Ekonomist & Araştırmacı Barış Yalın Uzunlu, Fintechtime Ekim sayısı için yazdı “Türkiye’de Fintek Ekosisteminin Geleceği”.
“Bu yazı Türkiye’nin neden finteklerin sağlıklı şekilde büyüyüp gelişmeleri için çok da uygun bir ortam sunmadığı hakkında. Benzer şekilde, iddia edildiği gibi yakın gelecekte Türkiye’nin küresel bir fintek hub’ı olacağını da düşünmüyorum. Bu iddiamı da çeşitli verilerle destekleyeceğim.”
Türkiye’de Fintek Ekosisteminin Geleceği
Konu teknoloji öngörüleri olunca ben spesifik olarak tarih, hatta tarih aralığı verme taraftarı değilim. Bunu Ray Kurzweil gibi fütüristlere bırakmak daha doğru geliyor, kaldı ki onlar bile çoğu zaman yanılabiliyor. Örneğin, tıpkı Elon Musk’ın söylediği gibi 2025 yılına kadar yapay zeka insan zekâsını aşacak dediğimizde, okuyucu beklenti içerisine giriyor. Tahmin tutmayınca da yazarın okuyucu nezdindeki güveni sarsılıyor. Teknolojik gelişmeler günümüzde çok fazla değişkene bağlı ve bu değişkenlerin neredeyse tamamı bizim kontrolümüz dışında. Bu nedenle, finteklerde gelecek öngörülerimi paylaşırken halihazırda mevcut olan durumu analiz edip gelecekte neler olabileceğini zaman değişkeninden bağımsız olarak tahmin etmeyi tercih ediyorum.
Bu yazı Türkiye’nin neden finteklerin sağlıklı şekilde büyüyüp gelişmeleri için çok da uygun bir ortam sunmadığı hakkında. Benzer şekilde, iddia edildiği gibi yakın gelecekte Türkiye’nin küresel bir fintek hub’ı olacağını da düşünmüyorum. Bu iddiamı da çeşitli verilerle destekleyeceğim. Başlayalım:
Dünyada ve Türkiye’de Fintek Ekosisteminin Güncel Durumu
Dünyada fintek piyasasının güncel durumu pek parlak gözükmese de beklentilerin iyimser olduğunu söyleyebiliriz. Zira, KPMG’nin Pulse of Fintech raporuna göre 2023 yılında dünyada toplam 4,547 fintek şirketine 114 milyar dolar yatırım yapılmış. 2021 yılından bu yana bir azalış trendi mevcut. Finteklerin hasılatlarının ise agresif şekilde büyüyeceği bekleniyor. Keza, Statista’nın yaptığı bir araştırmaya göre Asya-Pasifik menşeili finteklerin 2030 yılında toplam hasılatlarının 600 milyar dolara dayanacağı öngörülürken, bu rakam Kuzey Amerika menşeili fintekler için 520 milyar dolar olarak tahmin edilmiş.
McKinsey’in yaptığı bir araştırmaya göre ise 2028 yılında Kuzey Amerika’da faaliyet gösteren finteklerin yıllık net gelirinin 190 milyar dolara kadar çıkabileceği, bu rakamın Asya’daki şirketler için ise 130 milyar dolara dayanacağı öngörülmüştür. Araştırma aynı zamanda fintek sektöründeki gelirlerin 2023 ve 2028 yılları arasında geleneksel bankacılık sektöründeki gelirlerden neredeyse üç kat daha hızlı büyümesinin beklendiğini gösteriyor.
Türkiye’ye gelecek olursak, fintek ekosisteminin abartıldığı kadar gelişmiş olmadığını düşünüyorum. Bu durum dünyadaki fintek ekosistemi ile karşılaştırıldığında daha net şekilde görülüyor. Örneğin, CNBC ve Statista’nın 2024 yılında yaptığı ortaklaşa bir çalışmada dünyanın en değerli 250 fintek şirketini seçilmiş. Bu şirketler alternatif finansman, bankacılık çözümleri, süreç yönetim çözümleri, dijital varlıklar, finansal planlama, yeni nesil bankacılık (neobanking), ödeme sistemleri ve servet yönetimi teknolojileri olmak üzere 8 ana gruba ayrılmış. Tüm gruplarda başı ABD çekerken, Türkiye’den listeye giren tek bir şirket var, o da Papara.
