“Fintek Dünyasının Kadın Lideri” Octet Türkiye CEO’su Derya Ekemen Fidan ile gerçekleştirdiğimiz özel röportaj, Fintechtime Mart sayısında yer aldı.

2024 yılı sizin için nasıl geçti? Belirlediğiniz hedeflerin ne kadarını gerçekleştirebildiniz? Sizi en çok gururlandıran başarılar nelerdi?

2024 yılı hem sektörümüz hem de Octet Türkiye için yeniliklere ve fırsatlara odaklandığımız bir yıl oldu. Global ekonomik dalgalanmalara rağmen, dijitalleşme ve teknoloji odaklı çözümlerin ön planda olduğu bu dönemde, yıl başında belirlediğimiz hedefleri gerçekleştirerek yılı tamamladık. Müşterilerimize yenilikçi finansman hizmetleri sunmaya devam ettik. Özellikle tedarik zinciri finansmanı alanında sunduğumuz çözümler, firmaların nakit akışlarını optimize etmelerine katkı sağladı. Bu süreçte hem mevcut müşterilerimizin güvenini pekiştirdik hem de yeni iş birlikleriyle ağımızı genişlettik. Ciro ve gelirlerimizde sağlıklı büyümeyi sürdürdüğümüz verimli bir yılı geride bıraktık. Toplam işlem adedimiz 305 bin seviyesini geçerken, hizmet verdiğimiz müşteri sayısı 7,500’e ulaştı, ortalama işlem tutarımız 183 bin TL’ye yükseldi ve işlem hacmimiz 55 milyar TL’yi aştı. Otomotivden kimyaya, gıdadan tarıma, tekstilden makinaya, yapı malzemelerinden ilaç ve hızlı tüketime kadar uzanan geniş bir sektör yelpazesindeki işletmelerin nakit akışlarını etkin ve verimli şekilde yönetmelerine destek olduk.

 

Sektörün mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? İş birliği fırsatları, rekabet ortamı ve pazar dinamikleri hakkında görüşleriniz neler?

2024, küresel ve yerel ölçekte fintek ile ödeme sistemlerinin dönüşümünün hız kazandığı bir yıl oldu. Her ne kadar yılın ilk yarısında küresel fintek yatırımlarında bir yavaşlama gözlemlense de dünya genelinde ödeme sektörü 21,4 milyar dolarlık yatırımla öne çıkmaya devam etti. Türkiye’de de ödeme ve dijital finansal hizmetler bu eğilime paralel olarak hızla gelişti. Özellikle dijitalleşme, sürdürülebilirlik ve müşteri deneyimi odaklı çözümler, sektördeki önemli büyüme alanlarını oluşturdu. Bu sayede yerli fintek girişimleri, uluslararası pazarda daha sağlam bir konum elde etmeye başladı. Rekabet ortamı oldukça yoğun. Hem yerel hem de küresel oyuncular bu pazarda varlık gösteriyor. Ancak, bu rekabetin aynı zamanda iş birliği fırsatlarını da beraberinde getirdiğini düşünüyorum. Özellikle teknoloji şirketleriyle yapılan stratejik ortaklıklar, yenilikçi çözümler geliştirilmesine olanak sağlıyor. Sektördeki bu hızla büyüyen iş birliği ve rekabet ortamı hem büyümeyi hem de daha iyi hizmetlerin ortaya çıkmasını sağlıyor.

 

Güncel ajandanızda hangi öncelikler var? Yakın ve uzun vadeli hedefleriniz arasında öne çıkan projeler hangileri?

Ajandamızda birkaç önemli önceliğimiz var. Kısa vadede, ürünlerimizi ve ödeme çözümlerimizi daha hızlı ve güvenli hale getirmek için büyük bir altyapı yatırımına odaklanıyoruz. Türkiye’deki müşterilerimizin beklentilerine göre daha hızlı işlem süreleri ve daha güvenli ödeme altyapıları sağlamak amacıyla dijital dönüşüm süreçlerini hızlandırmayı planlıyoruz. 2025’in ilk yarısında müşterilerimizin tamamını, yenilediğimiz teknolojimizle buluşturmayı hedefliyoruz. İki yeni ürünü piyasaya sürerek çözüm portföyümüzü genişletmeyi planlıyoruz. Bu yeni ürünler hem mevcut müşterilerimizde derinleşmemize hem de yeni pazarlara ulaşmamıza katkı sağlayacak. Dijitalleşmenin hızla arttığı günümüzde, bu hedeflere ulaşmak, sadece şirketimizi büyütmekle kalmayacak, aynı zamanda Türkiye’nin fintek ekosisteminin daha geniş bir kitleye ulaşmasına katkı sağlayacaktır.

