Singapur Cumhuriyeti Büyükelçisi Sayın Jonathan Tow ile Fintechtime Dergisi Mart & Nisan 2022 sayısı için özel bir röportaj yaptık.

Singapur Cumhuriyeti, stratejik konumuyla dünyanın kalanı ile bağlantıları en yüksek ülkelerden biri. Finans sektörü ise Singapur ekonomisinin en büyük sektörleri arasında yer alıyor. Singapur Cumhuriyeti’ndeki şirketlerle işbirliği yapmak isteyen Türk şirketlere onlarca fırsat sunuluyor. Singapur Cumhuriyeti Büyükelçisi Sayın Jonathan Tow ile bir araya gelerek sorularımızı ilettik.

 

Okuyucularımız için bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Üç yıldır Singapur’un Türkiye Büyükelçisi olarak görev yapmaktayım. Pek çok Singapurlu gibi ben de seyahat etmeyi ve yemek yemeyi çok seviyorum ve şimdiye dek Türkiye’nin 38 ilini gezdim; Van’dan Edirne’ye pek çok leziz yöresel mutfağı tattım. Favorilerimden birkaçı beyran, tantuni, kahvaltı, mumbar, sucuk ve dondurma. Ayrıca tarihe özel bir ilgi duyuyorum ve Hititler, Asurlular, Helenistik dönem, Roma, Bizans ve Osmanlı medeniyetlerinin Türkiye’de bırakmış olduğu iç içe geçmiş izler ile buradaki muhteşem kültürel dokuyu çok seviyorum. Singapur’un temsilcisi olarak Türkiye’yi ve harika insanlarını yakından tanımak için elimden geleni yapıyorum. Bu yolculukta hâlâ öğrenecek çok şeyim var; okuyucularınızın mutlaka denemem gerekenler konusundaki tavsiyelerini almaktan da memnuniyet duyarım.   

 

Siz göreve geldiğinizden bu yana Türkiye-Singapur ilişkilerinde değişiklikler meydana geldi mi? İki ülke arasındaki mevcut ilişkiyi nasıl tanımlarsınız?

İki ülke arasındaki ilişkileri daha iyi anlatmak için öncelikle resmi ilişkilerin 1864 yılına, Osmanlı İmparatorluğu’nun o zamanlar İngiliz İmparatorluğu’nun bir parçası olan Singapur’a ilk olarak bir Fahri Konsolos, sonra da, 1901 yılında Yerleşik bir Konsolos atamasına kadar uzandığını belirtmek isterim. Cumhuriyete geçildiğinden bu yana da yakın dostluğumuzu sürdürmekle birlikte, bugün bir Stratejik Ortaklık ile Türkiye-Singapur Serbest Ticaret Anlaşması (TRSFTA)’nın da desteklediği mükemmel ikili ilişkilere sahibiz. Özellikle TRSFTA, devlet alımları, mal ve hizmetler, yatırımlar, fikri mülkiyet hakları ve e-ticaret gibi nitelikli sektörleri de kapsayan modern ve kapsamlı bir anlaşma.       

Şubat 2019’da göreve geldiğimden beri hayata geçirilmiş olan dört kayda değer gelişmeyi söyle sıralayabilirim; öncelikle, 2021 yılında ülkelerimiz arasındaki ticaretin, 2020 yılına kıyasla neredeyse %50 oranında bir artış göstererek şimdiye kadarki en yüksek rakam olan 1,71 milyar Amerikan doları seviyesine ulaşmış olduğunu belirtmekten mutluluk duyuyorum. Karşılıklı ticaret rakamları, her iki ülkeye de fayda sağlayacak şekilde eşit olarak dengelenmiş durumda. İkincisi, 2019 yılında kültürel ilişkileri daha da geliştirmek amacıyla arşivler ve kütüphaneler arası işbirliği konularında iki yeni Mutabakat Zaptı (MOU) imzaladık. Osmanlı İmparatorluğu ile Singapur’un geçmişteki ilişkileri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak ve ilgili kaynakları birbirimizle paylaşmak arzusunda olduğumuzdan, bu da önemli bir adım. Üçüncüsü, Singapur’un Türkiye’nin start-up’larına, Türkiye’nin de Singapur’un Asya ile sağlam bağlantıları olan Fintech (finans teknolojisi) sektörüne gösterdiği ilginin giderek arttığını gözlemlemekteyim. Dördüncüsü ise, Türkiye’de faaliyet göstermekte olan Singapurlu şirketler, ülkeye güven duymaya devam ediyor ve mevcut yatırımlarını artırmayı planlıyor, ki bu da cesaretlendirici bir durum. Örneğin, Mersin Uluslararası Limanı’nı işleten Singapurlu PSA şirketi, bu yıl liman altyapısını ve tesislerini genişletmek amacıyla 350 milyon Amerikan doları daha yatırım yapmaya hazır.

