Yaşar Factoring Bilgi Teknolojileri Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı

Mert Çakar 

 

Yaşar Factoring Bilgi Teknolojileri Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Mert Çakar, Fintechtime okurları için kaleme aldı, “Heyecanlandıran Yeni Paradigma: Mobilite”

Yaklaşık 20 yıllık finans sektöründe bilgi teknolojileri yöneticiliği deneyimi ve uygulayıcı kimliğini bırakmayan bir teknoloji gönüllüsü olarak yazılarımı genellikle finansal teknoloji ekseninde yazmaktayım. Ve fakat özellikle son dönemde hayatımızda önemli değişiklikler yapan ve mutlaka sonunda finansa dayanan bir kavram olan “Mobilite”ye kayıtsız kalmak mümkün değil.

Sıkışık metropollerde gelişen hayat hızına ayak uydurabilmek adına başlayan bu akımın, keyif verecek özgürlüklere yelken açması ve bireysel \ kurumsal bütçelere yadsınamaz katkısı ile önemi daha da anlaşıldı.

Mobilite çok geniş bir kavram olmakla birlikte, yazının bir sınırı olmasından hareketle teknolojiye erişim, ulaşım ve finansal boyutlarına ele almaya çalışacağım.

 

Ulaşım Araçlarının Mobiliteye Etkisi

Ulaşım alanında ilk etapta acaba bu elektrikli scooter’lara kim biner tepkisinin peşi sıra hepimizin gerçekleştirdiği birer e-scooter denemesi, akabinde üyelik sistemlerine dahil olan elektrikli mopedler ve en sonunda üyelik sistemlerinin arabalar ile zenginleştirilmesi olayı başka bir boyuta taşıdı. Alfabenin son harfleri ile ifade edilmeye çalışılan gençler, artık ulaşım sektöründe sahiplik kavramına takılmıyor ve hatta bir kademe ileri gidip mülkiyet bağı kurmak, bu araçlara sahip olmak istemiyorlar. Zira ifadelerini biraz geçmiş konfor alanımızı terk ederek konsantre şekilde dinlediğimizde, gerçekten haklı olduklarını söyleyebiliriz. Tabi bu noktada mutlaka bir aracım olsuncular, benim aracıma kimse binmesincilerin de pandemi etkisinin tekrar artmaya başladığı bu gibi günlerde haklı oldukları boyutlar da var mutlaka.

İnsanların hayatını karmaşıklıktan sadeliğe eriştirebileceği için birçok yazımda ifade ettiğim üzere oldukça inandığım ve değer verdiğim SuperApp’lerde yakın zamanda eklenen hızlı (günlük/saatlik) araç kiralama fonksiyonu sayesinde kullanım oranlarının önemli ölçüde artacağını düşünüyorum. Kullanımın artacağını dile getirirken destekleyici unsurlar olarak da, çip krizi ve soğuk savaşlar nedeniyle oluşan lojistik problemleri nedeniyle artan fiyatların günümüzde araç almayı zorlaştırdığını ve günümüzde metropollerde yaşanan park sorunları, sigorta maliyetleri vb. faktörlerin de bu süreci desteklediğini düşünüyorum.

Önümüzdeki dönemde, mobilite araçlarına kolay ulaşımın yanında; hatamızı kolaylaştıracak, keyif katacak ve mümkünse ucuzlatacak bir takım dijital servislerle hizmet yelpazesini zenginleştiren firmaların öne çıkacağı bir döneme giriyor olacağız. Zira bunun ufak suflelerini de büyük araba üreticilerinden birinin koltuk ısıtma fonksiyonu için üyelik modeli doğrultusunda hizmet vermeyi denediği bir süreç işletmesinden gözlemliyoruz.

Aslında bu noktada mobiliteyi uçtan uca düşünen ve basit bir uygulama üzerinden platform gibi sunabilen bir akımın başlamasının kaçınılmaz olduğu aşikâr. Zira arabaya ulaşmanın her zaman gerekmemesi halinde e-scooter veya e-moped ile ulaşım hizmeti almak, arabaya ulaşmak arzu edildiğinde ise bütünleyici bir ekosistemin parçası olacak şekilde kiralamak istenebilecektir. Bununla birlikte arabaya ulaşmak için gereken bir mesafe olacağını düşündüğümüzde de uçtan uca bir uygulama üzerinden bu hizmeti alma isteği öne çıkacaktır. Birey davranışlarının bu kadar değiştiği bir ortamda ürün sunanların da aynı inovasyon bakış açısı ile ürünleri dahilindeki stratejilerini geliştirmeleri gerekmektedir. Çünkü yeni nesil artık bir ulaşım aracı yerine birçok dijital fonksiyonu bulunan bir mobilite platformuna sahip olmak istiyor. Muhtemelen yakın zamanda etrafımızda görmeye başlayacağımız otonom ulaşım araçları sayesinde aktif bir kullanıcı rolümüz olmayacağından hareketle, aracın içerisinde NFC destekli mobil uygulama kullanılarak aperatif yiyeceklere erişerek karnımızı doyurabilecek, abonelik sistemli kahve zincirleri sayesinde araç içerisinden kahvemizi alabilecek, bir yerden başka bir yere giderken e-postalarımıza cevap verebilecek, bu araçlara eklenebilecek görüntü modülleri sayesinde toplantıya şık bir ortamdan katılınabilecek (NFC / Push to Accept ile sonlandırılacak basit kullanım senaryoları ile anlık kimlik doğrulama yöntemleri kullanımı süreci basitleştirecektir) bir hayat aslında çok ta uzak değil. Zira bu kullanım senaryolarının tamamı mevcut durumda ayrı ayrı ortamlarda halihazırda kullanılabilmektedir.

