Hukuk ve Dijital Dönüşüm Danışmanları Av. Yunus Emre Berk ile Av. Oğuzhan Kundak, Fintechtime Nisan sayısı için yazdı, ” Dijital Yolculuk”.
“Değerli okuyucularımız, ülke olarak hepimizin malumu bir felaketin derin etkilerini halen daha yoğun olarak hissederken bu yazıyı kaleme almaya çalıştık. İlki 7,7 ikincisi 7,6 büyüklüğündeki iki büyük deprem; Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay’da ve de kalplerimizde büyük yıkıma yol açtı. Türkiye iki büyük deprem felaketinin yaralarını sarmaya çalışıyor. Bugüne kadar geleceğe umutla bakma alışkanlığımızı hiç bırakmadık, bugün de aynı umudu korumakla beraber öncelikle ülkemizde sonra tüm dünyada geçmişten ders çıkarmayan, insan hatalarının sebep olduğu acıların son bulmasını diliyoruz.
Açıkçası bu sayı için yazmak da oldukça zor oldu bizler için aslında, ancak bu günler ülkemiz için daha çok çalışma ve daha çok üretme zamanı. Bunu düstur edinerek, zor da olsa harekete geçtik ve Servis Modeli Bankacılığı’na özel bir pencere açıp, fintech alanındaki 2 önemli konuyu da sizler için derledik.”
Servis Modeli Bankacılığı (Banking as a Service- “BaaS“)
Servis modeli bankacılığının sunduğu imkanlardan bahsetmeden önce servis modeli bankacılığın ne olduğunu kısaca açıklamak gerekirse; servis modeli bankacılığını, “bankaların sunduğu bazı hizmetlerin bankalar harici arayüz sağlayan firmaların internet siteleri üzerinden müşterilere sunulması” olarak tanımlayabiliriz. Ancak bu tanımlamanın yeterince açık olmadığını kabul ediyoruz. Dilerseniz bir örnekle açıklayalım; yeni bir cep telefonu almak istiyor ve tam da aradığınız telefonu uygun fiyata bir elektronik ticaret platformunda buluyorsunuz. Ancak günden güne artan fiyatlar da hepimizin malumu, kredi kartınızda yeterli limit yok. Tam vazgeçmek üzereyken birden fark ediyorsunuz ki almak istediğiniz telefonu, platformun anlaşmalı olduğu bankalardan hızlı kredi kullanarak satın alma imkânınız varmış. Güzel ve cazip vadeli kredi seçeneği aklınıza yatıyor ve satın alma adımında bu seçeneğe tıkladığınızda telefonu satın alırken ilgili elektronik ticaret platformundan ayrılmadan hızlıca kredi kullanıp ödeme işlemlerini tamamlıyorsunuz ve hayalinizde telefonun satın alma işleminin tamamlandığına dair elektronik posta gelen kutunuza düşüyor. İşte tam da burada servis modeli bankacılığından faydalandınız haberiniz yok.
Aslında hayallerinizdeki telefona ulaşırken bu modelden fayda sağlayan sadece siz değilsiniz, telefonu satan elektronik ticaret platformu ve hatta banka bile karlı çıktı bu işten. Gelin hikâyenin arkasına bir bakalım. Bilindiği üzere özellikle elektronik ticarette bir müşteri internet sitesine girdiğinde aynı zamanda elektronik ticaret platformunun etki alanına girmiş kabul edilir. Bu noktadan sonra müşterinin içeride aradığını ne kadar kolay bulduğu kadar ne kadar hızla ve kolay satın alabildiği de önemlidir. Bu hususun önemini elektronik ticaret devi Amazon’un kullanıcı deneyimini kolaylaştırmak ve arttırmak için yaptığı çalışmalar ve harcamalardan da anlayabiliriz. Ancak konuyu dağıtmamak adına biz servis modeli bankacılığına geri dönelim. Bu model, örneğimizde olduğu gibi elektronik ticaret platformunun yani ara yüz sağlayıcının banka ile yani servis modeli bankacılık hizmeti sağlayıcı ile yaptığı anlaşma çerçevesinde bankacılık hizmetlerinden kredi hizmetlerini platformuna entegre etmesiyle başlıyor. Tabi bu entegrasyon süreci hukuki açıdan asıl olarak 1 Ocak 2021 tarihinde yürürlüğe giren Dijital Bankaların Faaliyet Esasları ile Servis Modeli Bankacılığı Hakkında Yönetmelik (“Yönetmelik”) ile düzenlenmektedir. Yönetmelik içerisinde yapılan atıflar incelediğinde aşağıdaki düzenlemelerin