Türkiye, 5G için 2020 yılını hedef olarak belirledi. Detayları Turkcell Şebeke Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Gediz Sezgin’e sorduk.
Beşinci nesil hücresel ağ teknolojisi 5G ile ilgili gelişmeler ve güncel haberler hem ilgili sektörleri hem de her mobil cihaz kullanıcısını yakından ilgilendiriyor. “5G ve Fintek” dosya konumuzda enine boyuna irdelediğimiz bu yeni nesil teknoloji hakkında Türkiye’nin konumunu öğrenmek adına, Turkcell Şebeke Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Gediz Sezgin ile özel bir röportaj yaptık.
Gediz Bey, ülke olarak büyük bir heyecanla 5G’yi bekliyoruz. Yılın başında NGMN üyeliğiniz kapsamında 3GPP standartlarıyla uyumlu 5G bağlantı testi gerçekleştirmiştiniz. En çok merak edilen soruyu başta sormak istiyorum. 5G’nin kapsama alanı ne olacak ve “2020 yılı” demiştiniz ama tarih konusunda bir değişiklik var mı?
Yetkili kurumların açıklamalarına göre 5G hizmetinin 2020 yılında, Türkiye’nin önemli merkezlerinde hayata geçirilmesi bekleniyor. Kapsama alanı 5G özelliklerine ihtiyaç duyan her yer olacak. Tabii burada gerekli şart olan fiber altyapıyı unutmamak lazım. Fiberin olmadığı yerde 5G’den bahsetmek söz konusu olmayacak. Yapılan açıklamalar da fiber altyapısının genişletilmesinin hedeflendiğini ortaya koyuyor. 5G demek öncelikle yüksek hız, yüksek kapasite ve düşük gecikme süresi demek.
5G teknolojisine geçmenin temel şartı fiber altyapı. Milyonlarca cihazın ya da nesnenin aynı anda internete bağlanması için yaygın fiber altyapısı ve 5G teknolojisine ihtiyacımız var. Şu ana kadar tarihte değişiklik olacağına ilişkin bir emare yok. 5G Türkiye’nin dünyayla rekabetinde, özellikle dijitalleşme anlamında son derece kritik bir öneme sahip. Ülkemizin bu alanda kesinlikle geri kalma lüksü yok. Çünkü artık dünya çok farklı bir yerde. Akıllı şehirler, akıllı ülkeler gündelik sohbetlerimize girdi. Hayatın her alanında akıllı sistemler olacak. İşte Türkiye’nin bu döneme uyum sağlaması, hatta öne geçmesi şart. Herkesin bu konuda sorumluluk alması ve süreci hızlandırması gerek.
Sizin de ifade ettiğiniz gibi Turkcell, Next Generation Mobile Networks (NGMN) kuruluşunda ülkemizi temsil eden tek operatör ve biz dünya çapındaki bu kuruluşta 5G testlerine liderlik ediyoruz. Bu kapsamda ocak ayında 3GPP standartlarına uygun 5G veri araması gerçekleştirdik. Gururla ifade ediyorum ki bu çalışmalar ile dünyada ilkler arasına girdik. Ama yetineceğimiz bir başarı elbette değil. Hedeflerimiz çok büyük. Sadece şirketimiz adına değil, ülkemiz adına büyük hedeflerimiz var.
4.5G altyapısını kurarken, 5G’yi düşünerek bir sistem kurguladığınızı her fırsatta söylediniz. Nasıl bir takvim izlediniz, 5G konusunda neleri hedeflediniz?
Biliyorsunuz Turkcell olarak mevcut 4.5G altyapımızla ve sahip olduğumuz spektrumla 5G’ye hazırız.
