1. Platformların sadece bu işten elde ettikleri komisyon gelirinden dolayı KDV ve gelir / kurumlar vergisi ödeme yükümlülükleri ortaya çıkabilir.
  2. Fon toplayanların bir yıl içinde ne kadar süreklilik arz edecek şekilde bu işlemi yapacağı, yapılan işlemden dolayı bir ticari organizasyon doğup doğmadığı ilk aşamada belli olmadığı için, toplanması öngörülen / toplanan fon üzerinden cüzi oranlı bir gelir vergisi stopajı yapılması, belli haddi aşmayan kazançların da gelir vergisi beyanına dahil edilmemesi konusu düşünülebilir.
  3. Fon toplayanların ticari / sınai / zirai / mesleki faaliyet yürütüyor olması veya şirket olarak fon toplama faaliyeti içinde olması durumunda ise stopaj olmaksızın, her türlü beyana tabi olması bir seçenek olabilir.
  4. Katılımcıların almış oldukları ödül ve toplumsal tatmin sebebiyle verdikleri bedelle arasında bir orantı ölçülmemesi ve ivazsız intikal olarak değerlendirilmemesi düşünülmelidir.
  5. Yapılan işlemin kampanya / çekiliş mantığı veya kurgusunun ağır basması durumunda toplanan fon ve karşılığında vadedilen / verilen ürün / hizmetin bir “piyango” işlemi gibi değerlendirilmesi gerekebilir.

Sonuç ve özet olarak, kitlesel fonlamanın finansa erişimi güç ve toplumsal farkındalık yaratma potansiyeli yüksek alanlarda olacağı göz önünde bulundurulmalıdır.

Özellikle girişimcilik ve yaratıcılık ekosistemi açısından can suyu mahiyetinde bir fonlama modeli olduğu için kurgulanacak mali sistemin kamu maliyesi açısından verimli, operasyonu kolay, sayıları nispeten fazla olan katılımcıyı bezdirmeden ve fon toplama amacıyla yola çıkanları üstesinden gelemeyecekleri bir bürokrasi ve vergi cenderesiyle karşı karşıya bırakmadan çözülmesi en uygun yöntem olacaktır.