de dolaylı yoldan BaaS iş modelini etkileyen düzenlemeler olduğunu söyleyebiliriz; 5/3/2020 tarihli ve 31069 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bankaların Bilgi Sistemleri ve Elektronik Bankacılık Hizmetleri Hakkında Yönetmelik (“Bilgi Sistemleri Yönetmeliği), 5/11/2011 tarihli ve 28106 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bankaların Destek Hizmeti Almalarına İlişkin Yönetmelik (“Destek Hizmetleri Yönetmeliği”) 4/6/2021 tarihli ve 31501 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sır Niteliğindeki Bilgilerin Paylaşılması Hakkında Yönetmelik (“Sır Yönetmeliği”) 1/4/2021 tarihli ve 31441 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bankalarca Kullanılacak Uzaktan Kimlik Tespiti Yöntemlerine ve Elektronik Ortamda Sözleşme İlişkisinin Kurulmasına İlişkin Yönetmelik. Tüm bu ilgili mevzuat çerçevesinde bankalarca kurgulanan hizmetlerle, ilgili elektronik ticaret platformu, müşterilerin platformdan ayrılmadan hızlıca kredi kullanıp ürün satın almalarını sağlayabiliyor. Yani bu hizmet sayesinde normalde başka bir yere kaptırabileceği müşteriyi kazanıyor. Müşteri, normal şartlarda kullanamayacağı kadar düşük oranda masrafsız ya da nispeten az masraflı kredi kullanarak hayalindeki ürüne sahip olabiliyor. Banka da elektronik ticaret platformu sayesinde yeni bir müşteri kazanıyor. Gördüğünüz gibi burada aslında üçlü bir; kazan-kazan-kazan(win-win-win) durumu söz konusu. Tabii verdiğimiz örnek servis modeli bankacılığın en öz ve basit hali. Servis modeli bankacılığı yukarıda tanımladığımız gibi ihtiyaç olması ve ihtiyaca göre gerekli altyapı sağlanması halinde tüm bankacılık hizmetlerinde kullanılabilir. Bu durumun finans sektörünün kapsayıcılığını arttıracağı şüphesiz. Bu bağlamda bu modelde ciddi bir potansiyel olduğunu söyleyebiliriz. Diğer yandan bu potansiyelin diğer sektörlere de doğrudan olumlu katkı sağladığını ekleyelim. Daha açık ifade etmek gerekirse, gelişen teknoloji sayesinde alışveriş tercihlerinin giderek dijitale ve elektronik ticarete kaymasıyla beraber bankacılığın da elektronik ticarete entegre olması gerekiyor ki bu model tam da burada işlev görüyor. Servis modeli bankacılığının bu işlevi sayesinde elektronik ticaretin gelecekte daha da hızlı gelişerek büyüyeceğini söyleyebiliriz. Böylece elektronik ticaret platformları ürünlerini çok daha geniş çevrelere ulaştırabilecek. Diğer yandan bilindiği gibi bankalar bugüne kadar şube, çağrı merkezi, mobil şube vb. kanallar ile müşterilere ulaşıyordu. Artık servis modeli bankacılığı ile bankalar da yeni kanallar üzerinden müşteriye ulaşabilir konuma geldi. Hal böyle olunca servis modeli bankacılığının yayılmasıyla da beraber artık bankaların adeta her yerde olabileceğini ya da en azından bankaların tüketicilere birçok kanaldan ulaşma imkânı olabileceğini söyleyebiliriz. Yani hikâye yine herkes için kazan-kazan (win-win) haliyle devam edecek.
Mobil şubeler, uzaktan müşteri edinimi imkanları, dijital bankalar, elektronik para derken finans sektörünün dijitalleşme trendine ülkemizde en hızlı uyum sağlayan sektörlerin başında geldiğini rahatlıkla söylemek mümkün. Elektronik ticaretin büyüme hızını da değerlendirdiğimizde bankacılık ve elektronik ticaretin bir araya gelmesinin her iki sektörü de oldukça ivmelendireceği bir gerçek. Bu bağlamda servis modeli bankacılığının harika bir karma inovasyon örneği olduğunu belirtelim. Ancak bu kadar hızlı koşmamıza rağmen halen daha yolun başında sayılırız. Dijitale olan yolculukta bu iki sektörün birbirleriyle teması arttıkça gelecek yakın yıllarda bizleri şaşırtacak, düzenleyici otoriteleri yeni düzenleme yapmaya itecek çok daha fazla geliştirmeler göreceğiz.
