TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, Merkez Bankası’nın enflasyonu baskılamak için izlediği sıkı para politikasında ısrarcı olduğunu söyleyerek, “Bu kararlı duruş bankacılık sektöründe fiyatlandırmaların da buna göre yapılmasını sağladı.” dedi.
Leblebici, “Enflasyon, bankacılık sektörünün önündeki en büyük engel. Merkez Bankası enflasyonun kırıldığını görene kadar sıkı para politikasını sürdürecek. Biz böyle olacağına inanıyoruz. Fiyatlandırmalarımızı da buna göre yapıyoruz” diye konuştu.
Leblebici, enflasyonla mücadelede Merkez Bankası’nın bankacılık sektörüne rehberlik ettiğini, enflasyonu kalıcı olarak indirene kadar sıkı bir para politikası uygulama vurgusuna göre de sektörün kendini bu duruşa adapte ettiğini ifade etti. Leblebici, “Reel kesim enflasyonun sürekli yukarı gideceğine inandığı için sürekli fiyat artışına gidiyordu. Eğer siz gerçekten sıkı para politikası var derseniz ve fiyat artışı sürekli yukarı doğru gitmeyecek, belirli bir noktadan sonra aşağı inmeye başlayacak diye fiyatlamaya başlarsanız bu da değişiyor. Bunun aynısı bankacılık sektöründe de geçerli. Sektörün, faizler belirli bir noktadan sonra aşağı gelir diye fiyatlama yapmasıyla, uzun bir dönem fiyatlar aşağıya gelmez diye fiyatlama yapmasının arasında büyük fark var. Sektör kendini Merkez Bankası’nın söylemlerine göre sürekli adapte ediyor” dedi.
Merkez Bankası sıkı para politikasında kararlı
Sistemin kendini Merkez Bankası üzerinden fonladığını, para aktarım mekanizmasının da gayet iyi işlediğini dile getiren Leblebici, “Bugün açık piyasa işlemlerinin toplamına baktığımızda, sadece 280 milyar liraya yakın parayı (SWAP’lar hariç) Merkez Bankası’ndan fonlayan bir bankacılık sistemi var. Yeni fiyatlanan her mevduat her kademede yukarıya doğru çıkıyor. Bugün Merkez Bankası fonlamasının üzerinde fiyatlamalar görmeye başladık. Bunun uzun dönemde devam edeceğini düşünüyorum. Çünkü Merkez Bankası ısrarlı bir şekilde fiyat seviyesinin ve enflasyonun kırıldığını görmeden bu para politikasından vazgeçmeyeceğini söylüyor. Bankacılık sektörü fiyatlarını yukarı doğru almaya başladı. Bu, uzun vadede kalıcı bir sıkı para politikasının içinde olduğumuzun göstergesi” ifadelerini kullandı.
Faizlerde düşüş beklemediklerinin altını çizen Leblebici, “Sanayi üretimi canlı, emtia piyasaları da yukarı yönde seyrediyor. Hizmet sektörünün de açılmaya başlamasıyla bir enflasyon baskısı olacaktır. Dolayısıyla kısa dönemde bir faiz indirimi sektörü riske sokabilir. Uzun dönemde bulunduğumuz faizin üzerine çıkmamız gerekebilir” diye konuştu.
TL’ye dönüş trendini görmeye başladık
Piyasanın en çok merak ettiği döviz fiyatlarıyla ilgili de konuşan Leblebici, geçen yıl 8.5’u aşan dolarda benzer yükselişlerin olmasını beklemediklerini söyledi. Leblebici şöyle devam etti: “Maalesef 2020’de 5.5’lardan 8.5’lara kadar ara vermeyen bir kur artışı oldu. Dolayısıyla 8.5 tahminleri bu trendin devam edeceği öngörüsüyle yapılıyor. Bu çok doğru gelmiyor bana. Zaten geçen yıl yaşanan 8.5 seviyesi de normalin üzerinde bir seviyeydi. Döviz aynı zamanda bir tasarruf aracı. Ancak tasarrufu koruyabileceğiniz ortam bugün faiz tarafı. Bugün yüzde 17-18 gibi Merkez Bankası faizine yakın mevduat faizleri söz konusu. Stopaj etkileriyle baktığınızda neredeyse nete yakın bir getiriniz oluyor.”
