Kaspersky Lab tarafından yürütülen ve veri analizleri Applied Marketing Research tarafından yapılan bağımsız araştırmaya 6000 tüketici katıldı.

Orta ölçekli işletmeler ve tüketiciler üzerine yapılan yeni bir çalışma, çoğu kişinin çevrimiçi verileri ve davranışları konusunda kafasının karışık olduğunu ve kimseye güvenemediğini belirledi.

Kaspersky Lab tarafından yürütülen ve veri analizleri Applied Marketing Research tarafından yapılan bağımsız araştırmaya, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, Birleşik Krallık ve ABD’den BT güvenliği profesyonellerine sahip 600 adet orta ölçekli işletme ve cihazlarına güvenlik yazılımı kurulu 6000 tüketici katıldı.

 

Verilere erişmesi en çok istenmeyenler beklendiği gibi siber suçlular oldu. İşletmelerin %45’i ve tüketicilerin %47’si, çevrimiçi verilerini zararlı saldırılardan koruma konusunda endişelendiklerini belirtti. Bunu, verileri kendi devletlerinden (sırasıyla %36 ve %33), yabancı devletlerden ve şirketlerden (%30 ve %26) koruma isteği takip etti. Araştırmaya katılan işletmelerin yaklaşık üçte biri (%29), çalışanlarının çevrimiçi verilere erişmesinden endişe duyduğunu belirtirken, tüketicilerin dörtte biri (%26) ise ailelerinin verilerine göz atabileceğinden kaygılandığını söyledi.

Bu endişeler siber güvenlik alanına da kayıyor. Kullanıcıların kafası, siber güvenlik hizmeti sağlayan markaların hangi verilere erişebileceği konusunda karışık. Ankete dahil olan birçok kişi, siber güvenlik hizmeti sağlayanların çevrimiçi verilere, fikirlere, konuma veya internette gezinme alışkanlıklarına erişebileceğini ve bunları yabancı kurumlarla paylaşabileceğini düşünüyor. Ancak büyük çoğunluk (işletmelerin %87’si ve tüketicilerin %82’si), verilerini toplama ve kullanmada etik davranacağı konusunda güvenlik sağlayıcısına güveniyor.

Bu sonuçlar, mevcut siber güvenlik durumunun hem şirketler hem de tüketiciler için bir korku, belirsizlik ve şüphe ortamı oluşturduğunu gösteriyor. Bu nedenle çoğu kişi internet üzerinde kimseye güvenemiyor.

 

Elde edilen bulguları yorumlayan Kaspersky Lab Halka İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Anton Shingarev şunları söyledi: “Bu araştırmanın sonuçları gerçekten de inanılmaz. Teknolojiler ve yazılımların birçok şirket için birer kara kutu niteliği taşıdığını daha iyi bir şekilde gördük. Bunların nasıl çalıştığını, içinde neler olduğunu, hangi verilerin toplandığını veya nasıl saklandığını bilmiyorlar. Bunun sonucunda markalara güvenmiyorlar. Bunun kabul edilemez olduğunu düşünüyorum. Sektör olarak, insanların bizim neler yaptığımızı ve bir güvenlik sağlayıcısının neleri asla yapmayacağını tam olarak anlamasını sağlamamız gerekli. Bunu, ürünlerimizi dayanıklı ve güvenli şekilde sunmaya devam ederek ve güvenilirliğini şeffaflık ve sorumlulukla kanıtlayarak desteklemeliyiz. Bunların tümü, bilgi güvenliğinde güveni yeniden oluşturmak için tasarlanan Global Şeffaflık Girişimi programımızda yer alıyor.”

 

Araştırmada elde edilen diğer bulgular arasında şunlar yer alıyor:

  • Gizlilik herkesin temel haklarından biri olarak kabul ediliyor: İşletmelerin %46’sı ve tüketicilerin %51’i, siber güvenlik sağlayıcılarının ulusal güvenlik meselelerinde kullanıcıların özel verilerini devletle otomatik olarak paylaşmaması gerektiğini düşünüyor. Bunun şartlara bağlı olarak yapılmasını istiyorlar.
  • Araştırma; işletmeler ve tüketiciler için bir şirketin menşe ülkesinden daha önemli şeyler olduğunu da gösteriyor: İşletmelerin %55’i ve tüketicilerin %66’sı, devletlerinin yabancı olsa dahi en yüksek kaliteli ürünleri veya hizmetleri sunan şirketlerle çalışması gerektiğini söylüyor. Bu oran, ulusal güvenlik için kritik konularda şaşırtıcı bir şekilde sırasıyla %82 ve %78’e çıkıyor.