Özel bir etkinlik için Türkiye’ye gelen Visa Avrupa Fintek ve Stratejik Ortaklıklar Başkanı Vish Sowani ile fintek ekosistemi hakkında konuştuk.

Elektronik ödeme devi Visa, finteklerle olan ortaklıklarının sayısını günbegün artırıyor. Bankacılık sisteminin gelişmesinde finteklerin önemli payı olduğunu hatırlatan Visa Küresel İnovasyon ve Stratejik Ortaklıklar Başkan Yardımcısı Vish Sowani’nin görüşü de bunun süreceği yönünde. Finteklerin, ödeme işlemlerini ucuz ve basit hâle getirmek için çalıştıklarını söyleyen Vish Sowani, Visa olarak finteklere sundukları entegrasyonun kapsamını artıracaklarını ifade ediyor. Sowani’ye göre, bankalar ve fintekler iki farklı cephede savaşmıyorlar. Aynı hedef için mücadele veren takım arkadaşları gibiler…

Money 20/20 Europe etkinliğinde yeni bir fintek programı duyurdunuz. Finteklere olan yaklaşımınızı değiştiren neydi?

Konuyu Avrupa ekseninde ele alacağım. Sanırım değişim bir yıl kadar önce başladı. Daha öncesinde finteklerle ilgili net bir stratejimiz yoktu. Şimdilerde ise finteklerin başarılı olabilmesi için Visa olarak yüzde 100 odaklanmış durumdayız. Bunun için pek çok şey yaptık. Başlıca yaptığımız şey Avrupa CEO’muz Charlotte Hogg’un fintekleri, bölgedeki temel önceliğimiz hâline getirmesiydi. O olmasaydı kesinlikle böyle olmazdı.

Geçtiğimiz aralık ayında Visa’yı finteklerle nasıl daha kolay, daha samimi, daha hızlı çalışır hâle getirebileceğimizle ilgili bir program oluşturmam istendi. O günden bugüne dikkat çekici bir ilerleme kaydettik. En önemlisi ise Avrupa genelinde oluşturduğumuz 40 kişiden oluşan takımımız. Hepsi temel sorumluluklarının yanı sıra, kendilerini finteklere adamış durumdalar. Bunu zevkle yapıyorlar ve bu herkes için heyecan verici. Böyle bir desteğe sahip olduğum için çok şanslıyım. Örneğin bugün, genç bir fintek olsanız ve Polonya’ya, Türkiye’ye ya da Fransa’ya gitmek isteseniz, her bir pazarda sizi elinizden tutacak ve yerel pazar pratikleriyle ilgili size yardımcı olacak, size en doğru yolu gösterecek birini tanıyorum.

Sonuçlar kendini göstermeye başladı bile. Geçtiğimiz yıl, bir avuç fintekle çalışıyorduk. Şimdiyse bu rakam 200’den fazla ve bunların 21’i Visa’yla anlaşma sağladı bile. Görüştüğümüz 26-27 girişimden 21’i Visa’ya geldi. Bu giderek yükselen bir trend ve dur durak bilmeden devam edecek. Bunlar son derece olumlu gelişmeler. Başlamakta olan ve bizi hayli tatmin eden bir diğer husus da oluşturduğumuz programın Avrupa’nın yanı sıra küresel yapımızda da dikkat çekmesi ve bu modelin Asya Pasifik’te, CEMEA’da, Latin Amerika’da ve hatta Visa’nın doğduğu yer ABD’de bile nasıl uygulanabileceğine bakılıyor olması.

Duyuruyu gerçekleştirdiğinizden beri nasıl bir ilerleme kaydettiniz?

Bahsettiğim gibi çok fazla ilerleme kaydettik. Her bir fintekin pazar ihracına göre bir şeyler yapmak istediğini görüyoruz. Özellikle Charlotte Hogg’un Money 20/20’deki Avrupa fintek programı ile ilgili açıklaması etkili oldu. Ödemeler ekosistemi bu sayede Visa’nın bu konuyla gerçekten ilgilendiğini, bu alanda iş yapmaya hevesli olduğunu ve insan, kaynak ve altyapı olarak finteklerle çalışmaya hazır olduğunu öğrenmiş oldu. Bu bize gerçekten çok büyük bir ivme kazandırdı. Dediğim gibi, geçen yıl beşten az şirket varken bu yıl gelecek vadeden 200’den fazla şirketle birlikte çalışma olanaklarını değerlendiriyoruz.

