KPMG Türkiye Fintech ve Dijital Finans Lideri

Sinem Cantürk

 

KPMG Türkiye Fintech ve Dijital Finans Lideri Sinem Cantürk, Fintechtime Nisan sayısı için yazdı Orta ölçekli bankalar, servis bankacılığı için nasıl bir strateji izlemeli?”.

Servis Bankacılığı modelinde, önemli dijitalleşme yatırımları yapan öncü bankalar ve fintech’ler ciddi bir aşama kaydediyor. Orta ölçekli bankaların da bu rekabette yer almak için servis bankacılığı değer önerisinde yerini alması kritik önem taşıyor. Bu aşamada bankalar, ilk olarak ortaklık stratejilerini belirlemeliler.”

 

Finansal hizmetler müşterileri, günümüzde kredi ve ödeme hizmetleri gibi geleneksel ürünlerin ötesinde dijital bankacılık servisleri beklentisinde ve bu beklentiler artık banka dışı kanallarla da karşılanıyor. Fintech’ler ve hatta teknoloji devleri, tüketici kredileri, kredi kartı, ödeme sistemleri dahil birçok finansal servis sunuyor. Mevcut ekonomik koşullara baktığımızda BNPL (Buy Now Pay Later, Şimdi Al Sonra Öde), taksitli kredi, küçük ve orta ölçekli kurumlar için kredilerin daha da ön plana çıkacağını gözlemliyoruz.

Birçok öncü bankanın, fintech’lerle ve diğer tüketici markalarla iş birliği yaparak platformlar oluşturduklarını gözlemliyoruz. Bu bankalar API’lerini üçüncü partilerin kullanımına açarak hizmetlerine erişimi artırıyorlar. Böylelikle, müşterilerine finansal servis sunmak isteyen şirketlerin çeşitli bankacılık ürünlerine erişmelerinin yanında uyum ve KYC (Know Your Client, Müşterini Tanı) gibi desteklere erişmesini de sağlayarak yeni bir ekosistem oluşturmayı hedefliyorlar.

 

Geleceğin bankacılığı herkes için kazançlı bir model öngörüyor

Servis bankacılığı, finansal hizmet sağlayıcılarının yeni müşterilere ve gelir kaynaklarına ulaşmasını sağlıyor. Küresel araştırmalara göre, servis bankacılığı modeline yönelen bu iş birlikleri, sektör ortalamasının iki veya üç kat üzerinde bir aktif kârlılık sağlıyor.

Küresel servis bankacılığı pazarının 2030 yılına kadar yıllık yaklaşık yüzde 25 oranında büyüme kaydedeceği tahmin ediliyor. Avrupa Birliği ve Birleşik Krallık’ta BaaS’ın pazar büyüklüğünün 2030 yılına kadar 100 milyar euroyu aşabileceği öngörülüyor. Orta Doğu pazarına baktığımızda ise 2026 yılına kadar bölgedeki toplam bankacılık gelirlerinin yüzde 4’ünün servis bankacılığından elde edileceği tahmin ediliyor.

Tüketiciler açısından da servis bankacılığı bankacılık hizmetlerine çok daha kapsamlı ve pratik bir erişim sağlıyor. Müşteriler, alışveriş yaptıkları veya hizmet aldıkları platformlar içerisinde ödeme, kredi kullanma, tasarruf sağlama ve yatırım yapma imkânına kavuşuyor.

 

Dijital bankacılığın geleceğinde orta ölçekli bankalar nasıl konumlanmalı?

Servis Bankacılığı modelinde, önemli dijitalleşme yatırımları yapan öncü bankaların ve fintech’lerin ciddi bir aşama kaydettiğinden bahsettik. Orta ölçekli bankaların da bu rekabette yer almak için servis bankacılığı değer önerisinde yerini alması kritik önem taşıyor. Bu aşamada bankalar, ilk olarak ortaklık stratejilerini belirlemeliler.

Fintech’ler, online platformlar ve tüketici markalarının yanı sıra bankalar aynı zamanda healthtech (sağlık teknolojileri), mediatech (medya teknolojileri), gayrimenkul, lojistik ve diğer alanlarda iş birliği için açık olabilirler. Servis bankacılığı stratejilerini oluştururken riskten kaçınmaya odaklı geleneksel bankacılık modelinin ardından, farklı sektörlerden üçüncü taraflarla çalışmaya ne kadar hazırlıklı olduklarını ölçmeliler.

İş birliği stratejisi belirlendikten sonra bankanın üçüncü tarafa sağlayabileceği hizmetleri belirlenmelidir ve bu süreç farklı seviyede zorluklar içerebilir. KYC, kredi kartı hizmetleri, hazine yönetimi gibi süreçler daha kolay uyarlanabilirken ödemeler, sabit kredi onayları ve çalışan hizmetleri arka ofis süreçlerinde ciddi iyileştirmeler gerektirebilir.

Servis bankacılığı modeli için kritik önemde olan diğer bir nokta da modern bir API platformu seçimidir. Birçok banka için API’ler hâlihazırda bir dağıtım modeli olarak kullanıldığından üçüncü taraflarla iş birliği yaparken doğru bir API stratejisi belirlenmelidir.

 

Son olarak da bankaların, iş birliği yapacakları platformun finansal durumu ve teknoloji yeteneklerine dair bağımsız bir değerlendirmeyi içeren durum tespiti yaptırması büyük fayda sağlayacaktır. Son dönemde JP Morgan’ın bir fintech startup’ı olan Frank’i satın almasının ardından devam eden yasal süreci, durum tespitinin önemini vurgular nitelikte. Etkin bir durum tespit analizi, potansiyel ortakların faaliyetlerindeki güçlü ve zayıf noktaları, teknoloji yetkinliğini, müşteri portföyünü ve pazar büyüklüğünü ortaya koyar. Aynı zamanda, iş birliği yapılmadan önce gelir modelleri, tek seferlik yatırımlar ve veri güvenliği gibi işletme gereksinimleri konusundaki prensiplerin belirlenmesi fayda sağlar.