Otonom araçların yaygınlaşması kazaları %80 oranında azaltacak olsa da araç sahiplerini fidye yazılımlarıyla karşı karşıya getiriyor. F-Secure Araştırma Bölümü Başkanı Mikko Hypponen, iyi bir güvenlik çözümü olmazsa hackerların otonom araçları kontrolü altına alması riskinin yüksek olduğunu belirtiyor.
İş yerinize gitmek üzere arabanızı çalıştırdığınızda ekranda “Arabanızı hackledik! Geri almak için 10 bitcoin ödeyin!” yazısıyla karşılaşmanız mümkün! Cihazı hackleyip fidye karşılığı serbest bırakma olarak bilinen ‘’ransomware’’ uzun zamandır hayatımızda. F-Secure Araştırma Bölümü Başkanı Mikko Hypponen kendi kendini yöneten sürücüsüz araçların hayatımıza girmesiyle bu tür yazılımlarla daha sık karşılaşacağımızı öngörüyor.
Şimdiden, bir hackerın, içinde bulunduğu yolcu uçağının eğlence sisteminden giriş yapıp uçağa “yükselme komutu” verdiği iddia ediliyor. Başka bir hacker grubunun 2015 Temmuz ayında bir cipin eğlence sisteminden aracın yazılımına giriş yaparak kaza yapmasına sebep olduğu biliniyor. 2011 yılındaki Defcon Konferansı’nda ise hackerlar arabadan arabaya bulaşabilecek bir virüs yazıp yazamayacaklarını sorguluyordu.
Türkiye distribütörlüğünü Lidyum Bilişim’in üstlendiği Finlandiyalı güvenlik firması F-Secure’ün Araştırma Bölümü Başkanı Hypponen, 25 yıldır çalıştığı siber güvenlik sektöründeki hackerların ve motivasyonlarının büyük değişime uğradığını belirtiyor. Hypponen bu durumu, “Bu sektöre giriş yaptığım dönemde hackerların herhangi bir amacı yoktu. Sadece hackleyebildikleri için yapıyorlardı.” sözleriyle değerlendiriyor.
Hypponen’a göre 5 tür hacker bulunuyor:
1. İyi “beyaz şapkalı” hackerlar; güvenlik açıklarının bulunup tamir edilmesi ve geliştirilmesi için çalışanlar,
2. Aktivist hackerlar; Anonymous gibi, politikler fakat motivasyonları kalıcı değil,
3. Ulus devletleri ve yabancı istihbarat örgütleri; son on yılda büyüyen bir mesele,
4. Aşırılık taraftarları; IŞİD gibi, bugüne kadar ki en gerçek tehdit oluşumu,
5. Suçlular; Hypponen’a göre şu an %95 oranında kötü amaçlı yazılım yapan ve bunu kullanarak milyonlarca dolar çalanlar.
Suçlular, motivasyonları para olduğu için, en büyük tehdidi oluşturuyorlar ve şimdiki hedefleri ise otonom araçlar. Arabaların birçok bileşeni olması ve üreticilerin titiz davranmaması bu durumu daha dikkat çekici hale getiriyor. Hypponen, bu durumu “Uzun yıllardır araba üretenler, arabanın sürüş güvenliğini sağladılar ancak siber güvenliğine yeterince önem vermediler ve bu nedenle işi zor yoldan öğrendiler. Geçen seneki cip siber saldırısı bir uyanış oldu ve işi ciddiye almalarını sağladı.” olarak açıklıyor.
Sigorta Bilgi Enstitüsü tahminlerine göre; 2030 yılında satılan araçların %25’i otonom araç olacak ve Google yükselişinden biraz daha yavaş bir şekilde yükselecek. Sigorta Bilgi Enstitüsü Başkanı Robert Hartwig’e göre; sürücüsüz araçların artan güvenliği ile trafik kazaları da %80 oranında azalacak. Kullanım alışkanlıkları, güvenlik ve ne kadar mesafe kat edildiğine bağlı olarak gelişen kuralların olduğu veriler ise kritik hale gelecek. Ayrıca; yeni arabalar çeşitli görüntüleme sistemleri içeren kapsamlı elektronik tanı sistemleriyle, polise “hızlı araba sürmüyorum” diye yalan söylemeyi de zorlaştıracak. Hartwig’e göre; yollar otonom araçlar için bakımdan geçirilmesi gereken tek yer değil. Norveç’in şimdiden otonom feribot için araştırmalara başladığını belirten Hartwig, yanı sıra uçakların iniş ve kalkış dahil olmak üzere otomatikleştiğini ve pilotların yeteneklerinin köreldiğini vurguluyor.
Gelecekte insan kontrolündeki araçların yarış pistleri dışında yasaklanacağını açıklamasına ekleyen F-Secure Araştırma Bölümü Başkanı Hypponen, sürekli kötü izlenimler edinmesine rağmen otonom arabalar hakkında pozitif düşünerek, internetin kötülerden daha fazla iyi şeyler getirdiğini ifade ediyor. Sonuç olarak risklere rağmen internetin, günlük hayatımızı ve iş hayatımızı geliştirdiğini vurgulayan Hypponen, gelecekte kedi videosu izlerken de araç kullanabileceğimizi sözlerine ekliyor.