Güneş Ergun  
STRATEJİ ve YÖNETİM
DANIŞMANI

 

Strateji ve Yönetim Danışmanı Güneş Ergun, Fintechtime okurları için kaleme aldı, “Ödeme sistemlerinde metamorfoz”.

Geçen on sene zarfında, teknolojik yenilikler, gelişen mevzuatlar ve takibinde tüketicilerin beklenti ve davranışlarında mutasyonlarla, ödeme sistemlerinde hızlı bir değişime tanık olduk. Bölgesel hatta ülkelere has eğilimlere baktığımızda, bu değişimin daha da evrileceğini fark ediyoruz.

Finteklerin ortaya çıkması ve hızla gelişmeleri, önemli yatırımlar çekmeleri ve global ölçekte büyümelerinin ardında yatan temel sebeplerin başında finansal işleyişler ve süreçler içindeki uyuşmazlıkları ortadan kaldırmaları ve bu süreçleri daha basit ve sürtünmesiz hale getirmeleri yatmaktadır. Fintek içindeki ödeme sistemleri vertikalinin kendi gelişimi de aynı önemde kendine has sofistike değer zinciri içinde sürtünmeleri en aza indirgeme hedefi ile gerçekleşmektedir. Bu süreçte teknoloji devleri Google, Apple, Amazon ve diğerleri ödeme servislerini tüketicileri için farklı yollarla kolaylaştırdılar. Her biri bugün dünyanın en büyük bankalarına rakip olacak şekilde gösteriliyor. Hızlı tüketim markaları, e-ticaret pazar yerleri dünyada banka kasketlerini takmaya başladı.

Bu gelişim eksenlerine baktığımızda güvenli ve kusursuz işlemler, içerikli ödemeler, kullanıcı deneyiminin farklılaşmasının yanı sıra önemli ölçüde konsolidasyonlar da vardır. Bu konsolidasyonların en önemlisi değer zinciri üzerindeki çok sayıda paydaşın yerini teknolojik süreç ve API’lerin alması gösterilebilir. Bu da kullanıcılar için (hem ödemeyi yapan hem de ödemeyi alan), sistemlerin daha ekonomik ve pürüzsüz hale gelmesi gibi ödeme işlemlerinin yapılarının da değişmesi anlamına gelmektedir.

Fintek için önümüzdeki 10 seneye baktığımızda ana eğilimlerden birinin içeyerleşik finans olduğunu belirtebiliriz. Tribe Payments’ın Ekim ayında yayınladığı Fintech 2030 raporunda, rapora katılan 15 fintek girişimi, önümüzdeki on sene içindeki beklentilerin en başında finansal servisler ve teknolojiler arasındaki incelmiş çizginin iyice ortadan kalkabileceği ve böylece fintek kelimesinin de anlamını yitirebileceğinin altını çizmektedirler. Aynı raporda, bugün fintek kavramının gündelik hayat içinde iyice yerini almasını sağlayan gözde teknolojilerinin açık bankacılık, veri analitiği ve blockchain olduğu, önümüzdeki on sene içinde ise odağın nesnelerin interneti, yapay öğrenme, otomasyona yöneleceği de vurgulanmıştır. (Fintech 2030: The industry view, Tribe Payments, 2020).

 

Nakitsiz bir gelecek

Finansal servisler, regülasyon ve teknoloji tam bir simbiyoz içinde nakitsiz bir geleceğe doğru kitleleri harekete geçirmiştir. Corecashless 2020 verilerine göre dünyada en az nakit kullanan ülkelerin başında İsveç gelmektedir. Neredeyse ülkenin tamamı nakit kullanmayı hayatlarından çıkarmış durumdadırlar. Ülkenin %85’i internet bankacılığı kullanmakta ve sadece %2’si nakit kullanmaya devam etmektedir. Bu süreci kolaylaştıran ve hızlandıran Swish, Nordik Bankaların konsorsiyumu ile 2012’de kurulduğundan bu yana İsveç nüfusun %52’si tarafından kullanılır olmuştur. Kullanımı bedava olan uygulama, dadece bir akıllı telefon, mobil banka kimliği, İsveç’te bir banka hesabı gerektirmektedir.