Türkiye’de 4.5G servisi için gerekli altyapı 2016 yılından itibaren hayata geçmeye başladı. Turkcell, 4.5G için kurduğu bu şebekeyi 5G’ye de hazır olacak şekilde tasarladı. Mevcut şebekemizde yazılım güncellemeleri ile var olan spektrumumuzu kullanarak 5G servisini sunabileceğimiz gibi, yeni tahsis edilecek spektrumları da kullanarak yepyeni servisleri hayata geçirebilecek hazırlığa da sahibiz. Saniyede 1,2 gigabitlik hızla dünyanın en yüksek hızını veren operatörlerden biriyiz. Daha önce de ifade ettiğim gibi NGMN (Next Generation Mobile Networks) başta olmak üzere, ITU, GSMA, 3GPP gibi kuruluşların da etkin üyelerinden biriyiz. Üniversite iş birliklerimiz var. Başta İstanbul Teknik Üniversitesi olmak üzere Hacettepe Üniversitesi, ODTÜ’nün de yer aldığı ve diğer üniversitelerimizde 5G anlamında önemli çalışmalar, Ar-Ge projelerini gerçekleştiriyoruz. 5G’de iş ortaklarımızla yürütülen çalışmalarımız da mevcut. Samsung ile Kasım 2018’de Türkiye’nin ilk canlı 5G deneyimine imza attık. Ericsson ile 3.5 GHz bandı üzerinden uçtan uca uluslararası 3GPP standartları ile uyumlu ilk 5G bağlantılarını gerçekleştirdik. Huawei Türkiye ve Lapis Havacılık Teknolojileri iş birliğiyle ise Türkiye’nin yerli ve milli Drone’unu 5G ile kontrol ettik ve 5G şebekesi üzerinden AR/VR gözlükleri kullanarak yüksek çözünürlükte görüntü aktarımını yaptık. 4.5G’nin 3’üncü yılını kutladığımız 1 Nisan 2019’da, 5G alanında dünyada bir ilke imza atmanın gururunu yaşadık. Dünyada ilk kez, 4.5G için kullandığımız frekanslar üzerinden İstanbul, Ankara ve İzmir’de örnek canlı sahalarda 5G sinyali verdik. 5G çalışmalarımıza önümüzdeki dönemde de hız kesmeden devam edeceğiz.
5G’nin kullanıma sunulması için altyapımız dışında 5G uyumlu cihazlar da gerekiyor. 5G uyumlu cihazlar da yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Son kullanıcı terminallerinin olgunlaşmasıyla birlikte, müşterilerimiz 5G’yi deneyimleyebilir hâle gelecek. Ek frekanslar kullanıma açıldıktan ve endüstriyel çözümler geliştirildikten sonra sahalarımızın sağladığı 5G sinyalini vereceğiz. Böylece Türkiye dünyada 5G hizmetini ilk veren ülkeler arasında anılır hâle gelecek.
5G her nesnenin kullanabileceği düşük gecikme hızına sahip altyapı demek. Altyapı çalışmaları ve mevcut hız ve kapasite açısından şu an ne durumdayız?
5G için fiber altyapı olmazsa olmaz ancak, Türkiye’nin ne yazık ki ciddi bir dijital altyapı eksikliği var. Ülkemizde yaklaşık 20 milyon hane var, ancak 5 milyon haneye fiber ulaşıyor. 15 milyon hanenin daha fiber altyapıya ihtiyacı var. Bu altyapının tamamlaması için ise 13 ila 15 milyar dolarlık bir yatırım gerekiyor. Ancak mevcut fiber altyapı paylaşılarak, bundan sonraki yatırımlar ülkemizdeki diğer operatörlerle ortak olarak yapılırsa, yalnızca 3 milyar dolara bu iş çözülür. Böylece en az 10 milyar dolarlık bir tasarruf yapmış oluruz. Bu da ülkemizin kazanması anlamına gelir. Hem sektörümüzün gelişmesi hem de ülkemizin dijital ekonomide söz sahibi olması için son derece önemli olan bu konuyu Turkcell olarak her fırsatta dile getirerek ortak altyapının önemini vurguluyoruz. Şu anda Vodafone ve TÜRKSAT ile altyapıyı paylaşarak vatandaşlarımıza fiber hizmeti götürüyoruz. Türk Telekom’la da aynı şekilde bir iş birliği için bekliyoruz. Ancak altyapı paylaşmanın ötesine geçip ortak altyapıyı konuşmalı ve bir an önce bu konuda aksiyon almalıyız. Rekabetimizi servisler ve hizmet kalitesiyle sürdürür hâle gelmeliyiz. 4.5G kullanılmaya başlandığından beri yalnızca 3 yıl geçti. Aradaki kısa zamana rağmen Turkcell olarak mevcut 4.5G şebekemiz üzerinden kendi frekanslarımızdan İstanbul, Ankara ve İzmir’deki örnek sahalarımızda 5G sinyali vererek dünyada bir ilke de imza attık.
