Hukuk ve Dijital Dönüşüm Danışmanı
Av. Yunus Emre Berk ile Av. Oğuzhan Kundak
Hukuk ve Dijital Dönüşüm Danışmanları Av. Yunus Emre Berk ile Av. Oğuzhan Kundak, Fintechtime okurları için kaleme aldı “Yine ve Yeniden Yeni Sanal Dünya: Metaverse”.
Herkese merhaba. Sıkı takipçilerimiz hatırlayacaktır, birkaç sayı önce biz de popüler akıma uymuş ve “Yeni Dünya: Metaverse” isimli bir yazı kaleme almıştık. Duyduk ki bu yazı oldukça ilgi görmüş ve merakla okunmuş. Dolayısıyla da hem dergi yönetiminden gelen talep hem de konuya olan ilginin artmasından dolayı, yine bu başlıkta bir yazı yazmaya karar verdik. Ancak bu sefer genel bilgilendirmeye girmeden (merak edenler, Fintechtime Mart-Nisan 2022 sayısından “Yeni Dünya:Metaverse” yazımıza ulaşabilirler), biraz hukuki mevzulara daha derin, ancak sizleri sıkmadan ve yine kendimize has bir üslupla girmek istiyoruz. Hazırsanız başlayalım, sizleri Metaverse denen bu sanal dünyanın, hukuki piksellerinde gezinmeye davet ediyoruz.
Yeni Dünyanın Yeni Hukuk Düzeni: Metaverse Hukuku?
Diyeceksiniz, daha ne kadar zamanda ne oldu da bu işin hukuku oluştu? Aslında 2000’li yıllarda başlayan sanal oyun furyası bu işin nereye gideceğinin sinyallerini vermiş, gelecekten bize göz kırpmıştı. Oyunlarda yaratılan karakterlerin alınıp satılması ve/veya bu karakterlere ait silahların, malzemelerin ya da puanların çalınması, oyun içinde ya da sonrasında yorumlarda yazılı olarak hakaret ya da küfürlerin söz konusu olması, bazı karakterlerin tasarımının bir başka oyunda kopyalanması gibi, birçok hukuk dalını ilgilendiren hukuki ihtilaf doğmuş ve o dönem bu ihtilaflar, hak talebine ya da davaya konu edildiğinde fazla fütüristtik ve hatta ütopik bulunmuştu. Fakat şimdi görüyoruz ki durum artık “Distopik” bir hale geldi. Malumunuz son dönemde çok yaygınlaşan distopik kurgular; genellikle çağdaş toplumun unsurlarını içeren ve bazı modern eğilimlerin sakıncalarına karşı uyarı niteliğindedir ve toplumu bekleyen olumsuz geleceği veya durumu anlatırlar. Her ne kadar ilk öne sürüldüğünde ulaşılması imkansız gözükse de birçok distopik olgunun gerçek olduğunu görebiliyor ve bazen yarattığı distopyalarla ünlü dizi Black Mirror’dan fırlamış sahnelere gerçek hayatımızda şahit olabiliyoruz. Peki ne dersiniz, “Metaverse dünyalarının hukuk distopyası olması mümkün mü?”. Bu soruya yanıtımızı şimdikik yazının sonuna bırakıp Metaverse dünyalarında yolculuğumuza devam edecek olursak; şu an Metaverse dünyalarından özellikle emlak alım-satımında daha sık kullanılan Sandbox’da, arazi ya da bir dükkan satın alabilir ya da bir diğeri olan Decentraland’de güzel bir düğünle evlenebilir ya da iş toplantılarına veya en büyük moda markalarının defilelerine, büyük pop yıldızlarının konserlerine katılabilirsiniz. Tüm bunları yapmak için de ilk önce bir avatar üzerinden profil oluşturmalı ve bu yeni dünyadaki yerinizi almalısınız. Yarattığınız profilin yani yeni dijital kişiliğinizin sisteme üyelik süreci başlı başına bir sözleşme ilişkisi olmakla birlikte, akabinde satın alacağınız; kıyafetler, aksesuarlar, arabalar, evler ve ofisler ise yine birer hukuki satın alma ilişkisi olacaktır. Tüm bu satın almaları yapabilmeniz için de yine cebinizde bu Metaverse dünyasında geçen bir para birimi olmalıdır. Malumunuz burada Türk Lirası hatta Amerikan Doları ya da Euro, yani bildiğimiz klasik para birimleri geçmemektedir. Decentraland’in para birimi Mana, şu an bağlı olduğu ana coin’i olan Etherium’un değer kaybetmesinden dolayı her ne kadar düşüşte olsa da bu sanal dünyada geçerli tek para birimi olduğu için, yakında yine değer kazanacaktır. (Tabii bunun bir yatırım tavsiyesi olmadığını, bizim sadece olaya hukuki bakış açısıyla fütüristtik öngörülerle baktığımızı söyleyelim) Buna ek olarak yakın zamanda Mana çekilebilecek bir ATM’nin de Decentraland’de faaliyete geçtiğini buradan duyuralım.
