Cem Aydede ile Barış Yalın Uzunlu, Fintechtime Aralık sayısı için yazdı, “Kuantum Teknolojilerine Mizahi Bir Bakış”.
“Gelin yılı eğlenceli bir yazıyla kapatalım. Kuantum teknolojileri asla hafife almamamız gereken bir alan. Fakat konu doğası itibariyle oldukça zor ve teknik olduğundan maalesef hala hak ettiği ilgiyi görmüyor… Makalem, “Quantum Bullshit Detector” ve “Democratic Quantum Bullshit Detector Bullshit” adlı X (eski adıyla Twitter) hesaplarının kuantum teknolojilerindeki haberleri mizahi bir yaklaşımla değerlendirmesini konu alıyor. Konuya ilgi duyan herkesin bu iki hesaba da bir göz atmasını tavsiye ediyoruz.”
Kuantum Teknolojilerine Mizahi Bir Bakış
Gelin yılı eğlenceli bir yazıyla kapatalım. 2019 yılının başlarında X’te (eski adıyla Twitter) Quantum Bullshit Detector isimli bir hesap açıldı. Hesabın amacı kuantum teknolojilerindeki haber ve gelişmeleri tek kelime ile değerlendirmek: “Bullshit” veya “Not Bullshit”. Hesabı kimin veya kimlerin yönettiğini bilmiyoruz, fakat jargona hakimiyeti ve takip ettiği diğer hesaplar bu alanda yetkin biri olduğu izlenimini uyandırıyor. Bitmedi, tam bir yıl sonra yine X’te bu sefer Democratic Quantum Bullshit Detector Bullshit isimli başka bir hesap daha açıldı. Bu hesabın da amacı aynı, fakat sonuca varmak için anketler de açıyor. Bu anketlerde X hesabı olan herkes oy kullanabiliyor. Sonuçta haberin/makalenin saçmalık olup olmadığına biz karar veriyoruz.
İşte ben de yazımda bu iki hesaptan bazı beğendiğim tvitleri seçeceğim ve yorumlarımı aktaracağım. Nihai kararı size bırakıyorum. Yazıyı fazla uzatmamak adına yalnızca en çok beğendiğim birkaç tviti yorumlayacağım fakat konuya ilgi duyan herkesin bu iki hesaba da bir göz atmasını tavsiye ederim. Başlayalım:
Democratic Quantum Bullshit Detector Bullshit (@QuantumDemocrat)
Tvit #1: İran’da 1 Haziran 2023 tarihinde üst düzey bir amiral tarafından kuantum işlemcisi olarak tanıtılan “şeyin” aslında ucuz yollu (Amazon’da 600 dolara satılan) bir dev board (geliştirici kartı) olduğu ortaya çıktı.
Etiket: Not Bullshit.
Yorum: Reklamın iyisi kötüsü olmaz diyeceğim ama, koskoca bir ülkenin bu kadar saygıdeğer bir alanda gülünç duruma düşmesi gibi bir durum söz konusu. Bir de kartı tutarak mutlu mutlu poz vermişler. Anlaşılmayacağı düşünüldü desem, günümüz dünyasında gizli kalması için özel bir çaba sarfedilmeyen her şey (özellikle internete düştüyse) didik didik ediliyor. Belki gelecekte gerçek bir kuantum işlemcisini 600 dolara satın alabileceğiz ama bu en iyi ihtimalle on yıllar sonra olacak…
Tvit #2: Saygın bir danışmanlık şirketi olan McKinsey & Company kuantum hesaplamanın dünyamızı kurtarabileceğini iddia eden bir araştırma yayınladı.
Sonuç: Anket katılımcıların %75’i araştırmayı “bullshit” olarak tanımlamış.
Yorum: Birincisi, acaba nasıl tamir edebiliriz diye kendimizi paralayacağımıza en baştan bozmamaya uğraşmak daha mantıklı değil mi? Öncelikle dünyamızı yaşanabilir bir yer haline getirmek yerine dünyamızın yaşayabileceğimiz tek yer olduğunu idrak etmemiz gerekiyor. İkincisi, ben kuantum teknolojileri yeteri kadar geliştiğinde doğanın çalışma prensiplerini daha iyi anlayacağımızı düşünüyorum. Ama bu fiilen iklim değişikliğini durdurabileceğimiz veya doğal afetleri engelleyebileceğimiz anlamına gelmiyor. Belki bunlar arkasında yatan dinamikleri modelleyebiliriz, hepsi bu. Üstelik henüz teknoloji bu konularda çalışmaya başlamak için bile yetersiz. Daha ortada elle tutulur hiçbir şey yokken (yalnızca bazı pilot projeler mevcut) bu tür konuları gündeme getirmek bana konuyu sulandırmak gibi geliyor.
