Türkiye Finans Katılım Bankası Açık Bankacılık Yönetimi ve Dijital Stratejisti

Dilek Taşhanlı  

 

Türkiye Finans Katılım Bankası Açık Bankacılık Yönetimi ve Dijital Stratejisti Dilek Taşhanlı, Fintechtime okurları için kaleme aldı “Tüm finansçıların çözmeleri gereken en önemli konu “Gelir Adaletsizliği”.

“Gelir adaletsizliğini belki bu sistemden en çok beslenen ayrıcalıklı kesim çözmek istemeli. Çünkü gelir adaletsizliğinin yarattığı sorunlar küresel yoksulluk, sağlık krizleri, suçlar, sınıflar arası hareketsizlik gibi birçok noktaya dokunuyor. Dünyanın yuvarlak olması gibi bugün çözmediğimiz her sorun yarın sizin bir yerde karşınıza çıkıyor.”

 

Açık bankacılık, açık finans, ödeme hizmetleri ve elektronik para lisansı alan yeni oyuncular, dijitalleşen müşteri olma süreci, dijital transformasyon….

Sokakta market alışveriş yapmaya giderken sırtında çöp toplama arabası ile dolaşıp “Abla bana marketten süt ve yumurta alır mısın? Ne olur abla, ne olursa. Bir şey al yeter ki. Çocuklarım okula aç gidiyor…”

İlk düşündüğünüz ne? Çalışsın, dileniyor!

Peki ya gerçekse?

Siz evlatlarınızı doyurabilirken çocuklarını okula aç göndermek zorunda olan onlarca aile…

Allah kimseyi çaresiz bırakmasın.

Her şeyin durduğu bir an, hayatın gerçek yüzü.

İnsanlık öldüyse ne kadar dijitalleştiğimiz, uzaya yerleşmişiz önemli mi?

Evet, herkesi kurtarmaya gücümüz yetmez. Dünyayı yöneten dünyanın sahibi insanlara gücümüz yetmez. Ama sisteme bir çomak istemiyor mu insanlığımız? Bana göre tüm finansçıların çözmeleri gereken en önemli konu “Gelir Adaletsizliği”!

Yanlış anlamayın, tüm parayı eşit bölelim şirinler gibi yaşayalım demiyorum. Dünya ilerlemek için çalışsın, artık para işlerimizi büyütmek için kullanılsın. Ama asıl sorun artık paranın ne kadarı dünyayı ileri götürmek için kullanılıyor, ne kadarı israf ediliyor? Hem yatırımcıları hem halkı memnun edecek bir çözüm olsa keşke.

Bu global bir sorun olduğu ve sorun sistemin zaafından geldiğinden bir ülkedeki veriler tüm dünyadaki insanlara merhem olacak cinsten. O yüzden Amerika’dan alınmış veriler ve araştırmalar üzerine yazımı hazırladım.

US News’in haberine göre 1965’den beri CEO ile çalışanların aldığı ücret 20’ye 1’den 303’de 1’e düşmüş.

Gelir adaletsizliğini en çok belki bu sistemden en çok beslenen ayrıcalıklı kesim çözmek istemeli. Çünkü gelir adaletsizliğinin yarattığı sorunlar küresel yoksulluk, sağlık krizleri, suçlar, sınıflar arası hareketsizlik gibi birçok noktaya dokunuyor. Dünyanın yuvarlak olması gibi bugün çözmediğimiz her sorun yarın sizin bir yerde karşınıza çıkıyor.

Benim düşünceme göre “finansal kapsayıcılık” gelir adaletsizliğini önleyebilecek en önemli kapı.

Haydi o kapıyı açalım…

O kapının ardında birçok yol var, hangileri gerçekten yarayan kanaya merhem olacak, hangileri şifalı zaman gösterecek.

Finansal Kapsayıcılığı sağlayacak aşağıdaki 4 yol denenebilir ama bunların hiçbiri tek başına yeterli değil. Aşağıdaki çözümler Amerika’da Fırsat Eşitliği Organizasyonu’nun araştırmalarına göre derlenmiş

 

Karşılanabilir ve ulaşılabilir bir kaliteli eğitim

2025’de iş bulma için orta seviye eğitim düzeyine sahip olmak gerekecekmiş. Araştırmaya göre hesaplarında lise için birikim yapılan çocukların okuma olasılığı yaşıtlarına göre daha fazla imiş.

 

Ayrımcılığı önleyerek yatırım yapma

Araştırmaya sadece evin temizliği ve koordinasyonunda tutulan kadınların olduğu ailelerin gelir seviyesi diğerlerine göre daha düşük. Bu nedenle kadınları ekonominin içinde tutmak ve onlara yatırım yapmak çözümlerden biri. Kadınlara yatırım yapmayı destekleyen bir bilgi de Yoksullukla mücadele kurumu Fonzoke’den geliyor: Haiti’de yoksulluğun en kötüsü ile mücadele edenlerin çok çocuklu ve eşleri tarafından terk edilen kadınlardan oluştuğu. Onlara güvenli bir gelir kaynağı bulmaktan başka çare gözükmüyor. Bir de şu yönden bakmak gerekiyor daha eğitimli kadınlar daha az ve sağlıklı yetişmiş çocuklara sahip oluyor.