Visa, finteklerle nasıl bir güç birliği yapıyor?

Aslında pek çok şekilde. Visa olarak, kendimizi bir işletim sistemi olarak görüyoruz. Tıpkı mobil cihazlarınızda olduğu gibi, Apple iOS ya da Android gibi Visa da bir ticaret işletim sistemi. Birbirini tanımayan iki insandan birinin bir diğerine mutlak bir güvenle ödeme yapmasını sağlayan temel bir platformumuz var. İşimiz, bu sistemi kolay erişilecek şekilde, etkin şekilde ve fazladan yük bindirmeyecek şekilde finteklere açmak. Bu nedenle fintekler için yapmakta olduğumuz şey, ilk birkaç yılda Visa’ya entegre olmalarını son derece kolay ve basit hale getirmek. Örneğin ilk ya da ikinci yılda Visa’yla çalışmanın getirdiği tüm maliyeti biz üstleniyoruz ve bu sayede henüz gençken bu yapıların bizimle çalışmalarına olanak tanıyoruz. Böylece büyüdüklerinde elde ettikleri katma değeri onlarla paylaşıyoruz. Fakat başlangıçta onlara herhangi bir maliyet bindirmeden destek olmayı amaçlıyoruz.

Sizce fintekler, bankalar için rekabet mi oluşturuyor? Visa bu iki tarafla ne tür bir etkileşim içerisinde?

Bence buna iki ayrı taraf olarak bakamayız çünkü ikisi de aynı taraf. Bazı fintekler geleceğin bankası olabilir ya da bazı bankalarla ve müşterileriyle ortaklık kurabilirler. Yahut başka büyük modellere dahil olabilirler ya da kendileri birer oyuncuya dönüşüp ödeme yöntemleri alanında bankaların tercih etmediği ya da hazırlıklı olmadığı boşluklarda niş bir segmente odaklanabilirler.

Örneğin fintekler, çok düşük tutarlı ödemelerin kabulünü daha da kolaylaştırabilirler. Diyelim ki seyyar bir satıcıdan lezzetli baklavalarınızdan yemek istiyorsunuz. Fiyatı çok düşük olduğu için çoğu zaman kredi kartı kabul edilmiyor, siz de nakit ödeme yapıyorsunuz. Finteklerin mümkün kılacağı şey bu küçük miktardaki ödemeleri bankalar için ucuz ve kolay hâle getirmek. Sorun şu ki bankalar hâlihazırda oldukça büyük yapılar. Yeni bir şey yaratmak onlar için oldukça masraflı olabiliyor. Bu yüzden büyük resme baktığınızda bu tip geliştirmeler mantıksız görünebiliyor. Bu açıdan düşünüldüğünde bu iki tarafı birbirine rakip değil de, birbirini tamamlayıcı olarak görüyoruz. Visa’nın işi bu noktada kimin kazanıp kimin kaybedeceğini seçmek değil. Bizim yegâne maksadımız ödemeler ekosistemini, onu kullanmak isteyen herkese açmak ve bu süreci kolaylaştırmak. Bütün tutkumuz bu yönde.

Yakın geçmişte, Klarna ve Revolut gibi fintek sisteminin önemli aktörleriyle ortaklığınızı açıkladınız. Bu tarz ortaklıklar görmeye devam edecek miyiz?

Hem de fazlasıyla! Açıkladığımız ortaklıklarımızdan biri yakın zamanda duyurusunu yaptığımız Solaris Bank. Ayrıca, Behalf adlı bir şirkete de yatırım yaptık. Yeni Zelanda’dan Fraedom adlı bir başka şirketi de bünyemize kattık. Bunun gibi pek çok diğer gelişme süregeliyor ve dediğim gibi 200’den fazla gelecek vadeden şirketle görüşme içerisindeyiz. İnanıyoruz ki bu aktörler pazara girdiğinde, onlar da Visa’yla çalışacak. Önümüzdeki yıl içerisinde bir ya da iki değil, çok daha fazla firmanın duyurusunu yapacağımızdan son derece eminim. Hatta az önce Paris’teki bir çalışma arkadaşımdan heyecan verici genç bir şirketin daha Visa’yla çalışmaya karar verdiğine dair bir telefon aldım.

