Paladyum Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri A. Ş. Genel Müdürü Artun KUMRULU ile Fintechtime Dergisi Ocak & Şubat sayısı için özel bir röportaj gerçekleştirdik.

Deneyimlerinizi ve PeP ile yolunuzun kesişmesini kısaca sizden dinleyebilir miyiz?

2020 yılı finansal teknolojiler sektöründe 16. Yılımı geri bıraktığım bir sene oldu. Fintech’in adının dahi geçmediği bir dönemde işe başlamıştım. İşe ilk başladığım dönemde manyetikten çipe geçmek büyük bir teknoloji değişikliği olarak gözüküyordu. Kariyerim boyunca fintech’in ve ödeme sistemlerinin satışından teknolojisine, iş geliştirmesinden strateji ve pazar geliştirmesine kadar farklı yataylarında; kart, POS, ATM, akıllı şehir teknolojileri, mobil ödemelerine kadar farklı dikeylerde görev aldım… Pazar olarak da Türkiye, Orta Doğu, Avrupa, Hindistan gibi geniş bir yelpazede kariyerim oldu. Sıfırdan kurulan start-up’larda da, banka gibi köklü yapılarda da çalışma fırsatım oldu. Şu anda da sektörde köklü hale gelen birkaç elektronik para şirketinin kuruluş ve emekleme dönemlerine bulunma fırsatım oldu. Bugün geldiğimiz noktada yatayından dikeyine, pazar geliştirmesinden A’dan Z’ye dek olan bu süreçte, tüm kariyer adımlarımın yansımasını Paladyum olarak düşünebilirsiniz. Paladyum’un içerisinde olduğu ürün ve vizyonlar, ulusal ve uluslararası stratejileri benim 16 yıllık serüvenimin bir izdüşümü.

  • Pandeminin sizi nasıl etkilediğini, 2020’de neler yaptıklarınızı, bu sektörde dünyada neler olduğunu anlatabilir misiniz? Planlarınızı ertelediniz mi, yoksa kesintisiz bir şekilde devam ediyor musunuz?

2020, hem bizim, hem de dünya için farklı bir yıldı. Pandemi, daha önce görmediğimiz, tüm dünyayı etkileyen bir dönemdi. Stratejik anlamda temel bir değişikliğe gitmemiz gereken bir durum olmadı. Çünkü bizim işimiz zaten uçtan uca dijital… Fiziksel herhangi bir şeye dokunmayan bir yapımız olduğu için değiştirmemiz gereken bir durum yaşamadık. Yaptıklarımız, koyduğumuz ürün gamı da dönemin ruhuna çok uyan ürün önerileri oldu. Sadece belirli kampanyalarda müşterilerimizin günlük ihtiyaçlarına yönelik günlük düzenlemelere yönelik bazı değişikliklere gittik. Bu kötü dönemde onlara daha fazla yardımcı olabilmek için kendimizin yapabileceği destekleri sağlayabilmek adına farklı kurgular, kampanyalar ve mekanizmalar geliştirmek için çalıştık. Pandeminin bize en önemli etkilerinden bir tanesi bu oldu.

2020 yılında üç yeni ürünümüzü kullanıma sunduk. PeP Visa kart, para transferi, E-ticaret ödeme çözümleri. Üç ürünümüzün de döneme adapte olması, bu kötü günlerde bizi sevindirdi. E-ticaret’e yönelik bir güvenlik ürünü çıkarmıştık. Tek kullanımlık kart olan bu ürün, oldukça ilgi çekti ve rağbet gördü. Yurtdışı internet harcamalarına yönelik kur avantajları sağlayan bir diğer ürünümüz vardı. Bu ürün de pandemi döneminde müşterilerimiz tarafından özellikle yurt dışı internet harcamalarında mutlulukla karşılandı. Yurtdışından Türkiye’ye gelen para transferlerinde fiziksel network yerine dijitale yönelik hizmetlerdeki artış, bizim bu anlamdaki yapımıza çok uygun bir zemin oluşturdu. İnsanların evde kalmasıyla birlikte freelance işlerin artması, bu tarafta yeni işlerin ve gelirlerin oluşması ile birlikte özellikle yurtdışından ödeme alan freelancer’lar için sağladığımız ürünler ile katkı sağlamaya çalıştık. Tüm bu çalışmalarımızı “Ücretsiz” odağındaki kampanyalar üzerinden destekledik.