İlgili araç üreticileri büyük bir ekosistem olduğundan hareketle, muhtemelen yakın bir zamanda oluşturabilecekleri platformlar özelinde, aylık araç aboneliklerini yönetebilecekleri gibi farklı ihtiyaçları da bünyelerinde toplayabileceklerini düşünüyorum. Mobilite ekseninde (umarım ekosistem tarafından kullanılabilecek ilişkili dijital servislerin dışına çıkmak gibi programın odağını kaybettirecekleri hataları yapmazlar) oluşturacakları loyalty (sadakat) programları sayesinde gerçekten etkin işleyen bir ürünleşme\markalaşma stratejisi güderler. Örnek ile pekiştirmek gerekirse ekosistem özelinde mobil cüzdan oluşturmak, film/dizi/müzik platformlarına abonelik, online toplantı uygulamalarında abonelik, giderek yaygınlaşan kahve zincirlerine abonelik, dijital dergi/gazete abonelik genel olarak sayılabilir. Zira bu örnekler ile ifade etmeye çalıştığım, mobil şekilde hayatın akışında yaşarken kullanılabilecek ve bu seyahati daha verimli ve/veya daha keyifli hale getirebilecek tamamlayıcı unsurlar ile kurgunun bütünselleştirilmesidir.

 

Coworking’in Mobiliteye Katkısı

Hayatımızın hızlanması ve lokasyon bağımsız hale daha yakınsaması ile birlikte, fiziksel çalışma ortamı bağımlılıkları olmayan çalışanların artık sabit ofis ortamlarını terk etmeyi tercih ettiği bir dönem yaşıyoruz. Yaşıyoruz dediğime bakmayın aslında pandemi ile bu olgu çoktan oturdu diyebilirim. Her gün ofise gidip gelmek yerine, sadece ihtiyaç duyulduğunda ofise gitme davranışı kendimize bu kadar büyük ofis ortamlarına ihtiyaç var mı sorusunu sormamıza sebep olmakta ve hatta bunu nasıl yönetebilirim kültürüne doğru yakınlaştırmaktadır.

İşte bu noktada dönemlik, günlük ve hatta son dönemde saatlik kiralanabilen ortak çalışma alanlarına ilginin Avrupa’da önemli düzeyde arttığını, üyelik modeli doğrultusunda kullanım modellerine geçildiğini ve hatta customer onboarding süreçlerinin tamamen dijitale taşınarak tüm kullanım senaryosunun mobil uygulama üzerinden tamamlanabildiğini gözlemliyoruz. Customer onboarding adımlarının mobil uygulamaya taşınarak kimseye ihtiyaç duymadan tamamen dijitalde tamamlanabilen süreç yapısı ile birlikte, saatlik kullanım imkanlarının kolaylaştırılması ve yoğun oturum lokasyonlarında sayılarının arttırılması ile birlikte kullanıcılar için önemli bir tercih olacağını düşünüyorum. Ülkemizde de son dönemde ufaktan bir rekabetin başladığını, birkaç markanın ise gerçekten vizyoner girişimlerde bulunduğunu ve “Coworking” sektörüne ve dolaylı olarak mobiliteye önemli katkı verdiğini dile getirmeliyim.

Coworking ile birlikte büyük metropollerde yaşayan insanların bir araç sahibi olup, uzak ve büyük genel müdürlük binalarına gitmek yerine, bir e-scooter’a binip yakın sayılabilecek bir ortamda arzu etmeleri halinde kimse ile temasa geçmeden ofis kullanımı yapabilecektir. Bu sayede kullanıcılardaki mobilite algısının desteklenmesi adına, paylaşımlı çalışma alanlarının önemli bir temel sac ayağı olacağından şüphe yok.

 

Zamanınızı Geri Alın…

Şimdi yukarıda ele aldığım tüm bileşenleri bir araya getiren bir SuperApp ya da mobiliteye özgü bir platform hayal edin. Bu platformda ihtiyaç duyduğumuzda hem e-scooter hem e-moped, hem arabaların kısa süreli kiralamalarını yönetebiliyor, sadece gerekli olduğu zaman dilimlerinde ofis kullanımında bulunabiliyor ve en önemlisi bunları yaparken rezervasyon, araçlara/ofise erişim ve ücretlerin ödemelerinde kimseye ihtiyaç duymadan gereksinimlerinizi karşılayabiliyorsunuz.

Böylelikle normal bir gün içerisinde basit gibi görünen ve fakat hayatlarımızın büyük bir zamansal kısmını harcadığımız bu aşamalar için ne kadar zaman tasarrufu yapabildiğinizi bir düşünün. Hele ki hayal ettiğimiz üzere, bireysel bir mobilite anında kendimize özel bir yaşam alanı açacağımız için bu deryada çalışabilir, toplantılara katılabilir, yemek yiyebilir, kahve içebilir ve diğer birçok keyifli hobimizi (film, müzik, kitap vb.) gerçekleştirebiliriz.

Ben yazarken heyecanlandım, ya siz?