Bahsettiğimiz tüm bu akış; aslında hayatın olağan ve genel akışıdır. Bu akışın devamı sırasında olası ihtilaflar ve gelişmeler de hukuki meseleleri gündeme getirir. Her geçen gün bu alemlerde yapılan satışlar, açılan mağaza sayısı ve ticari işlem hacim artmakta ve fakat aynı hızda olası ihtilaflar da çoğalmaktadır. Amerikalı hukuk bürosu Falcon, Rappaport & Berkman (“FRB”), geleceği erken görmüş olmalı ki, 2021 yılının ağustos ayında Decentraland’da, sanal bir ofis açan ilk hukuk bürosu olmuştur. FRB birçok gelişen teknoloji alanında fiziki ofisinde hizmet verirken, aynı zamanda Decentraland’daki ofisinden de şirket kuruluşu, vergi, DAO’lar, NFT projeleri, sanal emlak alım-satımı ve kiralama, platform üyelik sözleşmeleri, veri koruma- mahremiyet, finansal hizmetler ve olası her türlü dava ile icra talepleri; başlıkları altında hizmetlerini sunmaktadır. FRB’nin Decrentraland’daki ofisi, fiziki ofis binasının bire bir aynısı olmakla birlikte, bu alanda hizmet talep eden müvekkilleriyle toplantıları ve iş görüşmelerini sanal ofislerinin Decentraland’daki toplantı odasında yapmaktadır. Vekalet ücret ödemeleri de Mana olarak kabul etmekte ve tahsilatları da yine bu para birimi üzerinden gerçekleştirmektedir.
Metaverse dünyalarında oldukça hızlı aksiyon alan sektörlerden biri de moda sektörüdür. Metaverse dünyasında birçok global moda markası şimdiden mağazalarını açmış ve hatta bazı modellerini yalnız burada yer alan mağazalarından satışa sunmuştur. Bu alanda önde gelen şirketlerden biri ise ünlü spor modası markası Nike. Şöyle ki, Nike 2021 yılının sonunda kültür, oyun ve eğlenceyi harmanlayan yeni nesil koleksiyon ürünleri sunmak için RTFKT Studios’u satın aldığını açıkladı. RTFKT, NFT’lere(yine önceki yazımızda NFT’lere detaylı değinmiştik) ve Metaverse teknolojisine odaklanan sanal bir ayakkabı şirketi olarak faaliyet gösteriyor ve kendilerini, türünün tek örneği spor ayakkabılar ve dijital eserler yaratmak için en son teknoloji oyun motorları, NFT, blok zinciri kimlik doğrulaması ve artırılmış gerçekliği üretim uzmanlığıyla birleştiren yaratıcı fikirler üzerine çalışan bir şirket olarak tanımlıyor. Nike’ın bu hamlesiyle Metaverse dünyasından beklentisinin oldukça yüksek olduğunu anlıyoruz. Bu derece yüksek beklentiyle hareket edilen ve yüksek yatırım alan NFT dünyasında özellikle ünlü markaların değerli fiziki ürünlerine dair tasarımların NFT versiyonlarının üzerindeki haklar konusu ciddi hukuki meselelere sebep olmaya başladı bile. Bu konuyu da ilk olarak Metaverse dünyasına yaptığı yatırımla dikkat çeken Nike, ciddi bir hukuki mesele olarak görmüş ve süreci davaya taşımıştır. Spor modası devi Nike, StockX şirketinin bazı ayakkabı modellerinin NFT’sini sanal pazar yerlerinde satışa sunmasından dolayı, hem bu modellerin NFT’leri için de marka/patent tescil başvurusunu genişletmiş hem de StockX şirketini, marka ve patent hakları ihlalinden dolayı dava etmiştir. Dava Nike’ın iddiasını fiziki ürünlerin de sahtesinin satışının engellenmesine yönelik genişletmesinden dolayı çok kapsamlı bir hale gelmiş ve alanında bir ilk olduğundan dolayı henüz bir karar çıkmamıştır. Biz hukukçuların ise davanın Metaverse ve NFT boyutu bakımından sonucunu merakla beklediğimizi söylemek isteriz.
Elektronik Ortamda Duruşmalar ve Metaverse Mahkemeleri:
ABD’ye baktığımızda New York Eyaleti Birleşik Mahkemesi’nin Metaverse’de henüz olmasa da kendi elektronik platformu üzerinden, tüm duruşmalara katılımı mümkün kıldığını biliyoruz. An itibariyle birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de uzaktan iletişim araçlarıyla elektronik ortamda duruşmaya katılmak mümkün. Öyle ki bizler de Türk avukatlar olarak bazı duruşmalara Adalet Bakanlığı’nın Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) platformu ile katıldık ya da karşı taraf avukatının katıldığına şahit olduk.
