ISC TURKEY 2019 Konferansı 16-17 Ekim 2019 tarihlerinde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Merkez Binası, Ankara’da gerçekleştirildi.

Bu yılki ana teması “Siber Güvenlik ve Kuantum Sonrası Kriptoloji” olarak belirlenen konferansa siber güvenlik ve kuantum sonrası kriptoloji alanlarında uzman veya bu alanlara meraklı birçok akademisyen, kamu görevlisi, özel sektör çalışanı ve öğrenci katıldı.

Bu yıl “Siber Güvenlik ve Kuantum Sonrası Kriptoloji” temasıyla düzenlenen programın açılışına Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan, Bilgi Güvenliği Derneği Başkanı Ahmet Hamdi Atalay gibi isimlerin yanı sıra çok sayıda misafir katıldı.

Programın açılışında misafirlere hitap eden Bakan Mehmet Cahit Turhan, teknolojinin geldiği nokta ve etkileri hakkında konuştu. Siber ya da sanal ortamdaki tehlikelerin yalnızca bireyleri etkilemediğini ifade eden Turhan, “Siber güvenlik, kurumların, ülkelerin ve uluslararası kuruluşların en önemli gündem maddelerinden biri haline gelmiş bulunuyor. Siber saldırılarla bir bilgisayar kullanıcısının banka hesap bilgileri elde edilebileceği gibi, bir ülkenin askeri ve politik sırlarına ulaşılması, finans merkezleri, elektrik santralleri, ulaştırma ve iletişim sistemleri ile hastanelerin çalışamaz hale getirilmesi de mümkün. Maalesef, bilgi ve iletişim teknolojileri sayesinde hayatımızı ve işlerimizi kolaylaştıran bu imkânlar, kötü niyetli kişiler, yabancı istihbaratlar ve terör örgütleri tarafından da kullanılabilmektedir” dedi.

 

Bakan Turhan: Tehlikeleri Var Diye Teknolojiyi Kullanmaktan Vazgeçmeyeceğiz

Siber dünya karmaşıklaştıkça rakiplerin de karmaşık hale geldiğine dikkat çeken Turhan, “Hayatın her alanında olduğu gibi savaşlarda sanal dünyada ki yerini almıştır. Hatta kişisel saldırılardan çok, örgütlü olarak bu işi yapanlar olduğu sır değildir. Artık örgütlü şekilde çalışan siber korsanlar ortaya çıktı. Ne yazık ki bu gruplar devlet kurumlarının siber altyapısına saldırabildikleri gibi sıradan insanların kişisel bilgilerini ele geçirip özel hayatlarına müdahalede bulunabiliyorlar. Sorun, kuantum bilgisayarların hayatımıza girmesiyle birlikte çok daha büyüdü. Bu nedenle kuantum dirençli kriptoloji algoritmalarının ve çalışmalarının ülkemizde yaygınlaşması ciddi önem arz etmektedir. Çünkü siber güvenliğin sağlanmasında “Yerli ve Milli” ürün ve çözümler olmadan tam güvenlikten söz edilemez. Çağın gerekliliklerini takip etmekle kalmamalı bir adım önünde olmalı ve tehditlere karşı önlem almalıyız. Çünkü bilginin gizliliği, bütünlüğü veya erişilebilirliği bozulduğunda; can kayıplarına, büyük ölçekli ekonomik zararlara, ulusal güvenlik açıklarına veya kamu düzeninin bozulmasına sebep olunabilir. Siber korsanlar var diye bilgi teknolojilerini kullanmaktan elbette vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

 

Bakan Yardımcısı Sayan: Teknoloji Alanında Sarsıcı Gelişmeler Yaşanıyor

Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan da bir konuşma yaptı. Yapay zekâdan derin öğrenmeye, web teknolojilerinden sanal gerçekliğe, makine öğrenmesinden nesnelerin internetine, bilgi güvenliğinden siber güvenliğe kadar pek çok alanda sarsıcı gelişmeler yaşandığını dile getiren Sayan, “Özellikle bunun farkında olan devletler ve hükümetler, son derece akıllıca adım olarak bilişim teknolojilerine daha fazla yatırım yapıyor. Bu gerçeğin farkında olan bir ülke olarak biz de emin ve sağlam adımlarla yatırımlarımızı, bilgi ve iletişim teknolojileri üzerinde yoğunlaştırıyoruz” diye konuştu.

Sayan, son dönemdeki gelişmelerin “yerli ve milli” teknolojilerin ne anlama geldiğini göstermesi açısından önemine dikkati çekerek, BTK bünyesindeki Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM) ekiplerinin, çalışmalarını siber güvenliğin koordinasyonunda yerliliği ve milliliği öne alarak sürdürdüklerini belirtti. Bakan Yardımcısı Sayan etkinliğe katılanları, hayatın her alanında yerli ve milli teknoloji alanında çalışmaya davet etti. 

Konferansın açılış konuşmasını gerçekleştiren HAVELSAN Genel Müdürü ve Bilgi Güvenliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Atalay: “Siber güvenlik, Büyük Önder Atatürk’ün ‘Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır’ sözüyle tam olarak uyuşuyor.” dedi.