KPMG’nin “Bankacılıkta Kurumsal Gelişim: Birleşme ve Satın Alma İşlemlerinin Yönü” raporu yayımlandı.

KPMG’nin “Bankacılıkta Kurumsal Gelişim: Birleşme ve Satın Alma İşlemlerinin Yönü” raporu, dünyanın önde gelen bankacılık kuruluşlarının, küresel mali krize rağmen, önümüzdeki 3 yıl içerisinde organizasyonel büyüme konusunda iyimser olduklarını ortaya koyuyor.

 

Geçtiğimiz 10 yılda bankacılık kuruluşları küresel mali krizin etkisiyle dramatik bir değişim geçirdi. İstikrarsız piyasaların ve artan düzenlemelerin ışığında bankalar kapsamlı bir yeniden yapılanmaya girdi.

KPMG’nin hazırladığı “Bankacılıkta Kurumsal Gelişim: Birleşme ve Satın Alma İşlemlerinin Yönü” raporu, kurumsal gelişim ekiplerinin, bankaların yeniden yapılandırma süreçlerinde izledikleri yöntemlere ilişkin çarpıcı sonuçlar içeriyor. KPMG’nin 2015’te hazırladığı ”Kurumsal Gelişimin Bankacılıktaki Gelişen Rolü” raporunun devamı sayılan çalışma, dünyanın önde gelen bankalarında görevli gelişim ekiplerinin fintech, veri analizi gibi yeni alanlarda nasıl geliştiğini gösteriyor.

 

‘Tek bir yol yok’

KPMG Türkiye Finansal Hizmetler Sektör Lideri Sinem Cantürk, rapora ilişkin açıklamasında, “Günümüzde bankalar için ortak bir yol yok. Bankaların sektörlerinde ve farklı coğrafyalarda büyümeye hevesli olduğu kriz öncesi dönemin aksine, günümüzde her bankacılık kuruluşunun farklı bir DNA’sı, büyümeye karşı farklı ölçüde bir ilgisi var” diye konuştu. Cantürk, günümüzde bankaların organizasyonel taleplere daha iyi cevap verebilmek için kendileriyle yarıştıklarını vurguladı.

Sinem Cantürk, KPMG’nin hazırladığı son raporun, birleşme ve satın alma uzmanları ile stratejistlere, bankaların hızla değişen işleyişe ayak uydurması konusunda yol göstermeyi amaçladığını sözlerine ekledi.

 

Büyümenin ana itici gücü

Rapora göre dünyanın önde gelen bankalarının büyük bölümü, organik büyümeyi, büyüme stratejilerinin ana gücü olarak görüyor.

Araştırmaya katılan Avrupalı bankalar, kriz öncesi döneme nazaran yavaş olmakla birlikte, hala organik büyümeyi öncelikli planları arasında görüyor. Asya merkezli bankaların da, Avrupa’da olduğu gibi, sıkı düzenlemeler ve para politikalarının etkisine karşın, organik büyüme konusunda güçlü sinyaller verdiği belirtiliyor.

Araştırmaya katılan bankaların, birleşme ve satın alma işlemlerine ağırlık vermelerindeki ilk üç neden şu şekilde sıralanıyor:

  • Pazar paylarını konsolide etmek ( yüzde 71)
  • Müşteri tabanlarını genişletmek (yüzde 65)
  • Yeni iş kollarına girmek (yüzde 42)

 

Rapordan öne çıkan bazı satırbaşları şöyle:

  • Büyüme istekleri farklı: Araştırmaya katılan ekiplerin yüzde 80’i önümüzdeki 3 yıl içerisinde alım yapmayı, yüzde 68’i ise satış yapmayı planladığını belirtiyor.
  • Organik büyüme revaçta: Katılımcıların sadece yüzde 10’u, inorganik büyüme gerçekleştireceklerini ifade ediyor.
  • İnorganik büyüme potansiyeli hala var: ABD piyasası, küçük ve orta ölçekli bankaların güçlendirilmesi sürecine girdi. Benzer bir inorganik büyüme Birleşik Krallık’ta da görülüyor.
  • Gelecek fintech’te: Araştırmaya katılan kurumsal gelişim ekipleri, fintech’in bankaların büyüme stratejileri üzerinde büyük bir etkisi olacağına inanmakla birlikte, kendi bankalarındaki fintech ajandaları henüz olgunlaşmamış halde.
  • Yetenekleri artıyor: Kurumsal gelişim ekipleri mevzuat değişiklikleri, ödeme sistemleri ve değerleme yetenekleri gibi konularda uzmanlaşarak gelişiyor.