Hukuk ve Dijital Dönüşüm Danışmanları Av. Yunus Emre Berk ile Av. Oğuzhan Kundak, Fintechtime okurları için kaleme aldı, “Dijital Miras”.
Bugünden emin olduğumuz bir gerçek var ki; artık tüm dünyadaki merkez bankası yönetimleri kendilerinden sonraki yönetimlere bırakacakları mirasa karar vermişler bile. O miras ne mi dersiniz? Her şeyin artık çok daha kolay ve hızlı olmasının arandığı, tüm işlemlerin dijitalde yapılabildiği ya da yapılmasının beklenildiği bir dünyada tabi ki “Dijital miras”.
İnsanları diğer canlılardan ayıran en büyük özelliklerinden biri, iletişim kurma yetisi. Her ne kadar hayvanlar, hatta bitkiler bile birbirleriyle iletişim kurmak için çeşitli yöntemler geliştirmişlerse de hiçbiri insanlar gibi bir sonraki nesle bu kadar çeşitli alanda miras bırakabilecek bir iletişim diline sahip değiller. Dilerseniz konuyu bir örnekle açıklayalım, “Altamira” mağarasını eminiz duymuşsunuzdur. İspanya’nın kuzeyinde kalan bu mağaranın ünü ise tarih öncesinden kalma duvar resimlerinden geliyor. Özellikle girişe yakın tavanda yer alan canlı renkli büyük hayvan figürleri uzmanlar tarafından M.Ö. 35.000 ila M.Ö. 11.000 yıl önceye tarihlendirilmiş durumda. Buna ek olarak Şubat 2019’da ise mağaranın derinlerinde 20.000 yıl öncesinden kalma çocuklara ait el izleri bulundu. Tarihten önceye dayanan tüm bu izlerin bir av seremonisine veya dini bir seremoniye ait olduğu ve nesiller sonra da bu seremoninin hatırlanması için o dönemde yaşayan atalarımızdan onların torunlarına ve nihayetinde de bize miras kaldığı düşünülüyor. Bu mirasın arkasında aslında insanoğlunun gelecek nesillerle iletişim kurma, kültürel bir mesaj bırakabilme gayreti olduğunu görüyoruz. Bahsettiğimiz mağara devrinden kalma bu iletişim yöntemiyle, yine en ilkel iletişim araçlarından biri olan telgrafın icadı arasında binlerce yıl varken, diğer taraftan internet ile telgrafın icadı arasında neredeyse 200 yıl kadar süre olduğunu söyleyerek, teknolojinin ne kadar hızlı geliştiğini düşünmek bile başımızı döndürmeye yetiyor. Adeta roket hızıyla gelişen teknoloji sayesinde bizden sonraki nesillere bıraktığımız miras da duvara ya da kağıda yazılı olmaktan çoktan çıkıp dijitalleşti bile. NFT’lerin, kripto paraların olduğu dünyada aksini düşünmenin imkansız olduğunu kabul edelim. Artık dijital mirasın konuşulduğu, dijitalleşmenin her alanda kendini hissettirdiği şu dönemde bankacılık sektöründe de yeni bir dijitalleşme sayfası da çoktan açıldı. Değişen yaşam tarzı müşteri beklentilerini, dönüşen beklentiler ise hem bankacılık ve finansal hizmetleri hem de banka ve finansal kurum tanımlarını kökten değiştirdi. Zira artık dijital bankacılık değil, dijital bankalar; finansal hizmetler değil, finansal teknolojiler konuşuluyor.
Dijitale Yolculuk
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (Merkez Bankası) henüz dijital Türk Lirası üzerine herhangi bir çalışma açıklamasa da bildiğiniz gibi elektronik para kuruluşları üzerine bir hayli yoğun mesai yürütüyor. Bu mesainin meyveleri ise 21 Ağustos 2022 tarihli Resmi Gazete’de alındı. Merkez Bankası 21 Ağustos 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararlarla 13 şirkete elektronik para kuruluşu ve 3 şirkete de ödeme kuruluşu olarak faaliyet izni verdi. Böylece ülkemizde elektronik para kuruluşu sayısı 30’a yükselmiş oldu. Merkez Bankası’nın verdiği yetkilendirme kararlarının yankıları Fintech sektöründe sürerken bir diğer haber de eylül ayında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK)’dan geldi. Bilindiği üzere 2021 yılının sonunda BDDK tarafından hazırlanan “Dijital Bankaların Faaliyet Esasları ile Servis Modeli Bankacılığı Hakkında Yönetmelik” 2022 yılı başında yürürlüğe girmek üzere Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. Yönetmelik sonrası özellikle Servis Modeli Bankacılığı konusunda ülkemizde hızla çok yol alındığını sektördeki örnekleri gördükçe rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Ancak aynı Yönetmelik kapsamında düzenlenen “Dijital Bankacılık” konusunda gelişmeler, nispeten daha yavaş gerçekleşiyor. Konuyla ilgili son gelişme ise 29 Eylül 2022’de yaşandı.
