Finansal Teknoloji Yazarı İskender Ada, Fintechtime Nisan sayısı için yazdı “Portföy Yönetimi Dünyasında Mobil Deneyim Dalgası”.

“Finansal teknoloji ve mobil uygulamaların kesişim noktasında heyecan verici bir dönemin içinde olduğumuzu hissediyorum. Portföy yönetim şirketleri, mobil teknolojilere yatırım yaparak, kişiselleştirilmiş deneyimlere ağırlık vererek ve doğru partnerliklerle güçlü bir büyüme ivmesi yakalayabilir.”

 

 

Portföy Yönetimi Dünyasında Mobil Deneyim Dalgası

Son birkaç yıl, portföy yönetim şirketlerinin hem gelirlerinde önemli artış yaşadığı hem de bu gelirleri artırmak için pazarlama bütçelerine daha fazla yer ayırdığı bir dönem oldu. Türkiye’deki yatırım fonları piyasasında yaşanan olumlu gelişmeleri ve yatırımcı profilindeki değişimleri yakından inceleyerek, mobil uygulama trendleri ile finansal dünyadaki yeniliklere samimi bir yolculuk yapacağız.

 

Yatırım Fonu Yatırımcısı Profillerindeki Değişim

Öncelikle ülkemizdeki yatırım fonlarının dağılımına bir göz attığımızda, yatırımcıların sayısında önemli bir artış görüyoruz. Pandeminin etkisinin gösterdiği 2020 yılının başında 134 Milyar TL’lik portföy büyüklüğü ve 3 Milyon yatırımcı varken, bugün geldiğimiz noktada 5,5 Milyon yatırımcının 5,2 Trilyon TL’si yatırım fonlarında değerleniyor. Bu muazzam bir büyüme. Özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde yatırımcı sayısı yüksek seviyelerde bulunuyor. İstanbul, 1 milyondan fazla yatırımcıyla lider konumda ve portföy değeri açısından da diğer illeri önemli ölçüde geride bırakmış durumda. Ancak Anadolu’daki artış da küçümsenmeyecek seviyede. Yani artık yatırımcılar sadece büyük şehirlerle sınırlı değil; bu, portföy yönetim şirketlerinin pazarlama bütçelerini ve stratejilerini şekillendirmelerinde etkili oluyor.

Yaş dağılımına baktığımızda, genç kuşağın (özellikle 25-34 yaş grubu) yatırımlara daha fazla yöneldiğini görüyoruz. Bu grupların portföy değeri ve yatırımcı sayısı hızla artıyor. Buna karşın, geleneksel olarak yüksek yatırım değerine sahip olan 50 yaş ve üzeri grup da varlığını koruyor. Bizzat deneyimlediğimiz üzere Türkiye’deki finans dünyası kabuk değiştiriyor, mobil dönüşüm hız kazanıyor.

 

Mobil Uygulama Trendleri ve Z Kuşağına Ulaşmak

Mobil uygulama dünyası bugün herkesin hayatında önemli bir yer edinmiş durumda. Ortalama bir akıllı telefon kullanıcısının gün içinde 10 farklı uygulama kullandığını ve günde yaklaşık 262 kez telefonuna baktığını öğrendiğimde, “Acaba kaç kez telefonu elime alıyorum?” diye düşünmeden edemedim. Artık mobil uygulamalar, insanların günlük hayatının ayrılmaz bir parçası.

Google’a göre 2025 yılı, yapay zeka ve makine öğreniminin yalnızca popüler terimler olmaktan çıkarak mobil pazarlamada kritik roller üstlendiği bir yıl olacak. Tahmine dayalı analitik, gerçek zamanlı kampanya optimizasyonu ve kişiselleştirilmiş deneyimler artık pazarlamanın temelini oluşturuyor.

Özellikle Z kuşağı, mobil uygulamaları kullanmak konusunda oldukça aktif ve beklentileri yüksek. Z kuşağı, ekonomik özgürlüğe adım atarken finansal işlemlerini mobil uygulamalar üzerinden yönetiyor. Yatırım yapmak ve bütçe oluşturmak için mobil uygulamaları kullanan bu kuşak, finansal eğitim ve kişiselleştirilmiş içeriklerle çok daha fazla ilgileniyor. Z kuşağının mobil uygulamalarda “tek beden herkese uymaz” yaklaşımına karşı olan hassasiyeti, uygulama geliştiricilerini ve pazarlamacıları kişiselleştirilmiş ve yenilikçi çözümler sunmaya zorluyor.

