Bilgi teknolojileri alanında dünyanın önde gelen şirketlerinden Hewlett Packard Enterprise Türkiye, Kazakistan ve Kırgızistan Genel Müdürü Güngör Kaymak ile Fintechtime Temmuz Ağustos sayısı için özel bir röportaj yaptık.

HPE Türkiye global ölçekte nasıl konumlanıyor? Pandemi döneminde yeni bir yapılanma veya strateji değişikliğine gittiniz mi?

HPE olarak, teknolojinin en büyük vaadinin pozitif yönde değişim potansiyeli olduğuna inanıyoruz. Bu düşünceden hareket ederek, insanlığı geleceğe hazırlayacak önemli projelere destek vermeye devam ediyoruz. Sürdürülebilirlik için döngüsel ekonomiye öncelik veren kurumların başında geliyoruz. Alzheimar’a çare arayan sağlık araştırmalarına, Mars’a yolculuk projesine, büyük veriyi daha hızlı işleyecek yapay zekâ altyapılarına gelişmiş teknolojik çözümler sunuyoruz.

Pandemi döneminde pozitif değişim için önemli işlere öncülük ettik. Covid 19’la ilgili araştırmalarda yer aldık. Sağlık kurumlarının artan acil alt yapı ihtiyaçlarına çözümler sunduk. Çalışanlarımızın ve ailelerinin süreci sağlıklı geçirmeleri için uzaktan çalışmaya ağırlık verdik. Moral ve motivasyonu artırıcı yeni uygulamaları hayata geçirdik. Bunların yanı sıra, platform bazlı hizmetler sunan global şirket olma vizyonumuz kapsamında 2022 itibariyle tüm portföyümüzü tüketim bazlı modelle müşterilerimizin hizmetine sunma planımıza hız verdik. HPE GreenLake çözümümüz ile ilgili yatırımlar ve yeni iş birlikleri geliştirmeye devam ediyoruz. HPE GreenLake Central’ı tüm müşterilerimiz için genel kullanıma sunduğumuzu duyurduk. Müşterilerimize tüm uygulamaları ve verileri için kesintisiz bir bulut deneyimi sağlayan bu konsolu ek olarak veri yönetimi ve veri depolama desteğiyle genişlettik.

 

Pandemi sürecinde HPE GreenLake başta olmak üzere birçok yeniliğe imza attınız ve yeni ürün ve çözümlerinizi tanıttınız. Süreç HPE ailesi açısından nasıl geçti? Hangi ürün ve çözümlerinize ilgi daha yoğun oldu?

Müşterilerimizin iddia edildiği gibi sadece bulutta çalışan veya bulut odaklı bir altyapı ile istenen performans ve tasarrufu sağlayamadığının farkındayız. Dolayısıyla 8 yıldan fazla bir süredir müşterilerimize hibrit bir altyapı çözümü olarak sunduğumuz HPE GreenLake çözümümüz ile bulut tecrübesini müşterilerimizin kendi ortamlarındaki güven ve performas ile bir araya getiriyoruz. HPE Greenlake müşterilerimizin kendi ortamlarına HPE tarafından kurulan fiziksel BT kaynakları üstünden aylık olarak sadece kullandıkları kadarını ödedikleri, esnek olarak ortamdaki ek kaynakları da kullanarak büyüme ya da küçülme gösterebildikleri ve dilerlerse buluttaki kaynakları da aynı konsept içerisinde kullanabildikleri finansal bir servis çözümü.