Papara Türkiye’nin ilk fintek unicorn’u. ABD’de 2024 yılı Nisan ayı itibariyle 166 fintek unicorn’u bulunuyor. İkinci sıradaki İngiltere’de 30 tane var. Türkiye’de ise 7. Hepsinin piyasa değerini toplasak, dünyanın en değerli fintek şirketi olan Visa’nın piyasa değerinin aşağı yukarı %5’i ediyor. Kötü diyemeyiz, ama müthiş de değil.
Fintek şirketi sayımıza da bakalım: Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi verilerine göre 2024 yılı Ağustos sonu itibariyle Türkiye’de toplam 870 fintek faaliyet gösteriyor. Bu sayı 2019 yılından beri her yıl ortalama %10 artmış. Fakat grafiğe baktığımızda artış hızının da giderek düştüğü görülüyor.
Fintek Piyasasının Gelişimini Etkileyen Faktörler
Bir ülkede fintek ekosisteminin gelişmesi için çeşitli koşulların sağlanması gerekiyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2024 yılında yayınladığı The Future of Global Fintech raporuna göre de fintek gelişimini destekleyen en önemli faktör müşteri talebi olurken onu yetenekli işgücünün varlığı ve gelişmiş düzenleyici ortam takip etmiş. Fintek gelişimini sekteye uğratan faktörlerin başında ise makroekonomik etmenler gelirken onu gelişmemiş düzenleyici ortam ve zayıf fonlama sistemi izlemiş.
Ben bu faktörlerden yetenekli işgücünün varlığı ve makroekonomik etmenlere değineceğim. Aynı zamanda raporda yer almayan fakan çeşitli akademik çalışmalarda istatistiki olarak önemli olduğu bulunan çıkış olanaklarının zenginliği faktöründen de bahsetmekte fayda olduğunu düşünüyorum.
- Yetenekli işgücünün varlığı
Rapora göre finteklerin gelişiminde müşteri talebinden sonra ikinci sırada yetenekli işgcünün varlığı geliyor. Yetenekli işgücü de fintek ekosisteminin sağlıklı büyümesi için hayati öneme sahip. Bana kalırsa bu alanda notumuz pek parlak değil. Türkiye beyin göçü veren bir ülke. Beyin göçünde hangi meslek grupları üst sıralarda derseniz, ilk sayacaklarımızdan biri bilişim sektörü. Uluslararası fintek hub’ı olacaksak, bu beyin göçünü tersine çevirmek çok önemli. Fakat yakın gelecekte bu mümkün gözükmüyor, zira altında yatan sebeplerde bir gelişme yok. Türkiye Bilişim Vakfı’nın Nisan 2023 tarihinde yayınladığı bir rapora göre yayın kalitesi arttıkça Türkiye’ye dönme ihtimalinin azaldığı, Türkiye’den ayrılma ihtimalinin ise arttığı tespit edilmiş. Bir diğer önemli konu da fintek ekosisteminin özellikle yapay zekâ tarafından domine edilmesi. Dolayısıyla Türkiye’de yapay zekâ konusunda uzmanlaşmış insan kaynağına ihtiyaç var. Bu alanda açılan bölüm sayısı da, kayıtlı öğrenci sayısı da, mezun sayısı da yeterli değil. Üstelik çözüm üniversitelerde birbiri ardına yapay zekâ bölümleri açmak da değil, çünkü ekosistemin sağlıklı büyümesinda nicelik kadar nitelik de önemli. Mesele, kaliteli eğitim meyvelerini dışarıya kaptırmamak ve bu da hem emek hem de zaman isteyen bir iş.
