Hukuk ve Dijital Dönüşüm Danışmanları

Av. Yunus Emre Berk ile Av. Oğuzhan Kundak  

 

Hukuk ve Dijital Dönüşüm Danışmanları Av. Yunus Emre Berk ile Av. Oğuzhan Kundak, Fintechtime okurları için kaleme aldı, “Sigortacılıkta Yeni Rüzgar: Insurtech”.

Artık sigortacılıkta inovasyona dayalı teknolojiler ile veri bilimini birleştiren insurtech şirketleri sigortacıların vazgeçilmezi konumuna geldi. Insurtech şirketleri teknolojinin yardımıyla sigorta şirketlerinin sahip oldukları devasa veri demetlerinin anlamlı bir şekilde analizini yapıyor ve sigorta şirketlerine analitik prim tarifeleri belirlenmesinde yardımcı oluyor.

 

Sigorta sektörünün çatı kuruluşu Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği, geçtiğimiz mayıs ayında 11. Sigorta Haftası’nı düzenledi. Sigortacılık haftasının bu seneki mottosu ise “Sigorta kıymet bilmektedir.” olarak belirlendi. Gerçekten de insanoğlu elindekinin kıymetini ne yazık ki o değeri yitirdiğinde anlayabiliyor. İnsanoğlu bolca şükretmeli ve elindekinin değerini bilmeli diyoruz ancak aslında unutmamak lazım ki bizler hiçbir şeyin sahibi değil, belki yalnızca emanetçileriyiz. Bize emanet edilen bu değerleri de olası risklere karşı korumanın en iyi yolu ise kuşkusuz sigortadan geçiyor.

Bir taraftan mala mülke çok bağlanmayalım ancak bir taraftan da biz gelin isterseniz hep beraber sigortacılığın tarihine kısaca bir göz atalım. Sigortacılığın temelleri, verimli Mezopotamya topraklarında, Babillilerden gelse de günümüzdeki modern sigortacılığın Birleşik Krallık’da ilk sigorta şirketlerinin kurulmasıyla beraber 17. yüzyılda başladığını söyleyebiliriz. O zamana dek sigortacılık pek tabii vardı ancak sigortacılık işi tüccarlar tarafından yapılıyordu. Ancak 1666’da 13.200 ev ve 87 kiliseyi yok eden Büyük Londra Yangını sonrasında öyle büyük zararlar oluştu ki, sadece yangın sigortası üzerine uzmanlaşan sigorta şirketleri kurulmak zorunda kalındı. O tarihlerde de önemli bir ticaret merkezi olan Londra, bu yüzyıldan itibaren dünya sigortacılığının önde gelen şehri haline geldi. 17. yüzyılın sonlarına doğru ise Londra’nın dünya ticaretindeki artan önemi nedeniyle, bu şehirde nakliyat sigortacılığı konusunda da önemli bir talep doğmaya başladı. Nakliyat sigortaları da bu sayede yaygınlaştı. 19 yüzyıla geldiğimizde ise artık Londra dünya çapında bir sigorta borsası haline dönüşmüştü bile. Oldukça köklü bir tarihe sahip olan sigortacılıkta bugünlerde rüzgar teknolojiden yana esmeye başladı. Sigortacılıkta rüzgarın teknolojiden yana esmeye başlamasıyla beraber her sektörde olduğu gibi sigortacılıkta da finansal teknolojilerin yavaş yavaş sahneye çıkmaya başladığını söyleyebiliriz. İnovasyona dayalı finansal teknolojilerim sigortacılıkla birleştiği noktada ise “insurtech” kavramı karşımıza çıkıyor. İngilizce “sigorta” ve “teknoloji” kelimelerinin birleşmesiyle oluşan bu kavramı, sigorta sektöründe birçok alanda teknoloji ile maliyet ve zaman tasarrufu sağlayan birçok girişimin dahil olduğunu söyleyebiliriz.

