SRP-LEGAL Hukuk Ofisi Kurucusu ve Yönetici Ortağı Av.Dr. Çiğdem Ayözger Öngün’ün “2020 yılı değerlendirmesi ile 2021 yılına dair görüş ve beklentileri”, Fintechtime Dergisi Ocak & Şubat sayısında yer aldı.  

SRP-LEGAL Hukuk Ofisi Kurucusu ve Yönetici Ortağı Av.Dr. Çiğdem Ayözger Öngün, “1 Ocak 2021 tarihi itibarı ile yeni yıla Fintech alanında pek çok mevzuat değişikliği ile başlıyor olacağız”.

 

2020 yılında yaşanan Kovid -19 Pandemisi Dünya’da iş yapış şekillerini esaslı olarak değişikliğe uğrattığı gibi etkileri 2021 yılı ve daha sonraki yıllarda da devam edecek gibi görünmekte… Bu zorlayıcı günlerde birçok sektörde olduğu gibi Fintech alanında da yatırımlar bakımından temkinli bir yaklaşım söz konusu olsa da özellikle salgın sebebiyle nakit kullanımının azalmasıyla beraber inovasyon ve düzenlemeler bakımından Fintech sektöründeki gelişmelerin soluksuz devam ettiğini söylemek mümkün.

2020 yılındaki Fintech alanındaki yapısal ve mevzuatsal gelişmeleri Financial Techology Law Review isimli yayında derledik. Bu yayın 27 Ülkenin FinTech Hukuku ve Regülasyonalrı konusunda 27 Bölüm yer alıyor ve her ülkeden o konunun en repütasyonu yükseük  avukatları o bölümü yazıyor. Biz de kitabın Türkiye Bölümünü yazdık.

Bu yayında da çok detaylıca incelediğimiz Türkiye’deki 2020 yılındaki Fintech alanındaki yapısal ve mevzuatsal gelişmeleri kısaca özetlersek:

12 Kasım 2019 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 7192 sayılı Kanun (“7192 sayılı Kanun”) ile 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun’da (“6493 sayılı Kanun”) bir takım değişiklikler yapıldı. 7192 sayılı Kanun ile yapılan en önemli değişikliklerden biri olarak Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (“TCMB”) ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (“BDDK”) arasındaki ikili yapı ve kontrol mekanizmasında değişikliğe gidilerek tek bir çatı altında TCMB toplanmasına yönelik düzenlemeler karşımıza çıkmıştır. Böylelikle BDDK’nın ödeme hizmeti sağlayıcıları üzerinde 2013 yılından itibaren 6493 sayılı Kanun kapsamındaki düzenleme, gözetim ve denetim fonksiyonları TCMB’ye devredilmiştir. Dolaysıyla, Fintech sektörü oyuncuları için 2020 yılının ilk çeyreği söz konusu yetki değişikliğinin Fintech şirketlerinin raporlama yükümlülükleri gibi yükümlülükler üzerinde ne gibi etkileri olacağının anlaşılmasına yönelik çalışmalar ile geçti diyebiliriz.

 

7192 sayılı Kanun değişikliği ile getirilen bir diğer önemli yapısal değişiklik ise Türkiye Ödeme ve Elektronik Para Kuruluşları Birliği’nin kurulması ve tüm ödeme ve e-para kuruluşlarının da üye olması zorunlu tutulmasına ilişkin düzenlemedir. Bu düzenleme doğrultusunda 28 Haziran 2020 tarihinde yayımlanan Resmi Gazete’de Türkiye Ödeme ve Elektronik Para Kuruluşları Birliği (“Birlik”) statüsü yürürlüğe konulmuştur. Birlik’in gerek üyeleri arasındaki gerekse FinTech ekosistemindeki başta Bankalar olmak üzere tüm ekosistemdeki oyuncular arasında piyasadaki etkin rekabetin tesisi ve rekabete aykırı davranış ve uyumlu eylemelerin önlenmesi konularında etkin hareket edeceğini ümit ediyorum. Birlik, piyasada etkin rekabetin tesisi ve rekabeti önlemeye yönelik tedbir alma, reklamlarda uyacakları esas ve şartları belirleme gibi kendini regüle edecek (self-regulation) düzenlemeler hayata geçirebileceği gibi üyeler arasında eko-sistemin geliştirilmesi için ortak projeleri destekleyeceğini ve sektörün gelişmesine önemli katkı sağlamasını diliyorum.

