Türkiye’de birleşme ve satın alma (M&A) işlemlerinin durumunu analiz eden KPMG Vergi Bölümü Şirket Ortağı Ayhan Üstün 2015 yılında yabancı yatırımcıların pazardaki payının tekrar yükselişe geçtiğini ve finansal yatırımcıların daha aktif rol oynamaya başladığını belirtti. Üstün, düşük petrol fiyatları nedeniyle M&A işlemleri açısından en hareketli sektörün enerji olduğuna dikkat çekti.
KPMG Vergi Bölümü Şirket Ortağı Ayhan Üstün Türkiye’nin gelişmekte olan bir pazar olarak inişli çıkışlı bir yatırım ortamı olmasına rağmen Türkiye’yi takip eden yabancı yatırımcıların bu duruma alışkın olduklarını söyledi. Türkiye’de birleşme ve satın alma (M&A) işlemlerinin bir analizini yapan Üstün, Türkiye’nin 2015 yılında, bu genel değerlendirmenin ötesinde, tekrarlanan seçimler, bölgesel siyasi ve güvenlik riskleri ile birlikte uluslararası ekonomik belirsizliklerin üst üste gelmesiyle daha zor bir yatırım dönemi geçirdiğine dikkat çekti.
Üstün, “Dünyada M&A işlemlerinin özellikle gelişmiş batı ülkelerinde önemli düzeyde artış gösterdiği 2015 yılında, Türkiye’de toplam M&A işlemleri 2014 yılına göre azaldığını ve 2011 sonrası en düşük değerine gerilediğini görüyoruz. Bunda 2015 yılında planlanan özelleştirmelerin geçekleşmemesi ve yüksek tutarlı işlem sayısında azalmanın önemli rol oynadığı söylenebilir. Türk yatırımcıların pazar payındaki azalmanın sebepleri olarak da yine özelleştirmelerin tamamlanamaması, finansman kaynaklarında daralma ve yurtdışında satın alma fırsatlarını kovalamaları gösterilebilir” şeklinde konuştu.
Üstün, bu durumla ilgili olarak “Bu durum, Türkiye ekonomisinde 2015 yılının yatırımcılar açısından bir bekle-gör dönemi olduğuna ve Türkiye’nin M&A fırsatları bakımından ‘temkinli bir ilgi’ görmeye devam ettiğine işaret ediyor. Ancak gerek yerel gerekse bölgesel zorluklar aşılamadığı takdirde 2016 yılında da M&A pazarında önemli bir artış beklenmesini güçleştiriyor” yorumunu yaptı.
2015’de M&A rakamları 16 Milyar dolara düştü
Türkiye’deki M&A işlem hacminin 2014’teki 18 milyar dolar seviyesinden 2015’te 16 milyar dolar seviyesine gerilediğini ancak yeniden yükselme trendinin yakalandığını belirten Üstün, “Bu, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 10’un üstünde bir daralmayı ve 2011’den sonra son 5 yılın en düşük değerini temsil ediyor. Rakamlar, Türkiye’de M&A pazarının 5 yıllık ortalamasının da yatay bir seyir izlediğini gösteriyor” dedi.
M&A işlem sayısı arttı işlem değeri azaldı
Üstün analizine şöyle devam etti: “Türkiye’de M&A pazarı 2012 yılında görülen ve Türkiye için tüm zamanların en yüksek rakamlarını temsil eden 22 milyar dolar rakamına ulaştıktan sonra son 3 yılda gerilemeye devam ediyor. 2015 yılında Türkiye’de toplam değeri 16 milyar dolar (2014’te 18 milyar dolardı) olarak tahmin edilen yaklaşık 245 kamuya açıklanmış M&A anlaşması (2014’te 234’tü) gerçekleşti. Bu durum, işlem sayıları bakımından az da olsa bir artışa denk gelmekle birlikte anlaşma değeri bakımından bir gerilemeyi temsil ediyor. 2015 yılında ortalama işlem değeri yaklaşık 65 milyon dolar (2014’te 77 milyon dolardı) olarak ortaya çıkıyor. Son 4 yıldır devam eden ortalama işlem değerindeki azalma Türkiye’de M&A işlemlerinin daha çok küçük ve orta ölçekli şirketler düzeyinde gerçekleştiğini ve büyük ölçekli satın alma ve birleşmelerin zorlaştığını teyit ediyor. Özellikle 1 milyar dolar düzeyini aşan büyük ölçekli işlem sayısının azalması toplam M&A rakamları için belirleyici oluyor.”
M&A işlemlerinde dikkat çeken faktörler
Üstün, 2015 yılı rakamlarına bakınca dikkat çeken unsurları şu şekilde sıraladı: • “Gerçekleşmeyen veya iptal edilen özelleştirme ihaleleri sebebiyle kamu kaynaklı M&A işlemlerinin 1,8 milyar dolar seviyesine gerilemesi, (2014’te 5,9 milyar dolardı)
* Yabancı yatırımcıların taraf olduğu M&A işlemlerinin değerinin uzun süre sonra 10 milyar doların üzerine çıkması (2014 yılında 6 milyar dolardı.) ve toplam işlem hacminin yüzde yetmişini karşılaması, (2012-2014 yılları arasında ortalama yüzde otuzdu.)
* Finansal yatırımcıların az da olsa harekete geçerek M&A piyasasında 20% gibi önemli sayılabilecek bir pay almaları, (bu finansal yatırımcıların da ağırlıklı olarak yabancı kaynaklı olduğunu görüyoruz)
* Türk yatırımcıların çok sayıda işleme taraf olmasına rağmen (az sayıda da olsa devam eden enerji özelleştirmeleri dışında) bu işlemlerin görece küçük ölçekli olması ve pazar paylarının önemli ölçüde azalması.”