Finteklere olan yaklaşımınız ne yönde? Yatırım yaparken göz önünde bulundurduğunuz temel kriter nedir?

Bu konuya geniş bir yelpazeden bakıyoruz. Temel önceliğimiz ödeme platformumuz VisaNet’i kullanmak isteyen herkesin kolayca erişebileceği bir hâle getirebilmek. Yaptığımız yatırımlar da tam olarak bu önceliğimizi destekler nitelikte. Belli bir teknolojiyle ilgili daha çok bilgi sahibi olmak veya bir pazardaki belli bir niş segmentin büyümesine destek olmak istiyor olabiliriz, o zaman o işe yatırım yapabiliriz. Örneğin Klarna’nın satış noktasında finansman sağlıyordu ve bunun kullanabileceğimiz, aynı zamanda başkalarıyla da paylaşabileceğimiz bir teknoloji olduğuna karar verdik. Diğer bir örnek olan Solaris Bank ise, kart çıkaran kuruluşlara alyapı sağlayıcı olarak bu kuruluşları Visa’ya bağlıyor. Bu tip aktörleri pazara getirmeyi değerli buluyoruz. Fakat öncelikli hedefimiz her zaman ödemeler platformumuz olan VisaNet’e erişimi kolay, sade, anlaşılır ve mümkün olan en sorunsuz hâliyle sunmak olduğu için finteklerin başlangıç maliyetlerini sıfıra düşürerek kullanımını kolay bir hâle getirmek istiyoruz.

PSD2, fintekler için uygun bir zemin hazırladı. Bu durumun tüketici üzerindeki etkisi sizce nasıl olacak?

Bence son derece olumlu olacak. Eğer PSD2’nun arkasındaki felsefeye bakarsanız, bunun tüketicinin seçeneklerini zenginleştirmek ile ilgili olduğunu görürsünüz. Tüketici bankacılık verilerini kimin görüp kimin göremeyeceğini ve işlemi kimin başlatabileceğini seçebilmeli. PSD2 iki şeye olanak sağlıyor. İlki hesap bilgileri, ikincisi de ödeme işlemi. PSD2 sayesinde tüketicinin “Bu finteki sevdim. Verilerime erişmelerine izin vereceğim” diyebilme tercihi var. Böylece fazladan bir maliyet oluşmadan tüketicinin bilgilerine ulaşmış oluyorlar. Bu da inovasyonun önünü açıyor. Bizim yapmaya çalıştığımız şey, VisaNet’in bu inovasyonlar için hep hazır ve erişilebilir olduğundan emin olmak. Bu yüzden bunun olumlu bir döngü olduğunu düşünüyorum. Her şey tüketici tercihi odaklı ve bu yalnızca iyiye işaret ediyor.

Ödeme teknolojilerinin geliştirilmesinde Visa’nın rolü nedir?

Doğruyu söylemek gerekirse ödemelerin tam merkezindeyiz. Çünkü bahsettiğim gibi Visa demek güven demektir. Bu da güvenlikle birlikte işimizin en temel unsuru.

Diyelim ki Venedik’te bir dükkana girdin ve bir kahve ya da yemek ısmarladın. Ödeme olarak da şu küçük plastik kartı verdin. Bu plastiğe dayanarak sana istediğin yemeği verdiler ve yürüdün, gittin. Düşünecek olursan normalde imkânsız bir şey bu. Ama bu Visa’nın yarattığı güven unsurundan kaynaklanıyor. Bu kadar güvendiğin çok az insan vardır. Bu unsuru değerlendirmek ve insanların mümkün olan en kolay ve en etkin şekilde kullanabilmesine olanak vermek; temel felsefemiz bu.

Tüketiciler arasında nakit kullanımı giderek düşüyor. Peki tüketiciler akıllı telefonlarını ya da giyilebilir aksesuarlarını kullanarak ödemelerini gerçekleştirebiliyorlar. Sırada hangi inovasyonlar var?