 

Küresel fintek ekosistemi sizce nasıl evrilecek? Önümüzdeki dönemde hangi teknolojiler ve trendler hayatımızı şekillendirecek?

Küresel fintek ekosistemi, dijitalleşmenin hız kazanmasıyla birlikte büyük bir dönüşüm geçiriyor. 2025’te öne çıkacak dijital cüzdanlar, yapay zekâ çözümleri ve açık bankacılık gibi trendler hem kullanıcı deneyimini hem de işletmelerin iş modellerini yeniden tanımlayacak. En önemsediğim gelişme ise açık bankacılık tarafında yaşanacak. Açık bankacılık sayesinde veri paylaşımı hızlanıyor, araç kredileri daha hızlı değerlendiriliyor, banka teminatları dijitalleşiyor ve talimatlı ödemeler daha güvenli hale geliyor. Bu dönüşüm, finansal süreçleri sadece kolaylaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda ticareti daha sürdürülebilir kılıyor.

Küresel trendlere baktığımızda, açık bankacılığın yalnızca ödeme sistemleriyle sınırlı kalmadığını, “Banking-as-a-Service” ve “Embedded Finance” gibi modellerle genişlediğini görüyoruz. Fintek şirketleri artık bankalarla rekabet etmek yerine iş birlikleri geliştirerek büyüyor. Türkiye’de de bu dönüşüm hızlanıyor. Ancak regülasyonların inovasyonu teşvik eden, esnek ve öngörülebilir bir çerçevede ilerlemesi kritik. Regülasyonlar sektörün sağlıklı büyümesi için önemli, diğer taraftan fazla kontrollü ve sınırlayıcı bir çerçeve, fintek ekosisteminin potansiyelini sınırlayabilir. Türkiye’de bu alandaki adımların hızlanması, fintek şirketlerinin gerçek potansiyelini ortaya çıkarması için belirleyici olacak.

 

2024 yılına ve fintek sektörüne dair değerlendirmelerinizle başladık. Şimdi biraz daha kişisel bir yolculuğa çıkalım ve liderlik hikayenizin, ilham verici bakış açılarınızın izini sürelim. Kadın liderliğinin sektördeki etkisini ve sizin kariyer yolculuğunuzu daha yakından tanımak istiyoruz.

 

 

Fintek sektörüne nasıl adım attınız? Bu yolculukta sizi motive eden unsurlar nelerdi?

2017 yılında, 24 yıl süren finans/bankacılık sektörü kariyerini geride bırakıp teknolojinin finansal alana getireceklerine olan inancım doğrultusunda fintek sektörüne adım attım. Fintek sektörüne geçişimde müşteri ihtiyaçlarını bilmek, sahayı tanımak, karar sürecimde çok etkili oldu. Firmaların birden fazla banka ile çalışmaları ve çalıştıkları bankaların her birinden tahsilat ve ödemeleri için ayrı ayrı çözüm üretmeleri, fintek sektörünün geleceği ile ilgili fikirlerime ışık tuttu.  Beni motive eden en önemli faktör, insanların hayatlarını daha kolay hale getirebilecek çözümler geliştirme isteğiydi. Özellikle, küçük/orta işletmelerin dijital ödeme çözümlerine erişimini sağlamak ve finansal hizmetlerin daha geniş bir kitleye sunulması, bu uzun soluklu yolculuğumda beni sürekli olarak ileriye taşıdı.

 

Kadın liderler fintek sektörüne nasıl bir vizyon katıyor? Sizce farklı bakış açıları sektörde nasıl bir değişim yaratıyor?

Kadın liderler, fintek sektörünü “veri ve işlem hızı” odaklı bir yarıştan, toplumsal ihtiyaçlara dokunan bir misyona taşıyor. Finansın katı yapısını, insan merkezli bir vizyonla yumuşatıyorlar: Müşteri deneyimini tasarlarken sosyal dinamikleri gözeten, kadın girişimcilere özel mikro kredi sistemleri veya gençler için tasarruf odaklı dijital çözümler gibi yenilikler bu yaklaşımın sonucu. Bu, finansal eşitlik iddiasını somutlaştırıyor.

