Echo Bilgi Yönetim Sistemleri A.Ş.

Genel Müdür Yardımcısı Nevzat Aslan

 

Echo Bilgi Yönetim Sistemleri A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Nevzat Aslan, Fintechtime okurları için kaleme aldı “Acıyı Hatırlatan”.

İnsanlık dramı, masumların cehennemi…

Tanımlar, yaftalar size kalmış. Ekonomik krizler, yapılan ekonomik hataların bedelini halkların ödediği bir çıkmaz dönemdir. Bazı kişiler ve firmalar için fırsat olarak nitelendirilse de halk için bir felaket olmuştur. Hatta bazı ekonomik krizler Dünya savaşını bile doğurmuştur.

Bu dönemlerde halk bilinçsiz ve çaresiz kalır/bırakılır.

Unutmayın! Adolf Hitler, Büyük Buhran sebebiyle Almanya’da bir kurtuluş olarak görülmüş ve başa getirilmiştir. Halkın bu tarz durumlarda *miyop (*miyop; yakınınızdaki nesnelerin net, ancak uzaktaki nesnelerin bulanık görüldüğü yaygın bir görme kusurdur.) olma özelliği vardır.

1- 1878 Ekonomik Krizi (1878)

2- Büyük Buhran (1929)

3- Kara Pazartesi (1987)

4- Asya Mali Krizi (1997)

5- Dünya Gıda Krizi (2007)

6- Türkiye Ekonomik Krizi (2001)

7- Küresel Ekonomik Kriz (2008-2012)

ABD’deki Mortgage sisteminin çökmesi ve piyasalarda bir anlık nakit kıtlığı neticesinde büyük parasal şirketler batmaya başlamış ve bunun zincirleme etki yapmasıyla birlikte bir anda Büyük Buhran’dan daha etkili bir kriz baş göstermiştir. 2008’e kadar olan süreçte ABD Dolarının değer kaybetmesi de etkili olmuştur. Tüm dünyaya sıçrayan bu kriz AB ülkelerini derinden etkilemiş ve İzlanda, İspanya, Portekiz, Yunanistan gibi ülkeler kriz çıkmazı içerisine girmiştir.

8- Yunan Ekonomik krizi (2011)

 

 

Ben Bilmem “Beyin” Bilir!

Finansal krizleri; Rasyonel beklentiler, fayda fonksiyonunun maksimizasyonu ve bilgi şoklarına dayalı olarak açıklayan yerleşik iktisatın küresel finansal krizi öngörmede ve hatta krizin gerçekleşmiş bazı kısımlarını açıklamada yetersiz kalması, yerleşik iktisatın sorgulanmasına neden olmaktadır.

Söz konusu krizleri, nöroekonomi kavramı çerçevesinde yapılan çalışmalar ışığında incelemek en doğru yaklaşımdır belki de.  Zira başka türlü açıklanmaya çalışılması boşa çaba gibi gözüküyor.

Nöroekonomi, bilim dünyasına yeni bir bakış açısı getirerek yatırım kararı süreci ile beyin fonksiyonları arasındaki ilişkiyi incelemektedir.

Sonuç olarak, geleneksel finans teorileri ile açıklanamayan bu krizlerin, nöroekonomi ve davranışsal finans ile açıklanabileceği yapılan çalışmaların incelenmesiyle ortaya konmuştur.

De Martino’ya göre; Piyasaları yaratan insanlardır sayılar değil. Aynı zamanda insan beyni, herhangi bir finansal piyasadan önce var olmuştur. Bu nedenle piyasaları anlamak için önce beyni anlamamız gerekmektedir. Yapılan çalışmalar, daha çok yeni olmasına rağmen gelinen nokta ilgi çekici olup aynı zamanda bu çalışmaların, ileride insan davranışlarının iç yüzünü anlamakta yardımcı olacağı tahmin edilmektedir.

Zihinlerimizde bir kapı aralamış olalım. Bu ayrı bir araştırma, inceleme, makale konusu olmalı…

 

Balon!

Şimdi gelin biraz daha eski tarihlere giderek oradan günümüze, günümüz balonu ve büyük krize neden olacağına inanılana gelelim.

Dünya tarihinde ilk görülen spekülatif balon 1600’lü yıllarda yaşanan Lale Çılgınlığı balonudur. On altıncı yüzyılda Türkiye’ye gelen Viyanalı gezginler, gördükleri lale bahçelerinin güzelliğine hayran kalmışlar ve ülkelerine dönerken yanlarında lale soğanı götürmüşlerdir. Lale yetiştiriciliği bir çılgınlık haline gelerek Avrupa’yı etkisi altına almıştır. Lale soğanları o kadar popüler hale gelmiştir ki, henüz yetişmemiş olanlar için bile sözleşmeler imzalanmaya başlanmıştır. Çılgınlığın en üst seviyelerinde, bazı lale soğanı çeşitlerine sahip olmak için Amsterdam kanalında bir ev satın alabilecek miktarda ödeme yapmak gerekli olmuştur. 1637 yılında, lale çılgınlığı balonu patlamış ve lale soğanları sadece birkaç kuruş değerine düşmüştür.

