EY Türkiye Finansal Hizmetler Sektörü, Vergi Bölümü Müdürü Aysima Aytaş, Fintechtime Nisan sayısı için yazdı ” Yeni nesil finans dünyasına vergisel bakış”. 

Uluslararası platformlarda finansal rekabet gücünün teknolojiden bağımsız bir şekilde elde edilemeyeceği düşüncesinden hareketle, fintech’lerin yerinin önümüzdeki dönemde finans dünyası içerisinde çok daha belirgin hale geleceği kanaatindeyiz.

 

Yeni nesil finans dünyasına vergisel bakış

Teknolojiyi oldukça yakından takip eden ve geleneksel hizmet anlayışı ile vedalaşmaya başlayan finans sektöründe, gündemin ilk sıralarında fintech şirketleri yer alıyor. Teknoloji ile finansal hizmetleri buluşturan fintech’lerin, ülkemizdeki işlem hacmi de günden güne artıyor. Finansal hizmetlere duyduğumuz ihtiyacın teknolojik gelişmeler ile buluşması, mevcut regülasyon ve mevzuat kapsamında güncellemelere gidilmesini kaçınılmaz hale getiriyor. Fintech’lerin hizmet kullanıcılarına sağladığı kolaylıklar, finansal işlem risklerini de beraberinde getirirken, bu alandaki regülasyonların kapsayıcılığını adeta bir zorunluluk haline getiriyor. Güçlü mevzuatın yanında hizmet sağlayıcılarının ve kullanıcılarının da güncel gelişmelerden haberdar olması, risklerden korunma açısından büyük önem arz ediyor.

 

Dünyada fintech uygulamaları

Dünyada fintech’ler özelinde ortaya çıkan uygulamalar, Türkiye’nin de bu konudaki regülasyon geliştirmeleri için kaynak oluşturup katkı sağlıyor. Dünya genelindeki örneklere bakacak olursak, finans dünyasının merkezi kabul edilen İngiltere’de, fintech şirketleri özelinde diğer finansal kuruluşlardan ayrı bir uygulama bulunmamakla birlikte, ülkede fintech’lerin önemi fark edilmiş olup, ilgili şirketleri destekleyici adımlar atıldı. Bu doğrultuda; İngiltere, fintech şirketleri için yatırım desteği amacıyla vergi teşviki uygulamalarını gündeme getirdi. Örneğin, Kurumsal Yatırım Planı (Enterprise Investment Scheme) ile fintech alanındaki start-up şirketlerini içine alan girişimler için yapılan yatırımlarda vergi indirimi uygulanıyor.

İngiltere’ye benzer şekilde Avrupa Birliği’ndeki (AB) vergi sisteminde, fintech şirketleri için spesifik bir tanıma yer verilmiyor. Ancak Avrupa Birliği de fintech’ler özelindeki bazı girişimleri sayesinde sektörel gelişmelerin fitilini ateşlemiştir. Bu girişimler kapsamında; Avrupa Birliği, operasyonel ve süreç destekleri açısından, fintech şirketlerinin yenilikçi ürün ve hizmetlerini test edebilecekleri düzenleyici ve kontrollü bir sanal alan oluşturdu. Vergilendirme kapsamında ise, AB’deki fintech şirketleri, benzer finansal hizmetler sağlayan diğer şirketlerle aynı vergi düzenlemelerine tabi olurken; AB, söz konusu firmalar için yatırımı destekleyici vergi teşviklerini uygulamaya koydu. Örneğin; Avrupa Girişim Sermayesi Fonu (EuVECA/European Venture Capital Fund) ve Avrupa Sosyal Girişimcilik Fonu (EuSEF/European Social Entrepreneurship Funds) aracılığıyla, fintech girişimlerine yatırım yapan taraflara vergi indirimi sağlanabiliyor.

