“Güvencenin Konforu: Geleceğe Güvenle Bakmak” araştırma raporuna göre; ankete katılanların yarısının en büyük endişesi finansal durumlarının istikrarıyken, yüzde 60’ı maddi güvencelerinden kendilerinin değil devlet, işveren ya da ailelerinin sorumlu olması gerektiğini düşünüyor.
HSBC Grubu’nun, “Güvencenin Konforu: Geleceğe Güvenle Bakmak” raporu, bireylerin gelecek endişelerine ilişkin çarpıcı bulgular ortaya koyuyor. Aralarında ABD, Çin, Meksika, Birleşik Krallık, Fransa ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin de bulunduğu 12 ülkeden 11 binin üzerinde kişi ile gerçekleştirilen araştırmaya göre, istikrarlı finansal durum ve sağlık en büyük iki endişe kaynağı.
Araştırma, zor durumlarda maddi güvence sağlanması konusunda kimin sorumlu olması gerektiğine dair beklentilerin ülkeden ülkeye farklılık gösterdiğini ortaya koyuyor. Araştırmaya katılanların yüzde 60’ı başka kişi ve kurumların finansal güvence sağlamakla yükümlü olması gerektiğine inanıyor. Buna göre, katılımcıların yüzde 26’sı sorumluluğu devletin üstlenmesi gerektiğini belirtirken, yüzde 20’si ailenin, yüzde 14’ü ise işverenin sorumlu olması gerektiğini düşünüyor.
Bazı ülkelerin ise finansal konularda kişisel sorumluluk üstlenmesi açısından diğerlerine göre daha öne çıktığı görülüyor. Örneğin Amerika’dan ankete katılanların yüzde 54’ü ailelerinin finasansal istikrarından kendilerini sorumlu tuttuklarını belirtiyor. Buna karşın, sorumluğun diğer kesimlerde (devlet, işveren veya aile) olması gerektiğini söyleyenlerin oranı Çin’de yüzde 77, Birleşik Arap Emirlikleri’nde yüzde 71, Arjantin’de ise yüzde 70 olarak karşımıza çıkıyor.
Kötü günler için hazırlık yapılamıyor
‘Güvencenin Konforu’ araştırmasına katılanların yaklaşık yarısı (yüzde 47) hayatlarında en çok endişe duydukları şeyin uzun vadedeki finansal durumları olduğunu söylüyor. Bu endişeyi dile getirenlerin yüzde 49’u beklenmedik bir gelişme karşısında finansal durumlarını iyi yönetemeyeceklerini söylüyor. Söz konusu kişilerin yüzde 51’i buna gerekçe olarak kötü günlere karşı hazırlık yapabilecek maddi gücü olmamasını gösterirken, yüzde 31’i bilinmeze hazırlıklı olmak için yapabilecekleri hiçbir şey olmadığını belirtiyor.
Sağlık en büyük endişe kaynağı
Araştırmaya katılanların yüzde 65’i hayatlarındaki en büyük endişelerinin sağlık olduğunu belirtiyor. Buna rağmen, söz konusu kişilerin çoğunun sağlıkları için herhangi bir tedbir almadığı görülüyor. Global ortalamada yüzde 41’lik bir kesim beklenmedik bir sağlık sorununa karşı finansal olarak hazırlıklı olmadığını belirtirken; yüzde 57’si finansal istikrara ilişkin yaklaşıma benzer şekilde, sağlıkları konusunda da sorumluğun başka kişi ve kurumlarda olması gerektiğine inanıyor. Bu kişilerin yüzde 26’sı devletin, yüzde 16’sı işverenlerinin yüzde 15’i ise ailenin sağlık harcamalarını karşılamakla mükellef olduğunu düşünüyor.
Sigorta, hem güvence hem de maliyet olarak görülüyor
Araştırma, bireylerin kendilerini güvence altına almak için sigorta poliçesi satın almayı düşündüğünü ama bunun için eyleme geçmediğini gösteriyor. Yüzde 53’lük bir kesim sigorta yaptırmalarının önündeki engelin maliyet olduğunu söylüyor. Sigorta satın alınmamasına gerekçe olarak gösterilen diğer unsurlar şöyle sıralanıyor; nasıl yapacağını bilmemek, sigorta kapsamı dışındaki durumlar, ödenen paranın karşılığını alamamak, ihtiyaç duyulmaması, öncelik olarak görmemek.
Geleceğe güvenle bakabilmek zor değil
HSBC’nin “Güvencenin Konforu: Geleceğe Güvenle Bakmak” Raporu’nda geleceğe daha güvenle bakabilmek için atılması gereken adımlar 4 başlık altında özetleniyor. Buna göre; hayatla ilgili en büyük endişeleri ve gelecek beklentilerini belirlemek önem arz ediyor. Bunun yanı sıra, bu endişelere ve beklentilere ilişkin etkin bir plan hazırlamak ve bu planı değişen ihtiyaçlara paralel olarak düzenli olarak gözden geçirmenin önemine dikkat çekiliyor.