 

Girişimciliği teşvik etme ve sermayeye erişimi artırma

Mikro kredi sağlanan girişimcilerin 18 ay sonra krediye ihtiyaç kalmadan ayakta durabildiği görülmüş. Amerika’da öyle organizasyonlar var ki, %0 fazi ile girişimcilere kredi sağlanıyor.

 

Vergi Reformu

Zenginlerin daha fazla vergi ödediği, fakirlerin ise daha az ödediği bir sistem iyi bir başlangıç olabilir. Sermaye kazançları ve temettü gelirlerinin de vergilendirilmesi de güçlü bir araç olacaktır. Sağlam bir emlak vergisi de nesilden nesile çalışmadan zenginliğin aktarılmasını zorlayıcı bir etki olabilir.

  • İnternete erişimin yaygınlaşması
  • Ahbap çavuş kapitalizmin azaltılması: politikacıların satın alınmasının zorlaşması veya imkansız hale gelmesi
  • Kaliteli ve güç yeten sağlık sistemine ulaşım
  • Sorumlu kredi vermeyi kısıtlamadan batamayacak kadar büyük bankaları önleyen finansal düzenlemeler hazırlanması
  • Asgari ücretin artması

Kaliteli eğitim, vergi reformu, politik konular dışında diğer maddelerin gündemde olduğunu iyi kötü birçok ülkenin bir şeyler yamaya çalıştığını görüyorum.

Yukarıdaki maddeleri düşündüğümüzde bazılarının düzenleyicilerin elinde olduğunu biliyoruz. Yani etki alanımız dışında olan konular. Peki bizler kurumlar ve çalışanlar olarak neler yapabiliriz incelersek karşımıza Deloitte’un “Çeşitlilik, Kapsayıcılık ve Eşitlik” Biriminin hazırladığı “Daha Fazla Finansal Kapsayıcılığa Doğru Hızlanma” adlı araştırmaya çıkıyor. Bu araştırmaya göre Finansal Kapsayıcılığı artıracak en önemli maddelerden biri de Z kuşağının kurumlarından bu yöndeki beklentileri olacak.

Rapora göre birçok şirket çalışanlarından gelen de talep üzerine Finansal Kapsayıcılık alanında çalışmalar sürdürüyor. Yapılan çalışmalardan bazıları şirket çalışanlarına finansal eğitim verilmesi, geleceğe yönelik yatırımlarında teşvik edilmesi.

Diğer yandan finansal izi olmayan ya da standart şartlara göre sağlıksız izleri olan potansiyel müşterilere yapay zeka ile yeni finansal değerlendirme modelleri yaratılarak uygun tekliflerin çıkarılması sürdürülen diğer çalışmalardan biri.

Şirketler müşteri yani finansal kaynaklara ulaşamayan potansiyel müşterinin beklentilerini doğru değerlendirmeyi de öğrenmeli. Aşağıdaki tabloya göre banka yönetimi ile potansiyel müşterilerin beklenti tahminleri birbirleri ile uyuşmuyor.

Burada dikkat çeken bir özellik müşteriler kendilerine eğitim verilmesinden öte elle tutulabilir çözümler bekliyor. Finansal sistemin içine girememiş bu kişilerde en çok hap şeklinde kompakt çözüm beklentisi var gibi gözüküyor.

 

 

Uluslararası Finansal Eğitim Merkezi’nin hesaplamasına göre 2020 yılında finansal bilgisizlik Amerikan ailelerinin 420 milyar dolar zarar etmesine neden olmuş. Yani Finansal Eğitim her ne kadar sistemin dışında kalanlar için son tercih edilen aksiyon gibi gözükse de eğitimsizliğin büyük kayıplara neden olduğu hesaplanmış sonuçlar arasında bulunuyor. Merkezi Otoritelerle ve spesifik alanda çalışan Finteklerle iş birliği de diğer alternatifler arasında yer alıyor.

Dünyanın gidişatına baktığımızda mevcut ekonomik sistemin yürümediğini enflasyon ortamından görüyoruz. Tüm dünyanın ekonomik mutluluğu ve sürdürebilirliği için ekonomik gelişmeye farklı bir perspektiften bakmanın zamanı geldi. Ekonomik olarak güçlenme daha eğitimli, daha eşit ve daha sürdürülebilir bir dünyadan çıkacak. Karların daha fazlasını ancak böyle bir dünya da elde edebiliriz. Bu nedenle tüm kurumların bu anlamda aksiyon almasının olmazsa olmaz olduğunu düşünüyorum. Ayrıca artık çalışanlar da maaş, yan hak, kariyer olanakları gibi temel beklentilerin yanına sosyal sorumluluğu da ekliyor. Kapitalimizin temel üçayağı olan sermaye, insan kaynağı ve ekipmanlar değişirken sistemin evrimleşmesi oldukça mümkün gözüküyor.