 

Türkiye’de bulunduğunuz süre boyunca sizi zorlayan konular oldu mu?

Bahsedebileceğim iki zorluk var. Birincisi, COVID-19 salgının hepimizin yaşamını sekteye uğratmış olması. Salgın, ikili ilişkilerdeki hızlı ilerleyişe kısmen engel olmakla beraber, bizlere iletişim kurmamız ve iş yapmamız açısından yeni fırsatlar da sundu. Buna, bazı hassasiyetlerin farkına varmamızı ve buna bağlı olarak da bir takım yeni imkânlar bulmamızı sağlamış olması da dâhil. Örneğin, COVID-19 sırasında, Singapur, lojistik meseleler sebebiyle yeni gıda kaynakları arayışına girdi ve bugün Türk yumurtalarının ve belli başlı tarım ürünlerinin Singapur’a ihracatını hızlandırmış durumdayız. İkinci zorluk ise, merak ve açık fikirlilikten uzak düşünce yapıları. Dürüstçe söyleyebilirim ki, her iki tarafta da iş insanları kendi konfor alanlarında kalmaktan ve çok sayıdaki mevcut fırsata rağmen bunları keşfetmeye yönelik herhangi bir çaba sarf etmemekten memnun görünüyor. Her iki tarafın da fayda sağlayacağı bir konuda iletişim kurmak için ilk adımı atma sorumluluğu her zaman karşı tarafta olmamalı. Bulundukları bölgelerde merkez ve geçit konumunda olan Türkiye ve Singapur’un, kendilerine daha küresel çapta hedefler koymaları çok daha avantajlı olacaktır. Yine de, ben bu zorlukları yatırımcılar ve ticaret odaları açısından iletişim kurmanın ve mevcut zihin yapılarını değiştirmenin daha akılcı yöntemlerini bulmaları için bir fırsat olarak görüyorum.          

 

İki ülke arasındaki benzerlikler hakkında neler söylemek istersiniz?

Aslında birbirimize oldukça benziyoruz. Ben hem ülke, hem de insanlar açısından üç alandan örnek vereceğim. Birincisi, çalışkanlık, misafirperverlik, eli açıklık ve sıcakkanlılık konularında halklarımız kültürel olarak aynı değer yargılarına sahip. Biz de aile birliğine ve yaşlılarımıza saygıya büyük önem veririz. Dolayısıyla, insanlarımızın bir diğerinin ülkesini ziyaret ederken oradaki halkla rahatça iletişim kuracağını düşünüyorum. İkincisi, her iki ülkenin halkı da yemekleri konusunda tutkulu. Bizler, şakayla karışık, yemek yemenin Singapurluların milli hobisi olduğunu söyleriz. Bence aynı açıdan Türkiye’de de yemek insanları bir araya getiriyor; tıpkı Singapur’da olduğu gibi. Üçüncüsü, ülkelerimiz bölgesel ve küresel merkezler olarak stratejik konuma sahip. Bu da bize, birbirimizle iş yapmanın da ötesinde diğer ülkelerle iş yapmak amacıyla beraber çalışma imkânı sunuyor. Son zamanlarda ister Asya’da, ister Orta Asya veya Afrika’da, yeni bölgelerde ortaklaşa girişimlerde bulunmak amacıyla her iki taraftan da şirketlerin birbirlerinin güçlü yanlarından istifade etmeye ilgi gösterdiğini görüyoruz.      

 

Singapur Cumhuriyeti, Güneydoğu Asya’daki en dinamik ülkelerden bir tanesi ve dünyada iş yapma kolaylığı açısından ikinci sırada yer alıyor. Singapur Cumhuriyeti’ndeki şirketlerle işbirliği yapmak isteyen [Türk] şirketlere ne gibi kolaylıklar sağlanıyor?

