Serkan Aziz Oral
Serkan Aziz Oral
Türk Elektronik Para A.Ş.
Genel Müdür Yardımcısı

Kripto paraların popülerliğinin artmasıyla birlikte iyice bilinir hale gelen blockchain teknolojisinin farklı alanlardaki uygulamaları dikkat çekiyor.

Fintech’in temel unsurlarından biri olan blockchain’in; P2P borçlanma (peer-to-peer lending) veya kitle fonlaması (crowdfunding) gibi finansal hizmetlerin yanı sıra, finansal düzenlemeler, finansal riskler ve yasa dışı fonlamayı önleme gibi alanlarda finans endüstrisini yeniden şekillendirmesi bekleniyor. Muhasebe ve denetim faaliyetleri blockchain’in en rahat ve en etkin şekilde uygulanabileceği alanların başında geliyor.

Blockchain’in muhasebe ve denetim alanında kullanımına geçmeden önce konunun daha rahat anlaşılabilmesi için blok zincirinin temel özelliklerini yeniden ele almakta fayda var.

Sayısal defter olarak blockchain

“Blok Zinciri Devrimi” kitabının yazarlarından AlexTapscott blockchain’i, “Sadece finansal işlemleri değil, hemen hemen her şeyin değerini kaydetmek üzere programlanabilen ekonomik işlemlerin bozulmaz bir sayısal defteri” olarak tanımlıyor. Blockchain özünde, insanların asimetrik bilgi koşulları altında üçüncü taraflara ait herhangi bir onaya, teminata veya güvenceye ihtiyaç olmaksızın işlem yapabilmeleri anlamına geliyor.

Genel olarak her bilginin gelişmiş şifreleme algoritmaları ile birbirine bağlanarak kaydedildiği, herhangi bir merkeze bağlı olmaksızın ve herhangi bir aracıya ihtiyaç duyulmaksızın işlem yapabilmeyi sağlayan, dağıtık bir veri tabanı olarak tanımlanan blockchain’in temel özelliklerini şu şekilde özetleyebiliriz:

  • Merkezi olmama: Blockchain ağındaki katılımcılar tüm işlem listesine erişebilir, tüm sistemi işletebilir ve kontrol edebilir.
  • Güçlü kimlik doğrulama: Blockchain işlemlerindeki her katılımcının kimliği doğrulanır.
  • Yüksek güvenlik: Blockchain’de bir işlem yayınlandıktan sonra değiştirilemez ve geri dönüşü yoktur.
  • Akıllı sözleşmeler: İşlemlerin yönetimine ilişkin kuralların katılımcılar tarafından belirlendiği bu programlar ile anlaşmanın tarafları arasındaki güven sorununu sona erdirir.

Blockchain ve muhasebe

Blockchain’in özelliklerine ve kapsamına yönelik tartışmalar devam ederken, bu teknolojinin muhasebe alanındaki etkisinin neler olabileceği de yeni tartışmalara neden oluyor. Ayrıca muhasebe ile uğraşanların işlerini kaybedebileceklerine yönelik bir endişe de ortaya çıkıyor. Verileri değerlendirip sayısallaştırma, farklı veri kanallarını analiz edebilme konusunda eğitim alan ve deneyim kazanan muhasebe elemanlarının, bu teknolojinin kendi yerlerine geçebileceği yönündeki kaygıları, robot teknolojisi ve yapay zeka gibi teknolojik gelişmelerin insanoğlunun çalışma hayatı üzerindeki potansiyel olumsuz etkilerinden farklı değerlendirilmemesi gerekiyor.

Muhasebe sisteminin dijitalleşmesi, teknolojinin ilerleyişi ile büyük ölçüde değişen diğer sektörlere kıyasla hala emekleme aşamasında. Bunun en temel nedenlerinden biri muhasebe faaliyetlerinin yoğun bir şekilde yasal düzenlemeler ile iç içe olması. Kayıtların güvenilirliğine ilişkin sistematik çabalar, kapsamlı belgeler ve periyodik kontrollerin birçoğu manuel olarak gerçekleştirilen ve emek gerektiren faaliyetler.

