Etki Yatırımı Danışma Kurulu (EYDK) ve The Global Steering Group for Impact Investment (GSG), Türkiye’de daha dayanıklı ve kapsayıcı kentlere giden yolda güçlerini birleştirdi.

Küresel ölçekte etki yatırımı liderlerini bir araya getirerek, ekonomileri tüm insanlığa ve gezegene fayda sağlayacak şekilde dönüştürmeyi amaçlayan GSG, mevcut kentleşme süreçlerinin yarattığı riskleri Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına (SKA) ulaşılmasında bir engel olarak tanımlayarak, Temmuz 2022’de “Enformel Yerleşimler: Artık Görünmez Değiller” başlıklı eylem çağrısı belgesini yayınladı. GSG ekosistemindeki 35 ulusal danışma kurulundan birisi olan EYDK, yerel proje partnerleri Ankara Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi, Arz Portföy, Trakya Kalkınma Ajansı ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) Gayrimenkul Değerleme’nin ve çalıştay partneri urbanOvation’ın desteğiyle, GSG’nin bu eylem çağrısını Türkiye’nin koşullarını gözeterek daha kapsamlı bir noktaya taşıdı. Kentsel dayanıklılık, halihazırda EYDK’nın Türkiye etki yatırımı ekosistemi tarafından belirlenen stratejik temaları arasında yer alıyor.

“Etki Yatırımı Odağında Türkiye’nin Kentsel İyileşme ve İlerleme Potansiyeli” başlıklı rapor, TSKB ev sahipliğinde düzenlenen özel bir lansman etkinliğiyle kamuoyuyla paylaşıldı. Rapor, hanehalkı seviyesinden il ölçeğine ve ulusal stratejilere kadar her kademede hayata geçirilebilecek, etki ölçümü ve yönetimi kapsamında veriye dayalı ve önerdiği kentsel araç setiyle kapsayıcı, sistemli, şeffaf, multidisipliner ve teknoloji odaklı yeni bir çerçeve sunuyor. Çerçeve, sürdürülebilirlik odaklı tahvil ve kira sertifikası ihraçlarından tematik etki fonlarına, kalkınma finansmanından sonuç odaklı sözleşmelere kadar bir dizi etki odaklı finansal araç ve stratejinin yanı sıra projelerin ticari potansiyellerini sürdürülebilir şekilde artıracak yaklaşımları da içeriyor. Yeni çerçevenin, önümüzdeki aylarda Trakya bölgesinde pilot proje olarak uygulanması da planlanıyor.
Açılış konuşmaları, TSKB Genel Müdür Yardımcısı Meral Murathan, EYDK Başkanı Şafak Müderrisgil ve GSG Pazar Geliştirmeden Sorumlu Direktörü Krisztina Tora tarafından yapıldı.

Rapor, ortak fayda önerisi sunuyor
TSKB Genel Müdür Yardımcısı Meral Murathan, “Desteklediğimiz bu kıymetli rapor çalışması, bütüncül planlama, toplulukları güçlendirme, paydaş ilişkilerin yönetimi, sürdürülebilir sermayeye ve ticari imkânlara erişim eksenleriyle Türkiye’de daha dayanıklı ve kapsayıcı kentler yaratılması için ortak bir fayda önerisi sunuyor” dedi.

Pilot bölge Trakya
EYDK Başkanı Şafak Müderrisgil ise “Kentlerin dayanıklılığı için etki yatırımlarını merkezine alan raporumuzdaki çözüm önerilerini, Trakya bölgesinde gerçekleştireceğimiz ilk pilot projeyle deneyimlemeyi, paydaşlarımızla birlikte geliştirmeyi ve ardından ölçeklendirmeyi hedefliyoruz” dedi.

Özel sektörü harekete geçirmenin aracı
GSG’nin Pazar Geliştirmeden Sorumlu Direktörü Krisztina Tora da “Mekân odaklı etki yatırımı, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları için özel sektörü harekete geçirmenin güçlü bir aracı olarak konumlanırken, bir yandan da çevresel, sosyal ve yönetişim başlıklarının her birine somut katkı vermesiyle de öne çıkıyor” dedi.
Lansman, raporun yazarı ve editörü, EYDK Genel Sekreteri Dr. Onur İlhan’ın sunumuyla devam etti. İlhan, sürdürülebilir kalkınmada kentleri merkezine alan strateji ve eylemlerin tüm dünyada öne çıktığına vurgu yaptı ve “Kentsel iyileşme ve ilerleme çerçevesini kullanarak, tüm paydaşların ortak aklıyla ve emeğiyle, etki yatırımı prensip, araç ve çerçeveleri ile geleceğin kentlerini inşa etmek mümkün” dedi. Sunum sırasında, pilot bölge olarak belirlenen Trakya’da bugüne kadar hayata geçirilen iyi uygulamalara değinen Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin ise bölgedeki dezavantajlı grupların güçlendirilmesine yönelik işbirliği önerisiyle raporun önemli bir katkı sunacağını belirtti.

Lansman, raporun uluslararası destekçileri urbanOvation ve OUTCOMIST’in kurucu ortakları William Kistler ve Chris Choa ile gerçekleştirilen panelle sonlandı. Panelde, teoriden eyleme geçerken pilot projelerin, tüm paydaşların ortak bir dil ve eşit söz hakkıyla süreçlere dahil edilmesinin ve farklı disiplinlerin birbirlerini daha iyi tanıyarak ortak değer üretmesinin önemine değinildi.