İsveç’i takip eden Çin Halk Cumhuriyeti’nde ise ödeme sistemleri Tencent’in WeChat Pay veya AliPay ile gerçekleşmekte. Çinlilerin büyük çoğunluğu akıllı telefonları ile QR kodu tarayarak ödemelerini sağlamaktadır. Asya’da biyometrik, yani parmak izi, iris veya yüz okuma ile ödeme sistemleri de hızla gelişmektedir, bu ülkelerde birçok uygulama biyometrik verileri tokenize ederek ve dijital cüzdana bağlayarak ödeme işlemlerini bir sonraki adıma şimdiden taşımıştır.

Çin’i takip eden İngiltere’de ise kredi kartları, internet üzerinden ödemeler ve temassız ödemeler nakit yerini almıştır. İngiltere dünyada temassız ödemede lider konumdadır. 2008’de nakit kullanımı %60 iken, 2018’de bu oran %28’e düşmüş, 2028’de ise %9 olarak beklenmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri ise nakitsiz yaşamda diğer gelişmiş ekonomilere kıyasla geride kalmış gözüküyor, nitekim Amerikalıların %70’i alışverişlerinde nakit kullanmayı tercih ederken, bazı eyaletler nakit kabul etmeyen ticari işletmelere cezalar bile getiriyor. Ancak geçtiğimiz yıl akıllı telefonlar üzerinde uygulamalar ve dijital cüzdanlar sayesinde özellikle P2P ödemeler hızlanmış ve önemli hacimlere ulaşmıştır.  2019 yılında 80 milyon kullanıcı 220 milyar dolar işlem gerçekleştirmiştir. Ancak ABD’nin nakitsiz olmasının önünde yatan em büyük engel en mütevazi kesimlerin finansal sistemlerin dışında kalması, bir banka hesabı olmaması gelmektedir, bu da ABD’deki hanelerin %6.5 oranına denk gelmekte, yaklaşık 14.1 milyon kişi ve 6.4 milyon çocuğu içine almaktadır.

 

Değer katan çözümler

Ödeme sistemlerinde fark yaratan bir başka alan satış noktası finansmanı. POS algoritmaları ile tüketicinin kredi riskinin anlık olarak tanımlanabildiği sistemlerle farklı zamanlarda veya birkaç defada ödeme kolaylığı sağlayan Klarna, Affirm ve AfterPay gibi fintekler birçok e-ticaret sitesinin ödeme alt yapısına fark yaratan bir değer katmaktadırlar. Nitekim PayPal da yakın zamanda, önce Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa, ertesinde de İngiltere’de “şimdi al sonra öde” (BNPL) uygulamasıyla bu finteklerin arasına katılmıştır.

Kişiler arasında adisyon veya başka ödemeleri paylaşmaya ve takibini sağlayan Splitwise, Settle Up ve Plates gibi fintekler birbirinden yaratıcı çözümler ve kullanıcıya hem yardım eden hem de kullanırken keyif veren uygulamaları ile hayatı paylaşmayı kolaylaştırmaktadırlar.

 

Banka hesabından banka hesabına ödeme ile yeni dönem

Açık bankacılığın ve API’lerin kullanıcılara en büyük faydalarının başında finansal işlemlerde rekabetin artması ve sürtünmelerin azalması ile maliyetlerin düşmesi geliyor. Elbette bu kullanıcılara yansıyabildiği sürece kazanan hem kullanıcılar hem de finansal kurumlar olacaktır. İçinde geçtiğimiz bu hızlı değişim dönemi yakın zamanda kredi kartı ile ödeme sistemlerini gereksiz ve yetersiz kılabilir. Özellikle bu sistemler üzerinde bulunan çok fazla sayıda paydaşın olması ve küçük bir ödeme komisyonunu aralarında paylaşmaları artık sürdürülebilir bir iş modeli olmaktan çıkmaktadır. Özellikle Avrupa’da PSD2’nin de yürürlükte olması ile hesaptan hesaba (A2A) ödeme uygulamaları da ivme kazandı. A2A yeni bir ödeme şekli değil ancak bu ödemelerin dijital ortamda kusursuz, anlık ve başka birçok kullanıcı özellikleri ile bir arada olması ile A2A gerçek bir fırsat ve çok büyük bir Pazar hacmine hitap ediyor. Kredi kartı oyuncular bu önemli değişim dalgasının farkında olduklarından portföylerine yeni fintekler eklemek için birleşme ve satın almalara yönelmekte ve son zamanlarda çarpıcı iş ortaklıklarına imza atmaktadırlar. Bankalar ise, örneğin Avro bölgesinde kurulan PEPSI gibi, bağımsız dijital ödeme ağları projelendirmektedirler.

