Colendi / Covenlabs Kurucu Ortağı Mihriban Ersin Tekmen ile 8 Mart Dünya Kadınlar Günü özelinde Fintechtime Mart 2023 sayısı için gerçekleştirdiğimiz röportaj yayında.

Cumhuriyetimizin 100. yılı sebebiyle daha da önemli hale gelen #8Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için sektörümüzün kadın liderlerinin duygu ve düşüncelerini bir araya getirdiğimiz özel dosya konusu ile sizleri buluşturuyoruz. 

Colendi / Covenlabs Kurucu Ortağı Mihriban Ersin Tekmen ile 8 Mart Dünya Kadınlar Günü özelinde Fintechtime Mart 2023 sayısı için gerçekleştirdiğimiz röportajı aşağıda bulabilirsiniz.

 

Kadınların daha az bulunduğu fintech sektörüne girmeye nasıl karar verdiniz? Ekosistem ile kesişen kariyer öykünüzü sizden dinleyebilir miyiz?

Ben uzun yıllardır fintech sektörünün içindeyim. İlk büyük projemiz İninal, Türkiye’nin de ilk fintech firması. Colendi’yi de ininal’ın da kurucu ortağı olan Bülent Tekmen ile birlikte 2017 yılında kurduk. 2022 yılında ise Mert Fırat’la birlikte Web3 projeleri geliştirdiğimiz Covenlabs’i hayata geçirdik. Colendi, tüketicileri, şirketleri ve finans kurumlarını bir araya getirerek, bankacılık servislerini demokratize etmeyi hedefleyen bir finansal hizmetler platformu. Yeni nesil finansal teknoloji çözümlerini yapay zeka ve büyük veri ile birleştirerek skorlama algoritması üzerine kurulu farklı servisler geliştiriyoruz. Platform ortakları ve stratejik iş ortaklarımızla birlikte 10 milyon kullanıcıya ‘Şimdi Al Sonra Öde’ servisimizle hızlı ve kolay krediye ulaşım sağlıyoruz. Ayrıca finansal okur-yazarlık düzeyini artırarak, mikro yatırım platformları aracılığıyla birikim yapabilmelerini de sağlıyoruz. Colendi, 3 kıtada kullanıcısı olan, uzun soluklu bir iş ve geleceğin finans dünyasını yaratıyoruz.

Covenlabs ise sahip olduğu teknoloji ve komünite ile fiziksel ve dijital dünyayı birleştiren, proje geliştirme, uygulama ve yönetme laboratuvarı. Şirketlerin ve markaların web3 dünyasında yerlerini almaları için yenilikçi çözümler geliştirerek; projelere işlevsellik, etkileşim ve iş birliği kazandırıyoruz. CovenLabs, fon, topluluk, ağ, içerik ve finansal olarak Web3 ekosisteminin büyümesini de destekliyor.

 

Şirketinizin kadın çalışan ve yöneticilere bakışı nasıl? Oran veya rakam paylaşırsanız sevinirim.

Kadın olmak avantaj veya dezavantaj olmamalı. Önemli olan bilgi, donanım, çalışkanlık ve tabii ki deneyim. Girişimcilik alanında da, fintechte de kadın olmak kolay değil. Ama bahsettiğim donanıma sahip kadın sayısı da artıyor. Colendi’de de, kurucu ortaklarından olduğum Covenlabs’de de hem yönetim seviyesinde hem de ekipte yeteneklere olduğu kadar toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı da hassasız. Elbette teknoloji tarafında pozitif ayrımcılık yapma konusunda biraz zorlanıyoruz. Ama dediğim gibi mühendislik alanında da harika kadınlar aramıza katılıyor. Oran vermemiz gerekirse yönetim seviyesinde kadın – erkek çalışan oranımız %50-50 ama çalışan tarafında bu oran %65-35 erkek ağırlıklı… Tabii buna sadece çalışan oranı olarak da bakmamak gerekir diye düşünüyorum; eşit işe eşit ücret ise bizim insan kaynakları politikamızda büyük önem taşıyor.

 

Sektörde çalışmak isteyen kadınlar nasıl bir yol izlemeli, kendilerine neler önerirsiniz?