Ne mutlu bize ki, yatırımcılar ve iş ortaklarına işbirliği yapmaları konusunda güven veren, güçlü bir ticari altyapıya sahibiz. Örneğin, Türk şirketler, avantajlı konumu ve daha geniş çaplı Asya-Pasifik pazarı ile olan bağlantıları sebebiyle Singapur’u Güneydoğu Asya’ya açılmak için bir üs olarak kullanabilir. Belki okuyucularınız biliyordur; Singapur, başlıca ticaret, nakliyat ve havacılık rotaları güzergahında bulunan stratejik konumuyla, dünyanın kalanı ile bağlantıları en yüksek ülkelerden biri. Changi Havalimanı (salgın öncesi) haftada 7.000’den fazla uçuşa ev sahipliği yapmaktaydı ve hâlen, küresel çapta 600’ün üzerinde limanla bağlantımız ve 37,5 milyon TEU ile dünyanın en işlek konteyner nakliyat limanı biziz. Güneydoğu Asya’ya giden yol olan Singapur, Türk şirketlerin tüketici içgörüsü oluşturabileceği ve bölgedeki varlıklarını sağlamlaştırabileceği bir üs. Güneydoğu Asya’nın kalbindeki jeostratejik konumumuz, 661 milyon kişiye ve toplamda 2,7 trilyon Amerikan doları tutarında GSYİH’ye erişim imkânı sunuyor.         

 

“Hem Singapur hem de Türkiye, kendi bulundukları bölgelerde finans merkezi konumunda olan ülkeler. Singapur olarak, finansal dijitalleşme konusunda yeni gelişmeleri sürekli takip ediyoruz ve bu alanda Türkiye ile yatırım ortaklığı yapmaktan memnuniyet duyarız.”

İzninizle, mal ve hizmetlerin ticareti, finans dışı hizmetler, vergilendirme vb. işlemleri kolaylaştıran iki önemli anlaşmadan bahsedeyim. Birincisi, TRSFTA; Türk tüccarlara Singapur pazarına ayrıcalıklı erişim imkânı sağlıyor ve Türkiye’den Singapur’a ihracata anında gümrük vergisinden muaf giriş imkânı veriyor. Türkiye’den ihracat sırasında aynı zamanda, Türk mallarının Singapur pazarındaki avantajını nispeten artıran, zamandan kazandıran uygulamalar olan gümrük kolaylıklarından da faydalanılabiliyor. Mal ticaretine ek olarak, FTA (Serbest Ticaret Anlaşması), Türk tüccarlara Singapur’daki devlet alım fırsatlarına erişim imkânı da sunuyor. Bir diğer önemli husus da, TRSFTA’nın, dünyanın GSYİH’sinin %30’unu kapsayan en büyük serbest ticaret birliği olan Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) da dâhil olmak üzere, Türk şirketlerine, Singapur’un 25 FTA’dan oluşan ağı üzerinden geniş küresel pazarın bir parçası olma fırsatını sunması.

İkincisi, Singapur-Türkiye Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması (DTA), Singapur’da iş yapan Türk şirketlerin maliyetini azaltıyor. Bu sayede şirketler, yalnızca kaynak devletlerine veya ikamet ettikleri devlete vergi ödemekle yükümlü olup her iki ülkede de vergi ödemek durumunda kalmamakta. DTA, bu şirketlerin Singapur’da iş yapmaya karar verdiklerinde maliyet avantajı elde etmelerine olanak sağlamakta.   

Yeni fırsat alanlarına Fintech ve e-ticaret de dâhil. Örneğin, Singapur Para Kurulu (MAS), 2020 yılında finans kuruluşları ve Fintech firmaları için işgücü eğitimlerine destek olmak, operasyonel direnci kuvvetlendirmek ve dijital platformlara erişimi artırmaya yönelik kaynak sağlamak amacıyla 125 milyon Singapur doları tutarında bir COVID-19 destek paketi hazırladı. Singapur ayrıca, uluslararası standartlara uygun bir ekosistem kurmak için e-ticaret ve dijital ekonomideki işbirliğini geliştirmektedir. Dijital ekonomiyi desteklemek için Birleşik Krallık, Yeni Zelanda ve Avustralya gibi birkaç ticari ortağımızla Dijital Ekonomik Anlaşma (DEA)lar müzakere edip imzaladık ve yeni fırsatlar ve ortaklıklar aramaya devam ediyoruz. Fintech ve e-ticaretin, ekonomik dijitalleşme çağında işlemleri kolaylaştırarak birbirini destekleyen, ayrılmaz iki alan olduğuna inanıyoruz.     

