Hukuk ve Dijital Dönüşüm Danışmanları

Av. Yunus Emre Berk ile Av. Oğuzhan Kundak

 

Hukuk ve Dijital Dönüşüm Danışmanları Av. Yunus Emre Berk ile Av. Oğuzhan Kundak, Fintechtime okurları için kaleme aldı “Yeni Dünya: Metaverse”.

Metaverse ekosistemi, bugünün dünyasından geleceğin dünyasına baktığımızda geleceğin artık şimdiki anda ve kendisinde olduğunu fısıldıyor. Sınırların kalktığı, Metaverse gibi yeni dünyaların inşa edilmeye başladığı şu günlerde blok zincir teknolojisi ve kripto varlıklar sayesinde birçok alanda merkeziyetsiz bir finansal akışın hayatımıza girdiğini ve bu yeni nesil finansal akışın giderek daha da büyüyeceğini bugünden görmek zor değil.

 

Dünya Vatandaşlığı

Eminiz sizler de bizim gibi büyüklerinizden sık sık “Dünya vatandaşı olmak.” deyişini duymuşsunuzdur. Büyüklerimizin bu deyişi; genellikle bu sözü yeni kültürler, yeni lisanlar öğrenip, kendini entellektüel anlamda çok yönlü geliştirerek, özünü kaybetmeden ancak hayata görüşü olarak yaşadığın ülkenin sınırlarının dışına çıkıp, uluslararası normlarda, dünyanın her yerinde yaşayabilen, renkli bir insan olabilmenin önemini vurgulamak için kullandığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu geniş anlamının yanı sıra aslında bu deyişin temeline indiğimizde, çok daha derin bir anlamı daha olduğunu görebiliriz. Dünya vatandaşlığını; “Yeryüzünde yaşayan insanların ırk, renk, dil ve inanç ayrımı olmaksızın içinde yaşanılan dünyanın vatandaşları olduğu fikri veya bundan doğan kimlik” olarak tanımlayabiliriz. Bu deyişin milattan önceye dayanan bir geçmişi olduğunu ve hatta tarihte ilk dünya vatandaşının kadim Anadolu topraklarında yaşan Sinoplu Diyojen olduğunu söylesek herhâlde şaşırırsınız. Hemen anlatalım efendim. Günlerden bir gün bir Atinalı’nın, Sinop’da yaşadığı söylenen Diyojen’e “Sen nerelisin?” diye sorduğu ve Diyojen’nin “Ben bir dünya vatandaşıyım” dediği rivayet edilir.  Hatta Albert Einstein ve Albert Camus’nun da dünya vatandaşlığı düşüncesini benimsediğini belirtmeden geçmeyelim. Bugüne kadar dünya vatandaşlığı fikri, devletlerin ulusal çıkarları, sosyo-ekonomik etkiler ve çeşitli siyasi fikirler yüzünden uygulamaya bir türlü konulamayan ütopik bir rüya olarak kaldı. Ancak bu rüyanın gerçekleşmesine hayatımıza yeni giren Metaverse denen bir kavram ile yaklaştığımızı söylesek ne dersiniz?

 

Metaverse Dünyası

Her geçen gün giderek dijitalleşen bir dünyada yaşıyoruz. Yunanca “Sonra” anlamına gelen “Meta” ile İngilizce “Evren” anlamına gelen “Universe” kelimelerinin birleşimiyle türetilen Metaverse kavramı ise bu dijitalleşen dünyanın bize son hediyesi olarak karşımıza çıkıyor.  Bu arada “Meta”nın ayrıca tüketim ekonomisi literatüründe de; “satılmak amacıyla üretilen, alınır satılır mal, ticaret malı” demek olduğunu ve “Verse” ünde latince kökenli bir kelime olarak; “ayet-şiir ve dörtlük” demek olduğunu da hatırlatmak isteriz. Her iki ifadenin farklı 2 anlamı da büyük bir mana içeriyor. Özellikle de adeta fiziki değerlerin ve malların putlaştırıldı dünyamızda, “Malların Ayetleri ya da Şiiri” son derece manidar oluyor.  İşin edebiyat tarafını bir kenara bırakırsak, Metaverse kavramını, bilgisayarlar ve üç boyutlu görüntü veren (Sanal Gerçeklik Gözlükleri gibi) cihazlar sayesinde kişinin yapay bir ortama dâhil olmasına imkân sağlayan bir sanal alem olarak tanımlayabiliriz. Metaverse, sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) gibi teknolojileri birleştirilerek insanlığa yeni bir dünya vadediyor.

