Ekonomik beklentilerde iyimserlik artsa da CEO’lar şirketlerinin gelecek on yılı için endişeli.
PwC’nin 105 ülke ve bölgede 4,702 CEO’nun katılımı ile gerçekleştirdiği 27. Küresel CEO araştırmasına göre, dünya ekonomisinin önümüzdeki 12 ayda büyümeye devam edeceğini düşünen CEO’ların oranı geçen yıla göre iki kattan fazla arttı. Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda açıklanan raporun bulgularına göre, CEO’ların yüzde 38’i gelecek 12 ayda küresel ekonomik büyüme konusunda iyimser. CEO’ların yaklaşık yarısı (%45) işletmelerinin yeni bir yapılanma olmadan mevcut gidişatla gelecek on yıl içinde ayakta kalamayacağından endişe duyduklarını belirtiyor.
Raporun Türkiye verilerine göre mevcut gidişat devam ederse şirketlerinin 10 yıldan fazla ekonomik olarak varlığını sürdüremeyeceğine inanan CEO’ların Türkiye’deki oranı ise %29 oldu, bu oran geçen sene %34 olmuştu.
Raporda üretken yapay zekanın da dahil olduğu yıkıcı yenilik niteliğindeki teknolojik atılımlar ve iklim geçişi gibi mega trendler birbirine yaklaşırken güven ise daha kırılgan bir hale geliyor.
CEO’ların ekonomik gerilemeye yönelik endişeleri geçen yıl ulaştığı rekor seviyeden (%73) bu yıl %45 düzeyine geriledi. Enflasyona ilişkin kaygılar geçen yıla oranla 16 puanlık düşüşle %24’e, makroekonomik dalgalanmaya yönelik endişeler ise 7 puanlık düşüşle %24’e geriledi.
PwC Türkiye Kıdemli Ortağı Cenk Ulu rapor sonuçlarına ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi:
“27. kez gerçekleştirdiğimiz Küresel CEO Araştırmamız, bu yıl bize iş dünyası liderlerinin makroekonomik zorluklarla daha az meşgul oldukça kendi sektörlerindeki dönüştürücü etkenlere daha fazla odaklandıklarını gösteriyor. Bu yıl önceki döneme göre küresel ekonomiye ilişkin iyimserliğin arttığını görüyoruz. Şimdi, CEO’ların hem üretken yapay zekânın etkin kullanımı ve sunulmasını hızlandırma hem de iklim değişikliğinin getirdiği zorlukları ve fırsatları ele alacak şekilde işlerini yeniden yapılandırmaları için en uygun zaman. Yine, her zamankinden daha fazla bilgi ve farkındalığa sahip olduklarını gördüğümüz CEO’lar, iş modellerini dönüştürdüklerini, teknolojiye ve iş gücüne yatırım yaptıklarını aynı zamanda iklim geçişinin sunduğu risklere ve fırsatlara yöneldiklerini belirtiyor. “
Türkiye’deki CEO’ların en önemli risk olarak enflasyonu işaret ettiğini belirten Cenk Ulu, Türkiye’deki CEO’ların yapay zekâ konusundaki farkındalığına da dikkat çekiyor: “Çok yakında Türkiye sonuçlarını ayrıntılarıyla paylaşacağımız Küresel CEO Araştırması’nın ilk bulgularına göre araştırmaya Türkiye’den katılan CEO’lar, üretken yapay zekânın hem benimsenme hızının, hem de dönüşüm yaratma potansiyelinin çok yüksek olduğunu düşünüyor.”
Araştırmada öne çıkan sonuçlar:
- Sürmekte olan çatışmalara karşın, şirketlerinin orta veya yüksek düzeyde jeopolitik çatışma riski ile karşı karşıya kaldığını düşünen CEO’ların oranı 7 puanlık düşüşle %18’e geriledi.
- CEO’lar önümüzdeki 12 ay içinde çalışan sayısında azaltma yerine artırmaya gidecekleri yönünde görüş bildiriyor.
- İşverenlerin personel sayılarını azaltma yerine artırma olasılığının daha yüksek olduğu görülüyor. İşe alım konusunda olumlu beklentinin en fazla olduğu bölge ise %65 ile Orta Doğu.
- CEO’ların %97’si son beş yılda değer yaratma, sunma ve yakalama yöntemlerini değiştirmek için adımlar attıklarını belirtiyor.
- CEO’ların %64’ü düzenleyici ortamın iş modellerini yeniden keşfetme yeteneklerini engellediğini belirtiyor.
- Enflasyon hem küresel (%24) hem Türkiye’deki (%56) CEO’lar için önümüzdeki yıl için ilk sıradaki riski oluşturuyor.
- CEO’ların %58’i önümüzdeki 12 ay içinde neredeyse ürün veya hizmetlerinin kalitesinin artmasını bekliyor. Kârlılığa etki konusunda en olumlu görüşe sahip sektörler (%54) teknoloji, medya ve iletişim sektörü olurken, enerji, kamu hizmetleri ve kaynaklar ise en az iyimser (%36) sektörler.
- Türkiye’den katılan her 10 CEO’dan neredeyse 7’si önümüzdeki üç yılda üretken yapay zekânın rekabeti artıracağını, iş modellerini değiştireceğini ve yeni yetenek ihtiyacı doğuracağını düşünüyor.
- CEO’lar taahhütlerini eyleme dönüştürme konusunda ilerleme kaydediyor. %76’sı enerji verimliliğini artırmaya yönelik adımları başlattığını ya da tamamladığını; %58’i ise yeni, iklim dostu ürünler, hizmetler veya teknolojiler geliştirme konusunda adımlar attığını belirtiyor.