İklim değişikliği ile mücadele ve uyumu stratejik odakları arasında konumlandıran TSKB, ilk İklim Riskleri Raporu’nu yayımladı.

2023 yılına kadar kredi portföyünde iklim risklerinin uçtan uca entegrasyonunu sonuçlandırmayı hedefleyen TSKB, 2025 yılına kadar SKA bağlantılı kredilerin toplam portföy içindeki ağırlığını yüzde 90 seviyesinde tutmayı önceliklendiriyor.

 

Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB), iklim değişikliği ile mücadele ve uyum politikalarını odağında tutmaya devam ediyor. 

İklimle Bağlantılı Finansal Beyanlar Görev Gücü’nü (TCFD) destekleyen lider kurumlardan biri olan TSKB, sürdürülebilirlik yolculuğunu stratejik anlamda zenginleştirirken Türk bankacılık sektöründe TCFD tavsiyelerini dikkate alan ilk “İklim Riskleri Raporu”nu yayımladı.

TSKB, İklim Riskleri Raporu’nda iklim değişikliğinden kaynaklanan risk ve fırsatları beyan ederken, Türkiye’nin düşük karbon ekonomisine dayalı sanayiye geçişine yönelik desteğine hız kesmeden devam edeceğinin altını çizdi.

2008 yılından itibaren operasyonel faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazlarını dengeleyerek karbon-nötr bankacılık yapan TSKB, bu raporla bilim temelli hedefler doğrultusundaki çalışmalarını genişletti.

TSKB, doğrudan emisyonları ifade eden Kapsam 1 çerçevesinde 2035 yılına kadar %63 azaltım hedefini açıklarken, elektrik tüketimi kaynaklı emisyonları dikkate alan Kapsam 2 yönünde faaliyetlerinde yalnızca yenilenebilir enerji kullanarak karbon salımını sıfırlama uygulamasına devam edeceğini belirtti. Kapsam 3’deki değer zinciri emisyonları için ise ulusal ve uluslararası standartları dikkate alarak yol haritasını oluşturuyor.

TSKB, 2023 yılına kadar kredi değerlendirme, tahsis ve izleme süreçlerinde portföyünün iklim riskleri açısından değerlendirilmesi çalışmalarını sonuçlandırma hedefini paylaştı. 2030 yılına kadar 8 milyar dolar seviyesinde Birleşmiş Milletler tarafından ortaya konulan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) bağlantılı finansman sağlamayı hedefleyen TSKB, 2021-2025 yılları arasında SKA’lara yönelik kredilerin toplam portföy içerisindeki oranını %90 seviyesi üzerinde tutmayı önceliklendiriyor.

 

 “Türkiye’nin düşük karbon ekonomisine dayalı sanayiye geçişine somut katkı sunuyoruz”

İklim kriziyle mücadele yönündeki çalışmalarına ve hedeflerine şeffaflık prensibiyle İklim Riskleri Raporunda yer verdiklerini belirten TSKB Genel Müdürü Ece Börü: “2010 yılında imza attığımız Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin ardından SKA’ları merkeze alarak ilerlediğimiz sürdürülebilir bankacılık yolculuğumuzda çok yol kat ettik. Bugün yüzde 74’ü temiz enerji, enerji ve kaynak verimliliği, çevre, kadın istihdamı gibi sürdürülebilir ve sosyal yatırımlardan oluşan kredi portföyümüz ile Türkiye’nin düşük karbon ekonomisine dayalı bir sanayiye geçişine somut katkı sunuyoruz” dedi.

 

“Yeşil toparlanma sürecinin başarısında finans sektörünün katkısı kritik bir faktör olarak öne çıkıyor”

Birleşmiş Milletler öncülüğünde ortaya çıkan 2050 net sıfır karbon emisyonu hedefinin devletler ve kurumlar nezdinde her geçen gün daha fazla yaygınlaştığını dile getiren Börü, “İklim hedefleri açısından kritik bir sürece girdiğimizin farkındayız. Son yıllarda dünyada meydana gelen doğal afetler ve pandemi gibi olağanüstü gelişmeler yeşil toparlanmanın önemini artırırken küresel piyasaların karbonsuzlaşacağı bir geleceğe dönük adımları hızlandırıyor. Bu süreçte başta devletler ve düzenleyici kuruluşlar olmak üzere, şirketlerden finans kurumlarına, hatta bireylere kadar hepimize farklı sorumluluklar düşüyor. İş, ekonomi ve üretim dünyasında ise yol haritalarının doğru belirlenmesi, aksiyon planlarının hızla oluşturulması büyük önem taşıyor. Sürdürülebilirlik ve iklim alanına özel konsantrasyon geliştirmiş bir kalkınma bankası olarak, finansmanın dönüştürücü gücüne bizzat şahit oluyoruz. Tüm dünyada yeşil bir finansal sistemin ve finans sektörü oyuncularının bu yönde sunacağı yapılandırılmış katkının sürdürülebilir ve dayanıklı bir toparlanma sürecinde başarı için kritik bir faktör olduğuna inanıyoruz” diye konuştu.

 

“İklim krizinin çözümü için küresel bir mücadele ve kararlı adımlar gerekiyor”

Pandeminin sürdürülebilirlik kavramının bir kez daha altını çizdiğini belirten Börü: “Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ÇSY) konularının en az finansal konular kadar önemli olduğunu biliyoruz. İklim krizinin çözümü için, pandemi sürecinde olduğu gibi küresel bir mücadele ve kararlı adımlar gerekiyor. Son 30 yıldır sürdürülebilirliği vizyonumuzdan başlayarak tüm iş süreçlerimizde uçtan uca içselleştirdik. Küresel ölçekli iş ilişkilerimiz, taraf olduğumuz inisiyatifler ve imza attığımız yenilikçi uygulamalarla sorumlu bankacılık alanında ayrışan bir kurum olmanın gururunu yaşıyoruz. Yayımladığımız İklim Riskleri Raporu ile, iklim riski bilincini bankacılık modelimize entegre etme yönünde önemli bir aşama daha kaydetmiş olduk. Bunun bir yolculuk olduğunun bilincindeyiz. Önümüzdeki dönemde iklim risklerinin azaltılması yönünde iş ortaklarımızla güç birliği içinde ve hız kesmeden çalışmaya devam edeceğiz” dedi.