Ayrıca, kapsayıcı liderlik tarzlarıyla ekiplerdeki yaratıcılığı ateşliyorlar. Farklı disiplinlerden seslere kulak vererek, tek tip çözümler yerine kişiselleştirilmiş hizmetler üretiyorlar. En önemlisi, “yenilikçi risk” anlayışıyla geleneksel finansın dokunmadığı alanlara adım atıyorlar: Teknoloji destekli şeffaf finansman modelleri veya iklim odaklı yeşil krediler gibi… Sektörün teknolojik olduğu kadar sosyal etki yaratan bir alana evrilmesine destek oluyorlar.

Kısacası, kadın liderler finteki “hizmet etme” misyonuna döndürüyor. Bu vizyon, sürdürülebilir büyümenin en önemli anahtarı.

 

Kadın girişimciler için fintek alanında hangi fırsatları görüyorsunuz? Şirketinizde bu potansiyeli destekleyen uygulamalarınız var mı?

Teknoloji sektörü başta olmak üzere bankacılık ve birçok sektörde üst düzey pozisyonlarda erkek egemenliğinin sürdüğünü gözlemliyoruz. Oysa iş dünyasında gerçek başarı, tüm alanlarda eşitlik sağlandığında mümkün olabiliyor. Octet Türkiye’de CEO olarak görev yapan biri olarak, firmamızın kadın çalışanlara ve yöneticilere yönelik yaklaşımının her zaman pozitif olduğunu vurgulamak isterim. Bugün, ekibimizin farklı kademelerinde yer alan çok sayıda kadın çalışma arkadaşımızla gurur duyuyoruz. İş hayatına yeni adım atan genç yeteneklerden C-level düzeyindeki liderlere kadar geniş bir yelpazede kadın çalışanlarımız, firmamızın başarısında önemli bir rol oynuyor. Şu an itibarıyla, toplam çalışan sayımızın yaklaşık %50’si ve icra kurulu üyelerimizin %60’ını kadınlar oluşturuyor. Bu denge, iş yapış kültürümüzde çeşitlilik ve kapsayıcılığın ne denli değerli olduğunu gösteriyor.

 

Kadın liderlerin öncülüğünde çalışan bir fintek şirketinin sektörde nasıl bir etkisi olduğunu gözlemliyorsunuz?

Kadın liderliğindeki fintek şirketleri, sektörde yalnızca finansal bir etki değil, kültürel bir dönüşüm yaratıyor. Bu şirketler, müşteri odaklılığı “hesap açma” veya “işlem hızı”nın ötesine taşıyarak, gerçek ihtiyaçlara dokunan çözümler sunuyor.

Bir CEO olarak gözlemim şu: Kadın liderler, “kazan-kazan” mantığını sosyal faydayla birleştiriyor. Karar alma süreçlerinde çeşitliliği önceliklendirdikleri için, ekipler daha yaratıcı ve cesur çözümler üretiyor. Örneğin, geleneksel bankaların ulaşmadığı serbest çalışan kadınlara yönelik dijital danışmanlık platformları, sadece bir hizmet değil, toplumsal bir köprü haline geliyor. Bu yaklaşım, şirketleri “teknik bir sağlayıcı” olmaktan çıkarıp “güvenilen bir ortak” konumuna taşıyor.

Ayrıca, bu şirketlerin iç kültürü de sektör için bir model oluşturuyor. Kapsayıcılık ve empatiye dayalı yönetim tarzı, çalışanların aidiyetini ve inovasyon kapasitesini artırıyor. Kadın liderliğindeki fintek şirketleri, sektördeki diğer oyuncuları da sosyal etkiyi ölçümleme, çeşitliliği stratejik bir avantaja dönüştürme konularında zorluyor. Bu, finansın geleceğini şekillendiren kritik bir dalga. Çünkü artık başarı, yalnızca bilanço rakamlarıyla değil, topluma dokunma becerisiyle ölçülüyor.

 

Kadınlar için daha kapsayıcı ve destekleyici bir iş ortamı yaratmak adına önerileriniz neler?