Türkiye de dahil olmak üzere 50 ülkede 1000’den fazla müşterimiz hali hazırda toplam $4.5B kontrat değeri ile bu çözümümüzü kullanmakta.Tüm sektörlerden, her ölçekteki kurumsal işletmeden bulut bilişim hizmetlerine yönelik talepler geliyor. Bulut hizmeti sağlayıcıları, bulut bilişimin işletmelere sunduğu kısa ve uzun vadeli avantajlar konusunda farkındalığı artırdıkça, Türkiye’de bulut hizmetlerine olan güven her geçen gün artıyor. Ülkemizde de tüm dünyadaki eğilimlere uygun bir şekilde çoklu ve hibrit bulut mimarilerine doğru bir yönelme var. Altyapı stratejilerinin çoğu bulut öncelikli veya buluta hazır altyapılar olarak tasarlanıyor. Bulut teknolojileri ve ilgili tüm servisler maliyet, esneklik ve çeviklik gibi avantajları sebebiyle özellikle pandemi döneminde daha çok ihtiyaç duyulan bir teknolojik yatırım halini aldı. IDC, 2024 yılına kadar Türkiye BT Altyapısının yaklaşık %36,5’inin özel ve genel bulut ortamlarında kullanılacağını öngörüyor.

 

Pandemi, müşterilerimizin BT yatırımları için büyük ve hızlı bir düşünce değişikliğine neden oldu. Nakit akışını yönetmek en önemli öncelik haline geldi. Yine de şirketler bir yandan yeni normalin getirdiği zorluklarla ve zorunluluklarla mücadele ederken, diğer yandan teknoloji yatırımlarına devam etme ihtiyacını hissediyor. Bu durum hizmet olarak sunulan, kullanıma bağlı olarak fiyatlandırılan şirket içi BT çözümlerine olan talebi önemli ölçüde artırdı. Bu tarz çözümler Türkiye’de ve dünyada teknoloji tercihlerinde belirleyici olmaya başladı. HPE GreenLake, bu anlayışımızı yansıtan bir hizmetler bütününden oluşuyor. HPE GreenLake ile kuruluşların sermaye tasarrufu yapmasına, nakit akışını yönetmesine ve BT harcamalarını iş sonuçlarıyla uyumlu hale getirmesine olanak tanıyor, sadece kullandıkları hizmetler için ödeme yapmalarını sağlayan bir model getiriyoruz. Bu modelin en büyük getirisi talebin ötesinde kapasiteye gerektiği an sahip olarak büyümeye hazırlanmak. Şunu unutmamak gerekir ki ekonomi yeniden normale döndüğünde her şirket yeniden pazara ilk giren olmak isteyecek. Hazır olan şirketler daha hızlı hareket edecek. Bu ihtiyacın farkında olan müşterilerimizin artan talepleri, Türkiye’de 2020’de tüketim tabanlı sözleşme büyüklüğümüzün bir önceki yıla oranla 2 kat büyümesini sağladı. 2021 finansal yılımızda bu büyüme daha da hız kazandı ve sadece ilk 6 ayda bir önceki yıla göre 2 katında üzerinde büyüdük. 

Verideki giderek artan büyümeye ve elimizdeki probleme odaklandık. Şirketlerin bu sorunu fırsata çevirebilmek amacıyla dönüşümlerini planlarken ilk bakmaları gerekenin veriyi nerede oluşturdukları ve bunu nasıl işleyecekleri olduğunu öne çıkardık. IDC’nin araştırmasına baktığımızda:

  • Kamera görüntü verilerini saymadan dahi en hızlı büyüyen veri kaynağının IOT cihazları olduğunu görüyoruz, yani aslında veri büyümesi artık uçtaki cihazlardan geliyor.
  • Diğer bir ilginç nokta ise bulutta saklanan verinin artışına rağmen bulutta direk oluşturulan verinin o kadar da hızlı artmaması. Bu da şirketlerin hala kendi BT altyapılarını temel veri oluşturma, saklama ve işleme ihtiyaçları için kullanmaya devam ettiklerini gösteriyor.

Biz HPE olarak bu iki noktada da sektöre liderlik ediyor ve müşterilerimizin ihtiyaçlarına yönelik çözümler sunuyoruz. Uç noktalarda yaratılan verinin değere dönüşebilmesi için çoğu zaman direk uçta işlenerek çıkan yöneylem ile aksiyon alınması gerekliliğini görüyor ve bunun için yatırım yapıyoruz. Okyanusun ortasındaki bir petrol kuyusunu, ya da bir uzay istasyonundaki araştırma laboratuvarını düşünün. Böyle ortamlar için HPE Edgeline uç hesaplama sunucu ailemiz ile müşterilerimizin en zorlu doğa ve endüstri şartlarında dahi uçta elde ettikleri verileri yerinde işleyip karar almaları için onlara bir hesaplama platformu sunuyoruz.

