HSBC Grubu’nun Oxford Economics ile birlikte hazırladığı Dış Ticaret Tahmin Raporu, iş dünyasının ticaret yaptığı veya yapmayı planladığı pazarlarda orta ve uzun vadedeki potansiyel değişimlere ilişkin analizleri ortaya koyuyor. Türkiye’nin de dahil olduğu 24 ülke arasındaki ikili ticaretin mercek altına alındığı rapora göre; ihracatını artırmak isteyen şirketler küresel ekonomik ve politik dalgalanmaların küresel mal ticaretini yavaşlattığı bir ortamda hizmet ticaretinin sunduğu fırsatları kullanabilir.
Türkiye ekonomisine yön verecek faktörlere dair öngörüler de içeren rapora göre; hanehalkı tüketimi büyümenin lokomotifi olmaya devam ederken; politik ortam, yatırım ve ihracat potansiyeli üzerinde etkilerini sürdürecek. Raporda yurt içi tasarrufların düşük olması, istihdam ve ürün piyasalarındaki kısıtlar ve eğitim sisteminin kalitesi gibi faktörler uzun vadede Türkiye ekonomisinin önündeki zorluklar arasında yer alıyor.
Dünyada işletmeler arası ticaret(B2B) ve bilişim teknolojilerinin(ICT) yıldızı parlayacak
HSBC Dış Ticaret Tahmin Raporu’na göre küresel mal ticaretinin yıllık yaklaşık %6 büyüme ile 2030 yılında 37 trilyon dolara ulaşması öngörülüyor. Küresel hizmet ticaretinin ise yıllık ortalama %7’lik bir büyüme ile 2030 yılında 12,4 trilyon dolar olması bekleniyor.
Uluslararası mal ve hizmet ticareti verilerinin analiz edildiği raporda, işletmeler arası (B2B) ve bilişim teknolojileri (ICT) hizmet ihracatlarının, küresel hizmet ticaretinde büyümenin lokomotifi olacağı tahmin edilirken, Türkiye’nin jeopolitik konumunun sağladığı avantajla hizmet ihracatı gelirlerinde aslan payının turizm ve ulaşım sektörlerinden gelmeye devam etmesi öngörülüyor.
Türkiye’nin toplam ihracatında hizmet ihracatı payının 2030 yılında %27’ye yükselmesi öngörülüyor. 2015 yılında 47 milyar dolar olarak gerçekleşen hizmet ihracatının 2030’da yıllık ortalama %7,5 büyüme ile 139 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Rapora göre; Türkiye’nin 2030’da en çok hizmet ihraç edeceği ülkelerin sırasıyla Almanya, Çin, Birleşik Krallık, Hindistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin olacağı tahmin ediliyor.
Avrupa, Türkiye için ana ihracat rotası olmaya devam edecek
Raporda; Türkiye’nin gerçekleştirdiği mal ihracatında, endüstriyel makine ve taşımacılık ekipmanlarının önümüzdeki yıllarda da ön planda olmayı sürdürmesi bekleniyor. 2021-2030 arasında endüstriyel makine ve taşımacılık ekipman ihracatlarının toplam ihracat büyümesine katkısının %33’e yükseleceği ve dış ticareti domine etmeye devam edeceği öngörülüyor. Öte yandan maden üretimindeki artış ile birlikte maden ürünleri ihracatının tekstil ve ahşabın yerini alacağı ve toplam ihracat büyümesinde dördüncü en büyük sektör haline geleceği tahmin ediliyor. Rapora göre; Türkiye’nin mal ihracatındaki bu değişimler, Asya’daki büyük gelişmekte olan ülkelere yapılan endüstriyel ve madeni ürün ihracatının yükseliş göstermesi ile birlikte gerçekleşecek.
Avrupa’nın 2030 yılına kadar olan süre içerisinde Türkiye’nin ana ihracat rotası olmaya ve mal ihracat gelirlerinin yarısından fazlasını oluşturmaya devam edeceği öngörülüyor. Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın ise 2021-2030 yılları arasında Türkiye’nin toplam mal ihracat gelirlerinin yaklaşık %20’sini oluşturarak ihracatta en önemli ikinci bölge olmayı sürdüreceği tahmin ediliyor.
2030 yılında Türkiye’nin mal ihracatında en büyük paya sahip ülkelerin sırasıyla Almanya, Birleşik Krallık, Birleşik Arap Emirlikleri, ABD ve Fransa olması bekleniyor.
[1]Raporda ayrıca; ABD’nin dış politikasında görülebilecek değişimler veya Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılması dolayısıyla küresel ticaretin serbestleşmesi önünde engel oluşturabilecek tarife dışı önlemler, 2030 yılında 50 trilyon dolara ulaşacağı öngörülen küresel ticaretin %3 düşüş ile 48,8 trilyon dolar seviyesinde gerçekleşmesi ile sonuçlanabileceğine dikkat çekiliyor.