Doç. Dr. Erginbay Uğurlu
İstanbul Aydın Üniversitesi
Öğretim Üyesi
Robotik Süreç Otomasyonu (Robotic Process Automation – RPA), fintech alanında en az yapay zeka kadar önemli yer tutuyor.
Yapay Zeka (Artificial Intelligence , AI) günümüzde halk arasında bile yaygın olarak bilinen ve tartışılan gelişmelerden biri olmakla birlikte fintech alanında Robotik Süreç Otomasyonu (Robotic Process Automation – RPA) daha büyük önem arz ediyor.
Robotik Süreç Otomasyonunun yaratacağı, Endüstri 4.0’ın insan emeği yerine robotların kullanılmasıyla ortaya çıkaracağı düşünülen, işten çıkarmaların Bilgi İşlem çalışanları üstünde etkili olacağı öngörülüyor.
RSO ve YZ’nın fintech uygulamalarına değinmeden önce bu iki terimi açıklığa kavuşturalım. Yapay zeka teknolojisi makinelerin insanların algılama, karar verme ve iletişim kurma şeklini taklit yeteneğidir. Yapay zeka yargı-temelli insan gibi düşünüp yapmak için tasarlanmış bir teknolojidir. Robotik süreç otomasyonu ise davranışları taklit eden yapılandırılmış girdileri sayısallaştıran kural-temelli bir yazılımdır. RSO “düşünmekten” çok “yapmakla” ilgili bir teknolojidir.
Teknoloji devleri yapay zeka yarışında
Yapay zekanın en bilinen örnekleri Doğal Dil İşleme (Natural Language Processing) yöntemini kullanan Google Assistant, Amazon Alexa ve Siri uygulamalarıdır. Yapay zeka alanında onlarca şirket faaliyet gösteriyor. Amazon, Apple, Facebook, Google, Intel ve Microsoft gibi çoğunun adına aşina olduğumuz şirketler bu alanda uygulamalar geliştiriyor. RSO uygulamaları ile ilgili birçok startup bulunmakla birlikte, bunlarda en önemlisi ve en bilineni UiPath’tir. UiPath unicorn statüsüne ulaştıktan sonra bir yıl geçmeden 180 milyon doların üzerinde bir değere sahip oldu. Uipath dışında bu alanda faaliyet gösteren önemli firmalar Kryon Systems, Autologyx, CiGen, LarcAI, Cinnamon ve RapidRPA. Bu şirketlerin en eskisi 2009 yılında kurulan Kyron System olmak üzere son on yıl içinde kurulmuş şirketler ve çoğunun değeri 10 milyon doların üzerinde.
Finans gibi verilerin elde edilip, işlendiği bu işlenen verilerin sunulduğu ve/veya yorumlandığı alanlarda bu sürecin en büyük kısmı verilerin elde edilmesi ve düzenlenmesine ayırılır. Asıl ulaşılmak amaçlanan verilerin analiz ve yorumları için kullanılan zaman ise çok daha az yer kaplıyor. RSO sürecin zaman alan bu kısmını yapmak, dijital verileri elde etmek ve düzenlemek için birçok araç kullanıyor. Bu araçlarla ekran kaydırma, dijital görüntü alma, bir sunucuya erişme ve bir web sitesine bağlanma gibi işlemleri yapabiliyor. Elde ettiği bu verileri gibi ikincil bir programa girerek (örneğin SAP) işleyebiliyor. RSO bunları yaparken işlemleri mevzuata uygunluğu ve raporlanmasının doğruluğunu da artırıyor. Bunları bir insanın yapabileceğinden daha az maliyetle ve daha hızlı bir şekilde yapıyor.
Verileri robotlar giriyor
Bir şirketin faturalarını okunması, fatura bilgilerinin tek tek SAP programına girilmesi ve sonuçların e-posta ile bildirilmesi işlemlerini tek başına bir RSO programı yapabiliyor. Veri girişi, vergi beyannamelerinin doldurulması, bir denetim için durum tespiti verilerinin toplanması, standartlara uymayan işlemlerin saptanması RSO’nun yapabileceği bazı işlemler. Bu işlemlerin bir program tarafından yapılması farklı birimlerin birbirleri ile iletişim kurması zorunluluğundan doğacak zaman kaybını azaltıyor. Ayrıca farklı birimlerin koordinasyonu için harcanacak emek ve zaman da azalıyor. Tüm bu işlemler 7 gün 24 saat boyunca aralıksız yapılabiliyor.
Son olarak RSO bu işlemlerin her birini kendi gerçekleştirdiği için işlemlerin iç denetimi için bir çalışma da gerekmiyor. KPMG’ye göre, RSO kullanan bankalar ve diğer finansal kuruluşlar yüzde 75’lik maliyet tasarrufu sağlıyor. Ayrıca RSO finansal kurumlar tarafından risk yönetim aracı olarak da kullanılıyor.
RSO finans sektörünün geçekleştirdiği krediler, ipotekler vb. işlerin daha uyumlu bir şekilde çalışmasını sağlıyor. Bu uyum işlemlerdeki riski azaltıyor. Ayrıca verilerin robotik süreçlerle girilmesi de riski azaltan bir diğer etken. Tüm bu gelişmelerin müşterilerin işlemlerinin daha hızlı yapılmasını sağlamasından dolayı müşteri sadakatinin de aratacağı düşünülüyor. Bu sadakat RSO ile yapılan işte artış, artan işlem hızı, müşterilere daha iyi, daha hızlı yanıt sürelerine ve projelerde daha hızlı geri dönüşler sağlanması sayesinde olacaktır.
RSO’nun kullanılacağı düşünülen diğer bir teknoloji ise blockchain. PwC’ye göre RSO blockchain güvenliği için de önemli bir uygulama olabilir. PwC, blockchain kullanan finansal kurumların işlemlerinin güvenliğini doğrulamaya gereksinim duyabileceğini ve bu gereksinim RSO tarafından sağlanabileceğini vurguluyor.