 

Finans, Singapur Cumhuriyeti’nde en çok yatırım yapılan alanlardan biri. Türkiye’nin bu tür bir yatırım ile ilgili izlenimi nedir? Türkiye ile Singapur arasındaki olası yakın yatırım ortaklıkları ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Hem Singapur hem de Türkiye, kendi bulundukları bölgelerde finans merkezi konumunda olan ülkeler. Singapur olarak, finansal dijitalleşme konusunda yeni gelişmeleri sürekli takip ediyoruz ve bu alanda Türkiye ile yatırım ortaklığı yapmaktan memnuniyet duyarız. Türkiye, 2023 yılına dek elektronik bir ekonomiye geçiş yapmak arzusunda olduğundan, her iki ülkenin de Fintech pazarına yapılacak olan ortak yatırımlar, yenilikler doğuracak ve dijitalleşme konusunda yeni ilerlemelere yol açacaktır. Finans sektörü, Singapur ekonomisinin en büyük sektörlerinden biri ve COVID-19 salgınına rağmen 2021’in ilk yarısında %6 oranında büyüdüğü tahmin ediliyor. Singapur, bu yıl finans sektöründe 6.500’ü aşkın yeni iş imkânı doğmasını bekliyor. Singapur’un Fintech endüstrisine yapılan küresel yatırımlar artış göstermekte; 2020 yılında bir önceki yılın aynı dönemine göre %19’luk bir artış kaydedildi.       

Singapurlu şirketler bu zamana kadar Türkiye’nin Fintech pazarında, dijital varlık transferi ve kripto para alanlarında bir miktar yol kat etti. Örneğin, DT One şirketi Türkiye’de sınır ötesi dijital varlık transferini deneyimlemek amacıyla Aktif Bank’ın UPT’si ile ortaklık kurdu. Singapur merkezli özel sermaye şirketi Huntington Partners, finansal risk değerlendirme şirketi SkorVeri’ye yatırım yaptı ve Pundi X, Türkiye’de bir kripto para kambiyo bürosu açmak için Ovo Dijital Servisler ile işbirliği yaptı.   

 

İki ülkedeki şirketlerin birbirleriyle temas kurabilmesi hususu başta olmak üzere Türkiye ile Singapur arasındaki iş ilişkilerini geliştirmek için nasıl bir yol izleniyor veya nasıl bir yol izlenmesi planlanıyor?  

Singapur, iki ülkedeki şirketler arasında iletişimin artması ve işbirliğini kolaylaştırmak amacıyla küresel çapta kabul görmüş standartların ve çerçevelerin tesis edilmesi konularında çok istekli. Bu bir Fintech yayını olduğundan, Singapur Fintech Festivali (SFF) ve Singapur Yenilikçilik ve Teknoloji Haftası (SWITCH) gibi platformlar vasıtasıyla dijital işletmelerin birbirleri ile bağlantı kurmaları için devamlı çaba sarf ettiğimizi vurgulayabilirim. Esasında, bu etkinliklerin tümü işletmeler arası (B2B) eşleştirme platformlarını hedef almıştır. Türkiye ekonomisinin yenilikçiliğe odaklanarak gittikçe dijitalleştiğinin farkında olduğumuzdan, örneğin TradeTrust ve Business Sans Borders vasıtasıyla işbirliği olanaklarını değerlendirebiliriz. TradeTrust, hükümetleri ve işletmeleri birbirine bağlamak amacıyla (örneğin ticari dokümanların güvenliğini sağlamak ve bu dokümanları dijital ortamda imzalamak), kamusal blok zinciri vasıtasıyla e-dokümanların değiş-tokuşunu destekleyen dünya çapında kabul görmüş standart ve çerçeveler; Business Sans Borders ise bir dijital pazaryerinde bulunan işletmelerin diğer pazaryerlerindeki işletmeleri bulup onlarla karşılıklı işlem yapabilmesi için Amazon, Lazada vb. dijital pazaryerlerinin sınırların ötesinde bağlantı kurmasını sağlayan bir platformdur. Hükümet alımlarından doğan talepler göz önüne alındığında, pazaryerlerinin Business Sans Borders’da bağlantıya geçmesinin kendileri açısından cazip olacağına inanıyoruz.        

 

“Türkiye, 2023 yılına dek elektronik bir ekonomiye geçiş yapmak arzusunda olduğundan, her iki ülkenin de Fintech pazarına yapılacak olan ortak yatırımlar, yenilikler doğuracak ve dijitalleşme konusunda yeni ilerlemelere yol açacaktır.”