Fintech sektörü de Web3 dünyası da son derece dinamik. Bu dinamizme uyum sağlamak, ilgili becerilerde güçlü bir temele sahip olmak çok önemli. Kodlama, veri analizi ve finans gibi alanlarda bilginizi geliştirmeniz gerekiyor. Network oluşturma, iş fırsatları ve sektörde konumlanmanız açısından değerli.  Bir de mentorluk kısmını önemsiyorum; fintech sektöründe deneyimi olan, tavsiye ve destek sunabilecek kişilerle bir araya gelmek hem ufuk açıcı hem de network anlamında katkı sağlayıcı olacaktır.

Bazı bildiğimiz noktaları da ayrıca tekrar etmek isterim: kararlı olun, pes etmeyin, fikrinize inanın ama ona aşık olmayın, yeri geldiğinde yolunuzu değiştirmekten kaçınmayın. İyi günleriniz de olacak, kötü günleriniz de…

 

 

Kadınlara yönelik beklentiler hem iş hem de sosyal yaşamda oldukça yüksek, teşvik ise yok denecek kadar az. Bu konuda neler yapılabilir?

Çok doğru; çünkü çok fazla rol üstleniyoruz. Kadınların hem iş hem de sosyal hayatta genellikle yüksek beklentilerle karşılaştığı, buna karşın teşviklerin nispeten sınırlı olduğu doğru. Bu sorunu ele almak için şirketlerin atması gerektiği adımlar kadar bireylerin de üstlenmesi gereken sorumluluklar var. Şirketler; esnek çalışma düzenlemeleri, ücretli ebeveyn izni ve eşit işe eşit ücret gibi kapsayıcılığı teşvik eden politikalar uygulamalı. Bu politikalar, kadınlar için oyun alanını eşitlemeye ve daha adil bir işyeri yaratmaya yardımcı olacaktır.

Diğer taraftan kadınların iş ve sosyal yaşamda karşılaştıkları zorluklara ilişkin farkındalığı artırarak, daha fazla insanı toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemek üzere harekete geçmeye teşvik edebiliriz. Birçok yöntemi kullanan başarılı STK’lar var; etkinlikler, iş hayatında cinsiyet uçurumu hakkında yayınlanan çarpıcı araştırmalar ve sosyal girişimler bu konuda destek vermemiz gereken ‘farkındalık’ araçları. Toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik eden politikaları savunmak, ayrımcılık ve önyargıları dile getirmek ve kadınların iş dünyasında başarılarını destekleyerek rol modeller yaratmak gerekiyor. Bir de sanırım sosyal yaşamda kadının rollerini paylaşan ya da koltuklarını kadınlarla paylaşmak konusunda ufuk açıcı olabilen erkeklerin desteği daha fazla vurgulanmalı. ‘İş hayatında kadın’ sadece kadınların sahiplenmesi gereken bir konu olamaz, ortak meselemiz.

 

 

Hem Dünya Kadınlar Günü hem de Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağımız bu özel yıl vesilesi ile duygularınızı öğrenebilir miyiz?

Hem Dünya Kadınlar Günü hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı toplumsal cinsiyet eşitliği yolunda kaydedilen ilerlemeyi vurgulayan önemli iki kilometre taşının buluşmasını simgeliyor bence. Dünya Kadınlar Günü, kadınların başarılarının kutlandığı, farkındalık adına önemli bir gün. Kadınların topluma yaptıkları katkıların ve geleceği şekillendirmede oynadıkları kritik rolün önemli bir hatırlatıcısı. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıldönümü de mücadeleyi, bir ülke ve halkının yeniden yaratımını, yüzyıl boyunca kaydedilen ilerlemeyi düşünmek ve ortak geleceğimizi birlikte değerlendirmek için önemli bir ‘farkındalık’ süreci bence. Her iki durumda da dönüm noktalarımızı, ilerlemeyi, hala var olan zorlukları düşüneceğimiz, konuşacağımız, geleceğimizi planlayacağımız süreçlerden geçmeliyiz. Herkes için daha iyi bir gelecek yaratma taahhüdümüzü yenilemek adına bu fırsatları değerlendirmeliyiz.