Bir üniversite ya da sağlık kampüsündeki kullanıcıların tüm bağlantı ve erişim tecrübesini ya da bir futbol stadındaki taraftarların bağlantı ve ürün satın alma tecrübesini hayal edin. HPE Aruba ile hem veri merkezinde hem de uçta kablolu ve kablosuz ağ bağlantılarını akıllı ve güvenli hale getirirken müşterilerimizin de son kullanıcı deneyimlerini geliştirmelerine yardımcı oluyoruz.

Hem coğrafi hem de yapısal olarak dağıtık bir kurum düşünün.Örneğin, bir ildeki sağlık kurumları veya global ölçekli bir firmanın farklı coğrafyalardaki ofisleri. HPE SimpliVity hiper bütünleşik çözüm ailemiz ile bu tip müşterilerimize hem uç hem merkez lokasyonlarındaki verileri tek bir federe yapıda depolama, saklama ve işleme noktasında; basitlik, felaket kurtarma ve performansı bir araya getiren bir BT altyapısı sunuyoruz. Özellikle bu çözümümüz Türkiye’de çok popüler, toplamda 270’e yakın müşterimiz ile 2020 yılında Türkiye’de satılan her iki hiper bütünleşik sistemden bir tanesi HPE SimpliVity idi.

Tüm bu yenilikçi çözümleri ve daha fazlasını müşterilerimize önümüzdeki dönemlerde de veri odaklı dönüşümlerini kolaylaştırmak için sunmaya devam edeceğiz.

HPE Ezmeral kurumların uçlardan buluta dijital dönüşümlerini hızlandırmasına yardımcı olmak için tasarladığımız yeni yazılım portföyümüz. Bu portföy konteyner düzenleme ve yönetiminden, yapay zeka-makine öğrenmesine veri analitiğinden veri platformuna, maliyet kontrolünden BT otomasyonuna, yapay zeka odaklı operasyondan ve güvenliğe kadar geniş bir çözüm setini içeriyor. HPE Ezmeral kurumların çevikliğini ve verimliliğini artırmalarına, inovasyona odaklanmalarına olanak tanıyor.

 

Dijital altyapı ve bulut tabanlı hizmetlere olan talep artıyor. Bu yönde yatırım yapmak veya yatırımlarını genişletmek isteyen işletmelere önerileriniz neler olur? Nasıl bir strateji izlemeliler?

Dijital dönüşümü başarıya ulaştırmak ve dijital bir işletmeye dönüşebilmek için teknolojinin, çalışanların, kısacası tüm kaynakların kurum içindeki stratejik girişimlere, değer üreten projelere odaklanması gerekiyor.

Mevcut iş yüklerini ve altyapılarını yönetmek, operasyonel sürekliliği korumak için teknolojinin avantajlarını bulut deneyimi ile birleştirerek ihtiyaç ve tercihlerine göre kullanabilen şirketler, özelikle pandemi döneminden daha az etkilendi. Biz HPE olarak, bulutun bir varış noktası değil, bir deneyim olduğuna inanıyoruz. “Uçlardan Buluta Platform Bazlı Hizmetler Sunma” yaklaşımımızın en önemli aracı olan HPE GreenLake Bulut çözümlerimiz ile de şirketlerin genel bulut, özel bulut, veri merkezi ve uçları kapsayan hibrit bulut varlıklarını, hizmet odaklı tek bir yapı etrafında toplayarak, teknolojinin avantajlarını kurumların ihtiyaç ve tercihlerine göre kullanma imkânı yaratmış oluyoruz. Gelecek dönem için de, bulut deneyimini tüm şirketlere ulaştırmak ve dijital dönüşümün devamlılığını sağlamak en büyük hedefimiz.