Singapur’da MAS, dijital bankacılık ve kripto para konularında küresel erişimlerini genişletmek amacıyla Singapur Ticaret Ofisi (ESG) ile ortak hareket etmektedir. Singapur, tüm dünyadan benzer görüşlere sahip paydaşlar arasında köprüler kurulmasına vesile olmak amacıyla her yıl Fintech etkinlikleri düzenlemektedir. Türk ve Singapurlu şirketler, mevcut ilişkimizi daha da derinleştirmek ve fikir paylaşımında bulunmak için bu gibi platformlarda birbirleriyle etkileşime geçip bağlantı kurabilirler. 8-12 Kasım 2021 tarihlerinde düzenlenmiş olan 6. Singapur Fintech Festivali (SFF), 130 ülkeden 60.000 katılımcıyı buluşturmuştur. ‘Web 3.0 ve finans hizmetleri üzerindeki etkisi’ temasıyla gerçekleştirilmiş olan SFF çatısı altında 7.000’den fazla şirket, devlet kurumu, kuruluş ve eğitim kurumu temsil edilmiştir. SFF, Türk şirketlere ‘networking’ imkânı vererek, etkin finansal aracılık geliştirmek ve finansal katılımı artırmak amacıyla Singapurlu şirketlerle işbirliği yapma fırsatı sunmaktadır.   

ESG, inovasyon alanında ise Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ile ortaklaşa hareket ederek, bu alanda uluslararası işbirliği sağlanması doğrultusunda hükümetler arası bir platform olan EUREKA ağı vasıtasıyla, ilk kez ikili Singapur-Türkiye ortak inovasyon projeleri çağrısı açmıştır. Bu, Singapur ile Türkiye’nin EUREKA aracılığıyla projeler için yaptığı ilk ortak çağrıdır. Bu girişim, yenilikçi çözümleri ve iş modellerini beraberce ticarileştirmek üzere ortaklıklar doğurmak için, Singapurlu ve Türk şirketleri fonlama ve ortak AR&GE geliştirmede destekleyecektir. 

Singapur pazarına açılmakla ilgilenen Türk şirketler, ESG’nin İstanbul’da bulunan Yurtdışı Merkezi ile iletişime geçerek <https://www.enterprisesg.gov.sg/contact/overseas-centres#turkey> fırsatlar hakkında bilgi edinebilir.

 

2022 yılında iki ülke arasındaki ilişkileri daha da kuvvetlendirmek için planlarınız ve 2022 yılına dair beklentileriniz neler?

Genel anlamda, sanırım hepimiz 2022 yılında COVID-19 açısından tünelin ucunda ışık göründüğünü söyleyebiliriz. Dünya bu salgınla mücadeleye devam ediyor ve umuyorum ki, hastalık daha endemik bir hâl aldığında seyahatlere ve yüz yüze görüşmelere kayda değer bir dönüş yaşanacak. Her şeyin yeniden ivme kazanması biraz vakit alacaktır ama benim özellikle 2022 yılının sonuna dek gerçekleştirmek istediğim bazı mütevazı hedeflerim var. İş açısından, birkaç nitelikli şirketin üçüncü ülkelere yatırım yapmak amacıyla ortak projeler üstlendiğini ve Türk şirketlerin Singapur’da ofis kurarak bizim Fintech ekosistemimizden faydalandığını görmeyi umuyorum. Yine genel olarak, fikir paylaşımını artırmak amacıyla belli sektörlere yönelik ticaret seminerlerinin sayıca çoğalmasını, kendi açımdan ise, Türkiye çapında daha fazla iş dünyası temsilcisiyle bir araya gelip mevcut fırsatlarla ilgili bilgi vererek bu konularla ilgili farkındalığı daha da artırmayı ümit ediyorum. Tabii ki ticaret rakamlarımızın dengesini koruyarak artış göstermeye devam etmesini temenni ediyorum. Kişilerarası iletişim konusunda ise Singapurlu turistlerin Türkiye’ye seyahate kaldıkları yerden devam etmesini, bizim de Türkiye’de düzenlediğimiz Singapur’a özgü film ve müzik gibi kültürel etkinliklerin sayısını artırıp Singapur’u daha iyi tanıtabilmemizi umuyorum. Elbette gündemimizde siyasi temaslar gibi daha pek çok alan var ve bunların da sene içerisinde daha da geliştirileceğinden eminim.