Blockchain’in muhasebede kullanılması muhasebe sisteminin dijitalleştirilmesi açısından son derece umut verici. Yasal zorunluluklara uyumun basitleştirilmesinden, yaygın çift kayıt muhasebesinin geliştirilmesine kadar muhasebe alanında çok önemli katkılar sağlaması bekleniyor. Mevcut muhasebe sisteminin temelinde geçmişi Rönesans’a kadar uzanan çift kayıtlı defter tutma yer alıyor. Blockchain’in muhasebe alanında getireceği en büyük değişikliklerden biri, çift kayıt sisteminin üçlü kayıt (ya da çoklu kayıt) sistemine dönüşmesi olacak. Şirketler, fatura ya da işlem makbuzlarına dayalı ayrı kayıtlar tutmak yerine işlemlerini doğrudan ortak bir defter olan dağıtık deftere kaydedebilir ve kalıcı muhasebe kayıtlarının iç içe geçen bir sistemi oluşturulabilir. Blockchain’in dağıtık bir defter olması özelliği nedeniyle, gerçekleştirilen tüm işlemlere ait tüm kayıtlar işlemin tarafı olanların yanı sıra blockchain üzerinde de kaydedilmiş olacaktır.

Blockchain’in yüksek güvenlikli yapısı gerçekleştirilen işlemlere ilişkin kayıtlara da bu anlamda katkı sağlıyor. Blockchain üzerinde gerçekleştirilen her işlem şifrelenir, ilgili katılımcılar bir dizi karakter ile tanımlanır ve belirli bir süre geçtikten sonra bu işlemlerin tamamı bloğun parçası haline dönüşüyor. Bir blok tanımlandıktan sonra, o ağa veya zincire bağlı tüm taraflar açısından bilinir hale geliyor.

Oluşturulan kayıtların kesin ve ilgili tüm taraflarca onaylanmış olması muhasebe kayıtlarının doğruluğu ve güvenliği açısından da büyük önem taşıyor. Blockchain ağında yer alan kayıtların değiştirilememesi ve zaman damgası fonksiyonu nedeniyle kayıtların ne zaman oluşturulduğu ve kayıtların içeriği bilinmekte ve bu durum sistemin büyük bir şeffaflık içinde işlemesini sağlıyor. Tüm girişler blockchain ağında dağıtıldıktan ve şifreyle mühürlendikten sonra faaliyetleri gizlemek için onları tahrip etmek veya imha etmek pratik olarak imkansız oluyor. Blockchain’in güvenli yapısının yanı sıra akıllı sözleşmelerin varlığı muhasebe kayıtlarının güvenilirliğini bir kat daha artırıyor.

Dağıtık defterin yukarıda bahsedilen otomatik güncellenmesi sayesinde blockchain, raporlama ve mutabakat işlemlerini her zamankinden daha kolay hale getiriyor. İşlemlerin bütün detayları ile kaydediliyor olması bilgisayarları, günlük işlemleri otomatik olarak sıralamak ve kaydetmek üzere programlamayı kolaylaştırdığı gibi, mutabakat işlemleri ile raporlamaların otomatik hale gelmesini de sağlıyor.

Blockchain’in muhasebe uygulamalarına sağlayacağı en büyük katkılardan biri de işlemlerin zaman maliyetlerini azaltması. Anlık işlemlerin yapıldığı bir dünyada gün sonu, dönem sonu işlemlerinin gecikmesi için bir neden olmayacak, bu da işlemlerin daha kısa sürelerde muhasebe kayıtlarına yansıtılmasını sağlayacak. Bu durum muhasebe biriminde çalışan elemanların zamanlarını daha etkin kullanmalarına neden olurken dönem sonu işlemlerinden kaynaklanan gerilimin de ortadan kalkması anlamına geliyor.

Blockchain ve denetim

Finansal denetimin temel amacı, denetçinin mali tabloların geçerli bir finansal raporlama kurallarına uygun olarak hazırlanıp hazırlanmadığı konusunda görüş bildirilmesini sağlamaktır. Denetimin iddia aşamasında, yeterli ve uygun denetim kanıtı elde etmek bu açıdan çok önemlidir. Örneğin denetçiler; işlemin varlığını, kayıtlı tüm bilgileri, kayıtların doğruluğunu, muhasebe dönemini ve doğru sınıflandırmayı tespit edebilmek için gerçekleşen işlemlere ilişkin fatura, sevk belgesi, müşteri talep formu gibi delilleri toplamak zorundadırlar.

Blockchain’in muhasebeye yapacağı katkı denetim anlayışının da değişmesine neden olacak. Blockchain tüm işlemleri kaydetmekle birlikte bunları tanımlayamaz. Dolayısıyla gerçekleştirilen işlemin sınıflandırılmasına ilişkin insan görüşü hala kritik bir rol oynuyor. Bu da denetçilerin önemli bir unsur olarak denetim sürecinde varlığını koruyacağını gösteriyor.