 

İlk kez 1992 yılında yayınlanan “Snow Crash” isimli bilim kurgu romanında duyduğumuz “Metaverse” kavramı, ilgili kitapta bireylerin dijital kimliklerinin yaşadıkları üç boyutlu sanal dünyaları tanımlamak için kullanılmıştı. Romandaki halinden çok daha farklı ve bilinmezliklerle dolu olan Metaverse dünyasının bugünlerde daha yeni yeni doğduğunu söyleyebiliriz. Yakında emeklemeye başlayacak Metaverse dünyasının gelecekte bizlere sunabileceği imkanlar ise bugünden hepimizi heyecanla koşturmaya yetiyor da artıyor. Geçtiğimiz yıl düzenlediği tanıtım ile tüm markalarını “Meta” adı altında çatı bir şirket altına toplayan Facebook başta olmak üzere, Microsoft ve Google gibi Dünya’nın en büyük teknoloji şirketleri de Metaverse dünyasında yerlerini alabilmek adına çalışmaya başladılar. Sadece teknoloji devleri değil, tüm özel şirketlerin gelecek planlarına dahil olan Metaverse dünyası geçtiğimiz aylarda bir devletin dahi bile planlarına dahil oldu ve Karayipler’de bağımsız ada ülkesi Barbados, Metaverse dünyasında büyükelçilik açma kararı alarak sanal gerçeklik platformu Decentraland ile sözleşme imzaladı.

 

Metaverse Ekosistemi

Kişilerin, oturdukları yerden kalkmadan sanal gerçeklikte, olmak istedikleri  kişinin özellikleri taşıyan bir “avatar” seçerek Metaverse dünyasında var olması, kıyafetler satın alabilmesi, mülk edinebilmesi, ofis arkadaşlarıyla çalışabilmek için çevrimiçi olarak bir araya gelmesi, etkinliklere katılıp sosyalleşmesi, müzeleri ziyaret etmesi, alışveriş mağazalarını gezmesi, ürün satın alması ve oyun oynanması Metaverse ekosisteminin sunabileceği akla gelen ilk fırsatlar olarak karşımıza çıkıyor. Yeni umut dünyası olan Metaverse, birçok teknolojinin bir arada gelerek yeniden yorumlanması, bir gelecek ön görüsü veya belirli bir konsept altında harmanlanmasından oluşuyor. Hatta geçen sene Hintli bir çift, gerçek dünyada çok pahalıya mal olacağını öğrendikten sonra, Decantraland’de bir sanal düğün düzenleyerek, hem maliyeti düşürmüş hem de gelinin 1 yıl önce vefat eden babasının kendisine benzer olarak yaratılmış bir avatar olarak düğüne sembolik olarak katılması sağlanmış, böylece gelinin babası gerçek hayatta olmasa da sembolik olarak kızının mürüvvetini görmüştür.

Metaverse bireylerin hayatlarında yer edinmeye başladıkça aynı internetin son kullanıcı tüketicide yaygınlaşmasıyla işletmelerin ticaretlerini elektronik ortama aktarmaları gibi, Metaverse dünyasının şekillenmesi ve yaygınlaşması sonrası bu yeni dünyaya da ticaretin her anlamda kayması kaçınılmaz olacaktır. Daha şimdiden; Zara, Nike, Hermes, Sony gibi birçok markanın Metaverse dünyasında mağaza açtığını, reklam verdiğini, etkinlik düzenlediğini işitmeye başladık. Metaverse ekosistemi, bugünün dünyasından geleceğin dünyasına baktığımızda geleceğin artık şimdiki anda ve kendisinde olduğunu fısıldıyor.

 

Metaverse ve Finansal Ekosistem

Geleneksel finans araçlarının yerini almaya başlayan yeni nesil finansal teknolojiler geleceğin dünyasını bugünden inşa etmeye başladı bile. Blockchain teknolojisi, geleceğin finansal araçlarının inşasında kullanılan temel teknoloji olarak bu inşada başı çekiyor. Artık hayatımıza giren akıllı sözleşmeler ve kripto varlıklar ile blok zincir teknolojisinin sunduğu imkanlar hayallerimizin sınırlarını zorluyor. Özellikle son aylarda büyük gelişme gösteren NFT (Non-Fungible Token yani aslı değiştirilemez jetonlar) teknolojisi ile insanlar artık beğendikleri sanatçıların benzersiz özelliğe sahip sanat eserlerini ya da hayal ettikleri arabanın çizimini ya da yeni çıkacak spor ayakkabı modelinin çizim tasarımını, daha çıkmadan satın alarak sanal ortamdaki kasalarında yer alan koleksiyonlarına ekleyebiliyor. Bu satın almalara dair ödemeler de sadece yeni nesil sanal varlık birimi olan kripto paralarla yapılabiliyor. Yakın gelecekte NFT pazarının dünyanın en büyük ekosistemlerinden ve hatta pazar yeri modellerinden biri olacağı öngörülüyor. Hem de bu geleceğin, oldukça yakın bir gelecek olması işten bile değil…