 

 

  • 2020 yılında iş birlikleri yaptınız. Visa, bunlardan bir tanesiydi. Bu çalışmalar size nasıl katkı sağladı? Başka iş birlikleriniz neler oldu?

2020 yılında yeni markamızı lanse ettiğimiz bir dönem yaşadık. 17 Aralık 2019’da yeni ürünlerimizi ve uygulamalarımızı piyasaya sunduk. Bu anlamda 2020 bizim için çok aktif ve verimli geçen bir yıldı. Birçok iş birliği yaptık ve sektördeki ilklere de imza attık. Döviz hesabı açan ilk elektronik para şirketi olduk. Çoklu döviz destekleyen Visa ön ödemeli kartı sadece Türkiye’de değil, Visa’nın da Güneydoğu Avrupa Bölgesi’ndeki ilk iş birliği olduk.

İlk defa Avrupa’ya ve İngiltere’ye 7/24 para gönderme ve para alma hizmetini açtık. Bunu, pandemi sırasında ücretsiz hale de getirdik. İlk defa internet harcamalarında kafa rahatlığı sağlayan tek kullanımlık sanal kart ürününü çıkarttık. İlk defa kişiye özel marka kartı çıkardık. Ve Pegasus ile iş ortaklığında ilk defa uçuş puanı kazandıran ön ödemeli Pegasus Bol Bol Visa kartı çıkarttık. Tüm bunları aynı yılın içerisinde, her türlü olumsuz duruma rağmen yaptık.

2020 yılı, 3 temel felsefemizi müşteriye duyurduğumuz bir sene oldu. “Masrafları düşüreceğiz, sınırları ortadan kaldıracağız ve şeffaflık” söylemi üzerinden bu taahhütleri verdik. “Daha çok harcarsan kazanırsın” felsefesi yerine bizi kullanan kazanır felsefesi ile müşterimizin masraflarını düşüren ve finansal avantajlarını vurgulayan bir marka olarak öne çıkmaya çalıştık.

Visa tarafındaki ürün ise sadece Türkiye değil, Güney Doğu Avrupa bölgesinde de bir ilk olma özelliği taşıyor. Bu ürünümüz, müşterilerimizin 17 farklı para biriminde kart işlemlerinin yurtdışı işlemlerinden oluşan ve kur farkı ödemeden sahip olabilecekleri bir ürün. Bu, özellikle öğrenci, seyahat eden, yurtdışı ticari müşterilerimizi ön plana çıkarttığımız, onlara önemli faydalar sağladığını düşündüğümüz bir ürün oldu. Visa olan iş birliğimiz, kart iş birliğinin ötesinde stratejik olarak devam edecek olan, farklı bölgelerde de iş birliği yapacağımızı düşündüğümüz önemli bir faktör.

 

  • Opet, Kızılay, Pegasus gibi finansal olmayan kuruluşlara kart programları oluşturma, kart çözüm ortağı olma gibi bir projeniz var. Bunun devamı gelecek mi? Pegasus’tan sonra hangi sektörlere gideceksiniz? Turizmde devam edecek misiniz? Aklınızda olan sektörler ya da görüşmeleriniz var mı? Şahsa, isme özel kartta amacınız nedir? O tarafta da nereye gitmek istiyorsunuz?

Biz, iş birliklerine çok önem veren bir kurumuz. İş birliklerimiz, dikeyde farklı ürün gamlarında, yatayda farklı markalarla her zaman devam edecek. Ortaklaşa çalışmalarımızın tümünü geniş bir yelpazede görüyoruz. Opet ile çıkardığımız kart, sadece harcama yaptıkça yakıt puanı kazandıran bir kart değil; aynı zamanda sektörün  360° bayi tarafını, akaryakıt dağıtım şirketini, tüketicileri ve bundan sonraki süreçte akaryakıt şirketleri ile ödeme sistemlerini birleştiren alanlarda hizmet vermek için kurgulanan, farklı sektörlere de rahatlıkla adapte edilebilecek bir platformun ilk adımıdır.