 

Teknolojinin Büyük Veri ile Birleşmesi= Büyük Avantaj

Hepimizin bildiği üzere sigortacılığın temeli prim adı verilen bir bedel karşılığında riskin üstlenilmesine dayanmaktadır. Primin devlet tarafından tarifelerle belirlendiği trafik, DASK gibi zorunlu sigorta ürünlerini bir kenara bırakırsak sigorta şirketleri için üstlenilecek risk karşılığında prim bedelini belirlemenin oldukça hassas bir süreç olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bugüne kadar sigorta şirketleri sigortalılardan aldıkları verilerle geleneksel yöntemleri kullanarak prim tarifelerini belirlerken, artık inovasyona dayalı teknolojilerden, yapay zekadan ve veri biliminden faydalanıyor. Artık sigortacılıkta inovasyona dayalı teknolojiler ile veri bilimini birleştiren insurtech şirketleri sigortacıların vazgeçilmezi konumuna geldi. Insurtech şirketleri teknolojinin yardımıyla sigorta şirketlerinin sahip oldukları devasa veri demetlerinin anlamlı bir şekilde analizini yapıyor ve sigorta şirketlerine analitik prim tarifeleri belirlenmesinde yardımcı oluyor. Bir sigorta ürününden kastımızı daha net ortaya koyabilmek adına kasko sigortasından örnek verelim. Sigorta şirketleri, günümüzde özellikle kasko poliçelerinde prim tarifelerinde fiyatlandırma yaparken daha ince ve verimli sonuç veren risk değerlendirmeleri yapıyor. Bu durum da prim tarifelerindeki hesaplamalara yeni kriterler eklenmesi anlamına geliyor. Hal böyle olunca prim tarifelerindeki hesaplamayı en iyi şekilde sağlayan insurtech şirketleri ise sigorta şirketlerinin tüm prim hesaplama süreçlerini çok daha efektif hâle getiriyor. Mesela kasko poliçelerinde sigortalı adayının hasar (kaza) geçmişi, sigortalanacak aracının yaşı, sigortalı adayının yaşı gibi kriterlere ek olarak artık poliçe sonrasında sigortalıların araç kullanım alışkanlıkları da poliçe yenileme dönemlerinde prim hesaplamasına dahil ediliyor. Hız, sürüş tekniği, aracın kullanıldığı bölge, ani fren gibi etkenler IoT (Internet of Things) cihazları sayesinde rahatlıkla takip edilebiliyor. Bu cihazlar ise tahmin edebileceğiniz gibi insurtech şirketleri tarafından geliştiriliyor. Sağlık sigortalarında da sigortalıların verileri insurtech şirketlerinin sağladığı teknolojiler sayesinde çok daha ayrıntılı ve hassas değerlendirilerek en verimli prim tarife çalışmaları yapılabiliyor. Doğru prim tarifeleri ise müşterinin ihtiyacı olan doğru sigorta ürünüyle birleştiğinde ise hem sigorta şirketlerinin hasar/prim oranları sigorta şirketleri lehine düşüyor hem de sigortalılar çok daha uygun bir fiyatla poliçe sahibi olabiliyor.

 

Sigortacılıkta Yeni Bir Soluk: Açık Sigortacılık

Fintechtime Ocak-Şubat 2022 sayısında “Yeni Yılda Ufkumuz Açık” yazımızda 2022 yılı beklentilerini kaleme almış ve açık bankacılığın 2022 yılında çok yol kat edeceğini yazmıştık. Son dönemde aynı bankacılık sektöründe açık bankacılığın ayak sesleri gibi gibi sigortacılık sektöründe de açık sigortacılığın ayak seslerini eskiye nazaran daha net duymaya başladığımızı söyleyebiliriz. Bu kapsamda sigortacılık sektöründe de APİ teknolojisi her geçen gün yaygınlaşıyor. API’yi kısaca bir kurumun (açık sigortacılık ekosisteminde bu kurum sigorta şirketleri olmaktadır) veri kayıtlarına üçüncü kişilerin erişmesi ve üçüncü kişilerin bu kayıtları kendi teknolojisine bağlı servisleri için kullanabilmesini sağlayan teknoloji olarak açıklamak mümkündür. Sigorta şirketleri de oluşturdukları açık sigortacılık API’leri üçüncü taraf insurtech şirketleriyle veya aracı kurumlarla(acente/broker) paylaşarak adeta yeni bir win-win (kazan-kazan) modeli oluşturma imkanına sahip olabiliyor.  Açık sigortacılık uygulamaları sayesinde sigorta şirketleri yeni dağıtım ağlarına düşük maliyetlerle ulaşabiliyor ve satışlarını çok daha hızlı bir şekilde arttırabiliyor. Sigortalı tarafında da sigorta şirketlerine API ile bağlanmış insurtech şirketlerinin ya da sigorta aracılarının uygulamalarını kullanarak birçok sigorta şirketinden teklif almak artık saniyeler sürüyor. Böylece sigortalılar da çok kısa bir sürede birçok şirketten sigorta teklifi alıp kendilerine en uygun ve düşük maliyetli poliçeyi kolayca satın alabiliyor. Yani hem sigorta şirketleri için hem de sigortalılar için bir win-win durumu söz konusu. Diğer yandan açık sigortacılık uygulamalarının ayrıca sınırlarının olmadığının altını çizelim. Oluşturulacak doğru kurgular ile hasar süreçlerinde dahi açık sigortacılık uygulamalarının geliştirilmesi ve hasar süreçlerinin çok daha az maliyetle ve hızla çözümü mümkün. Bu bağlamda açık sigortacılık uygulamalarının ülkemizde de yaygınlaşmasını merak ve heyecanla beklediğimizi belirtmek isteriz.