5G, pek çok yeni teknolojiyi gerçeğe dönüştürmeyi vadediyor. Potansiyeli ve yaratacağı fırsatlar konusunda neler söylemek istersiniz?
Bildiğiniz üzere 5G tümüyle mobil ve bağlantılı bir toplum yaratacak olan uçtan uca bir ekosistem. 5G, ses ve data servislerinin iyileştirilmesinin çok ötesine geçecek. İhtiyaçlarımızla şekillenecek ve hatta henüz bilmediğimiz yeni ihtiyaçlar doğuracak yepyeni bir teknolojik dönüşümün de öncüsü olacak. Müşterilere daha iyi hizmet vermeyi mümkün kılacak bu sistem yepyeni ve sürdürülebilir iş modellerine de zemin hazırlayacak. 5G ile hızlanacak olan Endüstri 4.0 Türkiye’nin dijital dönüşümünde de son derece büyük bir rol oynayacak. Sağlıktan otomotive, tarımdan bankacılığa kadar hayatımıza dokunan tüm alanlarda büyük ve köklü sistemsel değişiklikler yaşanacak.
5G ile beraber eğitim-öğretim ve sosyal hayat dahi değişime uğrayacak. 5G uyumlu cihazların kullanımının yaygınlaşmasıyla insanların kendilerine ayırabildikleri süreler artacak, dolayısıyla hayat kaliteleri de yükselecek. Robotlar, yapay zekâ ve makineler arası iletişim yaygınlaştıkça var olan iş kolları değişime uğrayacak. İnsanlar belki henüz bilmediğimiz, yeni oluşacak iş kollarına yönelecek ve farklı alanlarda çalışacaklar. Bu sayede verimlilik, iş gücü, kapasite ve hatta yaratıcılık da artacak. Bireysel, kurumsal ve sonunda ülke olarak tümüyle dijitalleşeceğimiz bir dönem yaşayacağız. 5G’nin farkını en net şekilde göreceğimiz yerlerden biri de akıllı şehirler olacak.
Önümüzdeki dönemde 5G ile yalnızca teknoloji alanında değil, ekonomik anlamda da yeni ve önemli fırsatlar karşımıza çıkacak. 5G’nin doğru iş modeli ile ekonomik katkıya dönüşeceği açık. Avrupa’da hayata geçen Endüstri 4.0 uygulamaları, Amerika’da sunulmaya başlanan Sabit Kablosuz Erişim Hizmeti, 5G’nin iş modeline dönüşen önemli uygulamaları arasında sayılabilir. Bu sayede sadece yeni teknolojinin sağladığı ekonomik katkı değil aynı zamanda bu iş modelinin geleneksel yöntemler ile yapılmasından sağlanan tasarruf da katkı hanesine yazılacak. 5G teknolojisini doğru iş modeli ile deneyimlemenin ekonomik faydalarının yanı sıra bu teknolojiyi ilk üretecek ülkeler arasında yer almanın da ciddi avantajlarını yakalayacağımız bir zamanı yaşıyoruz. Özellikle yerli ve milli ürün geliştirme motivasyonunun 5G teknolojisi ile çok daha hızlanacağı bu çok önemli projelerin, ileride ülkemiz adına lokomotif ekonomi adımları olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.
5G’ye ilk geçecek ülkelerden biriyiz. Bu konuda Türkiye’de yapılan çalışmaları diğer ülkelerle nasıl kıyaslarsınız? Bir kıyaslama yaparsak hangi ülkeleri daha vizyoner ve önde görüyorsunuz?