Japonya’da da durum pek farklı değil. Fintech şirketleriyle ilgili ayrıca bir tanım yapılmamakla birlikte, Avrupa Birliği’ne benzer şekilde fintech şirketlerinin yenilikçi ürün ve hizmetlerini test edebilecekleri düzenleyici ve kontrollü bir sanal alan oluşturuldu. Bu alanların en önemli faydasının, fintech şirketlerinin içinde bulunduğu dünyaya duyulan güveni sağlamlaştırmak olduğunu söyleyebiliriz. İlgili şirketlerin vergilendirmesiyle ilgili olarak, Japonya’da da söz konusu şirketler, diğer finansal hizmet sağlayıcıların tabi olduğu vergisel düzenlemelere tabidir. Buna ek olarak, Japonya’da fintech start-up şirketlerine yatırımı desteklemek amacıyla Nippon Bireysel Yatırım Hesabı (Nippon Individual Savings) ve Tsumitate NISA gibi vergi teşvikleri uygulanıyor.

Son örneğimiz olan Amerika Birleşik Devletleri vergi sisteminde ise fintech firmaları için spesifik bir tanımın yer almamasının yanı sıra; vergilendirme açısından da söz konusu şirketler, diğer finansal hizmet sağlayıcıların tabi olduğu vergisel düzenlemelere tabi tutuluyor. Ek olarak, ABD’de fintech start-up şirketlerine yatırımı desteklemek amacıyla vergi teşviki uygulanıyor. Örneğin; Nitelikli Küçük İşletme Hisse Senedi Programı (Qualified Business Stock Program) ve Yeni Piyasalar Vergi Kredisi Programı (New Markets Tax Credit Program) aracılığıyla, fintech girişimlerine yatırım yapan taraflara vergi indirimi sağlanıyor.

 

Türkiye’de fintech uygulamaları

Ülkemizde ise; yukarıda yer verdiğimiz diğer ülkelerde olduğu gibi, fintech şirketleri için ayrı bir tanım ya da regülasyon uygulaması henüz yapılmadı. Vergisel açıdan fintech şirketleri, diğer finansal kuruluşlar ile aynı düzenlemelere tabidir. Örneğin; Kurumlar Vergisi açısından söz konusu şirketler, Resmî Gazete’de 15.04.2022 tarihinde yayımlandığı üzere, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi kapsamında; bankalar, elektronik ödeme ve para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları, sigorta ve reasürans şirketleri, emeklilik şirketleri, finansal kiralama, faktoring, finansman ve tasarruf finansman şirketleri gibi değerlendirilip, kurum kazançlarına uygulanacak Kurumlar Vergisi oranı %25 olarak dikkate alınıyor.

 

Türkiye’de fintech’lere yönelik vergisel düzenlemeler ve teşvikler

Ülkemizde fintech’lere ilişkin vergisel teşvik alanında bazı çalışmalar da bulunuyor. Fintech’ler ile ilgili faaliyetlerin ve faydalı düzenlemelerin artırılması amacıyla, 4 Kasım 2019 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlandığı üzere, 1733 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile “2020 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı“nda, İstanbul Finans ve Teknoloji Üssü’ne yer verilmiş olması, önemli bir adım.

Diğer yandan, 28 Haziran 2022 tarihli 31880 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7412 sayılı İstanbul Finans Merkezi Kanunu ile, Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda finansal rekabet gücünü artırmaya ve finansal piyasalar ile ürün ve hizmetlerin gelişmesine, uluslararası finans ve sermaye piyasalarına entegrasyonu güçlendirmeye katkıda bulunmak ve bu sayede İstanbul Finans Merkezi’nin önde gelen küresel finans merkezlerinden biri olması amaçlanıyor. Bu kanunda, sayılan amaçlar doğrultusunda İstanbul Finans Merkezi’nde gerçekleştirilecek faaliyetler ile ilgili teşvik, indirim, istisna ve muafiyetlere geniş bir şekilde yer veriliyor. Belirtilen faydalanma şartları arasında yer alan “katılım belgesi” sahibi olması durumunda, bahse konu teşvik, indirim, istisna ve muafiyetlerden fintech şirketlerinin de faydalanmasının önünde herhangi bir engel bulunmuyor. Sonuç itibarıyla, uluslararası platformlarda finansal rekabet gücünün teknolojiden bağımsız bir şekilde elde edilemeyeceği düşüncesinden hareketle, fintech’lerin yerinin önümüzdeki dönemde finans dünyası içerisinde çok daha belirgin hale geleceği kanaatindeyiz. Bu çerçevede, EY Türkiye olarak fintech ile ilgili regülasyon ve düzenlemeleri çok yakından izliyor, sistemin güçlü ve sağlıklı gelişimini destekliyoruz.