Magnus İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı İskender Ada
Magnus İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı İskender Ada, Fintechtime Mayıs sayısı için yazdı “Kişiselleştirilmiş Yatırım Teknolojilerinde Hareketli Günler Yaşanıyor”.
“Müşteriler söylediklerinizi unutabilir, ancak onları nasıl hissettirdiğinizi asla unutmazlar.”
Maya Angelou
Sanıyorum ki kariyerimin son 10 yılında öğrendiğim en önemli şey bu oldu. Her sohbetin, her sununum, her bilgi aktarımının sonunda aslolanın karşı tarafa hissettirdiklerimiz olduğunu gördüm. Geçtiğimiz sene, ülkemizin önemli tiyatro sanatçılarından Gökhan İçöz ile yaklaşık bir aylık yakın çalışmamızın sonunda da bu noktaya gelmiştik. Sunum becerileri ve tekniklerini konuşurken her seferinde beni bilinç seviyesine ve duyguların o güçlü dünyasına çekti. O günden sonra verileri ve bilgileri karşı tarafa duyguyla birlikte aktardığımda bir bütün olacağını çok güzel örneklerle deneyimledim.
Empati duygusuyla yaklaştığım her deneyimde, doğal olarak karşı taraftan beklentim de o deneyimin bende güzel hisler uyandırması oluyor. Bunu ikili ilişkilerin dışında tanımlamam gerekirse, aldığım hizmetlerde de bunu bekliyorum. Kullandığım bir mobil uygulamada bana sunulan deneyimin bendeki duygusunu çok önemsiyorum. Kullandığı renklerden tutun, verileri görselleştirme yaklaşımı, belki arada kullandığı bir melodi. İyi yapıldığında bunların hepsi bende harika duygular uyandırıyor.
Elbette ki hayatımı kolaylaştıran bu uygulamaların bana kişiselleştirilmiş çözümler ve öneriler getirmesi bu duyguyu güçlendiriyor. Bu yaklaşımı finansal birikimleri, tasarrufları yatırıma dönüştürme noktasında deneyimleyebilmeyi çok önemsiyorum. Bu bakış açısının tüm jenerasyonlarda benzer şekilde oluştuğunu görmek de güzel. Geçtiğimiz sene bu zamanlar yaklaşık 2.5 Milyon seviyesinde olan hisse senedi yatırımcı sayısı, bugünlerde 4.6 Milyon seviyesine ulaştı. Bu artışta önemli pay gençlerin elbette fakat yakın zamanda EYT’li grubun da yatırım dünyasına hızlı bir giriş yapacağını görüyor olacağız. Bu sayılar daha da artacak. Herkesin beklentisi ise hızlı, basit, eğlenceli ve kişiselleştirilmiş bir deneyim.
Bu deneyimi sağlamak için elimizde tüm imkanlar var. Öncelikle konuyu akademik seviyede ele almak çok önemli. Davranışsal finans ilkeleri, sosyolojik ve psikolojik çıktılar, büyük veri analizi, üretken yapay zekâ çalışmaları gibi başlıklar bu kişiselleştirilmiş deneyimlerin tasarlanmasında çok önemli. Literatürdeki yenilikleri takip etmek, ona uyum sağlamak elbette önemli ama deneyimi tasarlayan ekip direkt akademisyenlerden oluşuyorsa ve üstüne bir de bu çıktıları uluslararası seviyede üretiyorsa o zaman eliniz çok daha güçlü oluyor.
Ülkemize baktığımızda finansal okuryazarlığın maalesef istenilen seviyede olmadığını görüyoruz. Yönetim kurulu üyesi olarak gönülden hizmet verdiğim FODER’de bu seviyeyi artırmak için sürekli çalışıyor, her kesime eğitimler veriyor, her fırsatta yapılması gerekenleri vurguluyoruz. Bu çalışmalar elbette kıymetli ama finansal sistem içinde özellikle bu ekosisteme yeni giren yatırımcı grubuna ulaşmak için finans kurumlarının bu alanı sahiplenmesi daha önemli hale geldi.
İşte burada teknoloji, dijitalleşme kültürü, niyet ve gayret devreye giriyor. Son dönemde görüştüğüm birçok bankanın, aracı kurumun, portföy yönetim şirketinin yöneticisiyle benzer sohbetleri yapıyoruz. Yatırımcılara kişiselleştirilmiş bir yatırım dünyası oluşturmak önemli gündem maddelerinden biri. Finans dünyasının bu kemikleşmiş aktörlerinin yanına artık ödeme kuruluşları ve elektronik para kuruluşları da dahil oldu. Herkes hizmet verdiği kitleye kişiselleştirilmiş bir yatırım deneyimi sunmak için çalışıyor.
