BCG’nin Perakende Bankacılıkta Mükemmeliyet Raporu’na (REBEX) göre “geçici toparlanma” döneminde küresel bankacılık gelirleri %3’lük bir artışla 1,6 trilyon dolara yükselirken, bu toparlanmada aslan payını operasyonel ve dijital yetkinlikleri kuvvetli olan bankalar aldı.
Dünyanın lider yönetim danışmanlığı şirketi The Boston Consulting Group (BCG)’nin Perakende Bankacılıkta Mükemmeliyet Raporu’na göre, hızlanarak artan “dijital devrim”, bankaları operasyonlarını kökten yalınlaştırmak ve müşteri hizmetlerini baştan yaratmak için dijital beceriler geliştirmeye ve dijital yalınlık sağlamaya itecek.
Raporda yer alan değerlendirmeye göre, küresel perakende bankacılık gelirleri 2015 yılında %3’lük artışla yaklaşık 1,6 trilyon dolar seviyesine yükseldi. Raporda ayrıca bölgesel bankacılık sonuçlarındaki büyük farklılıklar ve kâr marjlarında küresel ölçekte süren baskıya da atıfta bulunuluyor. BCG’ye göre, Asya, global sektörün büyüme motoru rolünü korurken Kuzey Amerika’da da büyüme emareleri görünmekte, Batı Avrupa’da ise belirgin bir durgunluk gözleniyor.
Dijital ve Operasyonel En İyi Performansı Gösterenler Finansal Açıdan Kazanıyor
Rapordaki temel kıyaslamalara göre, dünyanın lider bankaları arasından en iyi operasyonel ve dijital performansı gösteren bankaların aynı zamanda en kuvvetli finansal performansı da gösterdikleri gözlemleniyor.
BCG Perakende Bankacılık Sektörü Küresel Lideri ve raporun yazarlarından Ian Walsh, rapor hakkında bilgi verirken, “Dijital ve operasyonel olarak en iyi performansı gösterenler, diğer bankalara gittikçe daha fazla öncülük edecek. Bu öncülere katılmak isteyen bankaların, dijital dönüşümlerini hızlı bir şekilde başlatmaları gerekecek” değerlendirmesi yaptı.
BCG Türkiye Genel Müdürü ve Yönetici Ortağı Burak Tansan, “Türkiye’de de, dijital dönüşüme daha önceden ve daha çok yatırım yapan bankalarda karlılık verimliliğinin diğerlerine kıyasla daha yüksek olduğunu görüyoruz. Türkiye’de dijitalleşme ilk olarak alternatif dağıtım kanallarının en optimal olarak kullandırılması ile başladı ve dijital kanalların geliştirip en iyi müşteri deneyimi sağlaması teması ile devam ediyor. Bu dönüşümün kalıcı ve sürdürülebilir olması için dijitalleşme kökten olmalı ve tüm operasyonları ve süreçleri kapsamalı” diye vurguluyor.
Rapora göre, işlerini kökten yalınlaştırmak amacıyla dijital kapasitelerini ve veri becerilerini geliştirirken daha fazla verimlilik, kalite ve hız ile müşteri deneyimini önemli ölçüde iyileştiren bankalar, müşteri başına gelirde rakiplerinden tam %50 oranında daha verimli bir konumdalar.
Bankaların bu yolculukta odaklanmaları gereken dört hedef şöyle sıralanıyor:
Müşteri ilişkilerinin anlaşılması ve derinleştirilmesi
Müşteri yolculuklarının dijital teknolojilerle baştan sona yeniden oluşturulması
Çevik, sade ve işbirliğine yatkın organizasyonlar yaratılması
Dijital becerilerin güçlendirilmesi
BCG Simplify IT programının küresel konu lideri ve raporun yazarlarından biri olan Michael Grebe, “Bazı bankaların dijitalleşmeye fazla ölçüp biçerek ve tedbirli şekilde yaklaşımı miadını doldurdu ve bu bankaların geçmişin mücadelelerine saplanıp küçülmelerine neden oluyor” dedi.
Türkiye çok hızlı adapte oluyor
Rapora göre, bankaların dijital dönüşümünü dünya genelinde Amazon, Netflix ve Uber gibi dijital perakende liderlerinin geliştirmelerine alışmış olan tüketiciler yönlendiriyor. Artık müşteriler, bankalarından daha basit, içgüdüsel dijital ara yüzler üzerinden hızlı ve kullanışlı hizmet bekliyorlar.
Bu beklenti Türk tüketicileri için de benzer. Oyunun kuralını değiştiren dijital perakende modelleri Türkiye’de de hızla gelişiyor ve Türk müşteriler bu modelleri çok hızlı benimsiyor. Son 4 senede mobil bankacılık Türkiye’de %105 büyüyerek çok hızlı gelişti ve tüketici penetrasyonu Avrupa ülkelerinin de önüne geçti. Dijital kanalların gelişimine paralel olarak, 2015 yılında, şube sayıları son 10 yılda ilk defa bir önceki yıla göre azaldı.
Fintech şirketleri oyunun kurallarını değiştiriyor
BCG’nin finansal teknoloji (Fintech) global veri tabanının da kullanıldığı raporda, sayıları artan Fintech şirketleri ve diğer girişimlerin yol açtığı “oyun kuralının değişmesi” trendi de değerlendiriliyor. Fintech şirketleri genellikle daha hızlı hizmet, daha uygun fiyatlı ürünler ve daha iyi müşteri deneyimi sunarak bankaların faaliyet alanlarındaki krediler, ödemeler ve varlık yönetimi gibi temel oyun alanlarına girmeye başlıyorlar. Bu noktada, bankaların Fintech şirketleri ile sadece rekabet değil, aynı zamanda kazan-kazan iş modelleri içeren ekosistemleri oluşturmaları çok büyük önem kazanıyor.
Raporun yazarlarından Jean-Werner de T’Serclaes, “Fintech şirketleri ve diğer yeni rakipler, bankaların müşteri ilişkilerindeki aracı rollerini yok etme tehdidi teşkil ediyor. Bankalar bunu önlemek ve müşterilerin gözünde bir kamu hizmeti sağlayıcısı konumuna düşmemek için acilen aksiyon almalıdır” diye vurguluyor.
Fintech şirketlerinin finansman hızı da artışta: Raporda, Fintech şirketlerine yapılan yatırımların on yıl önceki 11 milyar dolardan, 2015 sonu itibariyle kümülatif 46 milyar dolara çıktığı ifade ediliyor. Türkiye’de de Fintech ekosistemi hızla gelişiyor. Şu noktada yapılan yatırımlar global ölçeğe göre kısıtlı kalsa da, çoğu ödemeler alanında olmak üzere 200’den fazla Fintech Türkiye’de faaliyet gösteriyor.