Küresel arenada 5G ciddi bir rekabet unsuru ve toplumları hem ekonomik, hem de sosyal anlamda geliştirecek, farklılaştıracak önemli bir teknolojik altyapı. Bu teknolojide önde olan ve standartları belirleyenler önümüzdeki dönemlerde söz sahibi olacak ve geleceği şekillendirebilecek. Bu nedenle 5G’nin öncülerinden olmak, şekillenmesine katkı sağlamak son derece önemli. Ericsson’un 2019 Haziran ‘Mobility Report’una göre 2024 yılına kadar 1,9 milyar aboneyle, dünyadaki nüfusun yüzde 65’inin 5G kullanacağı öngörülüyor. Bugün dünyada 5G frekanslarını kullanıma sunmaya başlayan ülkelerin önümüzdeki dönemde kendi dönüşümlerini, üretim biçimlerini şekillendirmeye çalışan ülkeler olduğunu görüyoruz. Japonya, Finlandiya, Norveç gibi ülkeler frekansları sembolik bedellerle operatörlere tahsis ediyor. Dünya 5G üzerinden bir lisans bedelinden çok, fayda edinme üzerine uğraşıyor. Turkcell olarak bizim de isteğimiz aynı yönde. 5G’de yerli ve milli teknolojilerle, ekipmanlar geliştirilmesinin önünü açacak şekilde, ülke ekonomisinin kaynaklarının etkin kullanılmasını sağlayacak yöntemlerle 5G altyapısının hayata geçirilmesi çok önemli. 5G’de spektrum tahsis edilirken de yatırımı teşvik edecek bir yöntemle ilerlenmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Türkiye’de 5G’nin ticarileştirilmesi ve geleceğin teknolojilerini üretme konusunda pek çok iş birliği anlaşması yaptınız. Duyurmaya hazırlandığınız yeni iş birlikleri var mı? 5G, Turkcell’in operasyon ve iş modellerini nasıl dönüştürecek?
Turkcell olarak 5G standartlarını belirleyen 3GPP kuruluşuna üyeyiz ve standart belirleme çalışmalarına aktif olarak katılım sağlıyoruz. Bunun yanında 5G standartlarının yönlendirilmesi konusunda dünyanın en önemli kurumlarından biri olan NGMN’e üye olan Türkiye’deki tek operatör olmamızın yanı sıra; İTU ve GSMA gibi kuruluşların da etkin bir üyesiyiz. Pek çok üniversiteyle ortak çalışmalar yürütüyoruz. İstanbul’da İstanbul Teknik Üniversitesi, Ankara’da 5G vadisi içerisinde yer alan üniversitelerle 5G alanında önemli çalışmalar ve Ar-Ge projeleri yürütüyoruz.
4.5G’de ULAK baz istasyonu geliştirilmesi sürecinde olduğu gibi Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile BTK öncülüğünde 5G’de de yerli ve milli teknolojilerin geliştirilmesi için gerekli çalışmaları gerçekleştiriyoruz. 5G alanında Türkiye’nin söz sahibi olması için bu alandaki çalışmalarıyla dünyanın önde gelen teknoloji firmalarıyla, yerli girişimleri destekleyen ortak çalışmalar yürütüyoruz. Örneğin 2017 yılında 5G testini Huawei’yle yaptık. 2018 yılında Netsia’yla RAN deneyimlemesi sağladık. Yine geçen sene Samsung ve İstanbul Teknik Üniversitesi’yle canlı FWA deneyimi gerçekleştirdik. Ericsson ile 3.5 GHz bandı üzerinden uçtan uca uluslararası 3GPP standartları ile uyumlu 5G bağlantısı yapıldı. Ayrıca Huawei Türkiye ve Lapis Havacılık Teknolojileri iş birliğiyle Turkcell 5G drone çalışmalarını gerçekleştirerek yine dünyada bir ilke imza attık. 5G çalışmalarımıza bin 200 kişilik Ar-Ge ekibimizle hız kesmeden devam ediyoruz.
5G bilim dünyasında aynı zamanda ortak bilgi birikiminin bir sembolü. Bu konuda ticari savaşlar ve çatışmaların olasılığı akıllara geliyor. Huawei şirketi üzerinden ABD ve Çin’in girdiği pozisyon ortada… 5G ekonomisinin yaratacağı olası tehditler ve krizler konusunda düşünceleriniz neler? Öte yandan 5G’nin sağlık konusunda büyük riskler getireceği, güvenlik risklerine sebep olacağı, ülkeler arasındaki teknoloji yarışının 5G ile finale ulaşıp üçüncü dünya savaşını başlatacağını, rekabeti artırarak işletmelerin finansal çöküşünü hızlanacağını da sıklıkla duyuyoruz. Bu konuda sizin düşüncelerinizi de merak ediyoruz?