 

6493 sayılı Kanun’daki değişiklikler arasında “ödeme hizmetleri” tanımı altında açık bankacılık kapsamında değerlendirilebilecek ödeme emri başlatma hizmeti ve hesap bilgileri sağlama hizmetine yer verilmek suretiyle Avrupa Birliği’nin (AB) Ödeme Hizmetleri Direktifi II/Payment Service Directive II (“PSD-II”)’ye paralel düzenlemeler getirilmiştir. 6493 sayılı Kanun kapsamında bu hizmetlerin sunulması için de TCMB’den faaliyet izni alınması öngörülmüştür. Böylece 11. Kalkınma Planı’nda yer alan açık bankacılık hukuki altyapısını güçlendirmesi için PSD-II ile AB mevzuatı ile Türk mevzuatının uyumun sağlanmasına ilişkin plan bakımından düzenleme yapılarak somut bir adım atılmıştır. Böylece, Türkiye’de açık bankacılık,  düzenleyici otoriteler tarafından da sahiplenildi.

 

Teknik ifadesiyle açık bankacılık; müşterilerin bankalarda tutulan verilerinin belirlenen düzenlemelere uygun bir şekilde standart Uygulama Programlama Arayüzleri (Application Programming Interface, “API)” aracılığı ile yetkilendirilmiş üçüncü taraf hizmet sağlayıcıların (Third Party Service Providers, “TPP”) erişimine açılmasıdır. Buradan anlaşılabileceği üzere, açık bankacılık, bankalar ve ödeme kuruluşlarının da içinde bulunduğu üçüncü taraf kurumların finansal hizmetler geliştirmesine izin veren bir sistemdir. 6493 sayılı Kanun ile yapılan yenilikler, açık bankacılığın ödeme hizmetleri kuruluşları bakımından hukuki alt yapısını sağlamaya yöneliktir. Açık bankacılık ile ilgili değişikliklerin finansal tüketicilerin finansal verileri üzerinde daha fazla kontrole sahip olmasına hizmet etmesi beklemekteyim.

 

Diğer taraftan, BDDK tarafından hazırlanan Bankaların Bilgi Sistemleri ve Elektronik Bankacılık Hizmetleri Hakkında Yönetmelik (“Yönetmelik”), 15.03.2020 tarihinde yayımlandı. Pandeminin ilk günlerinde yayımlanan bu Yönetmelik ile açık bankacılığın, bankacılık sektöründeki hukuki alt yapısı da oluşturulmuş oldu. Yönetmelik kapsamında, açık bankacılık servisleri ve bu servislerde kullanılan API yöntemi tanımlandı ve açık bankacılık servisleri ile gerçekleştirilecek olan hizmetler de elektronik bankacılık kapsamında alternatif bir yöntem olarak ele alındı. Yönetmelik ile açık bankacılık servisleri; müşterilerin ya da müşteriler adına hareket eden tarafların API, web servis, dosya transfer protokolü gibi yöntemlerle bankanın sunduğu finansal servislere uzaktan erişerek bankacılık işlemlerini gerçekleştirebildikleri veya gerçekleştirilmesi için bankaya talimat verebildikleri elektronik dağıtım kanalı olarak mevzuatta ilk kez tanımlandı. Yine, Yönetmelik kapsamında API (“Uygulama Programlama Arayüzü”); bir yazılımın başka bir yazılımda tanımlanmış işlevleri kullanabilmesi için oluşturulmuş uygulama programlama ara yüzü olarak tanımlanmıştır. Yine, açık bankacılık hizmetleri başta olmak üzere elektronik bankacılık hizmeti sunmakta olan bankalara, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu hükümlerine de paralel olarak, veri gizliliği ve güvenliğini sağlamaya yönelik çeşitli yükümlülükler de getirildi.

 

Yönetmelik’in yürürlük tarihi 01.07.2020 olarak düzenlenmiş iken, pandeminin bankacılık sektörü üzerinde oluşturduğu olumsuzlukların en aza indirgenmesi ve ortaya çıkan bir takım ihtiyaçların karşılanmasına yönelik ortaya çıkan gereklilikler ışığında değişiklikler yapılarak yürürlük tarihine yakın bir zamanda, 20 Haziran 2020 tarihinde yayımlanan Bankaların Bilgi Sistemleri ve Elektronik Bankacılık Hizmetleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (“Değişik Yönetmelik”) ile açık bankacılık hizmetlerine dair düzenleme başta olmak üzere Yönetmelik’in birçok hükmünün yürürlüğü 01.01.2021 tarihine ertelendi. Yeni yıl da bu hükümlerin de yürürlüğe girmesi ile başta açık bankacılık olmak üzere Fintech’Ieri ilgilendiren alanlarda hareketlenme bekliyorum.