Sınırların kalktığı, Metaverse gibi yeni dünyaların inşa edilmeye başladığı şu günlerde blok zincir teknolojisi ve kripto varlıklar sayesinde birçok alanda merkeziyetsiz bir finansal akışın hayatımıza girdiğini ve bu yeni nesil finansal akışın giderek daha da büyüyeceğini bugünden görmek zor değil. Artık belli bir merkeze bağlı olmadan P2P (Peer to Peer) ödeme araçları, DeFi (Merkeziyetsiz Finansal Model) başta olmak üzere yeni nesil borsalar, bir para birimine dönüşmeye başlayan Bitcoin gibi kripto varlıklar, yeni nesil finansal ekosistemin ilk finansal teknoloji ürünleri olarak karşımıza çıkıyor. Bu yeni finansal teknolojilerin yaşadığımız dünyada edindiği yer düşünüldüğünde bugünlerde inşa edilen Metaverse dünyasında da özellikle Ethereum tabanlı sanal para birimleri (Mesela Decentraland’de MANA) ile sunduğu teknoloji ve imkanlarla finansal çözümler için yeni bir sayfa araladığını söyleyebiliriz.

 

Metaverse ve Hukuk

Metaverse dünyası bugünden herkeste heyecan yarattı. Hukukçuları bilirsiniz her şeye kuşkuyla ve mesafeli yaklaşmak âdettendir. Ancak daha önce ki yazılarımızda da söylemiştik, biz sizin bildiğiniz hukukçulardan değiliz 😊 Konuya kuşku ve mesafeden daha çok,  temkinli bir merak ve bütünün hayrına olacak şekilde hayal ederek, çözüm odaklı bakmayı tercih eden taraftayız. Metaverse dünyasının hukuk için çözülmesi zor birçok konu barındığını kabul etmekle beraber, internet ve e-ticaretin de ilk başlarda benzer, daha önce karşılaşılmamış hukuki problemler içerdiğini ve modern hukukun bu problemleri tek tek çözdüğünü unutmamak gerekiyor.  Zira hukukun teknolojinin hızına yetişmesi asla beklenemez; ancak burada dilediğimiz, devletlerin de hazırlamaya başladıkları mevzuat çalışmalarını bir an önce; vatandaşlarını koruyucu ancak yapılacak olan işi de imkansızlaştırmadan tamamlamasıdır. Zira, bir kavramı hele ki gelişi engellenemez bir olguyu yasaklamak asla çözüm değildir. Asıl olan kamuoyunun bu konudaki bilgi ve bilincini artırıp, farkındalığı yüksek bir tüketim alışkanlığı edinmesine, güvenli bir hukuki platform yaratarak destek olmaktır. Daha birçok ülke an itibariyle kripto varlıklara mesafeli yaklaşırken, devletlerin Metaverse gibi konularda hemen mevzuat çalışmaları yapacağını zannetmiyoruz. Ancak Decentraland’de hukuk bürolarının ofis ve bazı ülkelerin de konsolosluk açmak için başvuruda bulunduğunu da unutmayalım. Dedik ya belki de gelecek düşündüğümüzden daha da hızlı gelecek…

Bugün her kadar dağınık olarak her teknoloji şirketinin kendi Metaverse dünyasını kurma yarışında olduğunu görsek de aslında Metaverse, Metaverse dünyaları arasında geçişin olabileceği, büyük verinin (Big Data) kullanıldığı bir evren vizyonuna dayanıyor. İşin içine büyük veri ve teknoloji şirketleri girince; gizlilik, mahremiyet ve veri güvenliği konusu hemen gündemin en üst sırasına yerleşiyor. Özellikle Metaverse evreninde büyük atılımlar yapmaya hazırlanan büyük teknoloji şirketlerinin bu konuda sicilinin pek parlak olmadığını düşünürsek; gizlilik, mahremiyet, özel hayata müdahale ve veri güvenliğine dair endişelerin, pek de haksız kaygılar olduğu da söylenemez. İşler kolay olmayacak kabul ediyoruz. Ancak gelişen teknolojiye en hızlı uyum sağlayan hukuk alanlarından bazılarının; teknoloji hukuku, veri güvenliği ve kişisel verilerin korunması olduğunu düşünürsek, bu alanlarda da oldukça fazla ve yoğun bir mevzuat çalışma gündemi bizleri bekliyor sanırız.