Kadınlar için kapsayıcı bir iş ortamı yaratmak için eşit fırsatlar sağlanmalı ve kadınların yönetim kademelerinde daha fazla yer alması teşvik edilmeli. Kadınların iş dünyasında daha güçlü bir şekilde yer alabilmesi için sadece eşit fırsatlar sağlamak da yeterli değil; aynı zamanda kurumsal kültürde dönüşüm yaratacak adımlar atılması gerektiğine inanıyorum. Bunlar arasında esnek çalışma modellerinin teşvik edilmesi, kariyer gelişim programları oluşturulması ve mentorluk mekanizmalarının güçlendirilmesi gibi çalışmalar yer alabilir. Özellikle kadın liderlerin deneyimlerini paylaşabileceği ağlar kurmak ve rol model olarak öne çıkmalarını sağlamak, iş hayatında kadınların daha görünür olmasına katkıda bulunacaktır.

 

Yönetimde çeşitliliği artırmaya yönelik projeleriniz var mı? Varsa bunların sektör üzerindeki etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çeşitliliği artırmak, öncelik verdiğimiz konulardan biri. Kadın çalışanların ve liderlerin sayısını artırmaya yönelik bilinçli adımlar atmaya gayret gösteriyoruz. Ekiplerimizde geniş bir yelpazede kadın profesyoneller yer alırken, genç yeteneklerin kariyer gelişimini desteklemek için de üniversiteler ile iş birlikleri gerçekleştiriyoruz. Yönetim kademelerinde dengeli bir temsiliyeti sağlamak, karar alma süreçlerine farklı bakış açıları kazandırarak şirketimize ve sektöre değer katıyor. Bugün çalışanlarımızın yarısını kadınlar oluşturuyor ve bu durum, çeşitlilik ile kapsayıcılığın sadece bir hedef değil, şirket kültürümüzün ayrılmaz bir parçası olduğu anlamına geliyor. Bu yaklaşım, hem iş sonuçlarımızı olumlu yönde etkiliyor hem de sektör genelinde daha dengeli bir yönetim anlayışının yaygınlaşmasına katkı sağlıyor.

 

Liderlik yolculuğunuzda sizi çok etkileyen bir deneyiminiz var mı? Bu süreçten öğrendiğiniz en önemli ders neydi?

Şu anki bulunduğum yerden geçmiş deneyimlerime baktığımda, liderlik yolculuğumda çıktığım basamakların zorluğu hala aklımda. Yaşadığım süreçlerden öğrendiğim en önemli ders, her zaman esnek ve çözüm odaklı olmanın ne kadar kritik olduğuydu. Zorluklar karşısında pes etmemek ve her durumda ekibimi motive etmek çok önemliydi.

 

Kadınların fintek alanında daha görünür olması için neler yapılabilir? Genç kadınlara hangi tavsiyeleri verirsiniz?

Fintek sektöründe kadınların daha görünür olması için hem kurumların hem de bireylerin üzerine düşen sorumluluklar var. Öncelikle, şirketlerin kadınlara yönelik eğitim ve mentorluk programlarına ağırlık vermesi gerekiyor. Örneğin, önemi git gide daha da artan siber güvenlik gibi teknik alanlarda eğitimler düzenlemek, liderlik becerilerini geliştiren programlar sunmak kritik.

Ayrıca, işe alım ve terfi süreçlerinde şeffaflık sağlanmalı; kadınların kariyer sürekliliğini destekleyen esnek çalışma politikaları hayata geçirilmeli. Kamunun ve özel sektörün kadın girişimcilere özel teşviklerle destek olması da sektördeki dengeyi değiştirebilir. Tabii bir de rol model meselesi var: Başarılı kadınların hikayeleri daha çok anlatılmalı, sektör etkinliklerinde onlara söz hakkı verilmeli.

Genç kadınlara gelince… Öncelikle teknoloji ve finansal okuryazarlıklarını güçlendirmelerini tavsiye ederim. Online kurslar, sertifika programları veya sektörel webinarlar bu konuda iyi bir başlangıç olabilir. Cesaretleri kırılmamalı; proje liderliği, fikir sunma veya ekip kurma gibi fırsatları talep etmekten çekinmesinler. “Mükemmel” olmayı beklemek yerine, deneyimle öğrenmeye odaklansınlar. Networking ise altın değerinde: Sektör etkinliklerine katılmak, LinkedIn’de bağlantılar kurmak, kadın odaklı profesyonel ağlara dahil olmak onlara hem vizyon hem destek sağlar.