 

Sektörler genelinde performans artışının yanında enerji kullanımında tasarruf, veri transfer süreçlerinde daha hızlı işlem yapma gibi yeni beklentisi olduğunu görüyoruz. HPE müşterilerinin beklenti ve taleplerinde de bu tür bir değişim yaşanıyor mu?

Yılda bir milyar doların üzerinde Ar-Ge yatırımı yapan inovasyon odaklı bir şirket olarak HPE, düşük karbon teknolojilerinde uzun bir inovasyon geçmişine sahiptir. Aslında, son yirmi yılda buluşlarımızın yaklaşık %21’i düşük karbonlu faydalar sunmaktadır

Geçtiğimiz yıllarda gerçekleşen en önemli yeniliklerden biri, bellek güdümlü bilgi işlem dediğimiz şeydir. Temel olarak, tüketilen şey başına hesaplamadaki iş miktarını söyleyen Moore Yasası’nın sonuna sahip olacaksınız, ancak daha yavaş bir oranda. Bu, performans açısından bu enerji verimliliği artışlarını sağlamak için artık yalnızca işlemci iyileştirmelerine güvenemeyeceğimiz anlamına geliyor.

Bu öğenin ötesine bakmalı ve bilgi işlem dünyasına yeni verimlilikler getirebilmemiz için yeni mimariler icat etmeye bakmalıyız.

Gösterdiğimiz ilk sonuçlarla, böyle bir mimarinin enerji tüketimini gerçekten aynı işi yapmak için enerji tüketen geleneksel mimarilerin yüzde 1’ini tüketebileceğimiz yeni bir düzeye taşıyabilecek önemli enerji verimliliği performanslarına sahibiz.

Enerjiyi daha verimli kullandığınızda ve dolayısıyla enerji kullanımıyla ilişkili emisyonları azalttığınızda, elektrik faturanızı da düşürürsünüz, değil mi?

İkinci kısım, elektronikten ziyade fotonları, elektrik bağlantılarını kullanarak fotonik etrafındaki malzeme inovasyonu kısmıdır. Bu teknoloji temelde bir optik fiberden yüzlerce kat daha fazla veri çekmek için mikroskobik lazerleri kullanacak.

Bu da BT endüstrileri için günlük olarak çıkardığımız doğal bir kaynak olan bakır tellerin kullanımını ortadan kaldıracak. Ayrıca bu sistemlere güç sağlamak ve soğutmak için büyük miktarda enerji tasarrufu sağlayacaktır. Yani lifler çok küçüktür; alan verimliliği de yaratıyorlar, ki bu da her türlü ürünü üretmek için ihtiyaç duyduğumuz doğal kaynak miktarını azaltmamız için çok önemli. Ve ayrıca kurulum çok daha kolay olacaktır.

 

 

Teknolojinin çevreye olan olumsuz etkisi hangi sebeplerden kaynaklanıyor? HPE bu konuda neler yapıyor? Teknoloji alanındaki sürdürülebilirliği nasıl arttırmayı düşünüyorsunuz? Planlarınız neler?

Dünya genelindeki kurumların, ekonomik büyümenin yaşadığımız gezegen ve toplum üzerindeki etkilerini dengelemede oynadıkları rol hiç bu kadar önemli olmamıştı. Normalde şirketler sürdürülebilirlik stratejilerini kurgularken ilk olarak işe BT departmanlarıyla başlamazlar. Bu durum hem donanım hem yazılım anlamında BT’nin işletmelerin sürdürülebilirlik çabaları üzerindeki etkisinin fazla anlaşılamamış olmasından kaynaklanıyor. Günümüzde BT endüstrisi dünya sera gazı emisyonlarının yaklaşık %4’ünden sorumlu ki, bu oran havacılık endüstrisinin sorumlu olduğu emisyon oranının yaklaşık 1,5 puan üzerinde. Ayrıca endüstri her yıl 50 milyon tona yakın elektronik atık üretiyor ve bu miktar hızla artıyor.