Ürünlerimizi tüm paydaşları içerisine alacak şekilde ve sürecin tamamını kapsayacak şekilde düşündüğümüz için, sadece bir co-brand iş birliği değil; sektörün farklı paydaşlarının ihtiyaçlarına yönelik ürünleri çıkartabilmek ve daha sonrasında ekosistemi diğer paydaşlarla birleştirerek bu sektörün pazar payını o noktada büyütebilmek temel amacımız. Sosyal sorumluluk projelerinde de sadece bir sosyal sorumluluk yardımı değil, aynı zamanda bunun tabana yayılarak benzer projelerde bizim ya da sektörün diğer oyuncularının önünü açarak sosyal yardımlaşmanın gücünü artırmak, bu noktadaki iş birliklerini artırmak yolunda koyduğumuz bir hedef.

Bu yaklaşımımız, kişiye özel markalar konusunda da aynı şekilde geçerli. Bir tarafta bizim de işbirliği yaptığımız güçlü kurumsal, yerleşmiş markalar var. Diğer tarafta ise son dönemde özellikle sosyal medya, video platformlarında gördüğümüz ve belirli bir takipçi kitlesine ulaşmış, etki gücü yüksek olan kişiler var. Bu kişiler kendi kitlelerine yön verebiliyorlar, onlarla büyük paylaşımlar içerisinde olabiliyorlar. Biz, onlara da tıpkı kurumsal bir markaymışçasına bu ödeme  hizmeti olanaklarını sunuyoruz. Böylelikle bu kişiler, takipçi kitleleriyle finansal servisler, sadakat uygulamaları gibi olanakları kullanarak kendi ekosistemlerini kurabiliyorlar. Bu taraftaki amacımızı; bireyselleşmiş, kişisel markaların kendi kitleleriyle iletişim güçlerini artırmaları için ekstra faydalar sağlamak üzerine geliştirdiğimiz bir ürün olarak ifade edebiliriz.

 

 

  • Şu an İngiltere ofisindesiniz. Bu noktadan baktığınızda Türkiye’de, İngiltere’de neler geliştirebilir? Görüşleriniz nedir? Bu ekosistemi güçlendirmek için size göre neler yapılması lazım?

İngiltere, fintech konusunda çok başarı gösteren bir pazar. Benim bilfiil 5 yıldır yakından incelediğim, takip ettiğim bir pazardan bahsediyoruz. Başarılarını ya da değerlemeleri basından takip edilen şirketleri, “daha henüz kuruluş aşamasındayken ve bizzat kuruluş ekipleri ile bir araya gelerek” yakından tanıma imkânı buldum ve onlarla istişareler yapabilme fırsatı yakaladım. Üstünlük veya eksiklik anlamında olarak söylemiyorum ama İngiltere ve Türkiye arasında farklılık olduğu âşikar…

Örneğin, İngiltere’de global firmaların ortaya çıkmasının yolunun çok açıldığını görüyoruz. Ülkemizde aşmamız gereken en önemli konulardan bir tanesi; çok başarılı olduğumuz finansal teknoloji alanında global markalar çıkarmayı başarmak ile ilgili. PeP olarak biz de, bunu yapmak üzere yola çıktık. Yapı olarak İngiltere’deki markaların ve programların, kuruluş aşamasında ya da belirli bir seviyeye gelebilmelerinin ardında yatan ortak felsefe “kafalarındaki globalleşme hedefi”. Buradaki firmalar, tüm yapılanmalarını ve ihtiyaçlarını daha en baştaki plan aşamasında kurguluyorlar. Sektörel derinliği olan ciddi bir rekabetin olduğu bir pazar. İngiltere’nin regülatörü FCA, 58 bin şirketi regüle ediyor. Bu, ne kadar farklı ürünün çıktığının da bir göstergesi.

İkinci olarak daha B2B hizmet veren yazılım ve hizmet şirketlerine baktığımızda: Burada ihtisaslaşma çok önemseniyor. Bu şirketlerin belirli bir vizyonu oluyor, uzun vadede tek bir ürün gamına odaklanıyorlar ve eforlarını bu taraftaki AR-GE’ye veriyorlar. O alandaki en iyi ürünü çıkarmanın peşinde oluyorlar. Vakit ve paralarını bunun için harcıyor ve finanse edebilecek kaynaklara daha rahat erişiyorlar. Dolayısıyla bir ürüne ne kadar çok kafa yorarsanız, yenilikçi şeyleri ortaya çıkarmanıza da fırsat tanınıyor.