Popüler dizi Squid Game’i izlerken herkesin tek tip kıyafet giymesi bana mobil uygulamalarda da benzer bir yaklaşımın artık eskidiğini hatırlattı. Her kullanıcı için özel bir deneyim sunmak, bugün fintech uygulamalarının başarısının anahtarlarından biri haline geldi. İşte tam burada yapay zeka ve kişiselleştirilmiş hizmetler devreye giriyor. Kullanıcıların davranışlarını tahmin eden, kişiselleştirilmiş yatırım önerileri sunan uygulamalar, Z kuşağının kalbini fethetmeye hazırlanıyor.

 

Mobil Uygulamaların Finans Sektöründeki Yükselişi

Son yıllarda finans uygulamalarındaki büyüme dikkat çekici boyutlara ulaştı. Adjust’ın yakın zamanda yayımladığı Mobil Uygulama Trendleri raporuna göre, finans uygulamalarının indirilme oranları sadece bir yılda %27 artarken, uygulama içi oturumlar %24 yükselmiş durumda. Bu yükselişte özellikle kripto uygulamalarının büyük payı var. 2025 yılına kadar dünya çapında mobil ödeme kullanıcılarının sayısının 4,8 milyara ulaşacağı öngörülüyor. Bu trendleri yakından takip eden portföy yönetim şirketleri, kullanıcıya doğrudan ulaşmak için artık kendi mobil uygulamalarını geliştirmeye odaklanmış durumda. Son kullanıcıya doğrudan fon alım satımı sunmak, şirketler için hem yenilik hem de rekabet avantajı sağlayacak bir strateji olarak öne çıkıyor.

Portföy yönetim şirketlerine baktığımızda, yakın zamana kadar sadece fon kurup yönetmeye ve VIP diyebileceğimiz niş bir kitleye bireysel portföy yönetimi hizmeti vermeye odaklanıyorlardı. Fakat sermaye piyasalarındaki ilginin ve regülasyonun sunduğu imkanların rüzgarını arkalarına alarak artık kendi müşterilerini edindikleri bir stratejiyi benimsemeye başladılar. Uzaktan müşteri edinimi ile kendi müşterilerini edinerek, kendi fonlarını müşterilerine doğrudan satabilen uygulamalar görmeye başladık. Özellikle portföy saklama kuruluşu ile derin ve yoğun entegrasyonları kurgulamaya ve böylelikle müşterinin nakit, döviz, hesap bilgileri gibi verileri de mobilden müşterilerine sunmaya başladılar. Bu sayede bireysel portföy yönetimi hizmetinin de artık mobil deneyimler ve otomasyonlar sayesinde daha düşük miktarlar için sunulmasının da önü açıldı. Elbette bunun yanında çok sayıda fondan oluşan sektörde doğru fonun doğru kişiye sunulması için de analizler, raporlar, kişiselleştirilmiş deneyimler sunmak için hala çalışıyor ve gelişiyorlar. Yakın zamanda tüm bu yapıya yapay zeka ajanları da eklenecek ve hayalini kurduğumuz yapay zeka tabanlı dijital yatırım danışmanları dönemi başlayacak.

 

Tasarım Odaklı Düşünmek ve Çeviklik

Tabi ki tüm bu deneyimi tasarlarken bu alanın güvenlik, mevzuat, operasyon, inovasyon konusunda tecrübeli uzmanlarına ve fikirlere katkı sağlayarak hayata geçirecek kurumsal ajanslara ihtiyaç çok daha kritik hale geldi. Son dönemde sohbet ettiğim portföy yönetim şirketlerinin yöneticilerinin bu konudaki farkındalığı giderek yükseliyor. Yapılmış olanı takip etmek yerine öncü bir yaklaşım ortaya koymak için, şirketlerin her kademesindeki çalışanların kolektif bir şekilde projeye katkı vermesi ile birlikte pozitif sonuçlar ortaya çıkıyor.

Son olarak, tüm bu gelişmeleri düşündüğümde finansal teknoloji ve mobil uygulamaların kesişim noktasında heyecan verici bir dönemin içinde olduğumuzu hissediyorum. Portföy yönetim şirketleri, mobil teknolojilere yatırım yaparak, kişiselleştirilmiş deneyimlere ağırlık vererek ve doğru partnerliklerle güçlü bir büyüme ivmesi yakalayabilir. Yenilikleri doğru takip edip doğru stratejilerle birleştirdiğimizde, yakın gelecekte çok daha fazla başarı hikayesi duyacağımızdan şüphem yok.

Ne de olsa, fırsatları değerlendirmek için doğru zamanda doğru yerdeyiz.

Güzel bir gelecek için…