Yukarıda da belirtildiği üzere blockchain dünyasında herhangi bir işlem kaydedilir şifrelenir ve değiştirilemez. Bu nedenle iddia aşamasında denetim delilleri basitçe elde edilebilir ve bu durum asimetrik bilginin yarattığı olumsuz etkiyi ortadan kaldırırken tespit riskini de azaltır. Blockchain kötü niyetli müdahalelere direnmeyi ve muhasebe kayıtlarını doğru tutmayı sağlayacak şekilde şifrelenmektedir. Buna ilave olarak, veri bloğu her düğümde depolandığı için herhangi bir kayıp riski de yoktur. Bu veri bloğunu çözebilecek her düğümün işlem bilgilerini sorgulayabileceği ve dolayısıyla denetimin alan ile sınırlandırılmadığı anlamına gelmektedir.

Blockchain ağında yer alan bilginin onaylanmasından sonra değiştirilememesi ve zincirde yer alan tüm bloklar tarafından görülebilmesi işlemlerin manipüle edilmesini imkansız kılıyor. Blockchain’in bu temel özellikleri daha basit, daha hızlı ve daha güvenilir bir denetim yapısı için imkan sağlıyor. Haliyle bu teknoloji, denetimlerin nasıl yapıldığını değil, aynı zamanda belirli bakiyelerin doğrulanması veya onaylanması için gereken süreyi de önemli ölçüde azaltacaktır.

Blockchain ile birlikte muhasebe kayıtlarının yanı sıra bu kayıtların denetimi de gerçek zamanlı olarak gerçekleşebilecek. Denetimin kolaylaşması ve süresinin kısalması denetimin müşteriler için maliyetinin de azalmasını sağlayacak. Gerçek zamanlı denetim, temel denetim yöntemlerinden geleneksel örnekleme kavramını ortadan kaldıracak. Blockchain teknolojisi, örnekleme ihtiyacını ortadan kaldıran güvenlikli bir altyapı imkanı sunuyor. Dağıtık bir defter üzerinde güncel ve değişmez bir geçmişe sahip olunması denetim yapmak için çok farklı bir bilinç ve yaklaşımı gerektiriyor.

Yasal düzenlemeler, muhasebe kayıtları ve bunların denetiminin ayrılmaz bir parçasını oluşturuyor. Bu nedenle düzenleyici otoritelerin blockchain teknolojisine yönelik algıları muhasebe ve denetim alanında blockchain’den yararlanabilmeyi sağlamada büyük önem taşıyor. Blockchain’in kurumsal bir ürün olmayıp teknolojik bir kavram olması ve çok çeşitli varyasyonunun bulunması düzenleyici otoriteler açısından belirsizliği artırıyor. Zira, muhasebe ve denetim alanında yasal çerçevenin temeli standartlaştırmaya dayalıdır ve farklı varyasyonlardan kaynaklanan belirsizlik, düzenleyici otoriteleri en fazla zorlayan konudur. Blockchain’de standartlaşmaya yönelik bir yapının oluşması ve bu anlamda düzenleyici kural ve standartların belirlenmesi oldukça zor. Bu durum ancak blockchain teknolojisi olgunlaştıkça ve değişkenler belirli bir yapıya oturdukça düzenleyici kurumlar açısından mümkün olacak. Bu noktada düzenleyici otoriterler yenilikleri engelleyen bir yaklaşımdan ziyade mevcut düzenleyici çerçeveyi yeni teknolojilere uyumlu bir yapıya kavuşturmayı hedeflemeli.

Sonuç olarak blockchain teknolojisi, sahip olduğu özelliklerden dolayı muhasebe ve denetim faaliyetlerini kolaylaştıracak ve mevcut yöntemleri değiştirecek bir yapı sunuyor. Bu sayede söz konusu faaliyetler açısından zaman-maliyet unsurlarının olumlu yönde değişmesi, faaliyetlerde etkinliğin artması ve süreçlerin daha hızlı ve güvenilir olması sağlanabilecek. Beklenen bu faydaların sağlanabilmesi ise hem düzenleyici otoritelerin hem de muhasebe ve denetim faaliyetlerini yürüten birimlerin blockchain teknolojisini doğru bir perspektif ile ele almalarına bağlı. Diğer taraftan, blockchain’in hala çözülmesi gereken bir takım problemleri olduğu da göz ardı edilmemeli. Muhasebe ve denetim alanlarında yapılan işlerin kalitesini korumak ve bu faaliyetleri kolaylaştırmak için kimlik hırsızlığı, yasa dışı faaliyetler ve sistem saldırılarından kaynaklanabilecek risklerin bütün unsurları ile değerlendirilmesi büyük önem taşıyor.