Aaron Sarac

London Bridge Project COO

 

London Bridge Project COO’su Aaron Sarac, Fintechtime Dergisi Kış 2020 – Ocak sayısı için kaleme aldı, “Birleşik Krallık’ta Yaşanan Süreçten Çıkarılması Gereken Dersler”.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ilk kalkınma planı olan On Birinci Kalkınma Planı, fintek ekosisteminin desteklenmesi için büyük bir önem taşıyor. Ödeme hizmetleri ve elektronik para kuruluşları hakkında yapılan kanun değişiklikleri ile bazı yetkilerin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’dan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na devredilmesi ile birlikte sektörü bekleyen değişim ise merakla bekleniyor. Bu değişim ve dönüşümün olası etkileri için Birleşik Krallık’ta yaşanan süreci hatırlatmakta fayda var.

 

Birleşik Krallık, rekabetin artırılması ve tekelci yapıların kaldırılması için başlayan düzenlemelerle çıktığı yolda, günümüzün en büyük finansal hizmet sağlayıcısı konumuna yerleşti. Birleşik Krallık’ta yaşanan süreç, Türkiye ve fintek ekosistemi için de çok değerli.

 

“Finansal Hizmet Tüketicisi” kavramının ön plana çıkışı

Dünyada finansal piyasalarda giderek artan etkileşimle birlikte, sermaye piyasası yatırımcısının yanısıra finansal hizmetlerden yararlananları tanımlayan “Finansal Hizmet Tüketicisi” kavramı da ön plana çıkmaya başladı. Finansal hizmet tüketicisini koruyan yasalar ve yasaların uygulama denetimi de düzenleyici kurumların yeniden yapılandırılmasını gündeme getirdi. Böylelikle bankacılık, sigortacılık ve sermaye piyasasını bir bütün olarak ele alan düzenlemeye doğru gidildi. Birleşik Krallık’ta bu rolü üstlenen Financial Conduct Authority (FCA) ise, dünyada alanına öncülük ediyor.

Financial Services Authority’nin (FSA) ardılı olarak 1 Nisan 2013 tarihinde kurulan FCA, bir taraftan mali kuruluşlara yönelik izin verme, denetleme ve sürdürülebilirlik görevini yürütürken; diğer yandan tüketiciler için tek bir başvuru noktası yaratılması konusunda tüketiciye yoğunlaştı. Aynı zamanda kamunun finansal sistemi anlaması ve güvenliğin sağlanması için piyasada sürekli olarak aktif aktör olarak yer aldı ve almaya devam ediyor.

Bu bağlamda, İngiltere, finansal piyasalarda tek düzenleyici kurum oluşturulmasında dünyada öncü role sahip. 1986 yılında “Big Bang” adı verilen rekabetin artırılması ve tekelci yapıların kaldırılması için başlayan düzenlemelerle çıkılan yolda bugün, Birleşik Krallık dünyanın en büyük finansal hizmet sağlayıcısı haline geldi. 10.8 Trilyon US$ büyüklüğündeki bankacılık sektörüne sahip olan İngiltere, AB içinde gerçekleşen tüm Euro bazlı işlemlerin 2 katından daha fazlasını ülke içinde gerçekleştiriyor.

 

FSA’in dünyanın en güçlü finansal düzenleyicisi haline gelişi

1997 yılında iktidara gelen İşçi Partisi hükümeti tarafından, Haziran 1998’de bankacılık dahil bütün düzenleme yetkileri Financial Services Authority (FSA)’ye devredilerek “Yetkilendirme (Authorisation), Denetim (Supervision) ve Uygulama (Enforcement)” konusundaki tüm kurumlar FSA’da birleştirilmişti. Sonuç olarak; kapsadığı alan ve büyüklüğü ile FSA, dünyanın en güçlü finansal düzenleyicisi haline geldi. Sistemdeki istikrar rolü ise bankalara verildi. 1986’dan 1998’e kadar aşamalı olarak yapılan düzenlemelerle, hükümetin kararlarda etkisi azaltıldı. Yatırımcı açısından karışıklığa neden olan ve sorumlulukların açıkça belli olmadığı iki sıralı sisteme ise son verildi. Bank of England’ın (Merkez Bankası) “Bankacılık Gözetim Birimi”nin FSA’ye transferi ile sürecin ilk adımı tamamlandı.