Ah, keşke bilebilsem. Ticaretin önümüzdeki beş yıl içinde son 50 yılda değiştiğinden daha fazla evrim geçireceğine inanıyoruz. Eskiden müzik dinlemek istediğinizde plak ya da kaset satan bir dükkana gitmeniz gerekirdi. Dükkana giderdiniz ve ne varsa onu alıp dönerdiniz. Ellerinde topu topu belki 300 belki 500 tane kaset olurdu. Şimdi evimde ya da Türkiye’deki otel odamda otururken, Fransa’dan Türkiye’ye gelirken Spotify’dan yahut iTunes’dan istediğim şeyi anında telefonumdan, iPad’imden dinleyebiliyorum. Ben buna beklenti ekonomisi diyorum… Çünkü değişim burada gerçekleşiyor. Visa olarak bizin yapmak istediğimiz şey, ödemelerin mümkün olduğunca gömülü ve görünmez hale gelmesi için tüm bu tarafları birbirine bağlayan güvenilir yapı olmak. Herhangi bir Visa ürününe sahip olduğunuz sürece, bu bir kredi kartı ya da dijital bir token ya da herhangi bir şey olabilir, ödeme kendiliğinden gerçekleşmeli. “Eee, peki şimdi ödemeyi nasıl gerçekleştireceğim?” diye düşünmek zorunda kalmamalısınız. Müzik dinlemek istediğinizde doğru miktarın kartınızdan çekileceğini bilirsiniz. Fazla ücret alınması mümkün değil. Diyelim ki bir hata oldu, çekilen fazla miktarı geri alırsınız. Yanlış satıcıya giderse iade alırsınız gibi pek çok örnek verilebilir. Bu tam anlamıyla büyüleyici.

Konuya bir ekleme yapayım. Biz konuya tamamen eşit mesafede yaklaşıyoruz. Yani bir ödeme türünü diğerlerinden üstün tutmuyoruz. Bu mobil ödemeler olabilir, kartlı ödemeler olabilir, çevrimiçi ödemeler olabilir ya da başka bir ödeme türü olabilir. Londra’daki inovasyon merkezimizde bir dükkanı gösteren bir sanal gerçeklik başlığımız var. Bir objeye bakıyorsunuz ve ona gözünüzü odakladığınızda, başlık objeyi sizin için satın alıyor. Bu kadar kolay! Visa olarak biz talep edilen hizmetlere hazırlıklı olmak istiyoruz. Hangi teknoloji daha ulaşılabilir olacak, hangi teknoloji daha kolay bir kullanıma sahip olacak, hangi teknoloji tüketici tarafından benimsenecek; bunların hepsi pazara, coğrafyaya, zamana ve sizin temelde yapmak istediğiniz şeye bağlı. Ama bizim öngörümüz her şeyin, telefon ya da başka taşınabilir bir formda da olsa mobile taşınacağı yönünde. Ancak tüketici dükkana gitmeyi hâlâ istiyor. Almak istediği bir şeyi hâlâ önce kendi gözleriyle görmek istiyor. Bizim görevimiz zamanı geldiğinde Visa’nın bu teknolojileri destekliyor olması. Bu nedenle ödeme araçlarının tümüne, türünden bağımsız olarak eşit yaklaşıyoruz.

Visa’nın blockchain’e yaklaşımı ne yönde?

Ödemeleri daha etkili daha hızlı ve daha kesintisiz hâle getiren tüm teknolojileri incelediğimizi dile getirmiştim. Blockchain de dikkatle mercek altına aldığımız teknolojilerden biri. Bununla ilgili, “Business Connect” adını verdiğimiz, business-to-business ödemeye odaklanan bir blockchain pilot uygulaması yürütüyoruz. Blockchain dikkat çekici bir teknoloji ancak aynı zamanda dağıtık hesap defteri uygulamaları, yapay zekâ ve özdevimli öğrenim gibi yeni teknolojileri de yakından takip ediyoruz. Ödemeleri daha etkili bir şekilde işleyecek ve bize daha fazla analitik içgörü sunacak yenilikçi yolları araştırmayı sürdüreceğiz.