Regülasyon Fintech’i Yakaladı
Son yirmi yıla kadar hukukun, kısıtlı sayıda olan yeni teknolojilerin çok gerisinde kalmadığını ve genellikle beraber ilerlediğini söyleyebilirdik. Ancak giderek dijitalleşen dünyamızda yeni teknolojilerin gelişim hızı arttıkça hukuk, yeni teknolojileri hep bir adım arkadan takip etmeye başladı ve bunun doğal bir sonucu olarak artık ana kaidemiz de, önce teknoloji sonrasında onu takip eden regülasyonlar oldu. Buna kişisel verilerin korunmasından, blockchain teknolojisine, kripto paralara ve hatta son günlerde çok popüler olan yapay zekâ teknolojilerine kadar birçok örnek verebiliriz. Ancak her kaidenin bir istisnası olması unutmamamız gereken bir gerçek. Bu konuda ana kural her ne kadar halen geçerli olsa da, ülkemizde ve Avrupa’da fintech sektörü bu kaidenin istisnasını oluşturuyor. Gerçekten de giderek dijitalleşen dünyaya en hızlı uyum sağlayan sektörlerin başında malumunuz fintech sektörü geliyor. Özellikle Avrupa Birliği’nde PSD-2 (Payment Services Directive-2) ve Dijital Euro Projesi bu durumun en güzel örneklerinden. PSD-2 ile bankacılık ve fintech sektörü gayet başarılı bir regülasyonla yoluna devam ederken Dijital Euro Projesi ile ilgili yeni bir güncelleme geldi. Avrupa cephesinden gelen güncellemeye göre Digital Euro Projesi’nin 2023 yılı içerisinde somut bir hale bürünmesi bekleniyor. Bizler de Kasım-Aralık 2022 sayısındaki projeyi artısı ve eksisiyle değerlendirmiştik.
Konuyla ilgili yeni gelişmeleri de merakla bekliyoruz.
Kartlı Harcamalarda İnternetin Ağırlığı Artıyor
Bankalar Arası Kart Merkezi (BKM), Şubat ayında 2022 “Kartlı Ödeme Verilerini” yayınladı. BKM’den yayınlanan rapora göre Kartlı ödemeler yüzde 117 büyüyerek yıllık 3,7 trilyon TL’ye ulaştı. Temassız ödeme tutarı ise geçen yılın 3 katını geçti. Ancak raporu incelediğimizde asıl kayda değer yükselişin internet üzerinden yapılan harcamalarda gerçekleştiğini görüyoruz. BKM tarafından açıklanan verilere göre internetten kartlı ödemeler 2022 yılında yüzde 126 artarak 1 trilyon 28 milyar TL’ye yükseldi. Yüksek enflasyon döneminde TL bazında rakamların artması tek başına anlam ifade etmese de yüzdelik oranlara baktığımızda banka kartı, ön ödemeli kart ve kredi kartıyla internetten yapılan harcamaların diğer yıllara göre yüzdelik bağlamda oransal olarak da arttığını görüyoruz. Şöyle ki BKM’den yayınlanan rapora göre internetten yapılan kartlı ödemelerin toplam kartlı ödemeler içindeki payı ise yüzde 26’ya ulaşmış durumda. Diğer bir ifadeyle, rapora göre 2022 yılında her 4 TL’lik kartlı ödemenin 1 TL’si internetten yapıldı.
BKM tarafından yayınlanan rapor da bizlere gösteriyor ki dijitalleşen dünyada gün geçtikçe bizler de klasik alışkanlıklarımızı yavaş yavaş kenara bırakıyor ve internete alışıyoruz. İnternete alıştıkça daha fazla dijitalleşiyoruz ve daha fazla dijitalleştikçe bir taraftan da finansal risklere daha açık hale geliyoruz. Bu nedenle, baş döndüren bu dijitalleşme zaman zaman korkutucu boyutlara gelecek gibi duruyor. Ancak hayatımızı kolaylaştıran, bizi yönlendiren değil bizim yönlendirdiğimiz bir akış açısı içerisinde oldukça, dijitalleşmenin bir zararı yoktur. Eğer bir şeyden istediğimiz zaman vazgeçebiliyorsak, biz onun sahibi, vazgeçemiyor ve onsuz eksik hissediyorsak, o bizim sahibimiz demektir. Aslında özgürlük de bu demek; hiçbir şeyin bağımlısı olmadan, sadece ihtiyacımız kadar faydalanmak. Bu sebepten yaşadığı “an”’ın farkında, aldığı her nefese şükreden ve tüm milletçe huzurlu olduğumuz güzel günler dileriz.