Pointis CEO’su

Aaron Sarac

 

Pointis CEO’su Aaron Sarac, Fintechtime okurları için kaleme aldı “Covid19 Salgınının Fintech ve Ödeme Sistemlerine Etkisi”.

Geçtiğimiz yıl başından itibaren tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgını, hayatın her alanında olduğu kadar finansal sistemlerde de ciddi değişimlere yol açtı. Yaşanan bu değişim sürecinin sonuçlarının temel değişimlere yol açtığı ve kalıcı olduğu da aşikâr.

Neredeyse tüm ülkeler toplumu karantinaya girmeye zorlarken, bireysel kazanç düştüğü gibi, tüketiciler de harcamalarını kestiği için, Fintech sektörü de bu dalgadan sert bir şekilde etkilendi. Ancak olumlu sonuçlar da oldu. Yaşanan kısıtlamalar ve sokağa çıkma yasakları, dijital bankacılık ürünlerini hizmet sağlayıcıların da benimsemesine yol açtı. Salgınla mücadeleyi destekleyici yenilikçi ürünler, olağandan çok daha hızlı bir şekilde pazara sunuldu, tüketiciler de bunları kullanmaya zorlandı. Bu yazıda trendleri ele almaya çalıştım:

  1. Temassız Ödemelerde Limitler ve Kullanım Arttı– Salgın süreci uzadıkça, koronavirüsün market, mağaza ve restoranlar gibi temas yoluyla yayılmasını sınırlandırmak için nakit ödeme caydırıldı. Bugün Birleşik Krallıkta zincir mağazalar, kafe ve restoranların büyük kısmı nakit ödeme kabul etmiyor. Bununla birlikte, kart makinelerinde tuş takımlarını kullanarak virüsün yayılmasının potansiyel riskini kısa sürede tespit ettiler. ATM kullanımları düştü. Buna yanıt, temassız kartlar ve mobil cihazların kullanımını teşvik yöntemleriyle verildi. Birçok ülke temassız ödeme harcama limitlerini yükseltti; Almanya ve İsveç’te ikiye katlandı, Birleşik Krallık’ta 30 sterlinden 45 Sterline yükseltildi ve yakın zamanda 150 Sterline çıkarılması planlanıyor.
  2. Online ve mobil bankacılık daha fazla benimsendi – Birleşik Krallık’ta 300 yıldır faaliyet gösteren geleneksel (High Street) bankalar bile salgın sürecinde, hizmet sunma usullerini değiştirmek zorunda kaldı. Hesap açılışlarını birebir görüşmeler ya da uzun doküman listeleriyle yapan bu bankalar, dijital kontrol mekanizmalarını devreye sokmak, sıkı kontrolleri mobil uygulamalara aktarmak ya da video görüşmelere taşıdılar. Özellikle Lloyds, Barclays, HSBC gibi 1700lü yıllardan bu yana ayakta duran bu bankalar, yüz yüze bankacılık mobile taşımaya itildi. Bu, yeni çözümlerin ve oyuncuların akınına yol açacak ve dijital bankacılık uygulama hizmetlerinde yeniliği teşvik edecektir.
  3. Para Transferi uygulamalarında popülarite arttı – IFAD’ın (International Fund For Agricultural Development) son açıkladığı rakamlara göre, pandemide göçmen işçilerin yaptıkları uluslararası havale hacimlerinde %20 düşüş yaşandı çünkü harcanabilir gelirlerinde ciddi bir azalmaya yaşandı. Western Union, MoneyGram gibi şirketlerin servis sunum noktaları olan postane, market gibi noktaları kapandı. Sonuç olarak geleneksel oyuncular, mobil uygulamaları daha fazla geliştirmek zorunda kaldılar. Öte yandan PayPal, para transferi uygulaması Xoom’a ciddi bir reklam kampanya başlattı, TransferWise yeni anlaşmalarla ülke ağını genişletti. Kısacası, mobil para havalesine geçiş, yeni normalin bir parçası olarak kalıcı hale gelmenin yolunu açtı.

Öte yandan, salgın sırasında ortaya çıkan bazı ihtiyaçlara yönelik niche çözümler piyasaya sürüldü.

  • Starling Bank, bakıma muhtaç kişilerin, kendi adlarına başkasına alışveriş yapmasına izin vermelerini sağlayan Starling Connected kartını geliştirdi.
  • Tide, küçük işletmelerin finansal yardımlara erişimine uygunluğunu denetleyen araç geliştirdi.
  • Railsbank, STK ve yardım kuruluşlarının, mali destek fonlarını doğrudan ihtiyaç sahiplerine dağıtmasını sağlayan LightningAid’i başlattı.
  • TrueLayer, finansal enstrüman ihtiyaçlarının belirlenebilmesini sağlayan profillemeye dair Open Banking servislerini ücretsiz hale getirdi. Hayır kurumlarına yapılacak kredi kartlı bağışlarda, takas ücretlerini almayacağını duyurdu.
  • Digit, tüketicilerin kişisel finans, kamu hizmetleri, vergi, borç ve daha fazlası hakkında yararlı bilgilere erişmesine yardımcı olmak için bir Koronavirüs Yardım Merkezi yayınladı.

Kısacası, salgında ayakta kalmak ve rekabetten geri kalmamak için, finansal hizmet sağlayıcıların otomasyonu artırmak, dokümantasyonda sadeleşme ve süreçleri dijitalleştirmekten başka çıkış yolu gözükmüyor.