 

6493 sayılı Kanun’da tanımlanan ödeme emri başlatma ve hesap bilgisi hizmetlerine ilişkin sorumluluk ve yükümlülükler, lisanslamaya ilişkin hükümler, temel operasyonel ve teknik kurallar ise ikincil düzenlemelerle belirlenecektir. Söz konusu hizmetlere ilişkin uygulama esaslarını ve detaylı teknik kuralları belirlemeye artık TCMB yetkilidir. TCMB, 6493 sayılı Kanun uyarınca Kanun’da öngörülen yönetmelikleri 6492 sayılı Kanun’un yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde hazırlayıp yürürlüğe koyması beklenmekteydi. Buna göre, yönetmelikler ve “Ödeme Hizmeti Sağlayıcıların Bilgi Sistemlerinin Yönetimine ve Denetimine ilişkin Tebliğ” dâhil olmak üzere diğer ikincil düzenlemelerin en geç 1 Ocak 2021 tarihi itibariyle yürürlüğe gireceği düzenlenmişti.

 

Dolayısı ile 1 Ocak 2021 tarihi itibarı ile yeni yıla Fintech alanında pek çok mevzuat değişikliği ile başlıyor olacağız. 2020 yılında Fintech şirketlerinin mevcut ve ileride yapmayı planladıkları faaliyetleri bakımından mevzuat değişikliklerini yakınen takip etmeleri gereken bir süreçten geçtik ki 2021 yılının da bu şekilde olacağı görünüyor.

2020 yılında Kovid-19 Pandemisinin etkisi ile Fintech mevzuatı alanında gerçekleşen bir diğer gelişme ise TCMB tarafından 21.08.2020 tarihinde çıkarılan Ödeme Hizmetlerinde TR Karekodun Üretilmesi ve Kullanılması Hakkında Yönetmelik ile eki TR Karekod İlke ve Kurallarıdır. Bu düzenlemeler ile TCMB, pandemi ile temassız işlemler ve daha az nakit kullanımına yönelik olarak artan ihtiyaca cevap verilmesini amaçlamıştır. TR Karekod yöntemini kullanmak isteyen Ödeme Hizmeti Sağlayıcılarının Yönetmelik kapsamındaki eksikliklerini en geç 31 Aralık 2021’e kadar tamamlaması gerekmektedir. 2021 yılının bu açıdan da yoğun geçmesini bekliyoruz.

Fintech sektöründe nakitsiz ödemeler alanındaki gelişmeleri yakından takip eden TCMB yaşanan gelişmeler doğrultusunda 12.11.2020 tarihinde internet sitesinde yaptığı duyuru ile FAST (Fonların Anlık ve Sürekli Transferi) olarak adlandırılmış bir ödeme sistemi üzerinde çalışmalara başlandığını açıkladı. Duyuruda FAST Sisteminin, 18 Aralık 2020 tarihinden itibaren pilot uygulama olarak hizmete alınması ve kademeli bir şekilde vatandaşların kullanımına açılmasının kısa sürede tüm finansal kuruluşları içerecek şekilde planlandığı belirtildi.i

FAST Sistemi ile birlikte, ödemelerin telefon numarası, kimlik numarası veya e-posta adresi gibi bilgiler kullanılarak daha kolay bir şekilde başlatılmasını sağlayan Kolay Adresleme Sistemi de vatandaşlarımızın kullanımına sunulacak. Bu sistem ile kişiler artık 7gün 24 saat farklı bankalara para transferlerini gerçekleştirebilecekler. Buna ek olarak, artık IBAN yerine telefon numarası, kimlik numarası veya e-posta adresi gibi bilgileri kullanarak da para transferi yapılabilecek.

Ödemeler alanındaki teknolojik gelişmelere paralel ilerleyen yapısal ve mevzuuatsal altyapıyı gelişmelerin, yenilikçi finansal teknolojilerin hayatın vazgeçilmez bir parçası haline gelmesini sağlayıp güçlendirerek dijital ekonomi hedefi doğrultusunda çok önemli katkılar sağlayabileceğini düşünüyorum.

Maalesef 2020 yılında birçok felaket yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz. Tüm Dünya’yı etkisi altına almış Kovid-19 virüsü birçok sektörü kötü etkilese de ben Fintech sektörünün gelişimi ve insanların ne gibi durumlarda Fintech’e ne kadar ihtiyaç duyabileceklerini gördüklerini düşünüyorum. Kötü olaylar ve durumlar karşısında her zaman pozitif düşünceler ile hareket etmek ve krizi fırsata dönüştürmek gerektiğine inananlardanım. Bu nedenle özellikle herkesin evinde kaldığı bu dönemlerde aslında Fintech ile iç içe olmayan kişilerin bile e-ticaret sitelerinde alışveriş yaptığını görür olduk. İnsanlar zor zamanlarda temel ihtiyaçlarını Fintechlerin sunduğu araçlar ile sağlayabildiler. Zor zamanlarda sahip oldukları varlıkları da kaybetmek istemeyen kişiler ekonominin belirli belirsiz seyrettiği bu dönemlerde birikimlerini altın, gümüş gibi emtialar ile muhafaza etmek isteyenlerin yanı sıra teknolojiye güvenip kripto paralar ile muhafaza etmek isteyenler ya da FinTech’lere yatırım yapanlar da oldukça fazla oldu.