Birleşmiş Milletler Küresel E-atık 2020 raporuna göre, her yıl dünya genelinde 53 milyon tondan fazla e-atık üretiliyor. E-atıklar dünyanın en hızlı büyüyen atıklarına karşılık geliyor ve bunların yalnızca %15-20’si uygun şekilde geri dönüştürülüyor. Bu endişe verici durumla karşı karşıya kalan pek çok hükümet, mevcut politikalarını gözden geçirerek üreticilere tüketim sonrası ürünlerin işlenmesi veya geri dönüştürülmesine yönelik önemli sorumluluklar yükledi. Extended Producer Responsibility (EPR), yani Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu olarak bilinen kavram günümüzde hükümetler ve kuruluşlar tarafından yaygın bir şekilde benimseniyor. Böylece işletmelerin, malzemelerin temininden kullanım ömrü sonundaki imha aşamasına kadar ürünlerinin tüm yaşam döngüsüne ilişkin etkilerden sorumlu tutulması amaçlanıyor.

Avrupa Komisyonu’nun Döngüsel Ekonomi Eylem Planına göre, ekonomik büyümenin yoğun kaynak kullanımından ve atık üretiminden ayrıldığı döngüsel ekonomiye geçişin hızlanması, 2050 yılına kadar iklime yönelik negatif etkilerin ortadan kaldırılmasına büyük katkıda bulunacak. Bu hedefe ulaşmak, AB’nin Paris Anlaşması taahhütlerini yerine getirmesi ve 2050 yılına kadar karbon emisyonlarını sıfıra indirmesi açısından büyük önem taşıyor.

Biz üzerimize düşenleri üç başlıkta topluyoruz. İlk olarak, şirketleri BT alanında “fazladan satın almaya” iten aşırı tedariki ortadan kaldırmayı amaçlıyoruz. Ortalama bir veri merkezinde bilgi işlem kaynaklarının %25’i faydalı bir iş yapmadığı gibi, geri kalan kapasitenin de sadece küçük bir bölümü kullanılıyor. Bu da yüksek maliyet, gereksiz güç kullanımı, fazladan alan ve soğutma ihtiyacı anlamına geliyor.

İkincisi, kuruluşların mevcut BT varlıklarına tüm yaşam döngüsü boyunca bağlı kalmak zorunda olmamaları gerektiğini düşünüyoruz. Sırf bu yüzden bugün çoğu veri merkezinde tüketilen enerjinin %65’i işlerin yalnızca %7’sini yerine getirmek için kullanılıyor. Biz bu noktada kurumlara daha yeni ve enerji açısından daha verimli teknolojileri hızla devreye alabilme şansı tanıyoruz.

Üçüncüsü, BT varlıklarını kullanım süresi sonunda geri alıyoruz ve dönüşümünü sağlıyoruz. HPE Finansal Hizmetler, kullanımdan kaldırılan BT ekipmanının ömrünü uzatmak ve bileşenleri bir sonraki kullanım döngüsüne hazırlamak için büyük ilerlemelere ve yatırımlara imza attı. Böylece kurumlar yalnızca eskiyen varlıklarının değerini geri kazanmakla kalmıyor, tüm markaların BT varlıklarını kabul eden HPE Asset Upcycling  yenileme hizmetleriyle karbon emisyonunun azalmasına ve e-atıkların diğer atıklardan ayrılmasına katkıda bulunuyor. Bu geri kazanım modeliyle son beş yılda müşterilerimize 1,6 milyar dolar civarında kaynak sağladık.

Geri dönüşüm çabalarımız hakkında da şu rakamları paylaşabilirim: 2020 yılında 3,1 milyon ünitenin üzerinde teknolojiyi işledik. 1,7 milyon adet sunucu, depolama ve ağ cihazları gibi veri merkezi öğesinin ve 2,1 milyon adet dizüstü bilgisayar, tablet, yazıcı gibi cihazın teknolojik dönüşümünü üstlendik. Bu ekipmanların %90’ına yakınını tekrar kullanılabilecek hale getirdik, diğerlerinin uygun bir şekilde geri dönüşümünü sağladık.