Türkiye’de firmalar çok fazla ürün çıkarmaya odaklandıkları için, tek bir ürüne daha az vakit harcanıyor. Ürün gamı genişlerken, bir ürünün en iyisini oluşturma ile ilgili ihtisaslaşma sürecine daha az odaklanıyor. Bunların eksiklik veya üstünlükten öte temel bir farklılık olduğunu söylüyorum.

Üçüncü olarak İngiltere’de fintech alanında son dönemde çok ciddi markaların çıkmasındaki en önemli konu olan; dijital müşteri ediniminden bahsetmek isterim. Bu, 2015’ten bu yana İngiltere’de yoğun olarak kullanılıyor. Dijital müşteri ediniminde müşterilerin, mobil üzerinden uygulamayı indirdikten sonra, otomatik olarak müşterinin kimliğini, bilgilerini, yüzünü, adresini doğrulayıp (insanları fiziksel olarak bir yere götürmeden veya bir agent ile konuşturmadan), hızlı bir şekilde müşteriye hesap açılabilen ve işlemlerin başlatılabildiği bir süreç var. Bununla birlikte finansal ve fraud dediğimiz yöntemlerin de önüne geçebilecek dijital teknolojileri kullanıyorlar. İşlerin hem bireysel, hem de kurumsal anlamda hızlanmasında dijital müşteri edinimi süreci çok önemli. Bu durum fintech’lerin çok hızlı büyümesine çok ciddi bir katkıda bulunuyor.

Son olarak firmalar uyum ve regülasyon tarafında çok ciddi hazırlıklar yapıyorlar. Çok ciddi uyum politikaları var. Bunlar belirli bir seviyeye ulaşmadan ürün veya hizmet verilmiyor. Bu politikalar kağıt üstünde kalmıyor ve sıkı uygulanmaktadır. Bizim de bu bağlamda en çok hassasiyetle üstünde durduğumuz konulardan bir tanesi bu uyum politikaları ve teknolojileri. Biz, uyum politikaları konusunda pazarda bizden beklenen veya sorumlu olduğumuzun ötesinde politika üretmeye ve uygulamaya zaman harcayan ve bununla alakalı önemli altyapı yatırımı da yapan bir şirketiz. Bunu, İngiltere’ye açılma isteğimizin arkasındaki itici kuvvet olarak da düşünebiliriz. Hazırlıklarımızı bu çerçevede yaparak bu genişlemeyi sağlıyoruz.

 

  • İngiltere ile ilgili olan önemli çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz? Bu çalışmalar nedir, hangi aşamalarda, ne zaman hayata geçecek, bu yöndeki planlarınız nedir?

Sene başından bu yana kendimize koyduğumuz “Sınırları kaldırmak” konusunda temel bir hedefimiz var. İngiltere’ye açılma ya da bundan sonraki pazar genişlemelerimizin amacı, kuruluş ve ürün felsefemiz olan “sınırları kaldırma” felsefesinin tam ortasına oturuyor. 2020’nin başından beri planladığımız bir süreçten bahsediyoruz. Artık finansal servis ekosistemi çok kompleks bir hale gelmiş durumda. İnsanların farklı ülkelerde hizmet vermesi, harcama ihtiyaçları ve para trafiği  bu kompleksliliği arttırmakta. Bu anlamda biz her zaman kendimizi uluslararası bir oyuncu olacak şekilde konumlandırdık.

Uçtan uca hizmet bizim için çok önemli. PeP’in kuruluş felsefesinde de bu var. Sürecin başladığı noktadan sonlandığı noktaya kadar var olmak istiyoruz.  Özellikle dijital bir hizmet verdiğinizde bu hizmetin uçtan uca dijital olması kesintisiz hizmet için olmazsa olmaz. Biz, artık müşterilerimize örneğin yurt dışına para göndermişse “İşlem Bizden çıktı siz alıcının yurt dışındaki bankası ile konuşmalarını söylemiyoruz.” Veya yurt dışında bir hacama olduğunda kur farkı bizden değil oradaki aracı firmadan kaynaklı demiyoruz. Süreci uçtan uca taahhüdü ile birlikte işliyoruz.