Turkcell olarak biz teknolojiyi insan yararına kullanmayı hedefliyoruz. İnsanlığın mutluluğu için kullanıldığınızda teknoloji dostumuzdur. İnsanlığı her anlamda geliştiren ve fırsatlarımızı, seçeneklerimizi artıran bizi geleceğe taşıyan değerdir. Teknolojik gelişmelerden korkmak ve hatta bu şekilde felaket senaryoları oluşturmak, ancak yerimizde saymamız anlamına gelir. Kaldı ki yapay zekâ denilen kavramının tam olarak anlaşılmaması sebebiyle bu şekilde söylemlerin olduğunu düşünüyorum.
Makine öğrenimi ya da yeni yazılan algoritmaların hiçbiri “dünyayı ele geçirmek” üzerine kurgulanmadılar. Kaldı ki bu bahsedilenler ancak insan gibi bir bilince sahip olunmasını gerektirir. Böyle bir durum da söz konusu değil. Dolayısıyla bilimkurgu filmlerinde görmeye alıştığımız tablolarla karşılaşmayacağız. Ancak her bilimsel ve teknolojik buluş ve gelişmede olabileceği gibi kötüye kullanan insanlar ya da şirketler olabilir. Ancak evrensel ortak sağduyu bu denli yıkıcı tavırları engelleyecektir. Bu tarz korkularla geri planda kalırsak milyarlarca insanın hayatını iyileştirecek gelişmeleri yaşayamayız. Güvenlik konusunda yeni tehditlerle karşı karşıya olduğumuzu görmezden gelemeyiz. Tüm dünya bu konuda yeni standartlar, regülasyonlar oluşturmak üzerine çalışmalar yürütüyor. Biz de Turkcell olarak datamızı korumak anlamında son derece hassas davranarak önlemlerimizi almaktayız. Tıpkı Turkcell gibi, lider ve geleceği şekillendiren firmalar zaten dünyanın her anlamda hızla değiştiğinin farkında olarak öngörülü davranıyor. 5G’nin bir kaosa neden olacağı endişesini yersiz buluyorum. Aksine küresel anlamda ekonomiyi büyüteceğini, yepyeni iş alanları oluşturacağını ve fırsatlar sunacağını düşünüyorum.
Sorumluluk alanınızda Turkcell’in altyapısını korumak da var. Hem olası tehditler konusunda önleme yönelik çalışmalarınızı hem de yapay zekâ ve makine öğrenimi destekli “Baz İstasyonu Servis Kesinti Tahminleme” projesini sizden dinleyebilir miyiz?
Dünyanın ilk dijital operatörü olarak Turkcell kendi teknolojilerini üretmesiyle de biliniyor. Müşteri odaklı bakış açımız doğrultusunda abonelerimize en iyi hizmeti vermek adına pek çok çözüm üretiyoruz. Müşterilerimizin kusursuz bir deneyim yaşamaları için az önce konuştuğumuz AI, ML, RPA gibi teknolojileri kullanarak ‘Baz İstasyonu Servis Kesinti Tahminleme’ sistemini hayata geçirdik. Bu sistem haberleşmeyi sağlayan baz istasyonlarındaki olası sorunların önceden tahmin edilmesini sağlıyor. Tahmin sistemi, Turkcell mühendisleri tarafından geliştirilmiş olan yapay zekâ algoritmalarıyla yaklaşık 200 milyon alarm kaydı ve ona karşılık gelen 200 GB veriyi işleyerek, saha bazında 24 saatlik bir dilimde kesinti tahmin üretimi yapıyor. Algoritmanın ortaya koyduğu oran anlamlı bulunduğunda saha sorumlusu Bölge Çözüm Ortağı’na açılan bir arıza kaydı vasıtası ile proaktif olarak müdahale süreci başlatıyor. Yerli yapay zekayla üretilen ilk verileri analiz eden Turkcell Şebeke Operasyonları Merkezi ekipleri projenin ilk ayında 100’ün üzerinde sahayı ilgili Bölge Çözüm Ortağı ekipleriyle paylaştı. Sistem kullanılmaya başlandığı andan itibaren yüzde 85’lik bir oranda yaşanabilecek olası durumlar bildirildi. Bu sayede tasarruf sağlanarak verimlilik de maksimum seviyeye ulaştırıldı.