Bunun önemli anahtarlarından biri ise yapay zekâ ve büyük verinin gücünü kullanmak. Bu güce ulaşmanın yolu ise fintech iş birliklerinden geçiyor. Dinamik ve esnek yapıları, küçük ama etkili takımlardan oluşmaları, teknolojiye adaptasyonları itibariyle fintech startupları son dönemde oldukça hareketli günler geçiriyorlar.
Daha önce bu köşede duyurduğum üzere ben de sene başından itibaren, tam da bu yaklaşımı ortaya koyan, kişiselleştirilmiş finansal deneyimler üreten, bunu sadece yatırım fonlarında değil kripto paralar dahil tüm varlık sınıflarında yapabilen bir Big Data startup’ı olan Magnus’ta iş geliştirme adına çalışmalar yapıyorum. Geldiğim ilk günden itibaren her günümüz en az iki-üç tane finans kurumu toplantısıyla geçiyor. Kurucu ortakların üçünün (Prof. Dr. Mehmet Caner, Prof. Dr. Özlem Önder ve Dr. Esra Ulaşan) akademisyen olması ve bu alanda algoritmalar üretmesi, literatüre katkı yapıyor olması çok kıymetli. Makaleleri okuyup arkasına teknoloji koymakla, o makaleleri yazan ve buna uygun teknolojiyi üreten ekibin bir parçası olmak arasında çok büyük fark var. Bunu finans kurumlarının bize yaklaşımlarından da net olarak görebiliyoruz. Diğer kurucu ortak Ercan Gümüş’ün New York ve San Francisco hattında ürettiği katma değerli işler ve network ise iş modelinin sürekli gelişmesini sağlıyor. Örneğin Ercan’ın, Google’da 10 yıl boyunca yapay zekâ alanında çalışmalar üretmiş olan Halit Erdoğan ile yakın zamanda, New York’ta kurduğu Yapay Zeka startup’ı diğer girişimlerin ve doğal olarak tüm paydaşların bu konudaki gelişimlerine katkı sağlıyor. Ben de naçizane 25 yıl boyunca birçok masada hizmet ettiğim sermaye piyasalarındaki deneyimimi katıyorum. Bunlara veri bilimi ve müşteri deneyimi tasarlama konusunda deneyimli yetkin bir uluslararası takım eklenince, finans kurumları ile kişiselleştirilmiş bir yatırım deneyimi tasarlamak çok daha keyifli hale geliyor.
Yakın zamanda bankaların, bu fintech iş birlikleri sayesinde mobil uygulamalar içinden birçok varlık sınıfını dahil ederek yatırımcılara “dijital yatırım danışmanlığı” hizmeti vereceğini söyleyebilirim. Bunun yanında borsa aracı kurumlarının da hem yatırım danışmanlığı hem de farklı segmentlerdeki yatırımcılara yapay zekâ destekli bireysel portföy yönetimi hizmeti sunmaya başlayacaklarını göreceğiz. Portföy yönetim şirketleri ise TEFAS erişimini artık kendi mobil uygulamalarından vermeye başlayacaklar. Emeklilik şirketlerinde hali hazırda kullanılan bu yapının, bir “finansal danışman”a dönüşerek, sadece BEFAS değil diğer enstrümanlar için de yapay zekâ desteğini alarak bir deneyim tasarlayacaklarını görüyorum. Ödeme kuruluşları ve elektronik para kuruluşları da yapacakları iş birlikleri ile kitleleri sermaye piyasalarına ulaştıracak deneyimleri tasarlamaya çoktan başladı. Yine burada da büyük veri ve yapay zekanın etkisini göreceğiz. Kripto para işlem platformları ise hem kendi deneyim dünyalarına yapay zekâ ile yatırım danışmanlığını ekliyorlar hem de sermaye piyasalarına giriş için gün sayıyorlar.
Finansal ekosistemin hareketli gündemini özetlerken, hepsinin yegâne amacının teknolojiyi de kullanarak kişiselleştirilmiş bir müşteri deneyimi sunmak olduğunu tekrar vurgulamak isterim.
Güzel bir gelecek için…