Metaverse dünyası için modern hukukun çözüm bulunması gereken bir diğer hukuki problem sınır ötesi (cross-border) hatta fiziki dünya ötesi (cross-reality) etkisinden kaynaklanmaktadır. Metaverse aynı sosyal medya platformları gibi ülke sınırlarını aşan ve tüm dünyaya yayılan bir etkiye sahip olacak. Metaverse dünyasında farklı ülkelerden bireylerin başına gelen hukuki sorunların çözümünde uygulanması gereken hukukun ne olacağı da merak konusu olarak gündemde yerini korurken buna ek olarak Metaverse dünyasında mülkiyet hakkının hangi kurallar çerçevesinde belirleneceği ve mülkiyet hakkına yaşanabilecek saldırıların hangi kurallar çerçevesinde çözümleneceği akla gelen diğer sorunlar olarak karşımıza çıkıyor. Bu noktada üst bir başlıkta özel olarak yaratılabilecek bir yeni dünya hukukundan mı bahsediyor olacağız yoksa böyle bir durumda klasik anlamda milletlerarası özel hukuk kuralları mı uygulama alanı bulacak? Özellikle gelecekte Metaverse dünyası, insanların hayatında vazgeçilmez bir noktaya geldiğinde bu sorulara benzer birçok sorunun süreç içinde karşımıza çıkacağını söylemek mümkün. Hal böyle olunca Metaverse dünyasına gerek ulusal gerek de uluslararası tüm hukuk otoritelerin şimdiden hazırlık yapmasında fayda bulunduğunu düşünüyoruz. Ancak eklemek gerekir ki modern hukuk sistemlerinin eskiye nazaran, daha açık görüşlü, esnek ve her duruma uyum sağlayabilen bir yapıya sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu kapsamda internet ve e-ticaretin ilk günlerinde olduğu gibi, yine benzer nitelikte ve çözümü zor gibi gözüken hukuki problemlere yanıt vermede, modern hukukun üzerine düşeni çok iyi yaptığı düşünüldüğünde, biz geleceğe umutla bakıyor ve Metaverse sınavını da modern hukukun başarılı geçeceğine inanıyoruz.

 

Gelecek Projeksiyonu: Dünya Vatandaşlığı ?

Metaverse’de kurulması düşünülen düzen ve bu kavramın yarattığı sanal dünya hikayesinin henüz çok başındayız. Bu yeni dünyanın en büyük özelliği ise birden çok teknolojinin bir araya getirilme vizyonu ile birleştirilmesi sonucu doğmuş olması. Özellikle büyük datadan beslenen, blok zincir teknolojisi ve akıllı sözleşme teknolojileri ile temelleri atılan bu dünyanın gelecekte bize sunabileceği imkanlar, bugün hayal ettiklerimizden ötesine geçecek gibi gözüküyor. Bununla birlikte, rakip teknoloji şirketlerin ürünlerini tek bir Metaverse dünyasının bir parçası haline getirmelerini sağlamak o kadar kolay değil gözüküyor. Bilindiği gibi internetin bugünkü şeklini almasında kâr amacı gütmeyen kuruluşlar, üniversiteler ile devletlerin yeknesak bir standart oluşturma çalışmaları büyük bir öneme sahip oldu. Bu kapsamda yukarıda Metaverse ve Hukuk bölümünde bahsettiğimiz gibi gizlilik, mahremiyet veri güvenliği ve özel hayata müdahale gibi endişelerin giderilmesi temel bir gereklilik olarak karşımıza çıkıyor.  Teknolojinin son hediyesi olan Metaverse ile sınırların kaybolduğu merkeziyetten yoksun ancak daha adil ve din, dil, ırk ve etnik köken gibi kavramlar kaynaklı ayrımların olmadığı yeni bir barışçıl dünya mı yaratılmak isteniyor? Yoksa devletlerin veri gizliliği ve vergi konularında kafalarına sertçe bastığı teknoloji devleri kendilerine, “merkezden uzak” ancak manzarası güzel ve müdahalesi daha zor yeni bir oyun alanı mı yaratıyor? Bu zamanla göreceğiz. Metaverse dünyasının geleceğindeki yeni dünya vatandaşlığı hayali bir yana Diyojen, Mevlana ve Yunus Emre’nin torunları ve bu toprakların insanları olarak bizler, millet olarak zaten herkesi bir ve eşit görürüz. Yani aslında genetik olarak zaten içinde yaşadığımız gerçek dünyanın vatandaşıyız. Bunun bilinci ve duygusuyla yaşadığımız sürece yeni dünya vatandaşlığına ihtiyaç duymadan gerçek dünyayı da daha barışçıl ve adil yapmak bizim elimizde. Bu sebepten de her zaman açık kalpli, berrak zihinli ve fakat hiçbir meta’nın da kölesi olmadan yeniliklere açık olalım.