İş dünyasında çalışanlarda beceri kaygısı artıyor. LinkedIn’in yayımladığı “ABD’de Yükselen İşler Raporu”na göre yapay zeka mühendisliği en popüler meslek. Teknoloji, yöneticilerden ve çalışanlardan beklenen yetenekleri farklı bir boyuta taşıyor ve yeni mesleklerin ortaya çıkmasını sağlıyor. Bunun sonucu olarak işini kaybetme kaygısı yaşayanların oranı da artıyor. Dünya Ekonomik Forum’unun 2018 yılında mesleklerin ve becerilerin geleceği hakkında yayımladığı raporda otomasyon sürecinde beceri profillerinin dönüşüme uğrayacağı belirtiliyor. Buna göre, 2020 yılında otomasyon nedeniyle yaklaşık 5 işin milyon ortadan kalkacağı tahmin ediliyor. 2020 yılı itibarıyla Türkiye’de becerilerin bugün ihtiyaç duyulan becerilerden %41 oranında farklılaşması öngörülüyor.

 

Çalışanların yüzde 59’u kaygı duyuyor

Great Place to Work Genel Müdürü Eyüp Toprak, bu yıl 15.’si düzenlenen Türkiye Çağrı Merkezi Günleri etkinliğinde yaptığı konuşmada, beceri kaygısı, çalışanlar ve CEO’larla ilgili yaptıkları araştırmanın çarpıcı sonuçlar ortaya koyduğunu söyledi. Çalışanların yüzde 59’nun yüksek maaşlı bir iş için gerekli beceri ve eğitime sahip olmakla ilgili kaygı duyduğunun ortaya konduğu araştırmayı değerlendiren Toprak, “UNESCO rakamlarına göre 2000 yılında dünyadaki uluslararası öğrenci sayısı 2 milyonken, 2013’te rakam 4,1 milyona yükseldi. 2016’da 5 milyon seviyelerini gören öğrenci sayısının 2020’de 8 milyona çıkması bekleniyor. PwC analizlerine göre, 2023 yılı için Türkiye’de yaklaşık 34 milyon toplam istihdamın yaklaşık 3,5 milyonunun STEM istihdamı yani fen, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında olacak. Bu rakamlarda bize iş dünyasında yaşanması muhtemel dönüşümü gözler önüne seriyor. Bizim yaptığımız araştırmanın diğer bir verisi de çalışanların yüzde 55’nin otomasyon veya diğer yenilikler nedeniyle bireye ihtiyaç kalmayacağı yönünde kaygılandıklarını gösteriyor” dedi.

 

Beceride yönetim, yetenekte uyum aranıyor

Toprak, iş hayatında ihtiyaç duyulan becerilerin farklılaştığını, bunun da meslekleri dönüştürmeye başladığını ifade ederek, özellikle gençlerin bunun farkına vararak geleceklerini planlarken bu gelişmeleri göz önünde bulundurması gerektiğinin altını çizdi. Linkedin’in yayımladığı “ABD’de Yükselen İşler Raporu”ndan çıkan sonuçların da bu dönüşümün göstergesi olduğunu ifade eden Toprak, “Raporda, yapay zeka mühendisi, veri bilimcisi, büyük veri geliştirici gibi mesleklerin oranının artacağı belirtiliyor. Mesleklerdeki bu dönüşüme paralel olarak da en çok aranan beceri ve yetenekler sıralamasının da değişeceği kaydediliyor. Buna göre; yönetim ve satış, en çok aranan beceri olarak ön plana çıkarken, adaptasyon en çok beklenen yetenekler arasında yer alıyor” bilgisini verdi.

 

İnsana yatırım yapan şirketler rekabette avantajlı

Yapay zekâ ve otomasyondan daha fazla söz edeceğimiz önümüzdeki 40 yıl içerisinde iş dünyasının yaratıcılık ve kurum kültürü odağında gelişim göstereceğini belirten Toprak, gelişen teknoloji ve dijital dönüşümün yaratıcılık ile ilgili gelişimi destekleyeceğini söyledi. Toprak, “Burada önemli olan kurum kültürü olarak tanımladığımız, çalışanların işverene olan güveni ve bağlılığının nasıl sürdürülebilir kılınacağı. Kurum olarak, 30 yıldır tüm dünyada 100 milyondan fazla çalışana dokunduk ve yaptığımız çalışmalar insana yatırım yapan şirketlerin her zaman bir adım önde olduğunu kanıtladı” diye konuştu.

 

Şirketlerin önceliği, çeviklik ve değişime uyum

Great Place to Work olarak her yıl yüzlerce şirket üzerinde yaptıkları analizler ve raporlamalar sonucunda 2022 yılına dair beklentileri de ölçümlediklerini kaydeden Toprak, çıkan sonuçların oldukça çarpıcı olduğunu söyledi. Toprak, bu öncelikler arasında; 10,5’lik oranla “şirketin çevikliği ve değişime karşı uyumluluğu”nun ilk sırada yer aldığını vurgulayarak, şunları söyledi: “Önümüzdeki 3 yıl için şirketlerin önceliklerini değerlendirdiğimiz bu çalışma; 8,7 oranıyla ‘beceri yönetimi’nin ikinci, 8,4 oranıyla ise ‘çalışan bağlılığı’ üçüncü sırada yer aldığını ortaya koydu. Araştırma sonuçlarında 3,2 ile en düşük orana sahip öncelik ise ‘düşük performansla ilgilenmek’ oldu. Bu da bize çevik ve değişime uyumluluk gösterebilen şirketlerin, düşük performansla ilgili kaygı düzeyinin düşeceği gerçeğini gösteriyor.”