İngiltere ve Avrupa cüzdanızımı da aynı zamanda bu uçtan uca halkaya bir halka daha eklemek olarak düşünebiliriz. Biz orada bir bariyeri daha ortadan kaldırıyoruz. Artık gönderici ve alıcının sürecinin tamamının kendimizin olabileceği, avrupada yaşayan vatandaşlarımıza ve Türkiye ile iş yapan kişilere bir adım daha yaklaşarak bu ürünleri sunabileceğimiz bir adım attık. Bunun son aşamasına gelmiş durumdayız. Önümüzdeki birkaç ay içerisinde ürünü sahaya çıkaracağız. Şu anda tüm hazırlıkları bitmek üzere. Türkiye’de oluşturduğumuz markamızı şu anda global bir pazara ihraç edeceğiz. Önümüzdeki sene bizim sektörümüzde olan diğer kurumların da benzer stratejileri uygulayacağınız düşünüyor, ümit ediyorum. Türkiye’deki başarılı diğer elektronik para  yurtdışına bu tarzda markalar oluşturmasını çok değerli görüyorum. Bu anlamda da bizim yolumuzdan geleceklerine dair bir şüphem yok. Kendilerini de destekliyoruz.

 

  • Hem Türkiye’de hem de globalde temellerini attığınız adımlar doğrultusunda 2021 planlarınız nedir? 2021’de PeP adına neler konuşulacak? Ne gibi yenilikler olacak?

2021 için en büyük yeniliğimiz İngiltere’de çıkaracağımız cüzdanımız olacak. Cüzdanımızın altında farklı farklı hizmetleri barındıran bir ürün gamı müşterilerimizi bekleyecek. 2021’de PeP olarak Türkiye’de özellikle mikro işletmelere ve şahıs şirketlerine yönelik kurumsal birkaç ürün ve cüzdan ürünü çıkartıyoruz. Akaryakıt iş birliğinde sadece bir kart ürünü değil, bunun aynı zamanda bir ekosistem yaratmasına katkı sağlamak istiyoruz. Kurumsal iş birliklerimizde özellikle bankalarla geliştirdiğimiz yeni iş birlikleri olacak. Anlaşmalarımızı imzalandık ve 2021’de duyurmaya başlayacağız.

PeP, önümüzdeki süreçte dijitalliğini biraz daha konvansiyonellikle birleştirecek. 2021’de PeP fiziksel şubelerini de sahada görmeye başlayacağız. Bu sene, büyüme hedeflerimizde başarıya ulaştığımız rakamlar oldu. Rakamsal hedeflerimizi tutturduk, ama bu bize yetmiyor. Biz her zaman ön plana müşteri deneyimini ve müşteri mutluluğunu artırabilmeyi koyuyoruz.

Biz yeni bir şirketiz. Aynı zamanda gelişmeye açık ve gelişmeye devam etmek zorunda olan da bir şirketiz. Müşterilerimiz 2021’e yeni bir mobil uygulama deneyimi ile girecekler. Uzun süredir üzerinde çalıştığımız mobil uygulamamız ile müşterilerimizin A’dan Z’ye mobil kanallardaki tecrübelerini değiştirecek, yenileyecek ve geliştireceğiz. Hem konvansiyonel hem de dijital kanallara çok yatırım yapıyoruz. Müşteri iletişim merkezimiz, web chat uygulamamız ve diğer kanal yönetimlerine yönelik yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Özellikle dijital müşteri edinimi konusunda altyapı çalışmalarımız var. İngiltere’de zaten tüm bunları yapıyoruz. Regülasyonların ardından Türkiye’de bu çalışmaları yapmaya başlayacağız. Tüm bunların yanında mevcutta devam ettiğimiz e-ticaret, uluslararası ticaret işlemleri, para transferi konusunda da çalışmalarımız akaryakıt, turizm, lojistik, eğitim, dijital reklam verenlere yönelik ürün geliştirenler ile iş birliklerimizi devam ettireceğiz. Buna yönelik olarak ürünlerimize yeni özellikler de ekleyeceğiz.