 

Sigortacılığın Geleceği: Teknolojiye Dayalı ve Sigortalı Odaklı Anlayış

Sigorta şirketlerin işi her ne kadar riski sigortalamak olsa da son yıllara kadar sigorta şirketlerinin oldukça gelenekselci ve riskten uzak duran bir yapıya sahip olduklarını söyleyebiliriz. Ancak artık sigorta şirketleri de üzerlerindeki tozları silkeledi ve dijitalleşen dünyaya hızla uyum sağlamaya başladı. Giderek dijitalleşen dünya sayesinde sigortacılıkta da inovatif ve teknolojiye dayalı çözümler öne çıkıyor. Bu çözümlerin başında ise genele hitap eden standart sigorta ürünleri değil, özel müşteri gruplarına hatta özel ürün/hizmetlere hitap eden kişiselleştirilmiş sigorta ürünleri piyasaya sürülüyor.  Çocuklu ailelere özel sigorta ürünleri, gençlere yönelik sigorta ürünleri, dijital hayata yönelik sigortalar, siber güvenlik ve sanal dolandırıcılığa karşı geliştirilen sigortalar akla ilk gelen özel grup ürünleri. Bu durumun sigortacılık sektörüne yeni bir soluk getirdiğini söylemek yanlış olmaz. Ayrıca sigorta şirketlerinin teknolojiye ve inovasyonda her geçen gün daha fazla yatırım yaptığını belirtmeden bitirmeyelim. Sigorta sektörüne dair haber yapan ajanslara baktığınızda her şirketin geliştirdiği teknolojiler ve diğer şirketlerden farklı olan kişisel ihtiyaçlara dayalı sigorta çözümleriyle ön plana çıkmaya çalıştığını rahatlıkla görebilirsiniz. Artık birçok sigorta şirketinin çevrimiçi platformları, mobil uygulamaları hatta yapay zekayla çalışan çevrimiçi asistanları var. Teknolojiye dayalı müşteri odaklı yaklaşım ise her sektörde olduğu gibi sigorta sektöründe bu yaklaşımı benimseyen şirketlerini rakipler karşısında bir adım ileriye taşıyor. Bu anlayışla büyümek isteyen şirketler için insurtech teknolojileri, sunduğu imkanlarla fırsatlarla dolu bir deniz. Pazarın her geçen gün büyüdüğü ve rekabetin her geçen gün kızıştığı sigortacılık sektöründe sigorta şirketleri için rekabette öne geçebilmek ise geleneksel sigortacılıktan değil, insurtech teknolojileri başta olmak üzere teknolojiyi temel edinen çözümlere yatırım yapmaktan geçiyor. Tüm bu güzel gelişmeler, inovatif ve müşteri odaklı yaklaşımlar, büyük verinin ileri teknolojiyle birlikte kullanımının yarattığı değişim rüzgarları da bu fırsatlar denizinde “veri güvenliği ve mahremiyet” dalgaları da oluşturmuyor değil hani. Bu dalgaların fırtınaya dönmemesi için dikkat edilmesi gerekenleri ise bir başka yazıya, yani arkası yarına bırakalım dedik…