Şirketler, ürünleri geri almak ve bir sonraki yaşam döngüsüne hazırlamak için altın standartlara sahip olmalıdır. HPE’nin bu konudaki yetenekleri de bir gecede gerçekleşmedi. HPE Finansal Hizmetler ile son 20 yıldır yenileme işindeyiz. Veri merkezinden çalışma alanına, hatta 3 boyutlu yazdırma ve Yüksek Başarımlı Hesaplama altyapılarına kadar her türlü teknolojiyi kullanacak yeteneğe sürekli yatırım yapıyoruz. Bugün dünyanın en büyük BT ürünleri yenileme merkezlerine sahibiz, 50’den fazla ülkede varlıkları alarak işliyoruz.

Karbon nötral bir şirket olma yolunda kendi önümüze koyduğumuz hedefler de var. Bu amaçla 2025 yılına kadar operasyonel emisyonumuzu 2016 yılına kıyasla %55 azaltmayı, kullandığımız enerjinin %50’sini yenilenebilir kaynaklardan sağlamayı, üretimden ve tedarik hattından kaynaklanan emisyonumuzu %15 düşürmeyi ve 2016 yılındakilere kıyasla enerji kullanımı konusunda 30 kat daha verimli ürünler ortaya koymayı hedefliyoruz.

Tabii bu sadece bizim çabamızla olacak bir şey değil. Müşterilerimize de bu bilinci aşılamak, onları da bu yola teşvik etmek için aktif olarak çalışıyoruz. Çevresel etki konusundaki farkındalıklarını artırmak için 2018 yılından beri müşterilerimize özgü hazırladığımız Döngüsel Ekonomi raporlarıyla tasarruf ettikleri enerji, CO2‘den kaçınma ve çöp sahalarından ayrı tutarak geri dönüşüme kazandırdıkları atık miktarı gibi detayları paylaşıyoruz.

 

2021 ve sonrası için yakın ve uzun dönem hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?

HPE, platform bazlı hizmetler sunan global şirket olma vizyonunu koruyor ve 2022 itibariyle tüm portföyünü tüketim bazlı modelde sunma planını hayata geçiriyor. Bunlardan birisi olan HPE GreenLake çözümümüz ile ilgili yatırımlarımız ve iş birliklerimiz devam ediyor. Aralık 2019’da HPE GreenLake Central’ı tüm müşterilerimiz için genel kullanıma sunduğumuzu duyurduk. Müşterilerimize tüm uygulamaları ve verileri için kesintisiz bir bulut deneyimi sağlayan bu konsolu ek olarak veri yönetimi ve veri depolama desteğiyle genişlettik.

Hewlett Packard Enterprise (HPE) olarak Türkiye’de çalışanların ve toplumun sağlığını korumak; salgınla mücadelede teknolojik alt yapı desteği sunmak üzere hızla adımlar attık. HPE olarak globalde COVID-19 salgınıyla mücadelede oluşturulan konsorsiyuma katılarak, süper bilgisayar alanındaki yazılım ve uygulama uzmanlığımızı araştırmacıların hizmetine sunuyoruz.

HPE olarak misyonumuz insanların çalışma ve yaşam şeklini geliştirmek. Bu amaçla insanlığı geleceğe hazırlayacak önemli projelere destek vermeye devam ediyoruz. Sürdürülebilirlik için döngüsel ekonomiye öncelik eden kurumların başında geliyoruz. Alzheimar’a çare arayan sağlık araştırmalarına, Mars’a yolculuk projesine, büyük veriyi daha hızlı işleyecek yapay zeka altyapılarına gelişmiş teknolojik çözümler sunuyoruz. En yeni projelerimizden bir diğeri ise 2024 yılında gerçekleştirilmesi planlanan yeni Ay yolculuğunun simulasyonunu yapacak dünyanın en güçlü süper bilgisayarını NASA için tasarlamak.