Hollanda’da iDEAL, İsveç’te Swish ve İngiltere’de PayVyne A2A ödeme altyapılarının özellikle e-ticaret alanlarında uygulamalarını geliştirmektedirler ve yatırımcıların da büyük ilgisini şimdiden çekmiş durumdalar.

 

Dijital cüzdan açık bankaya dönüşüyor

Ödeme sistemlerinde konsolidasyon sadece değer zinciri üzerinde değil farklı finansal servislerin bir arada toplandığı ve çok fonksiyonlu bir hale gelmesiyle de oluştuğunu görüyoruz. Başta birkaç kredi kartı, bankamatik kartı bir araya toplayan dijital cüzdanlarda artık üyelik kartları, biyometrik kimlik kartları ile işlem yapmak gibi, onlarca ülkenin para birimlerinin yanı sıra kripto para birimleri ile işlemler yapmak da mümkün. Sadece alışveriş değil aynı zamanda hesaptan hesaba para transferleri gibi, ödeme sistemleri tokenize edilerek nesnelerin interneti ile bağlanması ve alışveriş ve ödemelerin bambaşka bir standarda taşınması yakın geleceği günümüzü taşıyan örnekler. Dijital cüzdanlar açık bankalara evrilirken, eski nesil finansal kuruluşlar açık platformalara dönüşüyor.

Dijital cüzdanların gelişimine baktığımızda bu evrimsel etapları yakalamamız mümkün. Örneğin Due 2015 yılında ortaya çıktığında KOBİ’lere ve freelance’lere yaratıcı fatura ve zaman yönetimi çözümleri sunarken, artık e-ödeme, e-bankacılık ve sofistike ödeme işlemleri sürdürebilen bir dijital cüzdan haline gelmiştir. PayPal’ın satın aldığı Venmo, bankamatik, kredi kartı veya bir banka hesabının yanı sıra Facebook, Twitter, Foursquare bilgilerini de kullanarak kişiden kişiye para transferi yapmak için hızla gelişen bir uygulamaya dönüşmüştür. Dwolla dijital bilgileri bünyesinde güvenli bir şekilde barındırarak eposta adresi veya telefon numarası kullanarak para transferleri gerçekleştirmektedir.

Tüm bu gelişmeler tüketiciye yansıyan maliyetleri düşürürken aynı zamanda fiziksel güvenlik ve kolaylık da sağlamakta. Bu süreç içinde en önemli iki engelden birincisi, ülkelerin farklı mevzuatlarının aynı seviyede ilerlememesi, gösterdikleri farklılıklar, bulundukları mevcut pazar oyuncularının gelişmelere yaklaşımları ve mevzuata etkileri olduğu gibi bir diğeri müşteri kazanımı, müşteri güveninin oluşması ve müşteri kazanımı maliyetlerinin giderek yükselmesi.

Ödeme sistemlerinde yapılan her inovasyon ile kazanılacak pazar payı çok yüksek olduğundan yatırımcılar finteklerin önündeki mavi okyanusa hala heyecanla bakarken, değerlendirmelerini yaparlarken karlılık ve üretkenlik, ayrıca müşteri dönüşüm hızı parametrelerine daha da önem vermeye başladılar. Özellikle bakir ve mevzuatlarında yeniliklerle fintek merkezlerini yakalamaya çalışan Güney Amerika, Afrika ve Güneydoğu Asya yatırımcıların gözde bölgeleri arasında. Fintek dahil finansal servis yatırımcıların özellikle radarında bulunan Çevresel, Sosyal ve Yönetimsel (ESG) içerikli iş modelleri ve kitlesel yardımlaşma ve iş birliklerine temel sağlayan iş fikirleri önümüzdeki on senenin en etkili alanları arasında yerini alacak gibi gözüküyor. Ödeme sistemleri ise bu dijital dünyaya tamamen entegre olacağından artık “görünmez” olacak gibi duruyor.