29 Eylül 2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan BDDK kararına göre, Lydians Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri A.Ş., Fatih Tosmur, Hüseyin Cem Başçı, Elif Tosmur ve Eysa Tosmur tarafından Türkiye’de FUPS Bank A.Ş. unvanlı bir dijital mevduat bankası kurulmasına izin verildi. Fintench alanında tüm bu arka arkaya yaşanan gelişmeler finansal işlemlerde dijitalin ağırlığının günden güne daha da artacağının habercisi. Önce paranın, elektronik paraya dönüşümünü; sonra cüzdanın dijital cüzdana dönüşmesini gördükten sonra nihayet sıra bankaların dijitalleşmesine geldi. Her ne kadar bankacılık sektörümüz bankacılık işlemlerinin elektronik ortamda yapılması konusunda oldukça yol kat etmiş, hatta dünyadaki rakiplerine zaman zaman dijitalleşme konusunda öncülük yapmış olsa da bankacılıktan ziyade bankanın külli olarak dijitale dönmesi bunun çok daha ötesinde bir olgu. Açık bankacılık kanallarının yaygınlaşması halinde dijital bankacılığının son tüketici nezdinde çok daha kolay kabul görmesi ve hızla popüler hale gelmesi kaçınılmaz olacak gibi gözüküyor. Zira, tek kanaldan ve pek muhtemel masrafsız olarak çoğu bankacılık işleminin dijital bankalarda hızla yapılabilmesi, dijital bankacılığının özellikle genç nüfusa sahip ülkemizde en büyük artısı olacaktır. Henüz kuruluş izni alan dijital bankalar faaliyetlerine başlamamış olsa da onların faaliyete başlamasıyla beraber finansal teknoloji ekosisteminde rekabetin daha da artacağını, artan rekabetin hem sektörü daha da ileriye taşıyacağını hem de tüketiciler için faydalı olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Doğumundan emekleme dönemine kadar yakından takip ettiğimiz ülkemizdeki Fintech ekosistemi artık ayaklandı hatta emin adımlarla yürüyor. Koşmaya başlamasına ise çok az kaldı…
Merkez Bankalarının Dijitale Yaklaşımı ve Dijital Euro Projesi
Bazı ülkelerin bankacılık otoritelerini de bu dijitalleşme treninde yerlerini aldılar. Bilindiği gibi pandemi döneminde müşterilerin olabildiğince temastan kaçınmasından dolayı temassız işlemlerin giderek popülerleşmesinin bir sonucu olarak zaten hali hazırda düşüş trendinde olan fiziki para kullanımı giderek azaldı. Buna ek olarak son dönemi ayrık tutarsak blok zincir ve kripto paraların yükseliş trendi ise merkez bankalarını dijitalleşmeye itti. Bu dijitalleşme trendinde ilk adımı ise Çin Merkez Bankası, dijital Renmibi ile attı. Çin Merkez Bankası’ndan sonra ise İngiltere Merkez Bankası da olası bir “Britcoin” ile ilgili araştırmalar yürütmesi için bir çalışma grubu oluşturduğunu duyurdu. Amerikan Merkez Bankası ve Japonya Merkez Bankasının da dijital para birimleri üzerine çalışmalar yürüttüğünü biliyoruz. Avrupa Merkez Bankası ise 2021 yılında “Dijital Euro” projesi üzerine çalışmaya başladığını duyurdu. Avrupa Merkez Bankası’nın bu hamlesi biraz geç gelse de bankanın bu hamle sayesinde özellikle Euro bölgesindeki vatandaşların farklı kaynaklara yönelmesinin önüne geçmek istediği, bankanın ayrıca Bitcoin, Ethereum ve Facebook’un “Diem Projesi” gibi özel girişimlerin gerisinde kalmak istememesi sonucu bu alandaki hızlandırdığını söylemek yanlış olmayacaktır. Geçtiğimiz ay ise ajanslara Dijital Euro projesiyle ilgili yeni bir haber düştü. Haber, Avrupa Merkez Bankası ABD’li e-ticaret ve teknoloji devi Amazon’u Dijital Euro prototipinin geliştirilmesini esas alan projede yer alacak kuruluşlar arasında dahil ettiğini açıkladığını tüm dünyaya duyuruyordu. Yapılan açıklamaya