Tvit #3: Kuantum teknolojileri alanında önde gelen bilim insanlarından biri olan Michio Kaku Quantum Supremacy başlıklı kitabının önsözünde kuantum devriminin açlık ve küresel ısınma gibi insanlığın en büyük problemlerini çözebileceğini iddia etmiş. Hatta bir adım daha ileriye giderek i̇nsanlığın karşı karşıya olduğu ve kuantum teknolojileri ile çözülemeyecek tek bi̇r sorunun bile olmadığını söylemiş.
Sonuç: Bullshit.
Yorum: Pes. Açıkçası ben kuantum teknolojileri ile açlığın yok edilmesi arasındaki bağlantıyı anlamakta güçlük çekiyorum. 2024 yılında bu konuyu konuşmak bile utanç verici ama tıpkı küresel ısınma gibi, açlığın çözümü de biz insanların iyi niyetinde saklı. Dünyada hepimize yetecek kadar besin mevcut. Sorun, bu besinlerin paylaşımındaki korkunç eşitsizlik. Yüzyıllar boyunca gücü elinde tutanların iyi niyetten yoksun olması bu sorunu kördüğüm haline getirdi. Açlıkla savaşmak için kuantum teknolojilerine ihtiyacımız yok.
İnsanlığın tüm problemlerinin çözümünün kuantum teknolojilerinde saklı olduğuna ise inanmak daha da zor. Ne kadar gelişirse gelişsin bu teknolojinin bile çözemeyeceği, neredeyse başımıza gelen her türlü musibetin kaynağı olan bir “problem” söyleyeyim: İnsanların riyakârlığı.
Tvit #4: Could quantum neural networking lead to human immortality?
Sonuç: Anket katılımcıların %85’i araştırmayı “bullshit” olarak tanımlamış.
Yorum: Katılmamak elde değil. Tabii bu kadar havalı kelimeyi tek bir başlığın içinde görünce ister istemez makalenin geri kalanını da okumak istiyorsunuz. Aslında yazar elle tutulur hiçbir şey söylemiyor. Ölümsüzlük konusu bilincin doğasının anlaşılması ile yakından bağlantılı ve bilincin gizemini kuantum teknolojileri ile çözebileceğimize dair henüz hiçbir işareti yok.
Tvit #5: “Quantum computers could crack Bitcoin by 2022”
Sonuç: Anket katılımcıların %73’ü araştırmayı “bullshit” olarak tanımlamış. %21’lik bir kesim de, “yeter artık bıktık bu konudan” misali “Not this one again!” şeklinde oy kullanmış.
Yorum: Yıl oldu 2024, Bitcoin ayakta, kuantum hesaplama hâlâ emekleme safhasında. Üstelik işimiz gücümüz nereden biraz daha fazla para tırtıklayabiliriz diye düşünmek! Koskoca teknolojiyi kripto paralara indirgemek, Paul Dirac, Max Planck, Albert Einstein gibi kuantum fiziğini omuzlarında taşıyan devlere hakaretten başka bir şey değil.
Naçizane fikrime göre, kuantum teknolojileri asla hafife almamamız gereken bir alan. Fakat konu doğası itibariyle oldukça zor ve teknik olduğundan maalesef hala hak ettiği ilgiyi görmüyor. Düşünün, ilgi az, okumak zor, vaktimiz sınırlı. Dolayısıyla gerçekten faydalı ve bilimsel dayanağı olan araştırmaları diğerlerinden ayırmak gerekiyor. İşte bu hesaplar da bir parça bunu sağlıyor. Belki biraz muzip bir dille sağlıyor ama, ilgiyi arttırmak için bunun gerekli olduğunu düşünüyorum. Neticede, tıpkı yapay zekâda Hubert Dreyfus’un yaptığı gibi kuantum teknolojilerinde de hafif alaycı bir dil kullanan pek çok bilim insanı mevcut. En bilinenlerinden biri de Sabine Hossenfelder.