Lale çılgınlığını izleyen bir başka spekülatif balon, 1720’lerdeki Güney Denizi Balonu olmuştur. Bunu takiben 1929 yılı Büyük Buhran’ı, 2000 yılındaki Dot-Com Balonu’nu da hatırlayarak ve son olarak Büyük Buhran’dan sonraki en şiddetli kriz olan 2008 Küresel Finansal Krizini örnek gösterebiliriz.

ABD’nin finans devi Lehman Brothers’ın 15 Eylül 2008’de iflasını açıklamasıyla başlayan küresel krizin üzerinden 13 yılı aşkın zaman geçti. Mortgage’taki batık kredilerle başlayan kriz, kimileri tarafından “yüzyılda bir oluşabilecek kusursuz fırtına” kimilerince “finansal tsunami” olarak adlandırıldı. (Krizlerin nedenleri üzerine çalışmalar yapmak değil de onlara isim bulmakta gayet gayretli ve yaratıcıyız insanlık olarak!)  ABD’de ortaya çıkan, sonra sırasıyla Avrupa, Japonya ve çevre ekonomilere yayılan kriz, başlangıçta mortgage krizi olarak ortaya çıksada takip eden süreçte likidite krizine dönüştü.

Tam da o yıl bir kişi ya da topluluk tarafından kusursuz bir matematik deha ile bunu açıklayan bir manifesto -white paper- ile atıldı temeller… Bitcoin bir krizle ortaya çıktı. Bitcoin, devletlerin merkez bankalarının yanlış politikalarının aşırı merkezi yapıların ekonomik risklere neden olduğu insanları ciddi anlamda zarara uğrattığı batmaz denilen şirketleri bir çırpıda batırabildiği gibi kötü özelliklere referansla ortaya çıktı, bu motivasyon ile geliştirildi. Unutmayın, kriz dönemlerinde insanlar geleneksel finans sistemlerine olan güvenlerini ve hatta para birimlerine olan güvenlerini de yitirirler.

Gelin görün ki 13 yıldır listeyi onurlandırması bazı kesimlerce beklenen şu an adı henüz konulmamış ama muhtemelen 3B olur “Büyük Bitcoin Balonu” hâlâ ve inatla patlamıyor.

 

Boş Tabuta Ağıt!

…yıllarca öldü deyip sela verdiniz. Fikirler ölmez.

Ekonomi bir tercihler bilimidir. Ekonomi, kıt kaynaklarla maksimum faydayı sağlamaktır. Demek ki neymiş; tercih ettiklerimiz bizi ya abad ediyor ya da başımızı belaya sokuyormuş.

Tekinsiz çağın tedirgin insanlarıyız biz. Bu bizim yeni “normal”imiz. Neyi bilmediğini bile bilmemen asıl meselen. Bu bilinmezlik korkuya sebebiyetin, o bitmek tükenmek bilmeyen distopyan. Doğrul ve öğren, tercihini doğruya kullan!

Neden yok edilemez çok net ifade edeyim. Mevcut hastalıklı finansal sistemle arasındaki simbiyotik ilişkiden.

Biyolojide birbirine muhtaç yaşama zorunluluğu, psikoloji de birbirine ters tutum ve davranışlarlarla birbirini tamamlayan ilişki biçiminden bahsediyorum.

Bana göre, bugün modern kapitalizmin mevcut bozuk finansal düzeninin halen yaşayabilmesini sağlayandır Blockchain teknolojisi ve Bitcoin. Akıllı insanların, parasını kaybettiği değil daha fazla kaybetmemek için varlığına sığındığı güvenli kuytudur.

Asıl korkusunun sebebinin varlığını koruma içgüdüsü olduğunu bildiğimiz mevcut merkezi fiat para sistemi ile merkeziyetsiz Bitcoin arasında tam da sebebiyle müsemma, sadist-mazoşist, neşeli-karamsar, hasta-bakıcı ilişkisi vardır zıtlıklarıyla birbirini tamamlayan.

Boğalar;  derilerine yapışan kenelerden oxpecker kuşlarının bunlarla beslenmesine izin vererek kurtulur. Arı Protein için çiçekteki polenleri, enerji için ise nektarları alır, diğer tarafta polenleri bir çiçekten başka çiçeğe taşıyarak, onun üremesini sağlar. Sonuç olarak, arının  karnı tok sırtı pektir, çiçek ise türünü devam ettireceği için pek mutludur. Çiçek arıyı besler, arı da çiçeği.

  

Cehaleti Değil Cesareti Yoruyor!

Sen, insanların okula geç kaldıklarında okulun kapısında görüp “iyi lan o da geç kalmış” dedikleri ve kendilerini iyi hissettikleri kişisin.

Peki arkadaşım soruyorum; balon dediğin, sözlerle öldüremediğin, önünde duramadığın bunca yıllık değer, teknoloji ve zenginleşme karşısında günün sonunda sana “acıyı hatırlatan” elinde kalan ip midir, uçup giden “Balon” mu?

Sağlıcakla ve teknolojiyle kalın…