5G kullanım senaryoları üzerinden kurgulanan bir teknoloji. 5G sayesinde nesneler artık internete sürekli ve kesintisiz bağlı hâle gelecek. Bu finansal kuruluşlar için ayrı bir değer katıyor. Bağlı cihazlar aracılığıyla ödemelerin, dijital bankacılık işlemlerinin ve finansal hizmetlerin kullanımının artacağı öngörülüyor. Başta finansal kuruluşları olmak üzere, 5G teknolojileri üzerinden iş yapacak kurum ve işletmelere neler önerirsiniz?
Telekom sektörü neredeyse her 10 yılda bir nesil değiştiriyor. 4G ve 4.5 G’nin hem iş hem de günlük hayatımızda yarattığı değişim malum. 5G ile bir anlamda yeni bir dünya kurulacak. Hepimizin bu yeni dünyadaki yerini alması gerekiyor. 5G’nin yaşamımıza etkileri daha yaygın ve daha derin olacak.
Hepimiz gelişmeleri doğru okumalı ve etkin örgütlenerek, odaklanmalıyız.
5G teknolojilerinin olgunlaşmak ve büyük değişimleri gerçekleştirmek için sizce kaç yıla ihtiyacı var?
Yapılan araştırmalarda bu yıldan itibaren 5 yıl olarak öngörülüyor. 2019 sonuna kadar dünya genelinde 10 milyonun üzerinde 5G abonesi olacağı tahmin ediliyor. 2024’te 5G’nin 1,9 milyar aboneye ulaşması bekleniyor. Bu tarihte dünya nüfusunun yüzde 45’inin 5G kapsama alanında olacağı öngörülüyor. 5G şebekelerinin 2024’te küresel mobil trafiğin yüzde 35’ini taşıyacağı belirtiliyor. 5G cihazlarındaki artışın da etkisiyle, 2019 sonuna kadar dünya genelinde 10 milyonun üzerinde 5G abonesi olacağı tahmin ediliyor.
Son olarak teknolojik dönüşümün tam da odağında olan bir yönetici olarak nasıl bir gelecek hayaliniz ve öngörünüz var? Geleceğe nasıl hazırlanalım?
5G’nin temel olarak üç önemli katma değeri var. İlki çok yüksek hız; 5G 10-20 Gbps hızları beraberinde getirecek. İkincisi gecikme süresi; şu anda 20 ila 30 milisaniye seviyesinde olan gecikme süreleri, 5G sayesinde 1 milisaniyelere inecek. Üçüncüsü ise nesnelerin internetine katacağı değer; küçük alanlarda çok daha fazla nesnenin bağlanabileceği kadar geniş bir kapasite sunacak. Örneğin akıllı şehirde, birkaç kilometre kare içerisinde binlerce aracın bilgisi, trafik işaretleri ve daha birçok nesnenin internete bağlanması gerekecek. İşte 5G sayesinde bu mümkün hâle gelecek.
Özetle 5G sayesinde nesneler artık internete sürekli ve kesintisiz bağlı hâle gelecek. Yapay zekâ, sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik uygulamaları 5G ile artık hayatımızda daha çok yer alacak. Yani 5G önce iletişim sektörünü değiştirecek ve ardından enerji, imalat, sağlık, otomotiv, ulaştırma ve finans gibi tüm dikey sektörler başta olmak üzere tüm yaşamı şekillendirecek. Bizler de bu yaşam içerisinde bu değişimlerden en öncelikli olarak etkilenecek ve imkânlarından faydalanacağız. Teknoloji doğru kullanıldığı takdirde insanları çok güzel bir gelecek bekliyor.