- Makroekonomik etmenler
Bir diğer kritik konu da gelişmiş sermaye piyasalarının varlığı ve güçlü makroekonomik görünüm. Türkiye dünyada sermaye piyasası gelişmiş ülkeler arasında yer almıyor. Ekonomimiz oldukça kırılgan ve dışa bağımlı. Yüksek faiz oranları ve jeopolitik belirsizlik gibi etmenler fintek ekosisteminin gelişimine olumsuz etki ediyor. Tek bir örnek vereyim: S&P, Fitch ve Moody’s’in başını çektiği uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları tarafından verilen ülke kredi notları. Türkiye yıllarca yatırım yapılabilir seviyenin altında kaldı. Bu özellikle yabancı yatırımcılar için önemli bir gösterge, zira bu not yalnızca portföy yatırımlarını değil, M&A veya greenfield yatırımları da etkiliyor. Şu anda S&P’ye göre yatırım yapılabilir seviyenin 3 kademe altında, S&P ve Moody’s’e göre ise 4 seviye altındayız. Tahminlere göre ise yatırım yapılabilir seviyeye gelebilmek için (doğru adımlar atıldığı taktirde) en az 2 yıllık bir süreye ihtiyaç var. Fakat asıl mesele, o seviyede uzun yıllar kalabilmek. Ancak o zaman yabancı yatırımcı için güven tazelenmiş olur.
- Çıkış olanakları
Sıfırdan kurduğu şirketini biraz büyütüp milyonlarca dolara yabancı yatırımcılara satmak herhalde her girişimcinin hayalidir. Ekonomiye katkısı tartışılmaz, yeni finteklerin gelişmesi için de başlı başına teşvik edici bir unsur. Yine rakamları konuşturalım:
Türkiye’de 2023 yılında toplam 403 M&A işlemi yapılmış, bu işlemlerden elde edilen toplam hasılat 8 milyar doları bulmuştur. Bu hasılatın 5.2 milyar doları yabancı yatırımcılardan gelmiştir. Fakat, şirket sayısının geçen yıla göre %3, elde edilen hasılatın ise %30 düştüğü de gözden kaçırılmamalıdır. Fintek özelinde baktığımızda da, Deloitte tarafından yıllık olarak yayınlanan Annual Turkish M&A Review 2023 raporuna baktığımızda, Finansal Hizmetler ve Teknoloji alanında faaliyet gösteren toplam 123 şirketin 338 milyon dolarlık yatırım aldığı görülüyor. Sayı olarak baktığımızda da Türkiye’deki toplam M&A’lerin neredeyse dörtte biri fintek şirketiyken, yatırım tutarına göre ise fintek şirketlerinin toplamın yalnızca %4’ünü oluşturduğunu görüyoruz.
Yabancı yatırımcının bu kararı vermesi, yukarıda da bahsettiğimiz gibi ülkenin makroekonomik görünümü ve yetenekli işgücünün varlığına sıkı sıkıya bağlı. Ayrıca müşteri talebi, pazar olanakları, büyüme potansiyeli, ölçeklenebilirlik ve finansal projeksiyonlar gibi onlarca faktör de göz önüne alınıyor.
Sonuç olarak bana yakın gelecekte Türkiye’nin küresel fintek hub’ı olması ve bu topraklardan tüm dünya ile rekabet edebilecek, milyarlarca dolar değerinde finteklerin çıkması fazla iyimser bir tahmin gibi geliyor. İstisnalar kaideyi bozmaz. Bu durumu tersine çevirebilmek için ne yapılması gerektiği ayrı bir yazı konusu ama, yazıda bahsettiğim faktörlerin geliştirilmesi ile dünyadaki trendlerin yakından takip edilmesi çok önemli. Konu fintek ekosistemi olunca uluslararası ağırlığımızın zayıf olduğunun farkına varıp sabırla çalışırsak, bu durumun değişmemesi için de hiçbir sebep yok.