Metaverse mahkemeleri de düşündüğünüzden çok daha yakın; zira tüm yukarıda saydığımız işlemleri Metaverse dünyasında yapabildiğinize göre; mesela evlenebildiğinize, satın alma yapabildiğinize göre, bu işlemlere dair sorunları neden avatarlarımızla Metaverse dünyasında sanal mahkemeler üzerinden halletmeyesiniz? Ancak tabi burada bahsettiğimiz, Türk hukukuna dair bir meselenin, sanal alemde tasarlanmış temsili bir uzantısında görülmesinden bahsediyoruz. Yani aslında internet üzerinden e-duruşma yapılmasından tek farkı sanal gerçekliğin tüm nimetlerinin kullanılması. Ancak asıl ele alınması gereken tartışmalı husus ise; ya Metaverse dünyaları kendi hukukunu yaratır, yalnızca bunlara göre hukuki işleme izni verir ve mahkemelerin yargı yetkisi ile görev alanlarını da bu hukuka göre belirlerse? Bu da mı çok uzak ihtimal ve distopik geldi sizlere? Gelmesin; zira size iki örnek vererek bunun aslında hayatımızda çoktan var olduğunu göstereceğiz. Birincisi hepimizin kullandığı kredi kartları dünyasına dair kullanım ve itiraz kuralları. Bu kuralların yazarı iki büyük şirket; Visa ve Mastercard. Bu kalın ve komplike kurallar kitabı (tam ve güncel metnini bulmak oldukça zordur), dünya üzerinde nerede olursanız olun, kart harcamalarınıza yönelik kullanım kurallarını ve olası ihtilafların nasıl çözümleneceğini düzenler. Tüm bankalar ve ülke mahkemeleri istesin ya da istemesin bunlara uymak zorundadır. Biz şahsen Türk mahkemelerinin önce bu kuralları bir iç hukuk kuralı gibi uyguladığına, sonrasında yasa koyucunun bu kurallara uyumlu mevzuat çalışmaları yaptığına şahit olduk. Kuralların devletler dışında yazıldığı ikinci ise; internet alan adlarıdır. Alan adlarını da tüm dünyada tek bir kurum yönetir ve bölgesel bazda teminini başka alt şirketlere yetkilendirir. Ancak kaynak tektir ve tahsis edilme kuralları tek bir yerden çıkar. Bu kâr amacı gütmeyen ancak özel kuruluşun adı da ICANN yani uzun ismiyle “Internet Corporation for Assigned Names and Numbers”, Türkçe ismiyle ‘İnternet Tahsisli Sayılar ve İsimler Kurumu’dur. Bu bahsettiğimiz iki alemde, aslında devletler üstü ve kurumların kendi oluşturduğu kurallar geçerlidir. Sakın yanlış anlaşılmasın, bu kurumları ve söz konusu kuralları eleştirmiyoruz, hatta aksine birçok açıdan özerk bir yapının da gerekliliğini savunuyoruz; ancak bu örnekleri vermek istememizin sebebi, yarın öbür gün Metaverse dünyasında da güçlü birkaç şirketin yazdığı kurallar geçerli olabilecek ve söz konusu ihtilaflar da bu kurallara göre çözümlenebilecektir. Belki yakın gelecekte bu dünyalar vatandaşlık da vermeye başlayacak, yalnız vatandaşlarının kullanabileceği haklar tanımlayabilecek, bazı bölümlere girişlere vize ile izin verebilecektir. Yine fazla mı distopik kaçtık? Belki evet, belki hayır ancak burada biraz da fikir jimnastiği yaparak, kendimizi kaçışı olmayan bu alemlere hazırlamak tek amacımız. Yani beyinleri gıdıklayıp, bilinçli farkındalık yaratmak. Bu kapsamda unutmamak gerekir ki; dünyanın sanal veya gerçek olması önem arz etmez ya da neyin gerçek veya bize gerçek gibi gösterildiğini bilmiyor da olabiliriz; asıl önemli olan bizim kendi gerçeğimizdir ve hukukun da asıl amacı, nerede olursanız olun, gerçeğin hakkaniyetle bir şekilde ortaya konulmasına hizmet etmektir. Hal böyleyken yazımızı bitirirken Mart Nisan sayısındaki yazımızda da belirttiğimiz gibi teknolojinin son hediyesi olan Metaverse ile sınırların kaybolduğu merkeziyetten yoksun ancak daha adil ve din, dil, ırk ve etnik köken gibi kavramlardan kaynaklı ayrımların olmadığı yeni bir barışçıl dünya yaratılacaksa bunun güvencesi adil ve hakkaniyetli bir hukuk düzeninden geçmektedir.
Hukuk ve Dijital Dönüşüm Danışmanları Av. Yunus Emre Berk ile Av. Oğuzhan Kundak tarafından kaleme alınan ve Fintechtime Mart-Nisan 2022 sayısında yayımlanan “Yeni Dünya:Metaverse” başlıklı makaleye aşağıdan ulaşabilirsiniz.