Unutmamalılar ki, erkek egemen görünen alanlarda uzmanlaşarak kalıpları yıkabilirler. Toplantılarda söz almak, fikirlerini net ifade etmek, liderlik pozisyonlarına aday olmak… Tüm bunlar, sektördeki algıyı değiştirmenin yolları. Ayrıca, fintek dinamik bir sektör; hata yapmaktan korkmamalı, geri bildirimleri bir öğrenme fırsatı olarak görmeliler.

Son olarak şunu söyleyebilirim: Fintek, finansal eşitlik misyonuyla ilerleyen bir alan. Kadınların bu alandaki varlığı, yalnızca bugünün değil, yarının dünyasına da yatırım. Her adım hem kendi gelecekleri hem de ardından gelecek nesiller için bir kapı aralıyor.

 

Sizce kadın liderler arasında nasıl bir dayanışma ağı kurulabilir? Bu dayanışmanın sektör üzerindeki etkileri neler olur?

Kadın liderler arasında güçlü bir dayanışma ağı kurmanın, iyi niyetin ötesinde şirket stratejilerinin merkezine yerleştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu çerçevede, kurumun yıllık planlarına “kadın liderliği güçlendirme” hedefleri ekleyip mentorluk, eğitim ve iş birliği projelerini bütçe ve performans ölçütlerine dahil etmek önem taşıyor. Örneğin, üst düzey kadın yöneticilerin genç yeteneklerle düzenli buluşmalar gerçekleştirdiği kurumsal mentorluk programları, deneyim aktarımını sistematik hale getirirken, “rol model” eksikliğini de önemli ölçüde gideriyor. Ayrıca sektör genelinde paneller, çalıştaylar ve ağ oluşturma etkinlikleri düzenleyerek kadın liderlerin görünürlüğünü ve etki alanını genişletmek mümkün. Bu dayanışmayı destekleyen kurumsal kültür ise eşit fırsatları teşvik ederek kadınları karar mekanizmalarına daha fazla dahil ediyor. Sonuçta, kadın liderlerin güçlenmesi sadece bireylerin kariyer yolculuklarına değil, aynı zamanda şirketlerin rekabet gücüne, inovasyon yeteneğine ve fintek ekosisteminin sürdürülebilir büyümesine büyük katkı sağlıyor.

 

Bir lider olarak başarıyı nasıl tanımlarsınız? Gelecekte ulaşmak istediğiniz büyük hedefiniz nedir?

Başarı, bir lider olarak benim için “sürdürülebilir bir iz” bırakmakla ölçülüyor. Bu iz, yalnızca finansal tablolardaki büyüme değil; ekiplerin potansiyelini açığa çıkaran, müşterilerin hayatını iyileştiren ve sektörde dönüştürücü bir rol üstlenen bir kültür yaratmak anlamına geliyor. Örneğin, ekibimdeki bir çalışanın yeni bir fikri hayata geçirirken kazandığı özgüven veya tasarladığımız bir ürünün finansal erişimi olmayan bir kadın girişimciye ilham vermesi… İşte bu somut etkiler, başarıyı rakamlardan çok daha derin bir yere taşıyor.

Gelecekteki hedefimse, fintek sektörünü “teknolojiyle eşitlik” arasında bir köprü haline getirecek her türlü oluşumun içinde yer almak ve aktif olarak katkı sağlamak. Özellikle kadınların, gençlerin ve dezavantajlı bölgelerdeki bireylerin finansal okuryazarlık ve dijital erişim anlamında güçlenmesini sağlayacak küresel bir platform inşa etmek istiyorum. Bunun için, yapay zekâ tabanlı kişiselleştirilmiş eğitim araçlarından, mikro kredi sistemlerine kadar yenilikçi modeller üzerinde çalışıyoruz. Amacım, finansın “soğuk” algılanan yapısını kırarak, insanların günlük hayatlarını kolaylaştıran ve umutlarını besleyen bir araç haline getirmek. Çünkü gerçek başarı, ancak toplumun tüm katmanlarına dokunduğunuzda anlam kazanıyor.