  1. Kalkınma Planı ile blockchain tabanı dijital merkez bankası parasının uygulamaya alınacağının açıklanmasıyla birlikte dijital varlıklara artan güveni Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (“BTK”) tarafından yayımlanan Kripto Para Araştırma Raporu (“Rapor”) ile görüyoruz. Rapora göre 2020 yılı itibarıyla ülkemizde 2 milyon 400 binin üzerinde kripto para sahibi yaşıyor.[1] Kripto paraların geleceğinin çok parlak olduğuna inansam da sektördeki volatilite yatırımcıyı düşündüren en büyük konulardan biri olmaya devam ediyor. Belki yatırımcılar bu sektörde stabil kripto paralara yönelerek bu volatiliteden kaçınabilirler.

Kripto para dünyasında gün geçtikçe potansiyel kripto para yatırımcılarına güven aşılayan yeni gelişmeler de oluyor. FinTech Şirketlerindeki hesaplar üzerinden kripto para alışverişi yapabiliyor. Pekçok farklı uygulama ile Fintech’lerin kullanıcılarının hayatlarına kripto paraları entegre etmek adına büyük uğraş verdiklerini görüyorum. Türk kripto para borsaları kullanıcıların hesaplarındaki kripto paralar ile alışveriş ve ödeme imkanı sağlayabiliyor. bu uygulamalarda sanki hesabınız bir banka hesabı ve kartınız da bir banka kartı gibi çalışıyor ve kartınız banka kartlarının yapabildiği her işlemi yapma yeteneğine sahip, hatta kartınız ile kullanıcılar ATM’lerden para bile çekebiliyorsunuz. Bu tür uygulamalar ile Bankaların artık sadece ana unsur değil aracı unsur olduğunu görmek de teknolojinin rüzgarın yönünü ne denli güçlü bir şekilde değiştirebileceğini de gösteriyor.

Finans sektöründeki değişimler sadece bankaları bu değişimlere ayak uydurmak zorunda bırakmıyor aynı zamanda değişim sürecinde sektöre yenilik katan aracıların da bankalar ile uyum sağlaması gerekiyor. Bu durumun örneklerini de yine elektronik para ve ödeme hizmeti kuruluşlarında görüyoruz. Kullanıcılarının birbirlerinin banka hesaplarına 7/24 ve anında para transferi yapmalarına imkan tanıyan sisteminler hayata geçiriliyor. Artık kullanıcılar e-para hesapları üzerinden transferlerini doğrudan kişilerin banka hesaplarına yapabiliyorlar.

Ancak ülkemizde bu gelişmelere zemin hazırlayan mevzuatta meydana gelişmeler de 2020 yılı ve öncesinde olduğu gibi 2021’de de devam edecek. Şüphesiz ki Fintech’lerin 2021 yılında yeni normale adapte olabilmeleri bakımından uygulamalarını güncellemeleri gerekirken kanun koyucunun bu güncellemeleri destekleyici mevzuatlar ile hızlı bir şekilde düzenleme yapması gerekecek. 2020 yılı ve Kovid-19 Pandemisi hayatımıza girdiğinden beri, çalışma koşullarındaki değişikliklerden tutun da alışveriş alışkanlıklarına kadar her alanda yaşanılan değişikliklerin hem ürün geliştirme bakımından hem de mevzuattaki gelişmeler açısından bir iz düşümü söz konusu olacaktır. Yıkıcı yeniliklerin, Fintech ekosistemindeki iş modellerini, ürünleri, yazılım ve donanım gereksinimlerini göz önünde bulundurduğumuzda bu ekosistemi desteklemek ve sürdürülebilir hukuki alt yapılar üzerinden kurgulamak bakımından kanun koyucu ve düzenleyici otoritelere de büyük rol düşeceği de aşikardır. Fintech sektöründe 2021 yılını süreçlerde dijitalleşmenin daha da arttığı, nakitsiz ve mobil ödeme seçeneklerinin arttığı, özellikle açık bankacılık düzenlemeleri doğrultusunda açık bankacılığı stratejiden uygulamaya dönüştüğü banka ve ödeme kuruluşları arasında işbirliğinin arttığı ve sektördeki tüm bu hareketlenmeler neticesinde kişisel verilerin korunması ve siber güvenliğin sağlanmasına yönelik ihtiyacın arttığı bir sene olarak geçeceğini öngörüyorum.

 

[1] https://www.btk.gov.tr/uploads/pages/arastirma-raporlari/kripto-para-raporu-5f11dfe709c25.pdf