Finans kuruluşlarının manipülasyonla mücadeleye ayırdığı toplam kaynak 758 milyon dolara ulaşacak.

Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi EY’nin ‘Finans Kuruluşlarında Gözetimin Geleceği’ adlı araştırmasına göre; finansal hizmet sunan şirketlerin piyasa manipülasyonu ile mücadeleye bu yıl sonuna kadar global olarak harcadığı toplam miktar 758 milyon dolara ulaşacak.

EY, Chartis araştırma şirketi işbirliğiyle gerçekleştirdiği ‘Finans Kuruluşlarında Gözetimin Geleceği’ adlı araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Para ve sermaye piyasalarında müşterileri adına işlem yapan finans kuruluşu çalışanlarının gözetimini mercek altına alan araştırma, manipülasyonla mücadele ile ilgili çarpıcı bulgular ortaya koyuyor. FX ve Libor gibi alanlarda manipülasyonların saptanması ve önlenmesine yönelik daha fazla kaynak ayrıldığına işaret eden araştırma sonuçlarına göre; finans kuruluşlarının 2017 yılı sonuna kadar piyasa manipülasyonu ile mücadele için harcadığı toplam miktar 758 milyon dolara ulaşacak.

 

Yatırımlarda hata payının azaltılması hedefleniyor

Piyasa manipülasyonu ile mücadeleye yönelik yapılan harcamaların 2016’ye göre %5 artış gösterdiğinin belirtildiği araştırma, ayrıca dünya genelinden 35 finans kuruluşunun üst düzey yöneticileri ile konuya ilişkin gerçekleştirilen anket sonuçlarını da içeriyor. Ankete göre; katılımcı şirketlerin %71’i mevcut gözetim sistemini güncelleme sürecinde bulunuyor. Bununla birlikte finansal kuruluşların bu alanda yaptıkları yatırımların temel hedeflerinden birinin yanılgı payını azaltmak olduğu vurgulanıyor.

Araştırma; finansal kuruluşlarının yüksek miktarlarda ceza ödenmesine neden olan Libor, FX ve ISDAFIX manipülasyon skandallarının tekrarlanmasının önlenmesi adına ileri teknoloji yatırımlarına öncelik verildiğini gösteriyor.

 

EY Türkiye Finansal Hizmetler Sektör Lideri Damla Harman araştırma sonuçlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “Araştırma sonuçları, finans kuruluşları tarafından kullanılan geleneksel gözetim sistemlerinin düzenleyici kurumların taleplerini karşılamaya yönelik tasarlandığına işaret ediyor. Dolayısıyla sistemlerinde sadece bu alanda bazı teknik eklemeler yapan şirketlerin kendilerini rakiplerinden ayıracak bir avantaj sağlama fırsatını kaybettiği söylenebilir. Araştırmamız, katılımcı şirketlerin yalnızca %7’sinin faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde tüm varlık sınıflarını kapsayan bir gözetim gerçekleştirdiğini ortaya koyuyor.

 

Düzenleyici kurumlar daha detaylı bilgi talep ediyor

Piyasa Bozucu Eylemlere Yönelik Düzenleme (Market Abuse Regulation – MAR) gibi yönetmelikler finans kuruluşlarının daha detaylı bilgilendirme sağlamasını gerektiriyor. Elektronik iletişim ve işlem takibini bir araya getiren MAR, gözetimde daha bütüncül bir yaklaşım benimsenmesini sağlıyor.

Düzenleyici kurumlar ayrıca finans kuruluşlarının gözetim sistemlerini daha fazla varlık sınıfı ve işlem platformunu kapsayacak şekilde genişletmelerini talep ediyor. Buna göre; sabit getirili menkul değer, emtia ürünleri ve diğer borsada kote olmayan ürünlerin yanı sıra organize işlem hesaplarının ve yeni geliştirilen platformların da finans kuruluşlarının gözetim sistemlerinde yer alması gerekiyor. Esasında hisse senetleri gibi daha geleneksel, düzenlenmiş varlık sınıfı işlemlerinin takibinde kullanılmak üzere tasarlanan gözetim sistemlerinin yeni işlem türlerinin ortaya çıkmasıyla birlikte yetersiz kaldığı belirtiliyor.