göre Avrupa Merkez Bankası tarafından Amazon’a e-ticaret ödeme sistemini tasarlama görevi verildi. Bugüne kadar Avrupa Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamalar ışığında; Amazon haricinde projede yer alan diğer önemli kuruluşlardan İspanya’dan CaixaBank’ın, uygulama için çevrimiçi P2P “Peer to Peer” (Eşler Arası) ödemeyi tasarlayacağını, Fransız küresel ödeme hizmeti Worldline’nın, çevrimdışı ödeme sistemini geliştireceğini biliyoruz. Avrupa Merkez Bankası’nın Dijital Euro’sunun fiziki Euro’nun yerine geçecek ayrı bir para birimi olarak değil, fiziki Euro’nun tamamlayıcısı olarak tasarlandığı düşünüldüğünde özellikle gençler arasında elektronik işlemlerde çokça rağbet göreceğini söyleyebiliriz. Her ne kadar projenin detayları henüz çok belli olmasa da Dijital Euro’nun bankalarda değil de doğrudan Avrupa Merkez Bankası’nda saklanması durumunda ise artık kişi ve kurumların doğrudan merkez bankası nezdinde hesap sahibi olmasının önü açılmış olacak. Geçtiğimiz dönemde popüler olan bir dizide merkez bankası soygununa dair senaryoyu keyif ve heyecanla izlemiş olsak da senaryonun gerçek olamayacak kadar kusursuz olduğunu varsayarak kişisel nakdi varlık sayılabilecek Dijital Euro’nun saklanmasında merkez bankalarının özel bankalara göre daha güvenilir olduğunu kabul edip, bu durumu Dijital Euro’nun artısı olarak görüp biz konumuza devam edelim Dijital Euro’nun Avrupa Merkez Bankası’nda saklanmasının avantajları olduğu gibi dezavantajları olduğunu ve bazı çevrelerce konuya bazı haklı gerekçelerle mesafeli yaklaşıldığını belirtelim.
Ekonomistler insanların özel bankalardaki varlıklarını Dijital Euro’ya çevirerek merkez bankasına taşımasının özel bankaları zora sokabileceğini ve bireysel Dijital Euro ediniminde sınır olmasının bunun önüne geçmekte faydalı olabileceğini söylüyorlar. Buna ek olarak “Dijital Euro” projesindeki bir diğer endişe bulutu ise daha çok mahremiyet üzerine toplanıyor. Şöyle ki her ne kadar proje detayları çok net bir şekilde henüz belli olmamış olsa da Dijital Euro’nun merkez bankasında tutulacak olması kişilerin Dijital Euro üzerindeki tüm tasarruflarını devletlerin izleyebileceği anlamına gelebilir. Bu durum da özellikle merkeziyetsiz kripto paraların popülaritesinin yükseldiği şu dönemde projenin önemli bir dezavantajı gibi gözüküyor. Bu noktada tüm endişelerin haklı noktaları olduğu bir gerçek. Ancak 2023 yılında “Dijital Euro” projesinin ilk somut çıktıları ve yol haritasının karşımıza çıkacağı düşünüldüğünde projenin artı ve eksilerini değerlendirmek adına önümüzde çokça zaman olduğunu söyleyebiliriz. Projenin tüm artı veya eksileri bir yana bırakırsak, yaptıkları iş gereği zaman zaman yeniliklere muhafazakar bir bakış açısıyla bakabilen merkez bankalarının dijitalleşmeye karşı yaklaşımları umut ve heyecan verici. Buna ek olarak bugünden emin olduğumuz bir gerçek var ki; artık tüm dünyadaki merkez bankası yönetimleri kendilerinden sonraki yönetimlere bırakacakları mirasa karar vermişler bile. O miras ne mi dersiniz? Her şeyin artık çok daha kolay ve hızlı olmasının arandığı, tüm işlemlerin dijitalde yapılabildiği ya da yapılmasının beklenildiği bir dünyada tabi ki “Dijital miras”. Ancak tüm bu dijitalleşme serüvenini bir “İnsan” olarak yaşadığımızı ve insanlığın en büyük mirasının ise yine insanca yaşamak ve buna bağlı değerler olduğunu unutmayalım. Eski bir Kızılderili atasözünde söylendiği gibi; ”Biz bu dünyayı Atalarımızdan değil, çocuklarımızdan miras aldık.”