EY’nin Küresel Kurumsal Yatırımcı 2015 Araştırması sonuçlarına göre yatırımcılar, çevresel ve sosyal risklerin yanı sıra finansal olmayan performans bilgilerine her zamankinden daha fazla başvuruyor. 200’den fazla portföy yöneticisi, hisse senedi analisti, yatırım yetkilisi ve genel müdür arasında yapılan ankete göre; yönetim kurullarında finansal olmayan performans raporlarının zorunlu olarak incelenmesinin “gerekli” veya “önemli” olduğunu ifade edenler 2014’te %36 iken, 2015’te %80’e yükseldi
Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi EY, Yarının Yatırım Kuralları 2.0: Küresel Kurumsal Yatırımcı 2015 Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Rapora göre çevresel, sosyal ve yönetimsel riskler kurumsal yatırımcıların tutumlarını etkilerken, karar verme aşamasında finansal olmayan bilgilere daha fazla başvurmalarına neden oluyor. EY’nin İklim Değişikliği ve Sürdürebilirlik Hizmetleri tarafından hazırlanan ve 211 portföy yöneticisi, hisse senedi analisti, yatırım yetkilisi ve genel müdür arasında yapılan anketin sonuçlarına göre; yönetim kurullarında finansal olmayan performans raporlarının zorunlu olarak incelenmesinin “gerekli” veya “önemli” olduğunu ifade edenler 2014’te %36 iken, 2015’te %80’e yükseldi. Araştırma sonuçlarına göre pek çok şirket, çevresel, sosyal ve sürdürebilirlik performansının raporlanması konusunda yatırımcı beklentilerini karşılamada yetersiz kalıyor. Ankete katılan yatırımcıların %64’ü işletmelerin finans dışı riskler ile ilgili yeterince bilgi sağlamadığını belirtti.
Yatırımcı daha kapsamlı raporlama istiyor
Finans dışı performans ve yatırımcı tutumu arasındaki bağlantının incelendiği EY araştırmasında, şirketlerin değer yaratımı süreçlerinde daha kapsamlı bir raporlama gerçekleştirmeleri gerekliliğine vurgu yapıyor. Araştırma, ankete katılan yatırımcıların üçte birinden fazlasının 2014 yılında çevresel, sosyal ve yönetimsel riskler barındıran varlıkları azaltma yönünde adım attıklarını ortaya koyuyor.
Bu durum, halka açık şirketlerde daha belirgin olarak görülüyor. Kurumsal yatırımcıların %36’sı 2014 yılında çevresel, sosyal ve yönetimsel olarak riskli gördükleri şirketlerdeki paylarını elde çıkarma yoluna gittiklerini ifade ederken, %27’si gelecekte söz konusu değer kaybı riskini daha yakından takip edebilmeyi talep ediyor.
Konu ile ilgili konuşan EY Türkiye İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Hizmetleri Lideri Zeynep Okuyan, “Finans dışı bilgi sağlayan şirketler bunu genellikle yatırımcı perspektifiyle değil, müşteri ve regülatör perspektifiyle sunuyor. Yatırımcılar, bu bilgileri yönetim riski perspektifinden görmek yerine, raporlamalarda şirketin değerini etkileyen risklere odaklanılması istiyor” dedi.
Finans dışı veriler tüm sektörler genelinde etkili
Kurumsal yatırımcı, çevresel, sosyal ve yönetimsel riskleri artık sadece enerji sektöründe etkili olan bir faktör değerlendirmiyor. EY anketine katılan yatırımcıların %62’si finans dışı verilerin tüm sektörler genelinde etkili olduğunu ifade etti. 2014 yılında bu oran %34 seviyesindeydi.
Araştırma ayrıca kurumsal yatırımcıların karar verme aşamasında üzerinde durdukları en büyük çevresel, sosyal ve yönetimsel endişeleri de ortaya koyuyor. Buna göre yatırımcıların %76’sı bir şirketin çevresel performansta riske veya zayıf bir geçmişe sahip olmasını yatırımı yeniden gözden geçirme nedeni olarak gördüğünü söyledi. Yatırımcıların %41’i ise kısa, orta ve uzun vadede değer yaratımı konusunda net bir stratejiye sahip olmayan bir şirkete yatırım kararını hemen göz ardı edeceğini belirtti.
Yatırımcı beklentilerinin daha bütünsel ve sofistike hale geldiğini dile getiren Zeynep Okuyan, “Yatırımcılar şirketin sadece ileriye dönük performansı, riskleri ve değeri ile ilgili öngörü içeren finans dışı bilgiler talep etmekle kalmıyor; bu bilgilerin sektörler ve bölgeler genelinde karşılaştırılabilir olmasını ve şirket yönetimi düzeyinde onaylı olmasını da istiyor” diye konuştu.
Finans dışı veriyi en çok Avrupalı yatırımcı kullanıyor
Bölgesel bazda bakıldığında yatırım kararı alırken finans dışı bilgiyi en çok Avrupalı kurumsal yatırımcının kullandığı görülüyor. Bir önceki araştırmada finans dışı raporlamaya en az ilgiyi gösteren Latin Amerika’nın, Avrupa’nın ardından ikinci sıraya yükseldiği görüldü.