 

Reformlarda ikinci aşama; Financial Services and Market Act

Temmuz 1998’de yayınlanan “Financial Services and Market Act” ile reformlarda ikinci aşamaya geçildi ve Nisan 2013’te Para-Sermaye-Sigorta Piyasaları gibi birçok finansal regülasyonu yürüten dev bir otoriteye dönüşmüş olan FSA, Financial Conduct Authority (FCA) ve Bank of England bünyesindeki Prudential Regulation Authority (PRA) olmak üzere ikiye ayrıldı.

Günümüzde, FCA piyasalarda yürütülecek faaliyetlerin standartlarını düzenlerken, PRA faaliyet gösteren şirketlerin iç denetimine ilişkin çalışıyor. Bölünmüş yapıya rağmen hem FCA hem PRA, bütün finansal piyasalar üzerinde düzenleme yetkisini elinde bulunduruyor. Birleşik Krallık’ta yapılan finansal piyasalar ile ilişkili Yatırım ve Ev Finansı (Mortgage) Danışmanlığı, Elektronik Para Çıkarma, P2P (Peer-to-Peer) Aracılık Yapma, Sigorta Sözleşmeleri, Mevduat Toplamak gibi her türlü faaliyetin FCA tarafından yetkilendirilmesi ise bir zorunluluk.

FCA, yasal görevlerini yerine getirmesi için gereken fonlamayı, başvuru bedelleri ile lisans verilen firmalara uygulanan periyodik ücretlerden elde ettiği gelirler yoluyla sağlıyor. Bu sayede, herhangi bir devlet fonu almadan ayakta durabilirken, bağımsız bir kurum olarak da hareket edebiliyor.

 

Süregelen reformlar, regülatif süreçlerin hızlandırılması

1986 yılından beri süregelen reformlar, FCA’i bugün dünyanın en güvenilir denetim kurumlarından biri haline getirdi. FCA, bu konumunu sürdürmek ve global trendlere yön vermek amacıyla farklı programlar geliştiriyor. Nisan 2014’te yenilikçi şirketlere doğrudan destek olmak ve FCA’in politika ve süreçlerinin pratik karşılıklarını gözden geçirmek amacıyla “Innovate” programını başlattı. Program kapsamında; şirketlere fikirlerini gerçek kullanıcı verisi ile çalışma olanağı veren “FCA Regulatory Sandbox” ya da regülatif süreçlerin hızlandırılmasına dair projelerin alındığı “RegTech” gibi projeler hayata geçirildi.

 

Lisans başvuru süreçlerinin dijitalleştirilmesi

Yukarıda bahsi geçen RegTech gibi alt projeler sayesinde, lisans başvuru süreçleri tamamen dijitalleştirildi, BlockChain gibi yeni teknolojiler test edilmeye başlandı, FCA Connect platformu yayına alındı. Artık, lisans başvuruları FCA Connect üstünde açılan bir hesap ile yapılıyor ve tüm formlar bu platform üstünden iletiliyor. Form ile birlikte iletilen iş planları, projeksiyon, personel bilgileri ve iç denetim dokümanları da yine dijital kopya olarak yükleniyor. Yapılan başvurunun ardından ön onay ise, yine FCA Connect üzerinden alınıyor. Ön onayın ardından dosyaya atanan Case Officer ile birebir görüşme yapılabiliyor. Başvuru hem birebir görüşmeler ile değerlendirilerek FCA onay verilene kadar dosyanın gelişimi sağlanıyor, hem de sürecin kısalmasıyla beraber zaman kazanılıyor.

 

Yenilikçi bankaların ortaya çıkışı

Transferwise, Revolut, Tide, Monzo, Monese gibi birçok yenilikçi bankanın ortaya çıkmasında ve hatta başka bir ülkede doğup İngiltere’de büyümesinde FCA’in piyasadaki aktif rolü düşünülürse, FCA’in Challenger Banking kavramına olan katkısı da çok değerli. Bu konuyu bir sonraki makalemde sizlerle paylaşacağım.