Vatandaşın da yavaş yavaş dövizini bozdurmaya başladığını vurgulayan Leblebici, “Döviz kuru düşüşe geçeli üç ay oldu. Döviz yükselir mi beklentisi kırılmaya başladı. Tasarruf sahipleri sıkı para politikasının kararlı bir şekilde uygulandığını gördükçe tercihini TL’den yana yapacaktır. Zaten bu trendi de görmeye başladık. Kurumsal firmalarda da benzer bir trend var.” diye konuştu. Bankalara efektif girişlerin de olduğunun altını çizen Leblebici, kurumlar tarafında da döviz bozdurma hamlelerinin başladığı bilgisini verdi. Leblebici, “Kurumların kendilerine has borçlanma yapıları vardı. Dövizle borçlanmalarıyla ilgili kendilerini hedge etme mekanizmaları vardı. Kurun daha stabilize olduğunu gördükçe döviz almaktan vazgeçip bozdurmaya başladılar” dedi.
Krediler geçen yılki kadar büyümez
Kredi maliyetlerinde de önemli bir gevşeme beklemediklerini ifade eden Leblebici, “Bizim tahminimize göre büyürsek zaten 2021’de hiçbir şey yapmasak bile yüzde 4-4.5 büyüme gözüküyor. Kredi büyümesi hızlı bir şekilde devam ederse bu kontrol edemeyeceğimiz bir yere gidebilir. O yüzden Merkez Bankası çok doğru bir iş yapıyor. 2020 ve 2021 yıllarını birleştirip, hız limitinin içine girmeye çalışıyor. Yapılması gereken de bu. Bu da sürdürülebilir büyüme için yapılıyor. Biz buna bakmalıyız. Dengelemeye ihtiyaç var. Bu yıl çok hızlı büyürseniz gelecek yıl küçülmeniz gerekiyor. Dolayısıyla daha yumuşak bir büyümeyi devam ettirmeniz gerekiyor” diye konuştu.
Sistemde verilen kredinin toplanan mevduattan fazla olduğunu belirten Leblebici, sistemde 1,5 milyar liraya yakın mevduat toplandığını, 2,3 milyar liraya yakın da kredi verildiğini söyledi. Leblebici, “Sene başından beri kredide büyüme yok, aksine yüzde 1-2’ye yakın küçülmeler var. Kredide büyüme gelir ama şiddetli bir büyüme olacağını sanmıyorum. Enflasyon seviyelerine yaklaşma ihtimali bana mümkün gelmiyor. 2020’de fazla kredi talebi oldu, bu durum 2021’e daha az kredi talebi olarak döndü. Dolayısıyla kredilerin geçen yılki kadar büyüme ihtimali bence yok.” şeklinde konuştu. Geçen yıla göre reel kesim bilançolarının daha iyi durumda olduğunu vurgulayan Leblebici, “Reel sektör kendini ayarlamış durumda. Sanayi üretimi kuvvetli. Bugün beyaz ve kahverengi eşyada kuvvetli bir sanayi üretimi var. Turizm salgından en fazla etkilenen sektör ama bu sene 2020’nin iki katından fazla iyileşme olacağını da düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Kârımızı dengeledik
2020 zor bir yıl olmasına rağmen TEB olarak çok büyük bir problem yaşamadıklarını, kârı da dengelediklerini dile getiren Leblebici, “Önemli olan bunun sürdürülebilir olması. 2021’de stratejimizi yine ekonomik verilere ve Merkez Bankası’nın öngördüğü şeylere adapte etmeye çalışıyoruz. Bu yıl enflasyon etkisiyle büyüme biraz zorlanacak. Dolayısıyla maliyet yönetmeye, kendimizi optimize etmeye çalışıyoruz. Dijitale biraz daha ağırlık veriyoruz. Verimliliği ayarlamaya çalışıyoruz. Projeksiyonlarımız üç ila beş yıllık. Üç yıllık projeksiyonumuza paralel hareket ediyoruz. Dolayısıyla optimumla kendimizi sağlıklı bir şekilde büyütmeye çalışıyoruz” dedi.
Şube sayısında optimum seviye olarak gördükleri 450-500 şube ölçeğine devam ettiklerini, bir yandan da hızla dijitalleşme yatırımları yaptıklarını ifade eden Leblebici, “Bugün sektör altyapı olarak sürecin tamamını dijital yapabilir ama düzenleyici otoritenin de ona adapte olması lazım. Şimdi düzenleyici otorite ona adapte olmaya başlıyor. Uzaktan erişime, uzaktan müşteri edinmeye izin vermeye başladı. Bunlar geldikçe bu optimum seviyeler biraz daha gelişecek” dedi.