Mono App CEO’su

Ünal Sezer

 

Mono App CEO’su Ünal Sezer, Fintechtime okurları için kaleme aldı “100 yıl sonra bir tarih kitabı okumayı çok isterdim”.

Sizinle bu yazıda paylaşmak istediğim şey zamanda ileriye bir yolculuk yaparak bu döneme tarihsel bir şekilde baksaydık blockchain ve sonrasındaki gelişmeleri nasıl yorumlayabilirdik üzerine kişisel düşüncelerim olacak.

 

100 yıl sonra bir tarih kitabı okumayı çok isterdim

Tarih denildiğinde aklımıza ilk olarak zamansal olaylar ve sonuçları gelse de aslında tarih bilimi çok fazla sayıda bilim alanından faydalanıyor. Arkeoloji, antropoloji, etnografya, coğrafya, sosyoloji, ekonomi, paleografya, epigrafya, nümizmatik, kronoloji, filoloji ve kimya bunlardan sadece bazıları.  Bir olayın üzerinden belli bir süre geçtiğinde neden ve sonuç ilişkilerini, olayların birbirleriyle olan etkileşimlerini ve bugüne yansımalarını görmek tarih bilimi açısından bu bilimlerin yardımıyla çok daha kolay ve anlamlı oluyor.

Sizinle bu yazıda paylaşmak istediğim şey ise zamanda ileriye bir yolculuk yaparak bu döneme tarihsel bir şekilde baksaydık blockchain ve sonrasındaki gelişmeleri nasıl yorumlayabilirdik üzerine kişisel düşüncelerim olacak.

Kronolojik sırayla, blockchain altyapısının ortaya çıkması, ardından bu alt yapı üzerinde dijital paraların hayat bulması, bu paralar ile birlikte dijital varlıkların sahiplenilmesi, bu varlıkların merkezi olmayan finans sistemlerinde saklanabilmesi, el değiştirilebiliyor olması ve son olarak metaverse kavramı ile teknolojinin şimdilik izin verdiği kadarıyla belki de sonsuz bir dijital bir yaşamın hayali… Bunlar birer sonuç mu yoksa hedeflenen bir sonucun nedensel parçaları mı?

Geleceğe dair yorumlara geçmeden önce biz de tarih biliminden biraz faydalanalım ve finansal hayatın nasıl başladığına bir bakalım. (Kaynak: Aydın Nurhan, Bankacılık Uygulamaları, Anadolu Yayıncılık, 2006, 21.)

  • MÖ.3500 yılında Sümer ve Babil’de mabetlerde rahiplerin borç verdiğine dair bankacılık belgeleri bulunmuştu. O dönemlerde din adamları ve dini yerleşkeler savaşlarda bile korunan, zarar verilmeyen yerlerdi. İlk olarak değerli eşyalarını dini yerleşkelerde saklanması ile başlayan süreç zamanla din adamlarının borç vermesine kadar ilerlemişti.
  • MÖ. 2000 Eshunnanca Krallığı ilk bankacılık yasalarını düzenlemiş, faiz oranını %20 olarak hükme bağlamıştı. Hammurabi yasaları ise kredi verme, mevduat toplama ve komisyon işlemlerini hükme bağlamış, kredi senetleri o dönem kullanılan killer üzerine 2 nüsha halinde yazılmıştı.
  • MÖ. 1000 İlk ve Orta Çağ’da Yunanlılar, Romalılar ve Mısırlılar bankacılığı geliştirmiş, eski Mısır’da faiz belki de enflasyon etkisiyle sınırlanırken eski Yunan’da bankacılık denetimlerine başlanmıştı.
  • 1609 İlk modern banka ‘Amsterdam Bankası’, 1637 Venedik Bankası kurulmuş çek ve banknot kullanımı başlamıştı.
  • 1640 İngiltere Kralı tarafından tüccarların altınına el konulmasıyla birlikte, altınlar ‘goldsmith’ denilen tüccarlara sertifika karşılığı verilmişti.
  • 1694 İngiltere Merkez Bankası (İlk Merkez Bankası) kuruldu.
  • 1907 Sistem, Federal Reserve Bank (ABD Merkez Bankası) ile olgunluğa ulaşmış ve modern banka sistemini oluşmuştu.

5 bin yıl önce rahiplerin borç alıp verdiği bir dünyada belgeler yine merkezi otorite sayılan rahipler tarafından tutuluyordu. Dini görevlilere güven duygusu üst seviyelerdeydi ve bu belgeler ticaret yapanlar tarafında da kabul görüyordu. Hatta ve hatta rahiplerin verdiği teminat mektupları farklı şehirlerde ticaret yapan tüccarlara güç ve güven sağlıyordu.

Bugün ise blockchain teknoloji altyapısı ile ilk ortaya çıkan, merkezi olmayan ama sistemsel olarak güvenli olan dijital paralar yoğun bir şekilde talep görür oldu. Birçok alanda bu paraların kullanılabildiğini görmeye ise alışıyoruz ve şaşırmıyoruz. Biz de istedikten sonra kolay bir şekilde dijital bir paranın sahibi olabiliyoruz.

Diğer yandan eserlerin aslında dijitalde de çok değerli olabileceğini ve bu değerler üzerinden alıcıları olabileceğini gördük. Örneğin bir fotoğrafı ya da dosyayı yükleyip NFT’ye çevirebiliyor ve bir değer olarak el değiştirmesini sağlayabilir olduk.

Ardından merkezi olmayan finansal yapılar (DeFi) ile kişilerin veya girişimlerin bankalara ihtiyaç duymadan birçok finansal ihtiyaca karşılık verebildiğine şahit oluyoruz. DeFi’ler aracılığıyla kişiler bireysel olarak kredi (borç) verebiliyor, kredi alabiliyor, mevduat toplayıp faiz verebiliyor, kendi sisteminde borsa üzerinden hisse alıp satabiliyorlar. Geleneksel bankacılık sisteminde ne varsa yavaş yavaş hepsinin DeFi’ler üzerinden de mümkün olacağı fikri artık oldukça kabul görüyor.

Tüm bunların yanında şu dönemlerde sıklıkla duyduğumuz Metaverse ise; hazır hale getirilen bu parçaların, hayatımızın bir parçası haline getirilmesi için dijital bir yaşam platformu olarak karşımıza çıkıyor.

Metaverse’de dijital para birimleriyle, dijital varlıkların değerini belirleyebilecek ve bu dijital varlıkların alıp satılmasına şahit olacağız. Ayrıca bu platformda ihtiyaç duyacağımız dijital varlıklarımızın saklanması, değerlendirilmesi, borç olarak başkalarına verilmesi gibi nedenlerden dolayı bankacılık hizmeti veren ama banka olmayan yapılar ile etkileşime geçeceğiz.

Gelecek on yıl içinde bunların birçoğunun gerçekleşeceğini söylemek kehanet olmaz. Ancak önemli olan bu gelişimin tarih sahnesindeki yeri olacak. Acaba yüzyıllar sonra paranın tarihi konulu bir yazıda blockchain teknolojisinin ilk kullanımı yer alacak mı? Bu dönüşüm büyük değişimin bir başlangıcı mı? Hangisi neden, hangisi sonuç!

Bundan 100 yıl sonra bir tarih kitabı okumayı bu nedenle çok isterdim…